BASINDAN YAZILAR
Veysi SEVİĞ, Bumin DOĞRUSÖZ - Hisse senedine uygulanan hatalı stopajın tek çözüm - MuhasebeTR

Veysi SEVİĞ, Bumin DOĞRUSÖZ - Hisse senedine uygulanan hatalı stopajın tek çözüm

Yatırım fonları katılma belgeleri ile yatırım ortaklıkları hisse senetlerinden elde edilen gelirlerin vergilendirilmesi ile ilgili olarak belirlenen yöntem, menkul kıymet yatırım fonu katılma belgesi sahiplerinden bazı durumlarda gereksiz yere stopaj alınmasına neden oluyor. Bu sorun ancak yargıya başvurarak çözüme ulaştırılabiliyor.

 

 

SORULAR, SORUNLAR VE YANITLARI

ENDEKS FONUNDA İSPAT SORUNU

SORU: 26.4.2006’da internet bankacılığını kullanarak (X) bankasına ait TGB A IMKB 30 Endeks fonundan 10.977,74 YTL karşılığı 635.985 adet aldım. Fon birim fiyatı 0.017261 YTL idi, hesap adımlarımdan geri inceleme yaptığımda bu rakamlar teyit ediliyor.

21.02.2007 tarihinde 322.368 adedini fon birim fiyatı 0.016112 YTL’den yani aldığım fiyatın daha altından, 27.02.2007 tarihinde de kalan 313.617 adedin tamamını fon birim fiyatı 0.015821 YTL’den yani aldığım fiyatın daha da altından satış yaptım. Bu iki satış işleminin sonucunda hesabıma geçen toplam rakam 10.155,72 YTL yani ben bu alım-satım işinden 822,02 YTL zarar etmişim. Daha sonrasında “stopaj izleme” ekranından gördüm ki, benim alış fiyatım 0.014493 şeklinde kaydedilmiş ve bu durumda sanki 983,39 YTL kâr elde etmişim gibi yüzde 10 oranında stopaj uygulanarak YTL hesabımdan 93,34 YTL kesinti yapılmış. Bu verdiğim rakamlarla ilgili her türlü alım-satım işlem dekontları vardır.

Gerek banka nezdinde gerekse problemin çözümünde cevap almaya çalıştığım diğer resmi dairelerle yaptığım görüşmeler sonucunda GİB’ye başvurdum. Konu her ne kadar Gelir Vergisi Kanunu Gelir Vergisi Genel Tebliği 2.4 maddesine yönelikse de yapılan bu uygulama ile bu maddedeki tebliğde de belirtilen “... alım-satımdan elde edilen kazançların katılımcı nezdinde vergilendirilmediğidir” ana amacı çelişmektedir. Yukarıda belirttiğim gibi net zarar ettiğim bir işlemde kazanç karşılığı olması gereken bir stopaj alınıyor.

Belirtilen tarihlerde ve koşullarda ve zarar durumunda olanların aynı uygulamaya tabi tutulması konusunda taahhüt edilen “Mükellef Hakları Bildirgesi” ilgili maddelerine uyulmadığını düşünüyorum.

CEVAP: Gelir Vergisi Yasası’nın geçici 67. maddesi ile ilgili uygulamaya yönelik olarak yayımlanmış bulunan 258 Seri Numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliği’nin 2.4 bölümünün başlığı “Menkul Kıymetler Yatırım Fonları Katılma Belgeleri ile Yatırım Ortaklıkları Hisse Senetlerinden Elde Edilen Gelirler” olarak belirlenmiş bulunmaktadır.

Söz konusu tebliğin ilgili bölümünde de ifade edildiği üzere 01 Ekim 2006 tarihinden itibaren Sermaye Piyasası Yasası'na göre kurulan menkul kıymetler yatırım fonlarının katılma belgelerinin ilgili olduğu fona iadesi ve menkul kıymetler yatırım ortaklıkları hisse senetlerinin alım-satımı tevkifat kapsamına alınmıştır.

Bu bağlamda 01 Ekim 2006 tarihinden itibaren yapılmakta olan yüzde 10’luk tevkifat uygulamasında, yatırımcıların bu tarihten yani 01 Ekim 2006 tarihinden önce iktisap ettikleri yatırım fonları katılma belgeleri için; eylül ayının son günü yani 30 Eylül günü tatil gününe rastladığı için 29 Eylül gününde ilgili yatırım fonu katılma belgesinin kapanış fiyatı, yatırım ortaklığı hisse senetleri için ise bu hisse senetlerinin eylül ayının son işlem gününde borsada oluşan ağırlıklı ortalama fiyatı, alış maliyeti olarak dikkate alınmıştır.

Yasal düzenleme gereği olarak Gelir Vergisi Yasası’nın geçici 67. maddesi ile ilgili esas ve usulleri belirleme yetkisi Maliye Bakanlığı'na aittir.

5527 sayılı yasa ile yapılan değişiklik uyarınca yatırım fonları katılma belgeleri ile yatırım ortaklıkları hisse senetlerinden elde edilen gelirlerin vergilendirilmesi ile ilgili olarak belirlenen yöntem, menkul kıymet yatırım fonu katılma belgesi sahiplerinin yukarıdaki örnekte olduğu gibi, bazı hallerde gereksiz yere stopaj yolu ile vergilendirilmesine neden olmuştur. Çözüm ancak yargı yoluna başvurmak suretiyle sağlanabilir. (V.Seviğ)

 

TEŞVİKLİ YATIRIMLARDA KDV İSTİSNASI

SORU: 28 Mart 2007 tarihli Referans gazetesinin 18. sayfasında yayımlanan “Ek Teşvik Belgesi Hazırlanmalı” başlıklı bölümde “Bu bağlamda Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında 2002/4367 sayılı kararın uygulanmasına ilişkin 2001 sayılı tebliğ...” şeklinde devam eden cümlede karar ve tebliğler 2006 yılında bakanlar kurulu kararıyla yürürlükten kalkmış olup, 2002/4367 sayılı karar yerine 2006/10921 sayılı karar uygulanmaya başlamış; ayrıca 2002/1 sayılı tebliğ yerine de 2006/3 sayılı tebliğ uygulanmaya başlamıştır. Ayrıca yeni tebliğe göre artık 31. madde hükümleri geçerli olmaktadır.

CEVAP: Konu, teşvikli yatırımlarda finansal kiralama yoluyla edinilen makinelerle ilgili olup Katma Değer Vergisi uygulaması ile ilgili yönlendirme yapma yetkisi Maliye Bakanlığı'na aittir.

Bu konuda Maliye Bakanlığı’nın 21.3.2007 gün ve 47 sayılı Katma Değer Vergisi Sirküleri ile yapmış olduğu açıklama uyarınca “Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 13/d maddesinde yatırım teşvik belgesi sahibi mükelleflere belge kapsamındaki makine ve teçhizat teslimleri Katma Değer Vergisi'nden istisna edilmiştir.”

Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında 2002/4367 sayılı kararın uygulanmasına ilişkin 2002/1 sayılı tebliğin 40. maddesinde yer alan “Teşvik belgesi konusu menkul veya gayrimenkullerin tamamının veya bir kısmının finansal kiralama yolu ile temini” vergi uygulaması açısından halen geçerli kabul edilmiştir.

Konuya ilişkin olarak Maliye Bakanlığı’nın 21.3.2007 gün ve 47 sayılı Katma Değer Vergisi Sirküleri'ni okumanızı ve olayı bu bağlamda değerlendirmenizi öneririz. (V.Seviğ)

 

YARGI KARARLARINDA

RE’SEN VERGİ TARHI

Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu E.2004/186 K.2005/27 T.18.2.2005

Re’sen takdir nedenlerinin açıklandığı VUK’nın 30. m/2.f./3. bendine göre kanunen tutulması zorunlu olan defter ve belgelerin tümünün veya bir kısmının ibraz edilmemesinin re’sen takdiri gerektirebilmesi için ibraz isteğinin vergi incelemesine yetkili olanlarca yapılması yeterlidir.

Danıştay 4. Dairesi E.2004/1389 K.2005/248 T.22.2.2005

Re’sen vergi tarh edilirken beyan dışı bırakıldığı ileri sürülen kazanca ilişkin gerekli inceleme ve araştırmanın yapılması ve matraha ilişkin verilerin varsayım ya da kanaat yoluyla değil, somut bilgi ve belgelerle ortaya konulması gerektiğinden; mücbir sebebi nedeniyle defter ve belgelerini incelemeye ibraz edemeyen yükümlü hakkında re’sen takdir nedeni mevcut olsa da sadece re’sen takdir nedeninin varlığı dolayısıyla başkaca bir tespit olmaksızın, ortada somut bilgiler ve belgeler bulunmadan, varsayım ya da kanaate dayanarak vergileme yapılamaz.

Danıştay 4. Dairesi E.2004/441 K.2004/1395 T.7.6.2004

Şirket adına düzenlenen inceleme raporu uyarınca, şirket tüzelkişiliği adına tarhiyat yapılması gerekirken şirketin % 60 hissesine sahip ortak olan ve müdür sıfatını taşıyan davacı hakkında mükellefiyet tesis edilerek bir vergi incelemesi yapılmadan hakkında vergi salınmasına ve ceza kesilmesine olanak yoktur.

Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu E.2002/591 K.2003/315 T.13.6.2003

VUK’nın fatura nizamına ilişkin 231. maddesinin 1. fıkrasında “faturaların sıra numarası dahilinde teselsül ettirileceği” belirtilmiştir. Bu hükme göre cilt halindeki faturaların takip ettikleri sıraya göre düzenlenmesi gerektiğinden; ilgili yılda kullanıldıkları tespit edilen ilk ve son faturaların arasında kalan 5 adet faturanın, gerek ibraz edilmemiş olması gerekse yükümlü tarafından kullanılmadığının kanunen geçerli belgelerle ispatlanamamış olması sebebiyle fatura nizamı açısından kullanıldığının kabulü gerekeceğinden, kullanılan faturaların ortalaması alınarak bulunan matrah farkı üzerinden yapılan tarhiyatta hukuka aykırılık yoktur.

Danıştay 9. Dairesi E.2000/2321 K.2002/4767 T.19.11.2002

VUK’nın 30. m./2.f./3. bendinde “bu kanuna göre tutulması mecburi defterlerin vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir nedenle ibraz edilmemesi” bir re’sen takdir nedeni olarak kabul edilmişse de işini terk eden yükümlünün ticari faaliyeti süresince bastırdığı belgelerden kullanmadıklarını iptal edilmek üzere vergi idaresine ibraz etmemesi durumu bahsedilen yasa hükmü kapsamında olmadığından, belgelerini ibraz etmeyen yükümlü hakkında re’sen tarhiyat yapılamaz.

Danıştay 7.Dairesi E.2000/6725 K.2002/1544 T.15.4.2002

Üretime sevk edilen belli miktar ve nitelikteki hammaddeden, belli üretim tekniği ile belli miktarda mamul üretilebileceği gerçeğine dayanan randıman esası yönteminin, vergi ile ilgili muamelelerin gerçek mahiyetlerinin ortaya çıkarılmasında kanıt olarak kullanılması halinde, randıman incelemesi sonucunda mükellefin beyanına göre fark bulunması, defter ve beyanların gerçeği yansıtmadığına dair delil niteliğinde kabul edilir ve aksi ispatlanmadıkça re’sen takdiri gerektiren bir nedendir.

 

ÖZELGELERDE

KURUM MATRAHININ TESPİTİNDE İNDİRİMLER

1. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 11.1.2007 tarih ve 527 sayılı özelgesi

“5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10/ç hükmü uyarınca şirketinizin (...) üniversitesine yapacağı nakdi bağışların tamamının (bağışın yapıldığı döneme ilişkin kurum kazancının aşılmamış olması kaydıyla) şirketin vergi matrahının tespitinde indirim olarak Kurumlar Vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla, kurum kazancından indirilmesi mümkündür. Ancak bağışın yapıldığı dönemde şirketin faaliyetinin zararla sonuçlanmış olması durumunda ise nakdi bağışın o dönemde indirim olarak dikkate alınabilmesi mümkün değildir.”

2. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 14.2.2007 tarih ve 2471 sayılı özelgesi

“Şirketinizin (...) köyü ilköğretim okuluna kütüphane binası yapımı için yapacağı bağışların tamamının (bağışın yapıldığı döneme ilişkin kurum kazancının aşılmamış olması kaydıyla) şirketin vergi matrahının tespitinde indirim olarak Kurumlar Vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla, kurum kazancından indirilmesi mümkündür. Ancak bağışın yapıldığı dönemde şirketin faaliyetinin zararla sonuçlanmış olması veya gelirin yetersiz olması nedeniyle indirilemeyen bağış ve yardımların daha sonraki yıllarda indirim konusu yapılması veya zarar olarak devretmesi mümkün değildir.”

3. İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 25.7.2006 tarih ve 6109 sayılı özelgesi

“Her dernek ya da vakıfa yapılan yardımın gider olarak yazılması mümkün bulunmayıp, ancak kamu yararına çalışan derneklerle bakanlar kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara makbuz karşılığında yapılan bağış ve yardımların toplamının o yıla ait kurum kazancının yüzde 5’ine kadar olan kısmının kurum kazancından indirilmesi mümkün bulunmaktadır.”

4. Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 8.8.2006 tarih ve 3041 sayılı özelgesi

“3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'nün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile 17.6.1992 tarih ve 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun kapsamında sponsorluk sözleşmesi düzenlenmek suretiyle ve sponsorluk uygulamasının usul ve esaslarına uygun olarak kulübünüze yapılacak sponsorluk harcamalarının; amatör spor dalları için tamamının, profesyonel spor dalları için yüzde 50'sinin gelir veya Kurumlar Vergisi matrahlarının tespitinde, sponsorlar tarafından yıllık beyannamede bildirilecek gelirlerden indirilmesi mümkün bulunmaktadır.”

5. Adana Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 26.9.2006 tarih ve 2673 sayılı özelgesi

“Eğitime yüzde yüz destek kampanyası dahilinde bağışlamak amacıyla yaptırdığınız okul ve yüz kişilik öğrenci yurdu inşaatı ile ilgili olarak yapılan tüm harcamaları, (yüklenilen katma değer vergilerini inşaatın maliyetine ekleyerek) ayrı hesaplarda izlemeniz gerekmekte olup; doğrudan kurum kazancının tespitinde gider yazmanız mümkün değildir. Ancak ayrı hesaplarda izleyeceğiniz bu harcamaların, hesap dönemi sonunda kurum kazancı (kâr) bulunması halinde, verilecek Kurumlar Vergisi beyannamesi üzerinden indirilmesi mümkün bulunmaktadır. İndirilemeyen kısmın diğer yıla devredilmesi mümkün değildir. Ayrıca bu harcamaların ilgili bulundukları dönem kurum geçici vergi matrahlarının tespitinde beyanname üzerinden indirim konusu yapılacağı, tabiidir.”

 

YENİ YAYINLAR

Bugün tanıtacağımız kitap, Hesap Uzmanları Derneği'nin 1967’den beri yayımladığı ve bu yıl 41 yaşına giren geleneksel yayını “Beyanname Düzenleme Kılavuzu”. Kitap ağırlıklı olarak Gelir Vergisi Kanunu'nu ve Kurumlar Vergisi Kanunu'nu ayrıntılı olarak incelemekte (ilk 715 sayfa), bu vergilerle ilgili hükümlere ve uygulamada karşılaşılan duraksama yaratan durumlara açıklık getirmeye çalışmaktadır. Gelir veya Kurumlar Vergisi beyannamesinin hazırlanması aşamasında gerekli her türlü bilgiyi bulmanın mümkün olduğu kitapta, bu vergilerin dışında Vergi Usul Kanunu'nun genel hükümleri, değerleme ölçüleri ve enflasyon muhasebesi, vergi suç ve cezaları, vergi yargısı ve vergi anlaşmaları gibi konular da irdelenmekte. Kitap, Türk vergi sisteminin klasik eseri niteliğinde ve ayrıca hesap uzmanlarınca hazırlanması dolayısıyla Maliye Bakanlığı'nın yarı-resmi yayını olarak kabul edilmekte. Biz sadece, zaten bilinen, tanıtımına zaten gerek bile olmayan ve hemen her meslek mensubunun bürosunda mutlaka olması gereken bu eserin yeni baskısının geçen günlerde yayımlandığını duyurmak istedik. 1185 sayfalık bu kitabı kitapçılarda bulamayanlar, Hesap Uzmanları Derneği'nin 0212.2440045 numaralı telefonlarına müracaat edebilirler.

(Kaynak: Referans Gazetesi | 18.04.2007)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM