YAZARLARIMIZ
Ali Rıza Akbulut
Yeminli Mali Müşavir
E. Baş Hesap Uzmanı
alirizaakbulut@gmail.com



Asgari Ücreti Değil Asgari Ücretlinin Reel Gelirini Artırmak

İşçi için gelir işveren için ise bir maliyet unsuru olan ücret kavramı, her dönemde bu iki kesim arasında tartışmaların esas noktası olmaya devam etmiş, bundan sonra da edecektir. İşverenler kendilerince katlanacakları ilave maliyete, işçiler ise gelir seviyelerindeki artışa odaklanmış durumda. Peki her ikisi de yanlış düşünüyor olabilir mi? Yani her ücret artışı; işçinin satın alma gücünün ya da ürün veya hizmet maliyetinin artması anlamına gelir mi?

Eğer artırılan ücret, işveren tarafından üretilen mal veya hizmetin fiyatlarına yansıtılıyor ise ücretli için reel olarak gelir artışı sağlanmamış olacaktır. 
Tam tersine artırılan ücretle birlikte işveren destekleniyorsa o zaman da ücret artışının maliyete yansıması sınırlı olacaktır. Her iki taraf için çatışma durumu gibi görünen bu durumda devlet, belirleyeceği rasyonel politikalarla bir çözüm yolu bulabilir. Konuya girmeden önce kısaca asgari ücretin tespiti ile ilgili bilgi verelim.

Asgari Ücretin Tespiti
Ülkemizde Asgari Ücret Yönetmeliği hükümleri yürürlüktedir. Söz konusu yönetmelik uyarınca üyelerinin beşi devlet, beşi işveren, beşi de işçi temsilcisinden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu her yıl toplanarak asgari ücreti belirler. Komisyon gerektiğinde üniversitelerden ve diğer uzmanlardan görüş de alabilir. Ancak işkolu ayrımı yapılmaz. Asgari Ücret Tespit Komisyonu; sadece, ülkenin içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik durumu, ücretliler geçinme indekslerini, fiilen ödenmekte olan ücretlerin genel durumunu göz önünde bulundurmaktadır.

Oysa AB Ülkeleri?nde asgari ücretin belirleme biçimleri ülkeden ülkeye değişiklik göstermektedir. 18 AB Ülkesi?nde asgari ücret ulusal düzeyde uygulanırken, diğer ülkelerde toplu sözleşmelerle saptanmaktadır. AB ülkelerinde asgari ücretin beş farklı belirleniş şekli bulunmaktadır;
Fransa, Lüksemburg, Hollanda, Portekiz ve İspanyada, hükümet tarafından işçi ve sendikalara danışarak, Belçika ve Yunanistanda ulusal toplu sözleşmelerle, Avusturya, Almanya ve İtalyada sektörlere göre farklı asgari ücret uygulaması ile toplu sözleşmelerle, Finlandiya ve İsveçte tüm işçileri kapsayacak şekilde toplu sözleşmelerle, 2000 yılına kadar İrlanda ve 1993 yılına kadar İngilterede ücret düzeyinin düşük olduğu endüstrilerde farklı asgari ücret uygulamaları şeklinde belirlenmektedir.
Görüldüğü gibi asgari ücretin tespitinde, bazı ülkelerde sektörel ayrımlar dikkate alınmaktadır ki daha hakkaniyetli olan yöntem budur.

Reel Asgari Ücret
Asgari ücretin ne olduğundan çok asgari ücretin reel değeri daha önemlidir. İki farklı ülkedeki iki farklı işçi, aynı ücreti alsalar dahi satın alma gücüne göre reel olarak farklı imkanlara sahip olabilirler. Yani ücret karşılığı faydalanabilecekleri mal ve hizmet sepetinin ağırlığı değişebilir. Bu sebeple ülkelerin asgari ücretlerini sıralarken, satın alma gücü paritesine göre değerlerine bakmak gerekir. OECD verilerine göre, 2014 yılı için Türkiyede asgari ücret, satın alma gücü paritesine göre yıllık 11.000 dolardır. Bu tutar Avusturalyada 21.300 dolar, Kanadada 22.300 dolar, Macaristanda 9.200 dolar, Japonyada 15.100 dolar, Korede 15.200 dolar, Meksikada 2.100 dolar, Hollandada 23.400 dolar, Portekizde 11.600 dolar, İspanyada 13.300 dolar, Amerika Birleşik Devletlerinde 15.000 dolar ve İngilterede 18.600 dolar civarında. 

Asgari Ücret Üzerindeki Yükler 
Türkiyede, asgari ücret üzerindeki mali yük yaklaşık %28 oranında. Ancak 2008 yılından beri uygulanmakta olan asgari geçim indirimi uygulaması, asgari ücretlinin vergi yükünü biraz olsun hafifletiyor. Bekâr bir yükümlünün asgari ücret gelirine AGİ uygulandığında gelir vergisi yükü %15den yaklaşık %6-6,5 düzeyine, toplam mali yükü ise %28 düzeyinden yaklaşık %21 düzeyine düşmektedir. Başka bir anlatımla AGİ uygulaması, bekâr ve çocuksuz asgari ücretlinin mali yükünü yaklaşık %43,3 oranında azaltmaktadır. Ancak, AGİ uygulaması sonrasında dahi asgari ücretlinin toplam mali yükü %2?nin altına düşmemektedir. Asgari ücretlinin net asgari ücretinin tamamını tükettiği ve bunun üzerinden yaklaşık %10?luk bir dolaylı vergi ödediği varsayıldığında toplam mali yük %30 düzeyine çıkmaktadır. 
Asgari ücret artışında bu yüklerin de artacağı hususu gözden kaçırılmamalıdır. Tabi ki asgari ücretin tamamen vergi dışı bırakılması teknik olarak mümkün değil. Hele de kayıt dışı işçiliğin olduğu ülkemizde bu durum kayıt dışılığı daha da artıracaktır. Çünkü işverenler kadar işçiler de, vergi ve prim yüklerini pazarlık konusu yapıp, asgari ücret üzerinden anlaşma yaparak, kayıt dışı ücretlerini artırma yoluna gidebileceklerdir.

Asgari Ücret ve İşveren Tarafı
Daha önce de bahsettiğimiz gibi ücret işveren açısından da bir maliyettir. Maliyet arttığı sürece karlılığın düşmesi, aynı karlılığın korunması için satış fiyatının yükselmesi gündeme gelmektedir. Bu anlamda yapılacak asgari ücret artışlarında işveren tarafının da düşünülmesi elzemdir. Bugün için net 1.000 TL asgari ücretin işverene maliyeti nerdeyse 1.500 TL civarındadır. Asgari ücret bu hali ile net 1.300 TL olursa bunun işverene maliyeti ise 2.227 TL civarında olacaktır. (Teşvik ve benzeri uygulamalar göz ardı edilmiştir.) Tabi artışın sadece asgari ücretli ile kalmayıp diğer işçilerin de doğal olarak aynı oranda bir zam istemeleri sonucunda işveren için katlanılmayacak bir boyutta maliyet tutarı ortaya çıkacaktır.
Bu da işverenin iki farklı seçeneği olduğu gerçeği ile baş başa bırakacaktır. Birincisi kardan fedakarlık etmek, ikincisi satış fiyatlarını yükseltmek. Rasyonel olan tabii ki fiyatların artmasıdır. Bu durumda artırılan satış fiyatları asgari ücretlinin satın alma gücünü azaltacak ve yapılan ücret artışlarının reel olarak bir şey değiştirmediği veya çok az şey değiştirdiği görülecektir.

Sonuç
Tabi ki işçiler daha iyi imkanlara kavuşmalıdır. Ancak asgari ücreti artırıyorum demek tek başına yeterli ve doğru bir politika değildir. Asgari ücretten daha çok, asgari ücretlinin reel gelirinin artırılmasına odaklanmak gerekir. Onun için asgari ücret ile ilgili tartışmalarda aşağıdaki hususların dikkate alınmasında fayda olduğunu düşünüyorum;

-Asgari ücret üzerindeki vergisel ve diğer yüklerin tekrar gözden geçirilmesi, bütçe dengelerini de dikkate alarak minimum düzeye çekilmesi gerekmektedir. 
Bu yapılırken kayıt dışı ücretlerin önü de açılmamalıdır.
-Asgari ücret sektörel ve hatta bölgesel farklılıklar dikkate alınarak belirlenmelidir.
-Asgari ücret artışında diğer ücret artışlarını da tetikleyeceği varsayımı ile makul davranılmalıdır.
-Asgari ücret artışı sonucu artacak maliyetler dikkate alınarak işverenler için gerekli teşvik mekanizmaları geliştirilmelidir, aksi halde maliyet artışlarının fiyatlara yansıması hem enflasyona hem de artırılan ücret artışlarının reel olarak erimesine yol açacaktır.
-Asgari ücret artışlarının kayıt dışı istihdamı artırıcı etkilerinin dikkatle irdelenmesi gerekir. Karlılık hedefleri, artan maliyetleri satış fiyatlarına yansıtmak yerine, kayıt dışı istihdam ile çözme yoluna gidebilir.

17.11.2015

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM