ÖZEL BÖLÜM

Ali TUĞLU
Hesap Uzmanı

YIL SONU İTİBARİYLE KASA VE BANKA İŞLEMLERİ

Tarih: 04.01.200

I- KASA İLE İLGİLİ OLARAK YAPILACAK İŞLEMLER

Kasa hesabına tahsil olunan paralar borç, kasadan çıkan paralar alacak kaydedilir. Hesap daima borç veya sıfır bakiyesi verir, hiçbir zaman alacak bakiyesi vermez. Kasa hesabı kesin aktif karakterli bir hesap olup, ilk hareketine borçlanarak başlar. Bu hesabın bakiyesi Türk parası ile yabancı paranın, Türk Lirası üzerinden nakit miktarını gösterir. Kasa hesabının alacak bakiyesi vermesi durumunda; kasa hesabından yapılan birtakım ödemelerin gerçek olmadığını, bazı tahsilatların kasa hesabına kaydedilmediğini veya birtakım giderlerin kayıtlara alınmadığını, gizlendiğini gösterir. Kasa hesabının alacak bakiyesi vermesine ilişkin olarak Danıştay’ın bir kararında işletmenin dönem kazancının ve vergi matrahının re’sen takdirini gerektirdiği belirtilmiştir (1). Yine, Danıştay tarafından verilen başka bir Karar’da
“Eğer kasaya giriş ve çıkışlar gerçek durumu yansıtmıyorsa bu durum Vergi Usul Kanunu’na göre re’sen takdir nedenini oluşturmaktadır.” şeklindedir.

Kasa hesabında fark çıkması halinde kasa işlemlerinin yeniden gözden geçirilmesi gerekir. Kasa sayımı sonucu kasa fazlası çıkması halinde, bu fark vergi uygulaması açısından matraha ilave edilmekle birlikte, kasa sayım noksanlığının çıkması halinde, bu farklılık mali kârın tespiti açısından gider kabul edilmemektedir. Bu nedenle kasa sayım farklılığının nedeni bulunana kadar “397-Sayım ve Tesellüm Fazlaları” veya “197-Sayım ve Tesellüm Noksanları” hesaplarında bekletilmesi gerekir. Ancak dönem sonuna kadar farklılığın nedeni bulunmazsa olağandışı gelir veya kanunen kabul edilmeyen gider olarak kayıtlara alınması gerekir.

Yine, dönem sonu kasa bakiyesinin çok büyük meblağlarda olması halinde bu paranın kasada olamayacağı ortakları tarafından kullanılmış olduğu gerekçesiyle örtülü kazanç değişimi sayılarak cezalı tarhiyata muhatap olunabilir. Bu nedenle dönem sonu kasa bakiyesinin işletmenin büyüklüğüne iş hacmine ve kasa işlemlerinin yoğunluğuna uygun bir rakam olması gerekir.

Burada unutulmaması gereken başka bir nokta ise farklı tarihlerde kasa hesabı ile ilgili olarak ortaya çıkan, 197- Sayım ve Tesellüm Noksanları hesabı ile 397- Sayım
ve Tesellüm Fazlaları hesabında yer alan tutarların birbirleriyle mahsup edilmeyeceğidir. Bu nedenle “Sayım Tesellüm Fazlaları”nın vergi mevzuatı yönünden gelir dikkate alınması, “Sayım Tesellüm Noksanları”nın ise, ticari kârın tespitinde gider olarak dikkate alınsa bile mali kârın tespitinde KKEG olarak dikkate alınması gerekmektedir.

Yabancı paralar, VUK’un 280. maddesine göre borsa rayici ile değerlenecektir.

Yabancı paralarda borsa rayici, kambiyo borsasına kayıtlı olan yabancı paraların değerlemeden önceki son muamele gününde borsadaki muamelelerin ortalama değerlerini ifade etmektedir. Ülkemizde bir kambiyo borsası bulunmadığından, yabancı paralar için borsa rayici ile değerleme yapılması mümkün değildir. Bu nedenle yabancı paranın değerlemesinde her yıl Maliye Bakanlığı’nca tespit ve ilan edilen kur esas alınacaktır.

 

II- BANKA İLE İLGİLİ OLARAK YAPILACAK İŞLEMLER

Banka hesabında işletmece yurt içi ve yurt dışı banka ve benzeri finans kurumlarına yatırılan ve çekilen paraların izlenir. Bankalara para olarak veya hesaben yatırılan değerler borç, çekilen tutarlar ile üçüncü kişilerce tahsil edildiği anlaşılan çek ve ödeme emirleri alacak kaydedilir. Banka hesabında YTL ve döviz cinsinden paralar tutulduğu için YTL cinsinden vadesiz hesaplar mukayyet değerle, döviz cinsinden vadesiz hesaplar ise Maliye Bakanlığı’nca yayınlanan ilgili efektif alış kuru ile değerlenirler. Dönem sonunda muhasebe kayıtlarının banka ekstreleri ile uyumunun sağlanması gerekmektedir. Bu nedenle farklılık olduğu takdirde bankalar hesabı ile ilgili yanlış ve eksik muhasebe kayıtların düzeltilmesi gerekmektedir.

Bankalarda bulunan yabancı para mevcutlarının dönem sonunda mutlaka Maliye Bakanlığı’nca yayınlanan ilgili efektif alış kuru ile değerleme işleminin yapılarak oluşan kur farklarının olumlu ise kambiyo kârı olarak, olumsuz ise kambiyo zararı olarak dönem matrahının tespitinde dikkate alınması gerekir.

A- BANKALARDAKİ VADELİ MEVDUATLAR

5228 sayılı Kanun’un 59. maddesinin 1/b bent hükmü ile VUK’un 281. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Alacaklar mukayyet değerleriyle değerlenir.” ibaresi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Alacaklar mukayyet değerleriyle değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşmelerine müstenit alacaklar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır.”

Yapılan düzenleme ile ticari işletmelerinin aktifine kayıtlı mevduat hesapları bulunan mükellefler, bu hesapların vadesinde elde edecekleri faiz gelirinden değerleme gününe kadar oluşan kıst döneme ait kısmı ilgili oldukları dönemde gelir yazmak suretiyle kurum kazançlarına dahil edeceklerdir.

Ticari işletmeler aktifine kayıtlı repo hesapları için de aynı şekilde işlem yapacaklardır. Ancak madde metninde özel finans kurumlarında bulunan mevduat hesaplarının değerleme günü itibariyle işlemiş olan faizlerinin (kâr payları) ise ne şekilde hesaplanacağına dair bir düzenleme bulunmamaktadır.

Yukarıda açıkladığımız düzenleme ticari işletmelerin aktifine kayıtlı vadeli mevduat hesaplarının değerlemesine ilişkin olup, Gelir Vergisi Kanunu’nun “Menkul Sermaye İratları” başlıklı 75. maddesinin 7, 12 ve 14. bentleri kapsamında gerçek kişilerin şahsi sermayeleri dolayısıyla elde ettikleri faiz gelirleri bu kapsamda değerlendirilmeyecektir.

B- BANKA KREDİLERİ

5228 sayılı Kanun’un 59. maddesinin 1/c bendi hükmü ile VUK’un 285. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Borçlar mukayyet değerleriyle değerlenir.” ibaresi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Borçlar mukayyet değerleriyle değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşmelerine müstenit borçlar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır.”

Yapılan düzenleme sonucunda bankalar tarafından kullandırılan kredilere yürütülen faizlerin değerleme günü itibariyle krediyi veren bankalar tarafından gelir, krediyi kullanan mükellefler tarafından da gider olarak kaydedilecektir.

Bundan böyle finansman ihtiyaçlarını banka kredisi kullanmak suretiyle karşılayan mükellefler, banka kredisi borçları nedeniyle değerleme gününe (31.12.2006 tarihine kadar oluşan) kadar oluşan kıst döneme ait tahakkuk etmiş ancak ödememiş bulundukları faizleri de gider olarak kurum kazancından indirebileceklerdir.

 


KAYNAKLAR

(1)         Dn. 4. D.’nin, 18.06.1979 tarih ve 1979/1869 sayılı Kararı.


NOT: Bu makale "Yaklaşım Dergisi, Aralık 2006, Sayı: 168" dan iktibas edilmiştir.

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM