YAZARLARIMIZ
İmdat Türkay
Gelir İdaresi Grup Başkanı
iturkay@gelirler.gov.tr



Vergiye Uyumlu Mükelleflere Getirilen Kolaylaştırılmış Tecil Uygulaması

1. Giriş

21.7.1953 tarihinde kabul edilen ve 1.1.1954 tarihinde yürürlüğe giren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun,[1] kamu alacaklarının takip ve tahsil esaslarını düzenleyen bir  “usul” kanunudur. Devlet, il özel idareleri ve belediyelerin kamu hukukundan kaynaklı alacaklarının takip ve tahsil usullerini belirleyen 6183 sayılı AATUH Kanun’da yer alan cebri tahsilat yöntemlerinden biride tecil müessesesidir. Tecil, Arapça bir kelime olup anlam olarak “erteleme” anlamına gelmektedir. Tecil sözcüğünün Almanca karşılığı “Stundung” olup anlamı mühlet, tecil ve ertelemedir. Aynı kavram Fransızca’da “sursis” ve İngilizce’de “postponement”, “sus-pension” sözcükleri ile ifade edilmektedir.[2]Tecil, talep edilmesi halinde alacaklı amme idareleri veya tahsil daireleri tarafından zorunlu olarak yerine getirilmesi gereken bir işlem değildir. Amme idarelerinin alacaklarının kanunlarda yer verilen sürelerde ödenmesi esastır. Ancak, alacaklı amme idareleri icra takibine başlama ya da icrayı devam ettirme hallerinin varlığında borçlunun “çok zor” durumda kalacağını öngörür ve takdir ederlerse belirlenen şartlarla amme alacağını tecil edebilirler. Tecil edilen amme alacaklarının, belirlenen faiz oranı esas alınarak hesaplanan tecil faiziyle birlikte ödenmesi gerekmektedir.[3]

18/5/2017 tarihli ve 7020 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda ve Bir Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla[4], 6183 sayılı Kanuna vergiye uyumlu mükelleflerin borçlarının tecili başlıklı 48/A maddesi eklenmiş ve madde 1/1/2018 tarihinden itibaren vadesi gelen alacaklara uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yapılan düzenlemeyle, vergisel yükümlülüklerini yerine getirmiş ancak öngörülemeyen nedenlerle son bir yıl içinde borçlarını ödeyememiş vergi mükelleflerinin anılan tecil müessesesine göre daha uygun şartlarda borçlarını taksitlendirerek ödeyebilmelerine imkan sağlanmıştır.

7020 sayılı Kanun’un genel gerekçesinde; anılan düzenlemeyle vergisel yükümlülüklerini süresinde yerine getirmiş ancak öngörülemeyen nedenlerle son bir yıl içinde borçlarını ödeyememiş vergi mükelleflerinin anılan Kanunun 48. maddesinde düzenlenmiş olan tecil müessesine göre daha uygun şartlarda borçlarının taksitlendirilerek ödeyebilmelerine imkân sağlanmasının amaçlandığı belirtilmiştir. Düzenlemeye ilişkin madde gerekçesinde ise 6183 sayılı Kanuna eklenen madde ile vergisel yükümlülüklerini süresinde yerine getirmiş ancak öngörülemeyen nedenlerle son bir yıl içinde borçlarını ödeyememiş vergi mükelleflerinin, anılan Kanunun 48. maddesinde düzenlenmiş olan tecil müessesine göre daha uygun şartlarda borçlarını taksitlendirerek ödeyebilmelerine imkân sağlanmasının amaçlandığı ve bu kapsamda vergiye uyumu yüksek olan mükelleflere çok zor duruma düştükleri zaman yerine getirmeleri gereken ödeme yükümlülüklerini kolaylaştıracak bir düzenlemenin yapıldığı açıklanmıştır. [5]

Daha sonra konu hakkında Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 30/6/2007 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Tahsilat Genel Tebliği Seri:A Sıra No:1’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri:A Sıra No:10)[6] yayınlanmış bulunmaktadır. Konu hakkında yayınlanan Tahsilat Genel Tebliğinde; vergisel yükümlülüklerini yerine getirmiş ancak öngörülemeyen nedenlerle son bir yıl içinde borçlarını ödeyememiş vergi mükelleflerinin uygun şartlarda borçlarını taksitlendirerek ödeyebilmelerine imkan sağlayan 6183 sayılı Kanunun 48/A maddesinin uygulamasına yönelik detaylı ve örnekli açıklamalar yapılmıştır.

2. Yasal Düzenleme

6183 sayılı AATUH Kanunun 48. maddesinde yer alan “Tecil” hükümlerine göre; amme borcunun vadesinde ödenmesi veya haczin tatbiki veyahut haciz yapılmış malların paraya çevrilmesi amme borçlusunu çok zor duruma düşürecekse, borçlu tarafından yazı ile istenmiş ve teminat gösterilmiş olmak şartıyla, alacaklı amme idaresince veya yetkili kılacağı makamlarca, amme alacağı 36 ayı geçmemek üzere ve faiz alınarak tecil olunabilmektedir.[7] Tecil  uygulaması, Kanunun yürürlüğe girdiği 1954 yılından bu yana borçlu mükelleflerin lehine  düşünülmüş  bir  müessese olarak devam etmektedir. Tecil müessesesi, her ne kadar iki taraflı bir anlaşmayı içeren bir idari işlem gibi görünse de esasında borçlunun tecil talebi sonucunda, idarenin mutlaka bu talebi kabul edecek diye bir durum söz konusu değildir.

1953 tarihli 6183 sayılı Kanunun Gerekçesinde de belirtildiği üzere;[8] Kamu idarelerine borçlu olanlar özel hukuk sahasındaki alelade borçlulardan farklı durumdadırlar. Özel hukuk sahasındaki bir alacaklıyı, borçlusunun, alacak tahsil edildikten sonraki ekonomik durumu alâkadar etmeyebilir. Halbuki, vergi, resim ve harç mükellefiyetleri dolayısıyla borçlu olanlar kamu idarelerinin gelir kaynaklarını teşkil ederler. Kamu idareleri bunların mevcut borç ödendikten sonraki durumları ile de alâkadar olmak mevkiindedirler. Kamu alacağı vâdesinde ödenmediği takdirde dahi, iyi niyet sahibi borçlulara, haklarında derhal ve şiddetli kovuşturma usullerine başvurmadan önce, belli şartlarla, borcu taksitlere bağlayarak ödeme imkânları sağlanması gerekmektedir. İşte 7020 sayılı Kanunla 6183 sayılı Kanuna yeni eklenen kolaylaştırılmış yeni tecil müessesesi ile şiddetli kovuşturma hükümlerine başvurmadan önce belli şartlarla borçlulara daha kolay ödeme imkanı sağlanmaktadır.

6183 sayılı Kanunun “Tecil” başlıklı 48. maddesine 7020 sayılı Kanunun 7. maddesiyle eklenen ve 01.01.2018 tarihi itibariyle yürürlüğe giren “Vergiye uyumlu mükelleflerin borçlarının tecili” başlıklı 48/A maddesinde; “Devlete ait olup Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerince takip edilen ve 213 sayılı Kanun kapsamına giren vergi, resim, harç ve cezalar ile bu alacaklara bağlı gecikme faizi ve gecikme zammının vadesinde ödenmesi veya haczin tatbiki veyahut haczolunmuş malların paraya çevrilmesi amme borçlusunu çok zor duruma düşürecekse, borçlu tarafından yazı ile istenmiş olmak ve aşağıdaki şartları taşımak koşuluyla vadesi bir yılı geçmemiş alacaklar, Maliye Bakanınca 36 ayı geçmemek üzere faiz ve teminat alınarak tecil olunabilir.

Madde hükmünden yararlanacak borçlunun;

1. Başvuru tarihi itibarıyla en az 3 yıl süreyle; ticari, zirai veya mesleki faaliyetleri nedeniyle yıllık gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olması,

2. Başvuru tarihinden geriye doğru 3 yıla ait vergi beyannamelerini kanuni sürelerinde vermiş olması (Kanuni süresinde verilen bir beyannameye ilişkin olarak kanuni süresinden sonra düzeltme amacıyla veya pişmanlıkla verilen beyannameler bu şartın ihlali sayılmaz.),

3. Bu madde kapsamına giren ve başvuru tarihi itibarıyla vadesi 1 yılı geçmemiş borcunun borç ödemede hüsnüniyet sahibi olmasına rağmen ödenememiş olması,

şarttır. Şu kadar ki, bu madde ile 48 inci maddeye göre tecil edilen veya özel kanunlara göre ödeme planına bağlanan borcun bulunması madde hükmünden yararlanılmasına engel teşkil etmez.

Bu madde kapsamında tecil edilen alacaklara, 48 inci maddeye göre belirlenen oranda faiz tatbik edilir.

Amme borçlusunun alacaklı tahsil daireleri itibarıyla tecil edilen borçlarının toplamı beşyüz bin Türk lirasını (bu tutar dâhil) aşmadığı takdirde teminat şartı aranmaz. Bu tutarın üzerindeki amme alacaklarının tecilinde, gösterilmesi zorunlu teminat tutarı beşyüz bin Türk lirasını aşan kısmın %25'idir.

Bakanlar Kurulu;

1. Teminatsız tecil tutarını; yarısına kadar indirmeye, yeniden kanuni tutarına getirmeye, zorunlu teminat oranını %50'ye kadar artırmaya, sıfıra kadar indirmeye, yeniden kanuni orana getirmeye,

2. Borçlunun çok zor durum hâlinin tespitinde kullanılmak üzere varlıklar, yükümlülükler ve nakit akımlarını esas alan mali göstergeler ile mali durumu tespite yarayan diğer ölçütlere dayalı kriterleri belirlemeye, belirlenen kriterler çerçevesinde çok zor durum hâlini derecelendirmeye ve bu dereceleri dikkate alarak;

a) Tecil süresini 60 aya kadar uzatmaya,

b) Farklı faiz oranları belirlemeye,

3. Tecil edilecek gecikme zammını, Türkiye İstatistik Kurumunun her ay için belirlediği Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksinin (Yİ-ÜFE) aylık değişim oranları esas alınarak hesaplatmaya,

4. Madde hükmünü, alacaklı diğer amme idarelerini, alacak türlerini ve uyumlu borçlu kapsamına girebilecek borçlu kriterlerini belirleyerek uygulatmaya (Devlete ait olup Maliye Bakanlığına bağlı olanlar dışındaki tahsil dairelerince takip edilen alacaklar dâhil),

yetkilidir. Bu fıkranın (4) numaralı bendindeki yetkinin kullanılması hâlinde bu madde ile Maliye Bakanına tanınan yetkiler 48 inci maddede tanımlanan alacaklı amme idarelerinin tecile yetkili makamları tarafından kullanılır.

Maliye Bakanı;

1. Tecil edilecek amme alacağını tür ve tutar olarak belirlemeye,

2. Tecilde taksit zamanlarını, ödemelerin başlayacağı ayı, tecil talep tarihini takip eden aydan başlamak üzere 12 ayı geçmeyecek şekilde belirlemeye, ödeme dönemlerini, azami altı ayda bir yapılacak şekilde düzenlemeye,

3. Tecilde diğer şartları belirlemeye,

yetkilidir.

Maliye Bakanı, tecil yetkisini, sınırlarını açıkça belirtmek ve yazılı olmak şartıyla oluşturulacak tecil komisyonlarına devredebilir. Komisyonların teşkili ile çalışma usul ve esasları Maliye Bakanınca belirlenir.

Tecil şartlarına riayet edilmemesi nedeniyle muaccel olan amme alacağının tecili, talep edilmesi hâlinde en fazla iki defa geçerli sayılabilir.

Haciz yapılmışsa mahcuz mal, değeri tutarınca teminat yerine geçer. Tecil edilen amme alacakları ile ilgili olarak daha önce tatbik edilen ve borcun tamamını karşılayacak değerde olan hacizler, yapılan ödemeler nispetinde kaldırılır ve buna isabet eden teminat iade edilir. Ancak, mahcuz malların değeri tecil edilen borç tutarından az, zorunlu teminat tutarından fazla olması hâlinde, tatbik edilen hacizler, tecil şartlarına uygun olarak yapılan ödemeler neticesinde kalan tecilli borç tutarı mahcuz mal değerinin altına inmediği müddetçe kaldırılmaz. Tecilli borca karşılık alınan teminat ise, tecil şartlarına uygun olarak yapılan ödemeler neticesinde kalan tecilli borç tutarının zorunlu teminat tutarının altına inmesi durumunda, yapılan ödemeler nispetinde kaldırılır.

Tecil edilen amme alacağının ikimilyon Türk lirasını (bu tutar dâhil) aşmaması, mahcuz malın 10 uncu maddenin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde sayılan mal olması ve bu Kanuna göre belirlenmiş değerinin %50'sinden aşağı olmamak üzere satış bedelinin %50'sinin tahsil dairesine ödenmesi şartıyla mahcuz malın satışına izin verilir. Bu takdirde, kalan tecilli borç tutarı için zorunlu teminat tutarını karşılayacak mahcuz mal ve/veya teminat bulunması şartıyla satılan mal üzerindeki haciz kaldırılır. Bu hüküm ikimilyon Türk lirasını aşan tecilli borçlarda, değeri ikimilyon Türk lirasına kadar olan mahcuz mallar için uygulanır.

Tecil şartlarına riayet edilmemesi hâlinde tecil talep tarihinden itibaren 5 yıl geçmedikçe bu madde hükümlerinden, sekizinci fıkra hükümleri saklı kalmak kaydıyla, yararlanılamaz.

Bu madde kapsamında tecil edilen amme alacakları hakkında 48 inci maddenin yedinci fıkrası hükümleri uygulanır ve tecil edilen gecikme zammının (Yİ-ÜFE) aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanmış olması hâlinde gecikme zammı hesabı 51 inci maddeye göre düzeltilir.

Muhtelif kanunlarda vergi borcu bulunmadığına ilişkin şartları içeren hükümler çerçevesinde 48 inci maddeye yapılan atıflar bu maddeye de yapılmış sayılır.” hükmü yer almaktadır.

Yukarıda yer alan hükümlere göre kamu alacaklarının 6183 sayılı Kanuna göre tahsilinde ticari, zirai veya mesleki faaliyetleri nedeniyle yıllık gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin, son bir yıl içindeki 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergi, resim, harç ve vergi cezaları ile bu alacaklara bağlı gecikme faizi ve gecikme zammına ait vergi dairesine olan borçlarının ödenmesine büyük bir imkan sağlayan “Vergiye uyumlu mükelleflerin borçlarının tecili” konusunda Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 23.03.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Tahsilat Genel Tebliği Seri:A Sıra No:1’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri:A Sıra No:10)’de yapılan açıklamalar çerçevesinde yeni uygulamanın mükelleflere nasıl bir imkan ve kolaylık sağladığını inceleyelim.

3. Vergiye Uyumlu Mükelleflere Getirilen Yeni Tecil-Taksitlendirmenin Usul ve Esasları

6183 sayılı AATUH Kanuna 7020 sayılı Kanunla eklenen 48/A maddesine göre vergiye uyumlu mükelleflerin borçlarının tecili uygulamasının usul ve esasları Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan Tahsilat Genel Tebliği Seri:A Sıra No:1’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri:A Sıra No:10) ile açıklanmış bulunmaktadır.

3.1. Tecilin Kapsamı

  • Devlete ait olup Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerince takip edilen ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu (VUK) kapsamına giren vergi, resim, harç ve cezalar ile bu alacaklara bağlı gecikme faizi ve gecikme zammının vadesinde ödenmesi veya haczin tatbiki veyahut haczolunmuş malların paraya çevrilmesi hallerinin amme borçlusunu çok zor duruma düşüreceği anlaşıldığı takdirde, Bakanlar Kurulunun ve Maliye Bakanının belirlediği şartlarla tecil başvuru tarihi itibarıyla vadesi 1 yılı geçmemiş alacakların tecili mümkündür.
  • Taksitlendirilebilecek alacaklar, Maliye Bakanlığına bağlı vergi daireleri tarafından takip edilen ve 213 sayılı VUK kapsamına giren vergi, resim, harç ve vergi cezaları ile bu alacaklara bağlı gecikme faizi ve gecikme zammı ile sınırlı tutulmuştur. Dolayısıyla, bu alacakların dışında kalan amme alacaklarının 48/A maddesi kapsamında tecili mümkün değildir.
  • Uygulamadan yararlanılabilmesi için mükelleflerin tecil başvuru tarihi itibarıyla maddede yer verilen alacaklardan vadesi 1 yılı geçmiş borcunun bulunmaması gerekmektedir.
  • 6183 sayılı Kanunun 48. maddesi ile 48/A maddesine göre tecil edilen veya özel kanunlara göre ödeme planına bağlanan borcun bulunması yeni tecil hükümlerinden yararlanılmasına engel değildir.

3.2. Tecil İmkanından Yararlanabilecek Mükellefler

Tecil yapılabilmesi için öncelikle mükellefin bağlı bulunduğu vergi dairesine yazılı müracaatı şarttır. Mükellef bu müracaatı bizzat yapabileceği gibi kanuni temsilcileri veya bu konuda özel olarak vekalet verilen kişiler yoluyla da yapabilecektir. Getirilen yeni tecil imkanından yararlanabilmek için;

  • Tecil başvuru tarihi itibarıyla aralıksız en az 3 yıl süreyle; ticari, zirai veya mesleki faaliyetleri nedeniyle yıllık gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olunması,
  • Tecil başvuru tarihinden geriye doğru 3 yıla ait vergi beyannamelerinin kanuni sürelerinde verilmiş olması,[9]
  • Kapsama giren ve başvuru tarihi itibarıyla vadesi 1 yılı geçmemiş borcun, borç ödemede hüsnüniyet sahibi olunmasına rağmen ödenememiş olması,

şartlarının bulunması gerekmektedir. Buna göre, madde hükmünden ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle yıllık gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olan borçlular yararlanabilecek ve bu borçluların tecil başvuru tarihinden geriye doğru 3 yıl içinde verilmesi gereken vergi beyannamelerinin kanuni süresinde verilmiş olması şartı aranılacaktır. Ayrıca, maddenin tecil için öngördüğü şartlardan birisi olan borç ödemede hüsnüniyet sahibi olma şartına da tecil taleplerinin değerlendirilmesi sırasında dikkat edilecektir. Borç ödemede hüsnüniyet sahibi olma şartının kapsamı; vergi kanunlarına uyum, borç ödeme alışkanlığı, vadesi 1 yılı geçmemiş borcun ödenmeme gerekçeleri gibi hususlar mükellefin borç ödemede hüsnüniyet sahibi olup olmadığının göstergeleri olacaktır.

3.3. Maliye Bakanı’nın Yetkisine İstinaden Maddeden Yararlanılabilmek İçin Belirlenen Şartlar

Kolaylaştırılmış tecil uygulamasından mükelleflerin yararlanabilmesi için yukarıda yer alan koşullara ek olarak Kanuni düzenlemenin Maliye Bakanı’na verdiği yetkiye istinaden, Tahsilat Genel Tebliğinde belirtilen şartları da sağlaması gerekmektedir. Buna göre;

  • Mükellef (tüzel kişilerde kanuni temsilci) hakkında tecil talep tarihinden önceki 5 yıl içinde 213 sayılı VUK’nın 359. maddesine göre kesinleşmiş mahkûmiyet kararının bulunmaması,
  • Yıllık gelir vergisi/kurumlar vergisi yönünden faal mükellefiyetin bulunması,
  • Asıl amme borçlusu olunması,
  • Tür olarak tecili uygun bulunan borçların tamamı için tecil talebinde bulunulması,

şartlarının sağlanması gerekmektedir. Ancak, 213 sayılı VUK’nın, 6183 sayılı AATUH Kanun ve diğer mevzuatta yer alan sorumluluk düzenlemeleri nedeniyle asıl amme borçlusu dışında kalan kefiller, şirket ortakları ve kanuni temsilciler gibi amme borçlusu sayılan kişiler, sorumlu oldukları tutarlar için madde hükmünden yararlanamayacaklardır.

3.4. Tecil Edilen Alacaklara Uygulanacak Tecil Faizi

6183 sayılı Kanunun 48/A maddesi kapsamında tecil edilen alacaklara, aynı Kanunun 48. maddesine göre belirlenen oranda tecil faiz uygulanacaktır. [10] Buna göre, 48/A maddesi kapsamında tecil edilecek amme alacaklarına Kanunun 48. maddesi kapsamında belirlenmiş olan faiz oranı esas alınarak faiz uygulanacaktır. Ancak, madde hükmü ile Bakanlar Kuruluna, çok zor durum halinin tespitinde kullanılacak kriterleri belirleme ve belirlenen kriterlere bağlı olarak tecil süresini ve faiz oranını farklılaştırma yetkisi verilmiştir.

3.5. 2018/11284 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Belirlenen Kriterler

Yeni tecil uygulamasının 1.1.2018 tarihi itibariyle yürürlüğe girmesi sonrasında konu hakkında 22/1/2018 tarihli ve 2018/11284 sayılı BKK’na[11] ekli “Karar” ile konuya ilişkin gerekli kriterler belirlenmiştir. Söz konusu Bakanlar Kurulu Kararı ile maddeden yararlanacak ticari, zirai ve mesleki faaliyeti nedeniyle yıllık gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olan borçlular; bilanço esasına göre defter tutanlar, işletme/zirai işletme hesabı esasına göre defter tutanlar, ticari kazancı basit usulde tespit edilenler ve serbest meslek kazanç defteri tutanlar şeklinde gruplandırılmak suretiyle çok zor durum halinin tespitinde kullanılacak kriterler ayrı ayrı belirlenmiştir. Buna göre, çok zor durum halinin tespiti için yapılacak mali durum analizlerinde, 213 sayılı VUK’nın 175 ve mükerrer 257. maddelerinin Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak yapılan düzenlemeler esas alınacaktır.

Buna göre;

  • Bilanço esasına göre defter tutan yıllık gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin çok zor durum halinin tespitinde Tahsilat Genel Tebliğinde belirtilen formül ve mali göstergeler (nakit oranı, likidite oranı ve kaldıraç oranı) kullanılacaktır.
  • İşletme/zirai işletme hesabı esasına göre defter tutan, ticari kazancı basit usulde tespit edilen ve serbest meslek kazanç defteri tutan mükelleflerin çok zor durum halinin tespitinde de (nakit oranı, likidite oranı ve kaldıraç oranı) mali göstergeler kullanılacaktır.
  • Mükelleflerin mali durumlarının değerlendirilmesi sonucu; nakit oranının 0,1 veya 0,1’den küçük, likidite oranının 0,7 veya 0,7’den küçük ve kaldıraç oranının 0,7 veya 0,7’den büyük olması ve bu şartların bir arada bulunması halinde mükelleflerin çok zor durumda oldukları kabul edilecektir.

Yapılan bu düzenleme ile 6183 sayılı Kanun’un 48/A maddesi kapsamında tecil isteminde bulunan mükelleflerin vermiş oldukları bilgi ve belgeler değerlendirilerek, nakit, likidite ve kaldıraç oranları tespit edilecektir. Tecile yetkili makamlar, mükelleflerin vermiş oldukları mali durumlarını gösteren bilgi ve belgelerin doğruluğunu araştırma yetkisine sahip olup bu kapsamda mükelleften ve üçüncü kişilerden idarece ek bilgi istenebilecektir. İdarece bu konuda yapılacak ek değerlendirmeler sonucunda mükelleflerin bu haktan yararlanabilmeleri için gerekli koşulların varlığı anlaşıldığı takdirde, çok zor durum derecesine göre tecil ve taksitlendirmeden yararlanabilecektir.[12]

3.5.1. “Çok Zor Durum Derecesi”nin belirlenmesinde kullanılacak kriterler

6183 sayılı Kanunun 48/A maddesi kapsamında mükelleflerin çok zor durum derecesinin belirlenmesinde, likidite ve kaldıraç oranlarının kullanılması 2018/11284 sayılı BKK ile uygun görülmüştür. Tahsilat Genel Tebliğinde Likidite Analiz Tablosu derece ve oran olarak, Kaldıraç Analizi Tablosu da derece ve oran olarak belirlenmiştir. Mükelleflerin, likidite ve kaldıraç analiz tablolarına göre ayrı ayrı tespit edilen dereceler toplanarak “Çok Zor Durum Derecesi” bulunacaktır. Bu dereceye göre azami tecil süresi ile 6183 sayılı Kanunun 48. maddesine göre belirlenen tecil faizinin (Yürürlükteki Tecil Faiz Oranı=TFO) belirli bir yüzdesi esas alınarak bulunan faiz oranı Tahsilat Genel Tebliğinde yer alan “Tecil Süresi ve Faiz Oranı Belirleme Tablosu”ndan tespit edilecektir.

3.5.2. Vergi İdaresi tarafından yapılacak değerlendirme

6183 sayılı Kanunun 48/A maddesi kapsamında tecil talebinde bulunan mükelleflerin vermiş oldukları bilgi ve belgeler değerlendirilerek nakit, likidite ve kaldıraç oranları tespit edilecektir. Tecile yetkili makamlar, mükelleflerin vermiş oldukları mali durumlarını gösteren bilgi ve belgelerin doğruluğunu araştırma yetkisine sahip olup, bu kapsamda mükelleften ve üçüncü kişilerden ilave bilgi talebinde bulunabilecektir. Değerlendirmeler sonucunda mükellefin madde hükmünden yararlanması için gerekli şartların varlığı anlaşıldığı takdirde, çok zor durum derecesine göre tecil ve taksitlendirme yapılabilecektir. BKK ile belirlenen kriterlerden tecil süresi azami süreyi göstermekte olup tecile yetkili makamlarca, mükellefin talep ettiği tecil süresinden daha kısa sürede tecil yapılması da mümkün bulunmaktadır.

3.5.3. Hesaplanacak tecil faizi ve dikkate alınacak Yİ-ÜFE tutarı

6183 sayılı Kanun’un 48/A maddesi kapsamında yapılan tecillerde hesaplanan tecil faizi taksit tutarları ile birlikte ödenecektir. Taksit tutarları ile hesaplanan tecil faizlerinin tam olarak ödenmemesi tecilin ihlal nedeni sayılacaktır. BKK ile tecil edilecek gecikme zammı, TÜİK’in her ay için belirlediği Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksinin (Yİ-ÜFE) aylık değişim oranları esas alınarak Yİ-ÜFE tutarı olarak hesaplanacaktır. Tecil başvurusunda bulunulması üzerine tecil edilecek alacak aslına uygulanması gereken gecikme zammı yerine, alacağın vade tarihinden, tecil başvuru tarihine kadar geçen süre için Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak Yİ-ÜFE tutarı hesaplanacaktır. Yİ-ÜFE tutarı, diğer alacaklarla toplanarak madde kapsamında tecil edilecek alacak tutarı bulunacaktır. Madde hükmü ile sadece gecikme zammı yerine Yİ-ÜFE tutarı hesaplanmasına imkan verildiğinden, gecikme faizi yerine Yİ-ÜFE tutarı hesaplanmayacak ve gecikme faizleri tecil edilecek alacak tutarına herhangi bir tutar değişikliği yapılmadan dahil edilecektir. Tecil başvurusunun yapıldığı tarihte, başvuru tarihinden önceki aya ilişkin Yİ-ÜFE aylık değişim oranının açıklanmamış olması halinde bir önceki aya ilişkin Yİ-ÜFE aylık değişim oranı esas alınacaktır. Yİ-ÜFE tutarının hesaplanmasında, 6183 sayılı Kanunun 51 ve 53. maddelerine göre hesaplanan gecikme zammının hesaplama yöntemi ve hesaplama süreleri değiştirilmeyecek, sadece aylık gecikme zammı oranı yerine Yİ-ÜFE aylık değişim oranları kullanılacaktır.

3.6. Maliye Bakanının Yetkisi, Tecil Komisyonları ve Tecile Karar Verilmesi

Maliye Bakanına 6183 sayılı Kanunun 48/A maddesine göre tecil edilecek amme alacağını tür ve tutar olarak belirlemeye, tecilde taksit zamanlarını, ödemelerin başlayacağı ayı tecil talep tarihini takip eden aydan başlamak üzere 12 ayı geçmeyecek şekilde belirlemeye, ödeme dönemlerini azami altı ayda bir yapılacak şekilde düzenlemeye yetki verilmiştir. Maliye Bakanı tarafından belirlenen alacaklar 48/A maddesi kapsamında tecil edilebilecek ve taksit zamanları, ödemelerin başlayacağı ay, ödeme dönemleri, Bakan tarafından belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tayin edilecektir. Maliye Bakanı, tecil yetkisini, sınırlarını açıkça belirtmek ve yazılı olmak şartıyla oluşturulacak tecil komisyonlarına devredebilir. Komisyonların teşkili ile çalışma usul ve esasları Maliye Bakanınca belirlenir. Madde ile tecil yetkisi Maliye Bakanına verilmiş olup, Bakan tarafından bu yetkinin tecil komisyonlarına devredilebileceği hususunda da düzenleme yapılmıştır. Buna göre, Maliye Bakanı veya yetkili kıldığı tecil komisyonları 48/A maddesi kapsamında yapılan tecil başvurularını değerlendirerek karar verecektir.

Tecile yetkili makamlar, alacağın vadesinde ödenmesi, icra takibine başlanması ya da icranın devam ettirilmesi hallerinin varlığında borçlunun çok zor durumda kalacağını öngörmeleri ve takdir etmeleri halinde maddedeki şartlarla amme alacağını tecil edebilecektir. Bu nedenle, amme alacağının tecilinin talep edilmesi, tecile yetkili makamlar tarafından zorunlu olarak yerine getirilmesi gereken bir işlem değildir. Tecile yetkili makamlar, tecil şartlarına göre tayin ettikleri taksitlendirme şartlarını belirleyeceklerdir. Tayin edilecek şartların borçlu tarafından kabul edilmesi esastır. Kabul işlemi yazılı olarak yapılabileceği gibi, hazırlanan ödeme planlarının idarede kalan nüshalarına imza atılmak suretiyle de yapılabilecektir. Borçlu tarafından kendisine bildirilen tecil ve taksitlendirme şartları kabul edilmediği takdirde tecil yapılmayacaktır. Taksitlendirilen amme alacağı ödeme planına uygun olarak ödenmekteyken, mükelleflerce tecil süresinin uzatılmasına yönelik talepte bulunulması ve bu talebin tecile yetkili makamlar tarafından uygun bulunması halinde, çok zor durum derecesine uygun azami tecil süresi aşılmamak kaydıyla, mevcut tecil süresi uzatılabilecektir. Bu durumda yeni tecil süresi, faiz oranında değişiklik yapılmasını gerektirdiği takdirde kalan taksit tutarlarına yeni faiz oranı uygulanacaktır. Madde kapsamında tecil edilen borçların tamamının, mevcut tecil süresinden önce ve faiz oranı daha düşük bir sürede ödenmesi halinde, erken ödenen taksit tutarlarına ödemenin yapıldığı süre için öngörülmüş olan faiz oranı esas alınarak tecil faizi hesaplanacaktır.

3.7. Teminat İstenmesi, Teminat Yerine Geçen Durumlar ve Teminatın İadesi

Tahsilat Genel Tebliğinde yapılan düzenlemeye göre;

  • Amme borçlusunun alacaklı tahsil daireleri itibarıyla tecil edilen borçlarının toplamı 500.000 TL’yi aşmadığı takdirde teminat şartı aranmayacaktır.
  • Bu tutarın üzerindeki amme alacaklarının tecilinde, gösterilmesi zorunlu teminat tutarı 500.000 TL’yi aşan kısmın %25’i kadar olacaktır.

Buna göre, 48/A maddesi kapsamında tecil edilecek amme alacaklarının 500.000 TL’yi aşmaması halinde teminat aranılmaksızın tecil yapılması mümkün bulunmaktadır. Tecil edilecek amme alacağının toplam tutarının 500.000 TL’yi aşması durumunda, gösterilmesi zorunlu olan teminat tutarı 500.000 TL’yi aşan kısmın %25’i olacaktır. Ayrıca, alınacak teminat tutarının tespitinde, gecikme zammı yerine Yİ-ÜFE tutarı dikkate alınacaktır. 6183 sayılı Kanunun 48/A maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre; haciz yapılmışsa mahcuz mal, değeri tutarınca teminat yerine geçecektir. Tecil edilen amme alacakları ile ilgili olarak daha önce tatbik edilen ve borcun tamamını karşılayacak değerde olan hacizler, yapılan ödemeler nispetinde kaldırılacak ve buna isabet eden teminat iade edilecektir. Ancak, mahcuz malların değeri tecil edilen borç tutarından az, zorunlu teminat tutarından fazla olması hâlinde, tatbik edilen hacizler, tecil şartlarına uygun olarak yapılan ödemeler neticesinde kalan tecilli borç tutarı mahcuz mal değerinin altına inmediği müddetçe kaldırılmayacaktır. Tecilli borca karşılık alınan teminat ise, tecil şartlarına uygun olarak yapılan ödemeler neticesinde kalan tecilli borç tutarının zorunlu teminat tutarının altına inmesi durumunda, yapılan ödemeler nispetinde kaldırılacaktır.

3.8. Mahcuz Malın Satışına İzin Verilmesi ve Sonuçları

Getirilen düzenlemeye göre; tecil edilen amme alacağının 2 milyon TL’yi aşmaması, mahcuz malın 6183 sayılı Kanunun 10. maddenin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde sayılan menkul veya gayrimenkul mallardan olması ve bu Kanuna göre belirlenmiş değerinin %50’sinden aşağı olmamak üzere satış bedelinin %50’sinin tahsil dairesine ödenmesi şartıyla mahcuz malın satışına izin verilecektir. Bu takdirde, kalan tecilli borç tutarı için zorunlu teminat tutarını karşılayacak mahcuz mal ve/veya teminat bulunması şartıyla satılan mal üzerindeki haciz kaldırılır. Bu hüküm ikimilyon Türk lirasını aşan tecilli borçlarda, değeri ikimilyon Türk lirasına kadar olan mahcuz mallar için uygulanır. Bu hüküm, tecil edilen amme alacağına karşılık haczedilmiş olan malın hangi hallerde amme borçlusu tarafından satışına izin verilebileceğine yöneliktir. Alacaklı tahsil dairesince mahcuz malın amme borçlusu tarafından satılmasına izin verilerek haczin kaldırılabilmesi için;

  • Tecil edilen borç tutarının 2 milyon lirayı aşmaması,
  • Tecil edilen borç tutarının 2 milyon liradan fazla olması halinde, satışına izin verilecek mahcuz malın 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen değerinin 2 milyon lirayı aşmaması,
  • 6183 sayılı Kanuna göre menkul mallarda haczi yapan memurun, gayrimenkul mallarda satış komisyonunun belirlediği değerin %50’sinden aşağı olmamak üzere satış bedelinin %50’sinin tahsil dairesine ödenmesi,
  • Satış sonrasında tecil talebi üzerine hesaplanan zorunlu teminat tutarını karşılayacak mahcuz mal ve/veya teminat bulunması,

gerekmektedir. Madde kapsamında borçları tecil edilen mükellefin hacizli menkul veya gayrimenkul malları için satış izni alması halinde, vergi dairesince borçluya “söz konusu malın satışına hacizler baki kalmak şartıyla muvafakat edildiğine” yönelik bir yazı verilecek, bu malların resmi sicile kayıtlı olması halinde ise, söz konusu şerhi içerecek bir yazı ilgili sicile gönderilerek satışa muvafakat verildiği bildirilecektir. Mükellef tarafından, söz konusu malın maddede belirtilen şartlara uygun olarak satılması sonucunda satış bedelinden vergi dairesine gerekli ödemelerin yapılması ve tecil talebi üzerine hesaplanan zorunlu teminat tutarını karşılayacak mahcuz mal ve/veya teminat bulunması halinde satışa konu mal üzerindeki hacizler kaldırılacaktır.

3.9. Tecil Şartlarının İhlali ve Sonuçları

6183 sayılı Kanunun 48/A maddesinde yer alan hükme göre; bu madde kapsamında tecil edilen amme alacakları hakkında 48. maddenin yedinci fıkrası hükümleri uygulanır ve tecil edilen gecikme zammının (Yİ-ÜFE) aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanmış olması hâlinde gecikme zammı hesabı 51. maddeye göre düzeltilir. Yine 48. maddenin yedinci fıkrasında yer alan hükme göre ise; tecil şartlarına riayet edilmemesi, değerini kaybeden teminatın veya mahcuz malların tamamlanmaması veya yerlerine başkalarının gösterilmemesi hallerinde amme alacağı muaccel olur. Tecil edilen amme alacağının gecikme zammı tatbik edilmeyen alacaklardan olması halinde, ödenen tecil faizleri iade veya mahsup edilmez. Buna göre; 48/A maddesi kapsamında tecil edilen ancak tecil şartlarına uygun ödenmeyen amme alacakları ile ilgili olarak 48. maddenin yedinci fıkrası[13] hükmü uygulanacaktır. Diğer taraftan, tecil şartlarının ihlal edildiği durumlarda 48/A maddesi hükümlerine göre gecikme zammı yerine hesaplanan Yİ-ÜFE tutarına karşılık ödenen tutarlar, amme alacağına ilişkin olarak ödeme tarihlerine göre hesaplanacak gecikme zamlarına mahsup edilecektir.

Tecil şartlarına riayet edilmemesi nedeniyle tecil şartlarına uygun olarak ödemeyen ve muaccel olan amme alacağının tecili, talep edilmesi hâlinde en fazla iki defa geçerli sayılabilecektir. Öte yandan, mükellefin talebi üzerine tecilin geçerli sayılması ve tecil süresinde herhangi bir değişiklik olmaması durumunda tatbik edilecek faiz oranında da değişiklik yapılmayacaktır. Ancak tecilin geçerli sayılmasıyla birlikte tecil süresinin faiz oranı değişik bir süre olarak belirlenmesi halinde, bakiye tutara yeni süre dikkate alınarak faiz tatbik edilecektir. Yapılan tecillerde öngörülen tecil şartlarına uyulmaması halinde tecil talep tarihinden itibaren 5 yıl geçmedikçe bu madde kapsamında tecil yapılmayacaktır. Bu hüküm, alacaklı vergi daireleri itibarıyla ayrı ayrı uygulanacaktır. Mükellefler tarafından vergi borcu bulunmadığına ilişkin belge taleplerinde 48. madde ile birlikte 48/A maddesi hükmü de dikkate alınacaktır. Ancak 48/A maddesi kapsamında tecil edilen borçlar için, borcun bulunmadığını gösteren belgenin verilmesinde borç tutarının belirli bir kısmının ödenmesi şartı aranılmayacaktır.

4. Sonuç

Kamu alacaklarının takip ve tahsilindeki prensipleri iki genel esasta toplamak mümkündür. Bunlardan biri, kamu alacağını ödemekle mükellef olanlara, ödeme bakımından her türlü  kolaylıklar  göstermek,  diğeri de  kamu  idarelerinin  alacaklarını  emniyet  altında  bulundurarak,  kolay ve hızlı bir şekilde tahsil etmektir. 7020 sayılı Kanunla 6183 sayılı Kanuna 48/A maddesi olarak eklenen ve 1.1.2018 tarihini itibariyle yürürlüğe giren yeni kolaylaştırılmış tecil hükümlerinden ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle yıllık gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olan borçlular yararlanabilecek ve bu borçluların tecil başvuru tarihinden geriye doğru 3 yıl içinde verilmesi gereken vergi beyannamelerinin kanuni süresinde verilmiş olması şartı aranacaktır. Maddenin tecil için öngördüğü şartlardan birisi olan borç ödemede hüsnüniyet sahibi olma şartına da tecil taleplerinin değerlendirilmesi sırasında dikkat edilecektir. Vergi kanunlarına uyum, borç ödeme alışkanlığı, vadesi 1 yılı geçmemiş borcun ödenmeme gerekçeleri gibi hususlar mükellefin borç ödemede hüsnüniyet sahibi olup olmadığının göstergeleri olacaktır.

Özetlemek gerekirse, kolaylaştırılmış tecil müessesesi ile Devlete ait olup Maliye Bakanlığı’na bağlı tahsil dairelerince talep edilen ve Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergi, resim, harç ve cezalar ile bu alacaklara bağlı gecikme faizi ve gecikme zammının vadesinde ödenmesi veya haczin uygulanması veyahut haczolunmuş malların paraya çevrilmesi amme borçlusunu çok zor duruma düşürecekse; borçlu tarafından yazı ile istenmiş olmak ve belirlenen koşulları taşımak koşuluyla vadesi bir yılı geçmemiş alacaklar Maliye Bakanlığı’nca 36 ayı aşmamak üzere faiz ve teminat alınarak tecil edilebilecektir. Getirilen yeni düzenlemeden ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle yıllık gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olan borçlular yararlanabilecektir. Bu imkandan borçlu mükelleflerin yararlanabilmesi için;

  • Tecil başvuru tarihi itibarıyla aralıksız en az 3 yıl süreyle ticari, zirai veya mesleki faaliyetleri nedeniyle yıllık gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olunması,
  • Tecil, başvuru tarihinden geriye doğru üç yıla ait vergi beyannamelerinin kanuni sürelerinde verilmiş olması,
  • Kapsama giren ve başvuru tarihi itibarıyla vadesi 1 yılı geçmemiş borcun, borç ödemede hüsnüniyet sahibi olunmasına rağmen ödenememiş olması,

koşullarının bulunması gerekmektedir. Ayrıca yukarıdaki koşullara ek olarak Maliye Bakanlığı’na verilen yetkiye dayalı olarak;

  • Mükellefin, tüzel kişilerde kanuni temsilcisi hakkında talep tarihinden önceki 5 yıl içinde VUK’nın 359. maddesi kapsamında kesinleşmiş mahkûmiyet kararının olmaması,
  • Yıllık gelir vergisi/kurumlar vergisi yönünden faal mükellefiyetinin bulunması,
  • Asıl amme borçlusu konumunda olunması, 
  • Tür olarak tecili uygun bulunan borçlarının tamamı için tecil talebinde bulunulması,

gerekmektedir. Ancak, getirilen bu imkandan 213 sayılı VUK ve 6183 sayılı AATUH Kanun ve diğer mevzuatta yer alan sorumluluk düzenlemeleri nedeniyle vergi borçlusu dışında kalan kefiller, şirket ortakları ve kanuni temsilciler gibi amme borçlusu sayılan kişiler, sorumlu oldukları tutarlar için yararlanamayacaklardır. Konuya ilişkin Kanun’un 48/A maddesi kapsamında tecil yapılabilmesi için mükellefin bağlı bulunduğu vergi dairesine yazılı başvurusu şarttır. Bu madde kapsamında tecil edilen alacaklara 48. maddeye göre belirlenen oranda faiz uygulanacaktır. Ayrıca, tüm bu imkanların dışında Bakanlar Kurulu’na çok zor durum halinin tespitinde kullanılacak kriterleri belirleme ve belirlenen kriterlere bağlı olarak tecil süresini ve faiz oranını farklılaştırma yetkisi verilmiş ve Bakanlar Kurulu’da bu yetkisini kullanarak, konuya ilişkin olarak 22.01.2018 tarih ve 2018/11284 sayılı BKK’ya ekli Karar da çok zor durum tespiti ile ilgili olarak;

  • Bilanço esasına göre defter tutan yıllık gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin çok zor durum halinin tespitinde kullanılacak formül ve mali göstergeleri,
  • İşletme/zirai işletme hesabı esasına göre defter tutan, ticari kazancı basit usulde tespit edilen ve serbest meslek kazanç defteri tutan mükelleflerin çok zor durum halinin tespitinde kullanılacak mali göstergeler ile ilgili formülleri,

belirlemiştir. BKK Kararı ile taksitlendirilecek vergilere uygulanacak gecikme zammı yerine, TÜİK’in her ay için belirlediği Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksinin (Yİ-ÜFE) aylık değişim oranları esas alınarak Yİ-ÜFE tutarı hesaplanacaktır.

Yapılan bu düzenleme ile 6183 sayılı Kanunun 48/A maddesi kapsamında tecil talebinde bulunan borçlu mükelleflerin vermiş oldukları bilgi ve belgeler değerlendirilerek, nakit, likidite ve kaldıraç oranları tespit edilecektir. Tecile yetkili makamlar, mükelleflerin vermiş oldukları mali durumlarını gösteren bilgi ve belgelerin doğruluğunu araştırma yetkisine sahip olup, bu kapsamda mükelleften ve üçüncü kişilerden idarece ek bilgi istenebilecektir. İdarece bu konuda yapılacak ek değerlendirmeler sonucunda mükelleflerin bu haktan yararlanabilmeleri için gerekli koşulların varlığı anlaşıldığı takdirde, çok zor durum derecesine göre tecil ve taksitlendirmeden yararlanabilecektir.

Borçlu mükellefler tarafından, amme alacağının tecilinin talep edilmesi, tecile yetkili makamlar tarafından zorunlu olarak yerine getirilmesi gereken bir işlem değildir. Tecile yetkili makamlar, tecil şartlarına göre tayin ettikleri taksitlendirme şartlarını belirleyeceklerdir. Tayin edilecek şartların borçlu tarafından kabul edilmesi esastır. Kabul işlemi yazılı olarak yapılabileceği gibi, hazırlanan ödeme planlarının idarede kalan nüshalarına imza atılmak suretiyle de yapılabilecektir. Borçlu tarafından kendisine bildirilen tecil ve taksitlendirme şartları kabul edilmediği takdirde tecil yapılmayacaktır.

Sonuç olarak 6183 sayılı Kanun’da öteden beri uygulanmakta olan normal 48. maddeye göre tecil süresi en fazla 36 aya kadar mümkün iken, Maliye Bakanı’na 48/A maddesi kapsamında 12 aya kadar tecil süresi belirleme yetkisi verilmekte; Bakanlar Kuruluna ise 48/A maddesi kapsamında azami 60 aya kadar tecil süresi belirleme yetkisi verilmektedir. Ayrıca, hacizli mallarda teminat olarak kabul edilmekte; yapılan hacizler, ödemeler nispetinde kaldırılmakta; belli şartlarla hacizli malın borçlu tarafından satışına izni verilmekte ve borçlunun zor durum derecesine göre 60 aya kadar taksitlendirme yapılabilmektedir. Taksitlerin erken ödenmesinde faiz indirimi yapılacaktır. Ancak, 48/A maddesi kapsamında yapılan tecillerde öngörülen tecil şartlarına uyulmaması halinde tecil talep tarihinden itibaren 5 yıl geçmedikçe bu madde kapsamında tecil yapılmayacaktır. Konuya ilişkin ayrıntılı açıklamalar ve örnekler için Tahsilat Genel Tebliği Seri: A Sıra No: 1’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin (Seri: A Sıra No:10) incelenmesinde fayda vardır.

NOT: Bu yazıda yapılan açıklamalar, tamamıyla yazarına ait olup, hiçbir şekilde yazarın çalıştığı kurumunu bağlamaz, kurumunun görüşü olarak kullanılamaz ve değerlendirilemez.

NOT: YAZARIMIZIN MAKALESİ LEGAL MALİ HUKUK DERGİSİNİN MAYIS 2018 SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR.

KAYNAKÇA

  1. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
  2. 7020 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda ve Bir Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
  3. 22/01/2018 tarih ve 2018/11284 sayılı BKK
  4. 30/06/2007 tarihli ve 26568 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Seri: A, Sıra No:1 Tahsilat Genel Tebliği
  5. Tahsilat Genel Tebliği Seri: A Sıra No: 1’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri:A Sıra No:10)

[1] 28/07/1953 tarihli ve 8469 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

[2] Tuncer, Selahattin, “Vergi Hukuku Açısından Tecil ve Taksitlendirme”, Yaklaşım Dergisi, Haziran 2006, Sayı:162.

[3] Türkay, İmdat, 6183 sayılı Kanuna Göre Mükelleflerin Borçlarının Tecil ve Taksitlendirmesi, Vergi Sorunları Dergisi, Eylül/2014, Sy:312.

[4] 27/05/2017 tarih ve 30078 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.

[5] http://www2.tbmm.gov.tr/d26/2/2-1703.pdf, erişim tarihi:17/04/2018.

[6] 23/03/2018 tarihli ve 30369 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.

[7] 10/03/2014 ve 2014/1 Seri No Tahsilat İç Genelgesi ile Vergi Dairesi Başkanlıkları ve Defterdarlıklar yapılacak tecil ve taksitlendirmelerde, tecil müracaat tarihinden itibaren azami 36 aylık süre aşılmayacak şekilde tecile yetkili kılınmıştır.

[8] http://www.gib.gov.tr/fileadmin/mevzuatek/gerekceler/6183/cilt_3_6183_sayili_kanun.pdf.

[9] Kanuni süresinde verilen bir beyannameye ilişkin olarak kanuni süresinden sonra düzeltme amacıyla veya pişmanlıkla verilen beyannameler bu şartın ihlali sayılmayacaktır.

 

[10] 21/10/2010 tarihinden bu yana uygulanmakta olan ve halen geçerli olan tecil faizi oranı yıllık %12'dir, (Seri:C Sıra No:2 Tahsilat Genel Tebliği), www.gib.gov.tr/Yararlı Bilgiler/Tecil Faizi.

[11] 24/2/2018 tarihli ve 30342 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.

[12] Veysi Seviğ, Uyumlu Mükelleflere Vergi Taksitlendirmesi, https://www.itohaber.com/koseyazisi/207896/, erişim tarihi: 02/04/2018.

[13] 6183 sayılı Kanunun 48. maddesinin 7. fıkrasına göre; tecil şartlarına riayet edilmemesi, değerini kaybeden teminatın veya mahcuz malların tamamlanmaması veya yerlerine başkalarının gösterilmemesi hallerinde amme alacağı muaccel olur. Tecil edilen amme alacağının gecikme zammı tatbik edilmeyen alacaklardan olması halinde, ödenen tecil faizleri iade veya mahsup edilmez.

31.10.2018

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM