YAZARLARIMIZ
Yrd. Doç.Dr. Ayhan Kortunay
Pamukkale Üniversitesi
Ticaret Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı
akortunay@pau.edu.tr



Kefalette Eşin Rızası Aşılamaz Bir Sorun Değil!

Bilindiği üzere, Yeni Borçlar Kanununa göre eşlerin kefil olması diğerinin rızasına bağlı. Bu durum iş dünyasında büyük bir tedirginlik yaratmış görünüyor. Nitekim geçtiğimiz günlerde İstanbul Ticaret Odası başkanı Yalçıntaş ticari kredi almak için eşlerden kefalete rıza verilmesi konusunun sıkıntılara sebep olacağını belirtmişti. Başkan “aile şirketlerinde, kendi şirketinin borcuna şahsen kefil olmak isteyen şirket ortakları yönünden eşin rızasının alınması zorunluluğunun daha ağır sonuçlar doğurabileceğini” ifade etmiş; özellikle acil kredi durumunda, stresli bir iş adamının eşinden kefalete imza talebinin ciddi sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekmişti. Bu açıklamayı takiben bazı illerin Ticaret Odası Başkanlarından da aynı yönde beyanatlar geldi.

23 Temmuz Pazartesi günü ise Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın “Bankaların Kanunu katı uyguladıkları, konunun önümüzdeki yasama döneminde ele alınabileceği” şeklindeki açıklaması ulusal basında yer aldı. Ancak TBMM'nin 1 Ekim'de toplanacağı ve bu tarihe kadar 2 aydan fazla bir süre olduğu düşünüldüğünde soruna acilen çözüm bulunması gerektiği açık.

Öncelikle kefil olacak eşin rızasını şart koşan kanuni düzenlemenin aile kurumunu korumaya yönelik olduğunu göz ardı etmemek gerek. Kanun koyucu bir başkasına kefil olan eş nedeniyle diğer eşin ve aile birliğinin zarar görmesini engellemek istemiştir. Nitekim bu düzenleme ilk ve tek düzenleme de değildir. Aile konutu konusunda da benzer koruyucu düzenlemeler getirilmiştir.

Ancak, kefalette eşin rızasını gerekli kılan düzenlemenin uygulamada, özellikle ticaretle uğraşan eşler bakımından sorun yarattığı ve yaratmaya da devam edeceği açıktır. Ve belki de eşinin kefaletine rızası gereken diğer eşin (ki bu çoğunlukla kadındır) şiddete maruz kalması ve yasayla amaçlanın tam aksi durumlar da yaşanabilecektir.

Her ne olursa olsun, bu yasadan şikayet etmenin iş dünyasının yarasına merhem olmayacağı da bir gerçektir. O halde, mevcut kanuni düzenlemeler çerçevesinde bir çözüm bularak yaranın büyümesini engellemek şu an itibariyle yapılabilecek en doğru ve yararlı iştir. Bu noktada çözüm üretmek ise başta akademisyenlere düşmektedir. 

Uygulamada en çok karşılaşılan ve şikayet edilen durumlardan birisi şu: Şirket ortağı olan bir kimsenin banka kredisi çekmek istediğinde, bankanın bu kişiden şirket borcuna kefil olmasını talep etmesi ve yasa gereği eşinin kefalete rıza göstermesinin gerekmesi, ancak eşin razı olmaması halinde bankadan kredinin alınamaması. Eşinin ticari borçlarına dahil olmak istemeyen, kendi ailesinden kalan malların eşinin kefaleti nedeniyle elden gidebileceğini düşünen kimseler kefalet için onay vermeyebiliyor. Alınacak her kredi için eşin ayrı ayrı onayının alınması ve her seferinde bankaya gidilecek olması da ayrı bir sorun.

Peki sorunun çözümü için ne yapmak gerekir? Öncelikle bir tespitte bulunmakta yarar var. Yasa eşlerin izinsiz kefil olmasını yasaklamakta, ancak bizzat borç altına girmesini yasaklamamaktadır. Dolayısıyla, şirketi için alınacak banka kredisine kefil olacak ortakların diğer eşin rızasını alamaması söz konusu ise kredi sözleşmesini “müteselsil borçlu” sıfatıyla imzalaması mümkündür. Bu aynı zamanda bankaların da kefalete nazaran tercih edecekleri bir durumdur.

Kredi sözleşmesini müteselsil borçlu sıfatıyla imzalayan eş bankaya karşı doğrudan sorumlu olacaktır. Bu, ilk bakışta yadırganabilir. Ancak şirkete alınan krediye kefil olmuş kişinin durumu farklı değildir. Zira, ticari borçlarda kefalet müteselsildir (Türk Ticaret Kanunu madde 7/II) . Yani, şirket borcuna kefil olan eş de, borcun ödenmemesi halinde bankaya karşı doğrudan sorumludur.

Peki acaba, müteselsil borçlu olarak şirket borcunu ödemek zorunda kalan ortağın bu parayı tıpkı kefalette olduğu gibi asıl borçlu olan şirketten geri alması mümkün müdür?. Elbette. Bu konuda ortağın elinde bir imkan vardır. O da, yaptığı ödemelerin geri alınabileceğine dair şirketle “borcun iç ilişkide paylaşılması (rücu) anlaşması” yapmaktır.


 

25.07.2012

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM