YAZARLARIMIZ
Dr. Mustafa Alpaslan
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
Bağımsız Denetçi
m.alpaslan@windowslive.com



Sonraki Döneme Devreden KDV Miktarının Değişmesi İşlemlerinin Dava Konusu Yapılabilirliği

Bilindiği gibi,  3065 sayılı KDVK’nun 1. maddesinde ticari, zirai, sınai faaliyet ve  serbest meslek  faaliyetleri  kapsamında  yapılan  mal  veya hizmet   teslimleri   KDV’ye tabidir.   Yine aynı yasanın   4. maddesinde  ise, hizmetin teslimi ve teslim  sayılan  haller ile  mal  ithalatı dışında  kalan  işlemler olduğu   ve bu  işlemlerin  bir şeyi  yapmak, işlemek,  meydana getirmek, imal  etmek,  onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak,  değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı  taahhüt etmek  şeklinde  gerçekleşebileceği belirtilmiştir. [1]

Öte yandan,  yine aynı  yasanın  5. maddesinde de vergiye tabi bir hizmetten   işletme sahibinin   kendi işletme personelinin  veya diğer şahısların  karşılıksız faydalanılmasının  vergiye tabi hizmet  sayılan  hal olduğu  hükme bağlanmıştır. 

Genelde, sonraki döneme devreden  KDV miktarının  azaltılması yönündeki işlemler, neticesinde  mükelleflerin  daha fazla KDV ödemesi veya  indirilecek KDV miktarının  azaltılması  neticesinde  sonraki döneme devreden  KDV miktarı  azalabilir.  Veya sonraki döneme devreden  KDV miktarının  azalması neticesinde ödenecek  KDV ortaya   çıkabilir. 

Sonraki döneme devreden  KDV miktarının  azaltılması yönündeki tesis edilen işlemin  iptali   konusu   vergi yargısına taşınabilir.   Benzeri bir uygulama  gelir veya kurumlar vergisinde zarar miktarının  azaltılması işlemleri de  mükelleflerin  ödeyeceği  gelir veya kurumlar vergisini etkileyebilir.  Gerek  sonraki döneme devreden  KDV miktarının  azaltılması  işlemleri ve gerekse zarar miktarının  azaltılması  neticesindeki   işlemler  vergi yargısına taşınabilir.   Bütün bu  işlemler mükelleflerin  hak  ve menfaatlerini olumsuz yönde etkiliyor ise, bu  işlemler  vergi davasına konu  edilecektir. 

Somut bir olayda,  2008 yılından  2009 ocak  dönemine devreden  KDV’nin  değişmesi neticesinde  inceleme raporunda vergi müfettişinin önerisi  üzerine  2009 yılı  devreden  KDV’ler  vergi dairesine raporda belirtilen  hususlar çerçevesinde düzeltilmesi ve bütün devir KDV’lerinin  zincirlemeli olarak değiştirilmesi işlemleri  dava konusu  edilmiştir.[2]

Vergi mahkemesi belirtilen  somut olayda:

“……

Bu  durumda davacı şirket  adına bankadan  alınan kredilerin gruba dahil şirketlere aynen aktarılması  finansman hizmeti  kabul  edilmek  suretiyle kredilere ait  faizler üzerinden  hesaplamadığı  öne sürülen  KDV  sebebiyle sonraki döneme devreden KDV’nin azaltılması  yönünde tesis edilen işlemde yasal isabet  görülmemiştir.” Şeklinde gerekçe ile  açılan dava kabul edilmiştir.

Yüksek mahkeme Danıştay tarafından geçmiş dönemlerde verilen birçok kararlarda da  benzeri olaylar nedeniyle  örneğin, zarar miktarının  azaltıcı  işlemlerle ilgili  düzenlenen vergi inceleme raporlarında ertesi yıla devreden  zarar miktarlarının  azalması neticesindeki işlemler eleştirilmektedir.  Sonuç olarak, ertesi yıla devredilen  zarar miktarını azaltan inceleme raporuna karşı da dava açılabileceği yönünde  Danıştay’ın müstakar  hale gelmiş kararları  çoğunluk kazanmaktadır.[3] 

Diğer taraftan, vergi mahkemelerinde açılacak davaları yalnızca tarh, tahakkuk ve tahsil safhasına ulaşmış işlemler olarak sınırlamak da hukuken mümkün değildir. Vergiye ilişkin davalar sadece bunlardan ibaret değildir. İdarenin vergilemeden önce ya da sonra tesis ettiği bir takım vergiye ilişkin kesin ve icrai işlemlerin idari davaya konu edilmelerine de engel yoktur.

Çünkü vergileme işleminin önünde veya arkasında öyle işlemler vardır ki, bunlar tarh işlemi olmasa bile mükellefin hukukunu direkt etkileyebilir. Vergi hukuku açısından bir idari işlemin dava konusu edilebilmesi, yalnızca verginin doğması ile sınırlı tutulamaz.[4] 


[1] KIZILOT Şükrü, KDV Kanunu Yorum ve Açıklamaları, Yaklaşım Yayınları, Ankara, 2012, s.429.

[2] Bkz. İzmir 1. Vergi Mahkemesi kararı, 12.09.2011 gün ve E:2010/1715-K:2011/1839 sayılı karar.

[3] Danıştay 4. Dairesi'nin 10/11/2010 tarih ve E.2010/5263, K.2010/5585 sayılı kararı

[4] Danıştay 4. Dairesi'nin 21/05/1993 tarih ve E. 1990/4275, K. 1993/2446 sayılı kararı

14.05.2013

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM