BASINDAN YAZILAR
Gelirler Kontrolörü Tahir ERDEM - Berger Perspektifinden Vergi Sistemine Bakış - MuhasebeTR

Gelirler Kontrolörü Tahir ERDEM - Berger Perspektifinden Vergi Sistemine Bakış

“Her insan toplumu bir dünya inşası girişimidir” diyen Berger insanın ve toplumun oluşumunun birbirini etkileyen ve besleyen diyalektik yapısını çok iyi şekilde ortaya koymuştur.

            “Toplum diyalektik bir olgudur, öyle ki bir beşerî üründür ve sadece ve sadece bir beşerî üründür, ancak buna rağmen kendisini üreten üzerinde sürekli olarak etki yapar. Toplum insanın bir ürünüdür. Toplumun ona beşeri etkinliğin ve beşeri bilinçliliğin verdiği varlıktan başka hiçbir varlığı yoktur.

            Ama ne var ki, insanın [da] toplumun bir ürünü olduğu öne sürülebilir. Her bireysel biyografi toplumun tarihi içinde [var olan] bir oluşum dönemdir (episode) ve toplumun tarihi bireyin biyografisinden önce de vardır ve ondan sonra da devam eder. Toplum birey doğmadan önce vardı ve birey öldükten sonra da var olacaktır.

Toplumun aslî diyalektik süreci üç andan ya da adımdan oluşur. Bunlar dışsallaştırma, nesnelleştirme ve içselleştirmedir. Ancak bu üç an birlikte anlaşıldığında, topluma ampirik olarak yeterli bir bakış açısı [oluşturulup] sürdürülebilir. Dışsallaştırma insan varlığının, insanların hem fizikî hem de zihnî etkinlikleriyle sürekli bir şekilde dünyaya taşmasıdır. Nesnelleştirme bu etkinliğin (gene hem fizikî hem de zihnî) ürünleriyle, özgün üreticilerinin karşısına, kendilerinden başka ve kendilerine [göre] dışsal bir olgusal durum şeklinde çıkan bir gerçekliğin elde edilmesidir. İçselleştirme, bu gerçekliğin insanlar tarafından yeniden sahiplenilmesidir ki, [bu yeniden sahiplenme bu gerçekliği] nesnel dünyanın yapılarından öznel bilinçliliğin yapılarına dönüştürür. Dışsallaştırma aracılığıyladır ki, toplum bir insan ürünüdür. Nesnelleştirme aracılığıyladır ki toplum kendine özgü (sui generis) bir gerçeklik haline gelir. İçselleştirme aracılığıyladır ki insan toplumun bir ürünüdür.” (http://www.geocities.com/ystezel/articles/berger.html)

Vergi sisteminin varlık kazanmasından uygulanmasına kadar tüm aşamalar kanaatimizce Berger tarafından ifade edilen diyalektik ilişki çerçevesinde gerçekleşmektedir. Bu süreçte, gerek vergi ilişkisini çevreleyen ve ifade eden soyut kurallar, gerekse bu soyut kuralların yürütümünü sağlayan kurumlar ve en önemlisi yükümlüler dışsallaştırma, nesnelleştirme ve içselleştirme aşamalarından geçmektedir. Sistem bir bütün olarak kendi unsurlarından beslenmekte ve kendi unsurlarını yaratmaktadır. Diğer bir ifade ile neden-sonuç ilişkisi birbiri üzerinde etkilidir.

Vergi sisteminin soyut çerçevesini oluşturan vergi yasalarının ortaya çıkışı ilk aşamada dışsallaşan insan iradesinin ürünüdür. Bu dışsallaşma, süreç olarak toplumdan beslenen ve içselleşmiş değerlerin ürünüdür. Vergi yasasının oluşumu, vergi siyaseti ile yakından ilgilidir. Vergi sistemi esasen toplumun tercihlerinin parlamento kanalıyla yansıyabilen bir görünümüdür. Dolayısıyla, vergi kuralının oluşumuna toplumun her kesiminin katılımı ve etkide bulunması ölçüsünde vergi kuralı temsile dayalı olma özelliğini taşıyacaktır.

Verginin yasallaşması aşaması, kanaatimizce dışsallaşan olguların nesnelleştirilmesidir. Toplumun farklı kesimlerinden dışsallaşan fikir, görüş ya da beklentilerin belirli bir sistem içinde kurala dönüşmesi sürecinde gerek yükümlülerin, gerek vergi idaresinin gerekse vergi yargısının dışsallaşan işlem, eylem ya da kararları ile verginin yasalaşması sürecine etkileri bulunmaktadır.

Vergi yasaları ile nesnelleşen ve toplumun ürünü olarak topluma dönen vergi algılamasının, tekrar kişi ile buluşması vergi idaresi uygulamalarına eşlik eden bir aşamadır. Bu aşamada kişinin vergiye yaklaşımı, vergi yükümlülüklerine olumlu ya da olumsuz tepkiler geliştirmesi, vergiyi benimsemesi ya da reddetmesi içselleştirme aşamasıdır.

Buradaki içselleştirme sadece yükümlü bazında değerlendirilmemelidir. Aynı zamanda uygulama birimi olarak vergi idaresi ve çözüm mekanizması olarak vergi yargısı da içselleştirmeyi işlem ve karar süreçlerinde yaşamaktadır.

Bize göre, vergi sistemi olarak karşımıza çıkan vergilendirme sürecinin toplumsal bir kurallar bütününe dönüşmesinden, uygulanmasına ve tekrar içselleştirilmesine kadar tüm aşamalar bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Bu süreçte, her bir unsurun yeri oldukça önemli ve etkilidir. Ancak, hiçbir unsur sistemi çözümleme ve sorunları giderme yönünden bir diğerinden bağımsız olarak tek başına yeterli güce sahip değildir. Diğer bir ifadeyle, vergi sisteminin değerlendirilmesinde sadece vergi yasaları ya da verginin yasallaşma aşaması veya vergi idaresinin teşkilat yapısı veya işlemleri veyahut vergi yargısının konumu ya da kararları tablonun belirli bir kesitini ifade etmektedir. 

Vergilendirme süreci, vergi ihdası bakımından vergilendirme yetkisinin kullanılması aşamasında tüketilmiş gibi görünmekle birlikte asıl olarak vergi ilişkisinin soyut normlardan indirilip kişiselleştirilmesi ve somutlaşması vergi idaresi tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu aşamada vergi idaresinin performans ve etkinliğine bağlı olarak vergilendirme iradesi hayat bulmaktadır. Bu noktada, vergilendirmenin hukuka uygun olarak gerçekleştirilmesi, hukuk ilke ve esaslarına uygun olarak ihdas edilen verginin (hukuka uygun olarak kullanılan vergilendirme iradesinin), yine hukuka uygun olarak somutlaştırılması ile mümkündür. Vergilendirmenin hukuka uygunluğu, vergi yasasının ihdasında uyulan ilke ve esasların vergi ilişkisinin somutlaştırılması anlamında idari süreçte de gözetilmesi şartına bağlıdır.

Kaldı ki, bu ilke ve esaslara uyulmaması durumunda vergi yargısı devreye girecektir. Vergi yargısı, vergi ilişkisinden kaynaklanan sorunlara çözüm getirme gücü ile sistemin en önemli ayaklarından birini temsil etmektedir.

Bugün itibariyle vergi sistemi hukuki düzenlemelerden, uygulama sürecine ve yargı aşamasına kadar pek çok noktadan eleştiri almaktadır. Vergi sisteminin gerek soyut çerçevesini temsil eden hukuki zemin gerekse somutlaşma aşamaları bakımından kurumsal yapısı önemli sorunlarla karşı karşıyadır.

Vergi sisteminin, vergi uygulamalarının ve işlemlerinin değerlendirilmesinde, tenkidinde bu aşamaların gözden kaçırılarak sadece vergi idaresine odaklanmak Türkiye’de vergi sisteminin gelişimi önündeki en önemli engellerden biridir. Vergi sistemi, yasaları ve kurumları ile birlikte mükellefleri ve sorumluları da dahil olarak toplumun ürünüdür. Bu ürün üzerinde her aşama itibari ile düşünülmesi gereken ciddi tıkanıklıklar vardır.

Berger perspektifinden bakıldığında, vergi sistemi, gerek yapısal unsurları gerekse oyuncuları bakımından birbirini önemli ölçüde etkilemekte ve beslemektedir. Bu noktada, vergi sistemindeki başarı ya da başarısızlık esasen toplumun yapısındaki gelişimin özel bir görünümüdür. Diğer bir ifadeyle, toplum ve kişi arasındaki ilişkinin vergi alanına yansımış şeklidir. Gerek vergi kuralları, gerek vergi kurumları ve gerekse vergi oyuncuları bu toplumun ürettiği ve geliştirdiği unsurlardır.

            Vergi sisteminin sorunlarını analiz ve çözme çabası bu sistemi bütüncül olarak kavrama ile daha anlamlı hale gelecektir. Aksi takdirde, vergi sisteminin bağımlı değişkenleri üzerinden yapılan eleştiriler vergi uygulamasındaki tıkanıklıkları göstermek bakımından önemli adımlar sağlamakla birlikte uzun vadede sistemin asıl sorun kaynağı olan bağımsız değişkenlerin gözden kaçmasına neden olacaktır. Çözüm üretmeyecektir.

Kanaatimizce, üzerinde durulması gereken en önemli unsur, vergi yükümlüsünün vergi sistemini içselleştirme aşamasıdır. Vergi sisteminin başarısında asıl etken yükümlünün vergi algılaması ve vergi sistemini içselleştirme seviyesidir. Vergi sisteminin çıkış noktası vergi bilincidir. Bu çıkış noktası, dışsallaşma ve nesnelleşme aşamaları ile zaten sistemin tümünü etkileyecektir. Dolayısıyla, içselleştirme aşaması vergi sisteminin en önemli ayağını oluşturmaktadır.

Bu doğrultuda, son bir husus olarak vergi yasalarının toplumun dokusuna uygun olması çok önemlidir. Bu hassasiyet gözden kaçırıldığında, farklı toplumların ürettiği vergi kurallarının ülkemize aynen tatbik edilmesi çabası uygulanması zor ve bazen imkansız kurallar bütünü yaratmaktan öteye geçmeyecektir.

(Kaynak: Dünya Gazetesi | 29.01.2008)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM