YAZARLARIMIZ
Muhammed Kutub Bağırgan
Vergi Direktörü
EMA YMM A.Ş.
muhammed.bagirgan@emaymm.com.tr



Defter Belge İbraz Etmeme (Gizleme) Fiili ve Sonuçları

Yasal defter ve belgelerin, incelemeler esnasında inceleme elemanına ibraz edilmemesi yani gizlenmesi fiilinin mükellefler ve fiili işleyenler hakkında çok ağır sonuçları bulunmaktadır.

213 sayılı VUK’un 253. Maddesine göre defter tutmak mecburiyetinde olanlar, tuttukları defterlerle kullanmak zorunda oldukları vesikaları, ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılından başlayarak beş yıl süre ile muhafaza etmeye mecburdurlar.

Yine aynı kanunun 256. Maddesine göre mükellefler, muhafaza etmek zorunda oldukları her türlü defter, belge ve karneler ile vermek zorunda bulundukları bilgilere ilişkin mikro fiş, mikro film, manyetik teyp, disket ve benzeri ortamlardaki kayıtlarını ve bu kayıtlara erişim veya kayıtları okunabilir hale getirmek için gerekli tüm bilgi ve şifreleri muhafaza süresi içerisinde yetkili makam ve memurların talebi üzerine ibraz ve inceleme için arz etmek zorundadırlar.

Bununla birlikte 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun Kaçakçılık Suçları ve Cezaları matlabını taşıyan 23.01.2008 tarih ve 5728 sayılı Kanunun 276. maddesi ile değişik 359. maddesine göre, vergi kanunlarına göre tutulan veya düzenlenen ve saklanma ve ibraz mecburiyeti bulunan defter, kayıt ve belgeleri gizleyenler hakkında on sekiz aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit olduğu halde, inceleme sırasında vergi incelemesine yetkili kimselere defter ve belgelerin ibraz edilmemesi, bu fıkra hükmünün uygulanmasında gizleme olarak kabul edilir.

Bu fiilin oluşmasından evvel, inceleme elemanlarınca yapılması gereken yani kanuni birçok emredici hükmün sağlıklı şekilde yerine getirilmiş olması gerekmektedir. Örneğin, incelemeye ibrazı istenen yasal defter ve belgelerin, varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit olması, yani varlığının kanıtlanması gerekmektedir. Ayrıca mükelleften veya mükelleflerin vekili veya kanuni temsilcilerinden ilgili dönem yasal defter ve belgelerin, Vergi Usul Kanunun tebliğ ile ilgili hükümlerine göre istenmesi gerekmektedir.

1- DEFTER VE BELGELERİN İBRAZI YAZI İLE İSTENMELİDİR

İnceleme elemanlarınca, mükelleflerden ve mükelleflerin kanuni temsilcilerinden istenecek yasal defter ve belgeler, yazı ile istenmelidir. VUK’un 14. Maddesinde vergi muamelelerinde süreler vergi kanunları ile belli edileceği, kanunda açıkça yazılı olmayan hallerde ise 15 günden aşağı olmamak şartıyla bu süreyi, tebliği yapacak olan idarenin (İnceleme Elemanı) belirleyeceği ve ilgiliye tebliğ edeceği hüküm altına alınmıştır.

Ayrıca Vergi İncelemelerinde Uyulacak Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 12. Maddesinde, mükelleflerin defter ve belgelerinin yazılı (Defter Belge İsteme Yazısı) olarak isteneceği ve söz konusu yazıda 15 günden az olmamak üzere ibraz süresinin belirtilmesi gerektiği belirtilmiştir.

Yukarda açıklandığı üzere mükelleflerden veya kanuni temsilcilerinden, inceleme elemanlarınca yasal defter ve belgelerin istenmesi halinde, bu yükümlülüğünü 15 günden az olmayacak şekilde belirlenen sürede yerine getirmek için yazı ile talep edilmesini isteme hakkına sahiptirler. İnceleme elemanları bu süreden evvel mükellefin yasal defter ve belgelerini getirmesini isteyemezler.

2- DEFTER BELGE İSTEME YAZILARININ TEBLİĞİ VUK HÜKÜMLERİNE UYGUN OLMALIDIR

213 Sayılı Vergi usul Kanunun 93 ila 103. Maddelerinde VUK kapsamında yer alan vergi, resim ve harçlar için yapılacak tebliğlerde uyulması gereken hükümler belirlenmiştir. Yine 485 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinde de tebliğin nasıl yapılması gerektiğine dair uygulamaya yön verilmeye çalışılmıştır.

Söz konusu VUK hükümlerine göre; vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bilumum vesikalar ve yazılar, adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla taahhütlü olarak, adresleri bilinmeyenlere ilân yolu ile tebliğ edileceği, ancak ilgilinin kabul etmesi şartıyla, tebliğin daire veya komisyonda yapılabileceği belirtilmiştir. Bununla birlikte tebliğin, mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine, tüzel kişilere yapılacak tebliğin, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde bunları idare edenlere veya temsilcilerine yapılabileceği belirtilmiştir.

Ayrıca tebliğ, kendisine tebligat yapılacak kimsenin ikamet adresinde bulunmaması halinde ikametgâh adresinde bulunanlardan birine yapılabilecektir. Yani ikametinde bulunan kişinin aile efradından birinin olup olmaması önemli olmayıp sadece görüşüne nazaran 18 yaşından aşağı olmaması ve bariz bir surette ehliyetsiz bulunmaması gerekir. Yine tebligat yapılacak kimsenin iş yerinde bulunmaması halinde ise işyerlerinde memur ya da çalışanlarından birine yapılabilecektir. Burada önemli olan husus, çalışanın işverence sigortası yapılan ve belirli veya belirsiz hizmet sözleşmesi ile çalıştırılan kişilerden olması gerektiğidir.

7061 Sayılı kanun ile tebliğ esaslarında çok önemli değişiklikler yapılmış, bu düzenlemeler il birlikte mükelleflerin bilinen adreslerinde değişikliğe gidilmiştir. Yeniden belirlenen bilinen adreslerinde defter belge isteme yazısının posta idaresince veya  posta yerine memur vasıtasıyla, muhatabına teslim edildiği tarihte yazı tebliğ edilmiş sayılacaktır. Değişiklikle beraber bilinen adresler şunlardır:

1. Mükellef tarafından işe başlamada veya adres değişikliğinde bildirilen işyeri adresleri,

2. Yoklama fişinde veya ilgilinin imzası bulunmak şartıyla yetkili memurlar tarafından bir tutanakla tespit edilen işyeri adresleri,

3. 25/4/2006 tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununa göre oluşturulan adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, yani MERNİS adresleridir.

Söz konusu yasal değişiklik sonrası yeni tebliğ hükümlerine göre; mükellefin işyerinde bulunmaması (geçici ayrılmalar dahil) veyahut iş yerinin kapanması halinde bu kez söz konusu yazı tebliğ edilmek üzere mükellefin veya kanuni temsilcinin MERNİS adresine gönderilecektir. MERNİS adresine yollanan tebliğ evrakının yine ilgilinin adreste bulunmaması halinde (geçici ayrılmalar dahil), söz konusu tebliğ evrakı inceleme elemanına iade edilecektir. İnceleme elamanınca belirlenen münasip bir süre sonra tekrar MERNİS adresine tebliğe çıkılacak, adreste mükellefin veya kanuni temsilcinin bulunması ve yazıyı almaktan imtina etmesi veya adreste bulunmaması halinde kapıya pusula yapıştırılacaktır.

Burada dikkat edilmesi gereken husus, mükellef veya kanuni temsilcinin yazıyı almaktan imtina etmesi halinde tebliğ tarihi, pusulanın kapıya yapıştırıldığı tarih; adreste bulunmaması halinde tebliğ tarihi ise pusulanın yapıştırıldığı tarihi izleyen 15. gün olmasıdır.

Defter belge isteme yazısının yukarda yer alan madde hükümlerine uygun olarak yapılması halinde, mükellef veya kanuni temsilci adına süreç başlayacaktır.

3- MÜKELLEFLERCE MÜCBİR SEBEP HALİNİN VARLIĞI HALİNDE İNCELEME ELEMANI BİLGİLENDİRİLMELİDİR

VUK 13. Maddesinde belirtilen şartların var olması, bu durumların malum veya ispat veya tevsik edilmesi halinde mükellefler mücbir sebep kapsamındadır. Mücbir sebep halinin varlığı halinde mükelleflerden yasal defter ve belgelerin ibrazı istenemeyecektir. Ancak böyle bir durumun varlığı halinde mükellef incelemeyi yürüten inceleme elamanını bilgilendirmesi ve bu durumu ispat veya tevsik etmesi gerekmektedir. Ancak Mücbir sebep halinin malum olması veya Maliye Bakanlığınca sektörü ilgilendiren veya il, ilçe mahal veya afet durumlarında topluca mücbir sebep hali ilan etmesi durumunda ispat veya tevsike gerek kalmayacaktır.

Yine mezkur kanunun aynı maddesinde, sahibinin iradesi dışındaki sebepler dolayısıyla defter ve vesikalarının elinden çıkmış bulunması halinde bu durumun ispat veya tevsik edilmesi halinde mükellef mücbir sebep kapsamında olacaktır. Örneğin defter ve belgelerin çalınması, yanması, yargı mercilerince el konulması hali bu durumlara örnektir. Bununla birlikte Türk Ticaret Kanunu’nun 82. maddesinin 7. Fıkrası gereği, yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık vb. nedenlerle defter ve belgeler ziyaa uğraması halinde bu durumun öğrenildiği tarihten itibaren 15 gün içinde ilgili mahkemeden zayi belgesi alınması ve bunun inceleme elamanına ibraz edilmesi gerekecektir.

4- GİZLEME FİİLİNİN SONUÇLARI

Defter belge isteme yazısının mükellefe, kanuni temsilciye veya umumi vekillere tebliğini izleyen 15 gün içerisinde yasal defter ve belgelerin inceleme elamanına tevdii edilmemesi halinde, mükellef hakkında vergi kanunlarına göre aşağıdaki müeyyideler uygulanacaktır.

a-Defter Belgenin İbraz Edilmemesi Re’sen Taktir Nedenidir.

VUK 30. Maddesine göre re’sen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanunî ölçülere dayanılarak tespitine imkân bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunmasıdır.

İlgililerce yasal defter ve belgelerin inceleme elemanına herhangi bir sebeple ibraz edilmemesi ise, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanunî ölçülere dayanılarak tespitine imkân bulunmayan hal olarak değerlendirilerek, vergi matrahları re’sen takdir edilecektir.

b- Defter Ve Belgelerin İlgili Bulunduğu Yıla Ait KDV İndirimleri Reddolunacaktır.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinde; “Mükellefler, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilirler. İndirim hakkı vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabilir.”hükmü, 34. maddesinde; “Yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait katma değer vergisi, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebilir.” hükmü, 53. maddesinde; “Bu Kanunda geçen fatura ve benzeri vesikalar tabiri Vergi Usul Kanunu’nda düzenlenen vesikaları ifade eder.” Hükmü yer almaktadır.

Yukarıdaki kanun hükümlerinden anlaşılacağı üzere, mal ve hizmet alışları nedeniyle yüklenilen katma değer vergilerinin indirim konusu yapılabilmesi için, yüklenilen vergilerin fatura veya benzeri vesikalarla belgelendirilmesi ve bu belgelerin kanuni defterlere vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı sonuna kadar kaydedilmesi gerekir.

Mükelleflerin, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla yüklendiği ve ilgili dönemlerde hesaplanan katma değer vergisinden indirim konusu yaptığı katma değer vergilerinin gerçek ve doğru durumu yansıtıp yansıtmadığı ve indirim konusu yapılan katma değer vergilerine dayanak teşkil eden belgelerin kanuni deftere kayıt edilip edilmediği, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 134. maddesi gereğince yapılacak vergi incelemesi ile tespit edilebilecektir. Mükellefin mevcudiyeti sabit olan 2015 takvim yılına ait kanuni defter ve belgeleri inceleme için ibraz edilmemesi, yüklenildiğini beyan ederek indirim konusu yaptığı katma değer vergilerinin gerçek ve doğru durumu yansıtıp yansıtmadığının tespitini olanaksız kılmakta, bu da 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 29, 34 ve 53. maddeleri uyarınca indirim konusu yapılan katma değer vergilerinin reddini gerektirmektedir.

c-Mükellef Adına Kesilecek Vergi Ziyaı Cezaları 3 Kat Olarak Uygulanacaktır.

Mükellef adına yapılan KDV indirim reddiyatı sonucunda tarh edilmesi gereken bir vergi olması halinde, ziyaa uğratılacak bu vergiler üzerinden mükellef adına VUK’un 341, 344. maddeleri gereğince, üç (3) kat tutarında vergi ziyaı cezası kesilecektir.

d-Mükellefler Uzlaşma Hükümlerinden Yararlanamayacaklardır.

VUK’un Ek-1 ile Ek-11. Maddelerine göre mükellef adına salınan vergiler ve kesilen vergi ziyaı cezaları için gerek tarhiyat öncesi gerekse tarhiyat sonrası uzlaşma hükümlerinden yararlanılamayacaktır.

e-İlgililer Adına Özel Usulsüzlük Cezası Kesilecektir.

213 sayılı VUK’un 253. Maddesine göre defter tutmak mecburiyetinde olanlar yani mükellefler, tuttukları defterlerle kullanmak zorunda oldukları vesikaları, ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılından başlayarak beş yıl süre ile muhafaza etmeye mecburdurlar.

Yine aynı kanunun 256. Maddesine göre mükellefler, muhafaza etmek zorunda oldukları her türlü defter, belge ve karneler ile vermek zorunda bulundukları bilgilere ilişkin mikro fiş, mikro film, manyetik teyp, disket ve benzeri ortamlardaki kayıtlarını ve bu kayıtlara erişim veya kayıtları okunabilir hale getirmek için gerekli tüm bilgi ve şifreleri muhafaza süresi içerisinde yetkili makam ve memurların talebi üzerine ibraz ve inceleme için arz etmek zorundadırlar.

Ayrıca VUK’un 86, 148, 149, 150, 256 ve 257 nci maddelerinde yer alan zorunluluklar ile mükerrer 257 nci maddesi ve Gelir Vergisi Kanununun 98/A maddesi uyarınca getirilen zorunluluklara uymayan (Kamu idare ve müesseselerinde bilgi verme görevini yerine getirmeyen yöneticiler dahil); birinci sınıf tüccarlar ile serbest meslek erbapları, İkinci sınıf tüccarlar, defter tutan çiftçiler ile kazancı basit usulde tespit edilenler ile bunlar dışında kalan diğer ilgililer hakkında özel usulsüzlük cezası kesilecektir.

İlgililer adına kesilecek cezanın miktarı ise, gizleme fiilinin gerçekleştiği yıl için belirlenen tutarlar dikkate alınacaktır. Yani ibrazı istenen defter ve belgeler örneğin 2015 ve 2016 yıllarına ait olması ancak ilgiliye defter belge isteme yazısının tebliği 2020 yılında yapılması halinde ise fiil 2020 yılında işlenmiş olacak ve neticede bu yılın ceza tutarları ilgili adına kesilecektir. Kesilen bu ceza için VUK 376. Madde hükümlerinden yararlanılarak indirim talep edilebilecektir.

f- Savcılığa Kamu Davası Açılması için Vergi Suçu Raporu Düzenlenecektir.

Yasal defter ve belgelerin ibraz edilmemesi, VUK 359. Maddesine göre gizleme fiili oluşturmakta ve neticede ilgili kaçakçılık fiilini işlemiş olmaktadır. Ancak 359. maddesinde yazılı fiillerin işlenmesi halinde bu fiiller için 359 ve 360’ıncı maddelerde öngörülen cezalar bu fiilleri işleyenler hakkında hükmolunacaktır. Örneğin tüzel kişiliğe haiz bir mükellefin ibraz etmeme fiili nedeniyle yine tüzel kişilik değil, bu tüzel kişiliğin kanuni temsilcisi sorumlu olacaktır.

Kaçakçılık suçunun oluşumu için, suçun unsurlarının hepsi bir arada bulunması gerekmektedir. Suçun unsurları; Kanuni Unsur (Tipiklik), Maddi Unsur ve Manevi Unsurdur. Kanunilik unsuru için, cezalandırılacak suçun yasalar ile düzenlenmesini işaret eder. Gizleme fiili, VUK’un 359/a-2 maddesinde düzenlenmiş, dolayısıyla suçun kanunilik unsuru tamamlanmıştır. Maddi unsur, hareket ve netice sonuçta bu ikisi arasında bir nedensellik bağının bulunmasıdır. İlgililerce yasal defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmemesi halinde (hareket), 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesinde belirtilen gizleme fiilinin işlenmesine (netice) sebep olmaktadır. Manevi unsur ise, en yalın haliyle kusurluluk halidir. İlgililer kanunların kendilerine mecbur kıldığı ibraz etme ödevini bile isteğe yerine getirmeyerek kasten bu suçu işlemektedir.

Yukarda belirtilen suçun unsurlarının varlığı halinde ilgililer hakkında VUK 359. Maddesinde belirtilen, on sekiz aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması istemiyle dava açılabilmesi için, inceleme elamanı tarafından rapor değerlendirme komisyonunun mütalası ile birlikte VUK 367. Maddesine göre düzenlenen rapor, doğrudan fiilin işlendiği yer Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilecektir.

g- Mükellef Hakkında Özel Esaslar Uygulanacaktır.

Özel esaslar kapsamına alınan mükelleflerin KDV iadelerine yönelik düzenlemeler 1 Sıra No.lu KDV Uygulama Tebliğinin “IV/E.” Bölümünde düzenlenmiştir. Söz konusu tebliğin “IV/E.1.3” ve “IV/E.9.2.” alt başlıklarına göre, varlığı noter kayıtları veya sair surette sabit olan defterlerin ve ilgili dönem kayıtlarına esas belgelerin mücbir sebep sayılan haller dışındaki nedenlerle mükellefler tarafından ibraz edilmemesi durumunda, mükellef özel esaslar kapsamına alınacaktır.

Defter belge ibraz etmeme tespiti ile mükelleflerin özel esaslar kapsamına alınabilmesi için, defter ve belge ibrazına ilişkin ek süre dâhil verilen sürenin dolmuş olması gerekmektedir.

Mücbir sebep sayılan haller dışındaki nedenlerle defter ve belgelerini ibraz etmedikleri konusunda tespit bulunan mükelleflerin, tespitin ilgili olduğu döneme ait iade talepleri defter ve belgeleri ibraz etmedikleri sürece yerine getirilmeyecektir. Henüz sonuçlanmayanlar dâhil diğer dönemlere ait iade talepleri ise iki kat teminat karşılığında veya münhasıran vergi inceleme sonucuna göre yerine getirilecektir.

Bu şekilde bir tespitle özel esaslar kapsamına alınan mükelleflerin, tekrar genel esaslara dönüşü talep edilen defter ve belgelerin ibrazı halinde mümkün olacaktır. Ayrıca tarh zamanaşımı öncesi dönemlere ilişkin olarak defter belge ibraz etmeme tespiti bulunan mükelleflerin iade talepleri, tarh zamanaşımının dolduğu tarihten itibaren genel esaslara göre yerine getirilecektir.

h-Hızlandırılmış İade (HİS) ve İndirimli Teminat Uygulaması (İTUS) Sistemlerinden faydalanamazlar.

1 Sıra No.lu KDV Uygulama Tebliğine göre mükellefler, iadeye esas teşkil eden işlem için istenen belgeler, standart iade dilekçesi ve tebliğin “IV.” bölümündeki ortak hükümler dairesinde, hak kazandıkları iadeler için talepte bulunabileceklerdir. İadenin gerçekleşebilmesi için, idarece bürokratik belli bazı işlem ve belgelere ihtiyaç duyulmaktadır. İşte bu işlemler yönünden daha seri bir şekilde mükelleflerin iadelerini almalara yönelik düzenlenen Hızlandırılmış İade Sistemi (HİS), tebliğde yer alan genel ve özel şartları sağlamaları halinde mükelleflerin istifadelerine sunulmaktadır.

Ayrıca, mükelleflerden iadelerini biran evvel almalarını sağlayan ve çözümü YMM Raporu veya İnceleme Raporuna dayanan Teminatların, iadeye esas teşkil eden tutar veya artırımlı şekilde uygulanması yerine yine mükelleflere indirimli olarak uygulanmasını sağlayan sistemde İTUS’dur. Mükelleflerin bu sisteme dahil olabilmeleri içinde yine belli bazı şartları sağlamaları gerekmektedir.

Her iki sistem içinde sayılan ortak şartlardan biri mükelleflerce mücbir sebep hali sayılan haller dışında, HİS’te başvuru tarihinden önceki 5 takvim yılı içinde; İTUS’da başvuru tarihinden önceki 3 takvim yılı içinde defter belge ibrazından imtina edilmemiş olması gerekir. Aksi taktirde mükellefler bu kolaylaştırılmış işlemlerden faydalanamayacaklarıdır.

Bu sistemlerden faydalanan mükelleflerin, bu şartı ihlal etmeleri halinde ise sertifikaları, defter belge ibrazı için verilen sürenin (15 Gün) dolduğu gün iptal edilecektir.

ı- ÖTV Tebliğinde Yer Alan İndirimli ÖTV Uygulamalarından Faydalanamayacaklardır.

ÖTV Kanuna bağlı 1 Sayılı Liste Uygulama Tebliğine göre, detayına yer vermeyeceğimiz bazı indirimli ÖTV uygulamaları bulunmaktadır.

Örneğin, deniz araçlarına akaryakıt teslimleri ile ilgili dağıtıcılara, biyoetanol ile harmanlanmış benzin teslimleri ile ilgili harmanlayıcılara, oto biodizel ile harmanlanmış motorin teslimleri ile ilgili üretici ve harmanlayıcılara ve aerosol üretiminde kullanılmış l.p.g. teslimleri ile ilgili üreticiler ile dağıtıcılara, tebliğde yer alan şartların sağlanması halinde ilgililer için indirimli ÖTV uygulanmasına dair hükümler mevcuttur.

Bu şartların başında mükelleflerin, bunların yöneticilerinin, kanuni temsilcilerinin ve  % 10 ortağı olduğu kişilerin, belli bazı suçlardan mahkumiyet ve hükümlü olmamalarına dair şartlar bulunmaktadır. Bu şartlardan biride VUK 359. Maddesi kapsamında kaçakçılık suçlarının işlenmemiş olmasıdır.

Eğer mükellefler ve diğer ilgili kişilerce VUK 359. Maddesine aykırı şekilde defter belge ibraz etmeme/gizleme suçu işlenmesi halinde veya daha sonra bu şartı ihlal etmeleri halinde tebliğin üretimi teşvik için getirilen hükümlerinden faydalandırılmayacağı açıktır.

5- DEĞERLENDİRME

Yukarda ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere, defter ve belgelerin inceleme elemanlarına (dahi takdir komisyonlarına) ibraz edilmemesi halinde karşılaşılacak sonuçlar mükellefler için çok ağırdır.

Mükellefler bilmelidir ki inceleme esnasında ibraz edilmeyen defter belgeler sonrası karşılaşılan sonuç ile ibraz edilmesi halinde karşılaşılacak sonuçlar arasında dağlar kadar fark bulunmaktadır.

Bir sonraki yazım nasipse, defter belge ibraz etmeme fiilinin yargısal boyutunu ele almak olacaktır. Değerli okurlarıma faydalı olması dileğiyle.

Kaynakça:

  1. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu,
  2. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu,
  3. 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu,
  4. Vergi İncelemelerinde Uyulacak Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik,
  5. 485 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği,
  6. 1 Sıra No.lu KDV Uygulama Tebliği,
  7. ÖTV 1 Sayılı Liste Uygulama Tebliği.

04.05.2020

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM