BASINDAN YAZILAR
Dr. Mehmet Ali Öztüfekçi - Kooperatif Kazançlarına Özgü Kurumlar Vergisi İstisnalar% - MuhasebeTR

Dr. Mehmet Ali Öztüfekçi - Kooperatif Kazançlarına Özgü Kurumlar Vergisi İstisnalar%

Giriş: Kooperatifler ve üst kuruluşları, karşılıklı yardımlaşma ve dayanışma, üretilenden birlikte yararlanma temeli üzerine kurulan sermayeyi değil, kişiyi ön planda tutan teşekküllerdir. Ortakların menfaatlerini koruma ve güven altına alma, ekonomik durumlarını geliştirme amacını güden kooperatiflerin, amaca ulaşmak için, ortakların kişiliklerine bağlı araçları kullanırken, dolaylı da olsa, kâr elde etme amacına yönelmemeleri esastır. Bu durumda elde edilen ekonomik yararı, kâr kavramıyla eş anlamlı düşünmek mümkün değildir. Dolayısıyla bu çerçevede oluşan, gelir-gider arasındaki olumlu fark da, ticaret ortaklıklarının değişmez hedefi olan kârla özdeş değildir. Aslında kooperatiflerin anlam ve tarifinde bulunmayan kâr amacı, ekonomik faaliyetlerinde de çoğunlukla gözlenmez. Ancak, kurumlar vergisi açısından mükellefiyet ve vergilendirme, esas itibariyle kooperatif ortaklarından başka kimselerle yapılan işlemlerden elde edilen kazançlar nedeniyle ve de ortaklık statüsünde (ana sözleşmede) öngörülmeyen şekil ve şartlarda, ortaklarla yapılan işlemlerden doğan kazançlar nedeniyle gerçekleşmekte, statülerde yer almakla birlikte, muafiyet şartlarını ihlal eden uygulamalara girişilmesi halinde de söz konusu olmaktadır.

Yeni Kurumlar Vergisi Kanunu'muzda da yer verildiği üzere, kurumlar vergisi mükellefi olan kooperatiflerin kazançlarına uygulanan ve sadece bu kuruluşlara hitabeden istisnaları ikiye ayırabiliriz. Şöyle ki, kooperatif ortaklarının yönetim gideri karşılığı ödedikleri paralardan, harcanmayarak iade edilen kısımlar için istisna ve kooperatiflerin ortakları için hesapladıkları risturnlar için istisnalar olarak ifade edebiliriz.

- Yönetim gideri karşılıkları: Kooperatiflerin yönetim giderlerinin tamamı veya bir kısmı ortaklar tarafından karşılanabilmektedir. Ana sözleşmelerine uygun olarak kooperatifler, eşitlik kuralı veya sermayeye katılım payı gibi ölçüleri baz alarak, idare gideri karşılıklarını tahsil etmektedirler. İdare giderleri tutarı başlangıçta tam olarak belirlenemiyeceğinden, karşılık olarak tahsil edilecek paraların tutarı biraz fazla saptanır. Benimsenmiş ölçüler dikkate alınarak tahsil edilen gider karşılıkları tamamen sarf edilmeyerek arttığında, fazla paralar belli dönemler sonunda ortaklara iade edilecektir.

- Yönetim gideri karşılıklarında istisna uygulaması: Yeni Kurumlar Vergisi Kanunu'nunda da (5'inci Md., -i- fıkrası) ortakların idare gideri karşılığı olarak, kooperatife ödedikleri paralardan sarfedilmeyen kısımların kendilerine iadesi, istisna kapsamına girmektedir. Bu paralardan sarf edilmeyen kısmın geri verilmesi işlemi aynı hesap döneminde gerçekleşmişse, iade edilen meblağın kooperatif hasılatından düşülmesi ve yıl sonunda tekrar istisna olarak alınmaması gerekmektedir. Hesap dönemi bitimini takiben, iade edilecek gider karşılıklarının ise, kanuni sürede beyan edilebilmeleri ve istisnanın uygulanması bakımından, kurumlar vergisi beyannamesi verme süresine kadar veya bu süre içinde, hesaplamaların yapılması, iade kararlarının alınması uygun olacaktır.

- Risturnlar: Kelime olarak risturn, geri verme anlamını taşımaktadır. Ortaklarının ekonomik menfaatlerini, ana sözleşmelerde belli edilen konularda korumak üzere kurulan kooperatifler, ekonomik faaliyetle ilgili, ortaklarına hitap eden fiyatı, piyasa şartları ve güvenlikleri açısından, başlangıçta olması gerekenden biraz farklı saptarlar. Bunun sonucu olarak kooperatif bünyesinde, bir (gelir-gider müspet farkı) kâr oluşur. İşte bu müspet farkın muayyen bir kısmının, ortaklara, kooperatifle yaptıkları işlemler oranında dağıtımı, risturn uygulaması olmaktadır. Risturn dağıtımıyla kooperatif, ortaklar açısından fiatları gereken seviyelerine indirgemiş olmaktadır. Diğer bir anlatımla, gerek ticaret şirketleri gerekse kurumlar vergisi mükellefi diğer kurumlar, rekabet eşitliğinin korunmasının hedeflendiği ortamda, ortak veya sahipleriyle yaptıkları alışverişlerde, üçüncü şahısları dikkate alarak belirledikleri fiyatları, uygulamak durumunda kalmaktadırlar. Kooperatifler de bu ortamda uyguladıkları fiatlar nedeniyle, oluşan gelir-gider müspet farklarını risturn uygulamasıyla ortaklara intikal ettirerek, sonuçta ortaklarına yönelik fiatlarını kâr unsurundan arındırmış olmaktadırlar.

- Risturn istisnası uygulaması: Yeni Kurumlar Vergisi Kanunu'nun istisnaları düzenleyen, 5'inci Md. (i) fıkrası, 1, 2 ve 3'üncü bentlerinde de tüketim, üretim ve kredi kooperatiflerinin ortakları için hesapladıkları risturnların kurumlar vergisi istinası kapsamında olduğu hükmü yer almıştır. Kurumlar vergisinden istisna olan dağıtılabilir risturn meblağlarının, hesaplanması sonrasında, tüketim, üretim ve kredi kooperatifleri açısından, dağıtılabilir risturn meblağları olarak kurumlar vergisi istisnasına tabi tutulması mümkün olmaktadır.

Risturn esasına uygun olarak, dağıtımı yapılacak kazanca, doğduğu dönemde risturn istisnası uygulanır. Ödemenin daha sonraki dönemde yapılması, durumu değiştirmez. Ancak kooperatif yetkililerince, dağıtıma konu olacak meblağların ve dağıtım şartlarının tespit edilmiş olması gerekmektedir. Diğer taraftan, önce istisna uygulaması yapılıp, fiili ödemelerin sonradan da yapılmaması hallerinde, kooperatifin muafiyeti varsa, ortaklarca alınmamış risturnlar yedek akçeye eklenebilecek ve vergilendirme gerekmeyecektir. Eğer kooperatif kurumlar vergisi mükellefi ise, ortaklarca alınmamış risturnların, yedek akçeye ilave edilmesi ve bunun yanında kurumlar vergisi matrahı içinde de yer alması gerekir. Ancak ödenmeyen risturnların hangi yıl matrahı içinde olacağına yönelik yasal açıklık, maalesef bulunmamaktadır. İdare, kooperatif anlaşmazlığının ortaya çıkmaması bakımından, bu gibi durumlarda, risturn ödemelerinin kurumlar vergisi beyannamesinin verilme süresine kadar, tamamlanmaya çalışılması, buna rağmen, ortaklarca alınmayan risturnların dönem kurumlar vergisi matrahına eklenmesi uygun olacaktır.

- Sonuç: Yukarıda değinildiği üzere kooperatifler ve üst birlikleri, karşılıklı yardımlaşma ve dayanışma, üretimden birlikte yararlanma temeli üzerine kurulmaktadırlar. Ortakların menfaatlerini koruma ve güven altına alma, ekonomik durumlarını geliştirme amacını güden kooperatiflerin, kâr elde etme amacına yönelmemeleri esastır. Bu süreçde elde edilen ekonomik yararı, kâr kavramıyla eş anlamlı düşünmek mümkün değildir. Dolayısıyla oluşan, gelir gider arasındaki olumlu fark, ticaret ortaklıklarının değişmez hedefi olan kârla özdeş tutulamaz. Kooperatiflerin anlam ve tanımında bulunmayan kâr amacı, ekonomik faaliyetlerinde de çoğunlukla gözlenmez. Bu gerçek dikkate alınarak, yeni Kurumlar Vergisi Kanunu'muzda da kooperatif kazançlarına özgü kurumlar vergisi istisnaları korunmuştur.

Kooperatiflerin ticari faaliyetleriyle bağlantılı olarak, kurumlar vergisi istisnasından yararlanmaları, bu vergi ile ilgili muaflıktan yararlanmadıkları zaman söz konusu olmakta ve istisna şartlarının korunup korunmadığı önem kazanmaktadır. Muafiyetten yararlanmakta olan kooperatiflerde ise, istisnaya konu kazançların (kooperatif ortaklarının yönetim gideri karşılığı ödedikleri paralardan harcanmayarak iade edilen kısımlar ile kooperatiflerin ortakları için hesapladıkları risturnların) kurumlar vergisinden istisna edilmesi koşulları aranmamakta, bu kez de muafiyet şartlarının korunup korunmadığı önem arz etmekte, Gelir İdaresi açısından öne çıkmaktadır.

(Kaynak: Dünya Gazetesi | 07.11.2006)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM