YAZARLARIMIZ
Vedat Nair
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
Bağımsız Denetçi
vedatnair@hotmail.com



İçsel Fonların Varlığı Halinde Sermaye Artırımı

Türk Ticaret Kanununun 462. maddesinde iç kaynakların sermayeye ilavesi konusu düzenlenmiş, buna göre belirli bir amaca tahsis edilmiş yedek akçeler ile kanuni yedek akçelerin serbestçe kullanılabilen kısımları ve mevzuatın bilançoya konulmasına ve sermayeye eklenmesine izin verdiği fonlar sermayeye dönüştürüleceği açıklanmıştır. Kanun hükmü özetle bu şekilde olduğu halde içsel fonların neler olabileceği ve kanunun düzenlemenin temel amacının ne olduğunu konusunda açık ifadelere yer verilmemiştir. Bu makalemde konuyla ilgili olarak İç Ticaret Genel Müdürlüğü’nün ve TTK’nın gerekçesinden yola çıkarak konuyu netleştirmeye çalıştım.

Kanunda bahsi geçen içsel fonların tam olarak neleri kapsadığı maddeler halinde sayılmamıştır. Fakat bunların neler olabileceği kanun gerekçesinde “İçkaynaklar sınırlı sayı (numerus clausus) karakter taşımaz; fonlar ise belirlenmeden mevzuatta sermayeye eklenmesine cevaz verilen fonlar olarak tanımlanmıştır. Tasarıda yer alan iç kaynaklar esas sözleşme ve/veya genel kurul kararıyla ayrılmış (isteğe bağlı) yedek akçeler ile, kanuni yedek akçelerin serbest kısımlarıdır. Diğer mevzuatta ise fonlar söz konusudur; Bunların örnekleri yeniden değerleme, iştirak ve taşınmaz satış hasılatı ve enflasyon fonudur.” olarak tanımlanmıştır. Bunlar dışında sermayeye ilave edilecek içsel fonlar; enflasyon düzeltme farkları, mali af kanunundan dolayı oluşan fonlar, yenileme fonu, maliyet artış fonun, emisyon primi, olarak değerlendirilebilir. Dolayısı ile şirket bilançosunda sermayeye dönüştürülmesi amacıyla kullanılacak fonların sermayeye ilave edilerek bitirilmesine öncelik verilmelidir.

Bilançoda sermayeye eklenebilecek bir fon varken veya böyle bir fonun hesaplanıp bilançoya konulması mümkünken  önce nakdi sermaye artırımı yaparak ve çoğu kez bunun miktarını yüksek tutarak, artırıma bazı paysahiplerinin katılamamalarından diğer bir grup paysahibine yarar sağladıkları görülmektedir. İlgili kanun maddesinin 3 fıkrasında yapılan düzenlemeyle  eğer içsel kaynaklar varsa bunların sermayeye dönüştürülmesi gerçekleşmeden taahhüt yoluyla sermaye artırımının yapılamayacağıdır.  Ancak bu fonların sermayeye ilavesi ile birlikte fazladan yapılacak sermaye artırımlarında taahhüt yoluyla birlikte sermaye artırımı yapılabilir. Bu düzenleme ile tüm pay sahiplerinin rüçhan hakları korunmuş olmakla birlikte Yargıtay’ın görüşleri de yasalaşmıştır. Konu TTK nın 462. madde gerekçesinde “içkaynaklardan ve fonlardan yapılan sermaye artırımlarında bedelsiz payların iktisabının kendiliğinden (ipso iure) vukubulduğu açıkça belirtilerek teoriye ve Yargıtay kararlarına uygun çözüm kanunlaştırılmıştır. Bu hüküm uyarınca, içkaynaklardan yapılan artırımın kesinleştiği an, eski pay, bedelsiz pay ile donanmış olarak yani, eski pay+bedelsiz paydan oluşan pay şeklinde doğar. Doğma ipso iure'dir. Yoksa bir şirket organının, bedelsiz payın iktisabına ilişkin bir karara ne gerek vardır ne de organların böyle bir karar almaya yetkileri vardır.” şeklinde açıklama yapılmıştır. Buna aykırı yapılacak sermaye artırımı işlemleri hukuken butlan olacaktır.

Bu defa 462. maddedeki tereddütlerin giderilmesi amacıyla Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğü tarafından 25.01.2013 tarihinde konu ile ilgili olarak bir görüş verilmiştir. Buna göre;

-SPK mevzuatına göre sermaye artırımlarında halka açılma durumlarında sermayeye eklenmesine izin verilen fon olup olmadığına bakılmaksızın sermaye taahhüdü ile sermaye artırımı yapılabilecektir,

-Halka açık olmayan şirketler taahhüt yoluyla sermaye artırımı yaparken eş zamanlı olarak içsel fonları da aynı tutarda sermayeye ilave etmelidirler. Daha yüksek tutarda taahhüt yoluyla sermaye artırımı ise tüm pay sahiplerinin temsil edildiği Genel Kurulda oybirliği ile alacakları kararla mümkün olmaktadır.

-Sadece taahhüt yoluyla artırımlarda sermayenin öz varlık içinde korunduğuna dair YMM veya SMMM raporu ile tespit edilmesi gereklidir.

-Sadece iç kaynaklardan artırım yapılması durumunda şirket öz sermayesinin tespiti yapılarak sermayenin karşılıksız kalıp kalmadığının belirlenmesi gerekir. Sermayenin hangi oranda korunduğuna iç kaynakların şirket bünyesinde var olup olmadığına ilişkin YMM ve SMMM raporunun ticaret sicili müdürlüğüne verilmesi gerekir. Ayrıca şirket sermayesinin öz varlık içinde korunduğunun ve bu iç kaynakların şirket bünyesinde var olduğunun yönetim kurulunun açık ve yazılı beyanı ile genel kurul tarafından onaylanmış yıllık bilançonun, altı aydan daha fazla geçmesi halinde yönetim kurulu tarafından onaylanmış ara bilançonun ticaret siciline verilmesi durumunda söz konusu raporlara gerek kalmadan işlem yapılabilecektir.

Dolayısı ile şirketler içsel fonların varlığı halinde, sermaye artırımı yaparken  Ticaret Kanunu 462. maddesine ve İç Ticaret Genel Müdürlüğünün vermiş olduğu yazıdaki görüşlere göre hareket ederek içsel fonların varlığına göre (halka açık şirketlerle ilgili açıklama yukarıda yapılmıştır) işlem yapmalıdırlar.

02.06.2014

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM