BASINDAN YAZILAR
Arif UĞUR - Basel-II sermaye yeterliliği kriterleri ve sermaye piyasalarına olası etkileri - MuhasebeTR

Arif UĞUR - Basel-II sermaye yeterliliği kriterleri ve sermaye piyasalarına olası etkileri

Bilindiği üzere Basel Komitesi tarafından hazırlanmakta olan sermaye uzlaşıları günümüzde bankacılık sektörünün standartlarını belirleyen en önemli kaynaklardan birisi haline gelmiştir. Basel-I diye tabir edilen sermaye yeterliliği kriterleri ilk kez 1988 yılında yayımlanmış, 2004 yılında ise Basel Komitesi tarafından günümüz finansal şartlarına daha uygun olan, risk yönetiminin yanısıra bankaların kurumsal yönetişimini de destekleyen ve Basel-I Kriterleri'ne göre çok daha kapsamlı olan Basel-II sermaye yeterliliği kriterleri yayımlanmıştır.

Ülkemizde Basel Komitesi tarafından 2004 yılında yayımlanan Basel-II Kriterleri'ni ilk önce 2008 yılı başından itibaren uygulamaya karar vermiş, ancak BDDK, bankacılık sektörünün henüz hazır olmaması nedeniyle Basel-II Kriterleri'nin uygulanmasını 01.01.2008 tarihine ertelemiştir.

Basel-II ile gelen en önemli yeniliklerden birisi kredi riskinin hesaplanmasında bankaların kullandıkları metoda göre değişen dışsal veya içsel kredi notlarının kullanılmasıdır. Böylece derecelendirme bankacılık sektörü için büyük bir önem kazanmaktadır. Buna ilişkin olarak bankaların kullanacakları dışsal kredi notlarını verecek derecelendirme kuruluşları için de standartlar getirilmektedir.

Basel-II'nin şirketler kesimine olan etkilerini incelediğimizde şirketlerin de uygulanan metoda göre dışsal ya da içsel olarak alacakları kredi notlarına göre risk ağırlıklarına tabi tutulacakları görülmektedir. Yıllık cirosu 50 Milyon Euro'dan düşük olan şirketler KOBİ kapsamında değerlendirilerek standart metotta herhangi bir bankadan almış oldukları 1 Milyon Euro'ya kadar olan borçları %75 risk ağırlığına tutulmuş olsa da, şirketlerin kredi maliyetlerini aşağı çekmek amacıyla dışsal veya içsel metotlarla belirlenen yüksek kredi notlarına ihtiyaç duyulacaktır.

Bu kapsamda şirketlerin yüksek kredi notu almak amacıyla daha şeffaf bir mali yapıya kavuşarak daha çok kayıt altına girecekleri tahmin edilmektedir. Dolayısıyla uzun süredir, sermaye piyasasından kaynak bulmak isteyen şirketlerin karşılaştıkları rekabetçi dezavantajlar azalmış olacaktır. Bunun, şirketleri uzun vadeli ve çok daha az maliyetli sermaye piyasalarından kaynak teminine yönelteceği beklenmelidir.

Mevcut durumda özellikle orta ölçekli KOBİ'lerin halka açılmasında ve sermaye piyasasından fon temininde sorunlar yaşanmaktadır. Bunun en önemli sebeplerinden birisi, halka açılarak kayıtdışı herhangi bir işlem yapma imkanı kalmayan şirketlerin, halka açılmayan diğer şirketlere ve özellikle de rakiplerine göre dezavantajlı bir konuma gelmeleridir. Bunu önlemenin gereği açıktır ve ilk akla gelen çözümde kayıtdışı ile etkin mücadele edilerek, tüm şirketlerin eşit şartlarda rekabet etmesini temin etmektir. Piyasada kayıt dışı çalışan şirketlerin sayısı kayıtlı çalışan şirketlere göre fazla olmaya devam ettiği sürece, hiçbir şirketten kayıtlı çalışmasını beklememek gerekir. Burada amaç tabii ki kayıtdışı çalışan şirketleri haklı göstermeye çalışmak veya desteklemek değildir. Ancak, bu gerçeğin dile getirilmesi de sosyal bir sorumluluktır.

Yukarıda da ifade edildiği üzere Basel-II Kriterleri'nin ülkemizde de uygulanmaya başlanması ile kayıtdışı çalışan şirket sayısında belirgin bir azalma olacaktır ve bu da kayıtlı çalışan şirketlerle kayıtdışı çalışan şirketler arasındaki şu an mevcut olan rekabet dezavantajını ortadan kaldıracaktır. Kayıtlı çalışan bir şirketin ise para piyasalarına göre çok büyük bir maliyet avatantajı sağlayacağı ve kurumsallaşması yönünde katkıları olacak sermaye piyasalarından fon temin etme konusunda çok daha istekli olacağı ve tercihin sermaye piyasaları yönünde değişeceği açıktır.

Basel-II'nin sermaye piyasalarına en önemli etkilerinden birisi de bu konuda Türkiye'de ilk düzenlemelerini Sermaye Piyasası Kurulu'nun yaptığı derecelendirme şirketleri ve derecelendirme faaliyetleri açısından olacaktır. Mevcut durum itibariyle SPK'nın konuya ilişkin ilgili düzenlemelerinde, Sermaye Piyasası Kanunu'na tabi anonim ortaklıklar ile sermaye piyasası kurumlarının derecelendirme yaptırması zorunluluğu bulunmamaktadır. Sermaye piyasası kurumları ve halka açık şirketler açısından da derecelendirme yaptırma zorunluluğunun artık tartışmaya açılması gerektiği düşünülmektedir.

(Kaynak: Dünya Gazetesi | 21.03.2008)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM