YAZARLARIMIZ
Prof. Dr. Süleyman Uyar
Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi
İşletme Fakültesi
suleyman.uyar@alanya.edu.tr



Lehman Brothers ve Küresel Finansal Krizin Ardından Kurumsal Yönetim ve denetim Çıkış Yolu Olabilir Mi?

GİRİŞ

            Şüphesiz son günlerde herkesin aklına takılan soru finansal piyasalarda ortaya çıkan krizin ne kadar süreceği ve ne kadar derinleşeceği. Bu konuda yorum yapmak kolay olmasa da, bu süreçten başta Türkiye olmak üzere tüm gelişmekte olan piyasaların etkilenmesi kaçınılmaz gözüküyor.

            Krizin nasıl başladığını hatırlamak gerekirse küresel krizin temelinde mortgage piyasasına ilişkin sorunlar yatmaktaydı. ABD’de bazı finansal kuruluşlar kredibilitesi zayıf olan kişilere de mortgage kredisi vererek, geri dönüşü riskli bir mali yapıya girmişlerdir. Bu tür yüksek riskli kredilerin boyutunun 1,5 trilyon doları bulduğu tahmin edilmektedir. Mortgage yanında krizin diğer nedenleri; faiz yapısının uyumsuzlaşması, konut fiyatlarındaki balon artışlar, menkul kıymetlerin fonlanmasında yaşanan sıkışıklık, kredi türev piyasalarının genişlemesi ve kredi derecelendirme sürecindeki sorunlar olarak sayılabilir.

            Mart 2008’de ABD’nin önde gelen bankalarından Bear Stearns hisse başına 2 dolar fiyatla JP Morgan’a satılmıştı. Daha sonra Bank of America Merrill Lynch’i satın almış, alıcı bulamayan Lehman Brothers ise iflasını açıklamıştı. Dünya finans piyasaları 158 yıllık finans devi Lehman Brothers'ın iflası ve Merrill Lynch hisselerinin 50 milyar dolara Bank of America'ya devredilmesi ile çalkalanmıştı. Fannie Mae, Freddie Mac ve Lehman Brothers gibi şirketlere seyirci kalan FED, AIG’yi iflastan kurtarmıştı. AIG dünyanın en büyük sigorta şirketi olarak bilinmektedir. Uluslararası finans krizinin başlangıcı olarak kabul edilen Ağustos 2007 tarihinden bu yana ABD’de batan banka sayısı 13’e ulaşmış, 2008 yılında iflas eden banka sayısı ise 11 olmuştur. Batan bankaların aktif büyüklüğünün 173 milyar dolar civarında olduğu tahmin edilmektedir.

ABD’de zor durumdaki şirketleri iflastan kurtarmak için Kongre’de 850 milyar dolarlık yardım paketi kabul edilmiştir. Bu paketin 1929 yılında yaşanan büyük buhrandan bu yana en büyük kurtarma planı olduğu belirtilmektedir. Ancak krizin ABD’ye toplam maliyetinin 1,8 trilyon dolara ulaşabileceği tahmin edilmektedir.

Avrupa’da küresel krizden en çok etkilenen Fortisbank oldu. Hollanda bankası ABN Amro'yu 70 milyar Avro'ya satın alan Fortis, payına düşen Hollanda bankacılık birimleri için 24 milyar Avro ödeme taahhüdüne girince, küresel mali krizin de etkisiyle sermaye sıkıntısı yaşamaya başlamıştır. Fortis'in kötüleşen göstergelerini izlemekte olan Belçika, Hollanda ve Lüksemburg hükümetleri, geçen hafta başında 11,2 milyar Avro'luk sermaye aktarımı karşılığında bankayı kısmen kamulaştırmışlardır. Ancak bu önlemi yeterli görmeyen Hollanda hükümeti, ABN Amro dahil bankanın tüm Hollanda faaliyetlerini 16,8 milyar Avro'ya tamamen kamulaştırmıştır. Bilindiği gibi Fortis Türkiye pazarına 3 yıl önce Dışbank'ı satın alarak girmişti. AB bünyesinde ortak bir hareket planının ortaya çıkmaması nedeniyle her ülke bireysel çalışmalar içine girmiştir. Avrupa’da bir çok ülke mevduata güvence getirmiştir.

Tüm bu gelişmeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde küresel finansal krizin belki de tek bir nedeni var. Kanımca o da kötü yönetimdir. İyi yönetim olarak adlandırılan kurumsal yönetim ve şeffaf finansal bilgi üretimini sağlayan denetim mekanizması sağlıklı bir şekilde işletilebilseydi böyle bir kriz yaşanmayabilirdi.
 

KURUMSAL YÖNETİM VE DENETİM

Küreselleşme ve teknolojik gelişmeler sermaye piyasalarına yatırımları arttırmıştır. Bu artışla birlikte işletmelerde yaşanan muhasebe skandalları; muhasebe, finansal raporlama süreci ve finansal bilgilere olan güveni sarsmıştır. Finansal tablolar işletmeler hakkında verilen kararlarda temel bilgi kaynağıdır. İşletme faaliyet sonuçları finansal tablolarda raporlandığından, tabloların şeffaf olması kamunun aydınlatılması açısından son derecede önemlidir.

Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu (IASC) ve Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’ne göre finansal tablolardaki bilgiyi kullanıcılar için yararlı kılan özellikler; anlaşılabilir, ihtiyaca uygun, güvenilir, karşılaştırabilir ve zamanında düzenlenmiş olmalısıdır. Anlaşılabilirlik; işletmenin finansal durumunun finansal tablolarından rahat bir şekilde anlaşılması, ihtiyaca uygunluk; açıklanan bilginin ilgili kişilerin gereksinimleriyle örtüşmesi, güvenilirlik; finansal tablolarda sunulan durum ile işletmenin gerçek finansal durumunun aynı olması, karşılaştırılabilirlik; finansal tabloların işletmenin geçmiş yıllarıyla veya başka işletmelerle karşılaştırılmasına olanak sağlayacak tek bir formatta yayınlanması, zamanında düzenlenme; finansal tabloların kamuya zamanlı ve hızlı şekilde sunulması olarak açıklanabilir.

ABD’de Enron ve WorldCom gibi şirketlerde yaşanan skandallar sonucunda kurumsal yönetim uygulamalarını iyileştirmek amacıyla 2002 yılında Sarbanes-Oxley yasası yürürlüğe konmuştu. Yasa halka açık şirketler muhasebe gözetim kurulunun kurulması, denetçi bağımsızlığı, kurumsal sorumluluk, genişletilmiş kamuyu aydınlatma, finansal analizlerden kaynaklanan çıkar çatışmaları, kurumsal ve cezai hile sorumluluğu, beyaz yaka suçlarına ilişkin cezalarının arttırılması, kurumsal vergi iadesi ve  kurumsal hileler ve sorumluluk başlığı altında hükümler getirmişti. Benzer şekilde Almanya’da kurumsal yönetim ilkeleri yasalaştırılarak uygulanması zorunlu hale getirilmiş, Japonya’da şirketler hukuku gözden geçirilerek kurumsal yönetim anlamında yeniden düzenlenmiş, Türkiye ve Rusya’da kurumsal yönetim ilkeleri belirlenerek kamuya açıklanmıştı. 2002 yılından bugüne kadar çeşitli düzenlemeler hayata geçirilse de 6 yıl sonra gelinen nokta yine soru işaretlerini ortaya çıkarmıştır.

Yaşanan küresel finansal krizlerin ve şirket skandallarının arkasında yatan önemli nedenlerden biri olarak kamunun ve özel sektörün kurumsal yönetim politikalarının yetersiz olduğunun görülmesi, kurumsal yönetim kavramını dünyada her geçen gün daha da önemli hale getirmiştir. Kurumsal yönetim, bir kurumun beşeri ve finansal sermayeyi çekmesine, etkin çalışmasına ve böylece ait olduğu toplumun değerlerine saygı göstererek, uzun dönemde ortaklara ekonomik değer yaratmaya olanak tanıyan her türlü kanun, yönetmelik, kod ve uygulamaları ifade eder. Kurumsal yönetim ilkeleri aşağıda kısaca açıklanmıştır: 

  1. Şeffaflık (Transparency): Şirketin finansal performansı, yönetimi ve hissedarlık yapısı hakkında yeterli, doğru ve kıyaslanabilir bilginin zamanlı bir şekilde açıklanmasıdır.
  2. Hesap Verebilirlik (Accountability): Şirket yönetimine ilişkin kural ve sorumlulukların açık bir şekilde tanımlanması, yönetim ile hissedar menfaatleri arasındaki paralelliğin yönetim kurulu tarafından gözetilmesidir.
  3. Sorumluluk (Responsibility): Şirket faaliyetleri ilgili mevzuata, toplumsal ve etik değerlere uygunluğunun sağlanmasıdır.
  4. Adaletlilik (Fairness): Azınlık ve yabancı hissedarlar dahil olmak üzere hissedar haklarının korunması ve tedarikçilerle yapılan sözleşmelerin uygulanabilirliğinin sağlanmasıdır.

Küreselleşme, sermaye piyasalarının gelişmesi, işletme sahipliği ve yöneticiliğinin birbirinden ayrılması, çokuluslu işletmelerin sayısının artması ve faaliyet alanlarının genişlemesi, muhasebe işlemlerinin karmaşıklaşması, ilgi gruplarının sayısının ve bilgi gereksiniminin artması, çıkarların çatışması ile kamuyu aydınlatmanın öneminin artması muhasebe ve denetim mesleğini etkileyen gelişmeler olarak değerlendirilebilir. Denetim faaliyeti bağımsız denetim, uygunluk denetimi ve faaliyet denetimi olmak üzere üç farklı alanda yapılabilir.

Bağımsız denetim; finansal tabloların bağımsız denetçiler tarafından denetlenmesi ve finansal tabloların Genel Kabul Görmüş Muhasebe İlkeleri (GKMİ) çerçevesinde hazırlanıp hazırlanmadığı hakkında rapor aracılığıyla görüş verilmesi sürecidir. Bağımsız denetimin amacı; finansal tabloların, tüm önemli yönleriyle, GKMİ ve finansal raporlama standartları uyarınca hazırlanıp hazırlanmadığı konusunda bağımsız denetçi görüşünün oluşturulabilmesini sağlamaktır. Bağımsız denetim mekanizması, kamuya finansal tablolar aracılığıyla açıklanan bilginin işletmenin durumunu dürüst bir biçimde yansıtmasına katkı sağlayabilir.

Faaliyet denetimi; işletmenin bölümlerinin etkinlik ve verimliliklerinin değerlendirilmesi amacıyla o bölümlerin faaliyetlerine ilişkin yöntem ve yordamların gözden geçirilerek incelenmesi faaliyetidir. Uygulama alanı ve kapsamı son derece geniş olan faaliyet denetimi sadece muhasebe ile değil, aynı zamanda işletmenin diğer tüm işlevleriyle de ilgilidir. Bu işlevlere işletmenin organizasyon yapısı, pazarlama, satış ve dağıtım stratejileri örnek gösterilebilir

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’nin de içinde bulunduğu ekonomik yeniden yapılanma süreci köklü değişikliklere yol açmıştır. Bu yeni dönemde Türk şirketlerinin dünya piyasalarında hak ettikleri yeri bulmalarında kurumsal yönetim ilkelerinin ve denetimin hayata geçirilmesi büyük rol oynayacaktır. Gittikçe küçülen ve sınırları yok olan dünyamızda devletlerin performansını kurumların rekabet gücü ve başarısı belirlemektedir. Başarıya ulaşmak için çalışan kurumlar artık tüm çıkar sahiplerinin haklarını gözetmek durumundadır. Bu çerçevede kurumsal yönetim ve denetim bu yaklaşım için gerekli olan en uygun zemini hazırlamaktadır.

Kurumsal yönetim ilkeleri ve denetim uygulamaları benzer küresel krizlerin ortaya çıkmasını azaltabilir. Bu bağlamda yetkili kurum ve kuruluşlar bu konuda gerekli çalışmaları ve düzenlemeleri yapmalıdırlar.

 

KAYNAKLAR

  • A. R. Zafer Sayar, “Sermaye Piyasası Kurulunun Muhasebe ve Bağımsız Denetime İlişkin Mevzuatı Kapsamında Bağımsız Denetçilerden Beklentiler”, Ankara 2005, s.2-3.
  • Ann M. Florini, “Does the Invisible Hand Need a Transparency Glove? The Politics of Transparency”, Annual World Bank Conference on Development Economics, April 28–30, 1999.
  • Bağımsız Denetim Derneği, Bağımsız Denetim Sektörü, http://www.tbb.org.tr/turkce/duyurular/ iktisat_ kongresi/Ek%2013%20Bagimsiz%20denetim%20sektoru.pdf, 20.01.2007.
  • Cengiz Alp Eroğlu, “Sarbanes Oxley Kanunu: Kurumsal Yönetim ve Kamunun Aydınlatılmasına İlişkin Getirdikleri”,  SPK Meslek Personeli Derneği Dergisi, Sayı:7, Mayıs-Haziran, s.14.
  • Egon Zehnder International, Board of Directors Global Study, 2000, p.3.
  • Esin O., Örerler, “Finansal Değerlendirme Açısından Finansal Tabloların Şeffaflığı”, Muhasebe ve Denetime Bakış, Mayıs 2005, s. 1-8.
  • Erdal Gürsoy, “Kurumsal Yönetim(Corporate Governance)”, Yatırım Dünyası, Mart 2003, ss.15-16.
  • Ersin Güredin, Denetim ve Güvence Hizmetleri, Arıkan Yayınları, 2007, İstanbul
  • Public Law, “Sarbanes Oxley Act of 2002”, Public Law 107-204, July 30, 2002.
  • Stefan Schaltegger, “Information Costs, Quality of Information and Stakeholder Involvement-the Necessity of International Standards of Ecological Accounting” Eco-Mangement and Auditing, Vol. 4, 1997.
  • SPK, “Sermaye Piyasasında Bağımsız Denetim Standartları Hakkında Tebliğ”, Seri: X, No: 22, 12.06.2006, 26196 Sayılı Resmi Gazete, madde 4.
  • TÜSİAD, Kurumsal Yönetim En İyi Uygulama Kodu: Yönetim Kurulunun Yapısı ve İşleyişi, Yayın No: 336, İstanbul Aralık 2002, s.9.
  • http://www.ntvmsnbc.com/news/460082.asp
  • http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=159519&interstitial=true

13.10.2008

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM