YAZARLARIMIZ
Zeyneddin Çetin
Vergi Başmüfettişi
cetinzeyni@gmail.com



TBMM’ye Sunulan Kanun Teklifi İçin Bir Öneri-2 (Bir Dönemde Hesaplanan KDV Yoksa, Artırım Maliyetli)

Kamuoyunun beklentileri doğrultusunda bazı alacakların yapılandırılması ve matrah/vergi artırımı ile ilgili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine, 21.05.2021 tarih ve 143 sayıyla, Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi sunulmuştur.

Söz konusu teklifte, katma değer vergisi(KDV) yönünden artırım hususları ile ilgili düzenlemeler yer almaktadır. Bu düzenlemelerden bir tanesi de, herhangi bir dönemde hesaplanan KDV yoksa nasıl artırımda bulunacağı ile ilgilidir. Mezkur teklifin Matrah ve vergi artırımı başlıklı 5. maddesinin 3. fıkrası ve bu fıkranın b. bendinin 3. Numaralı alt bendi aşağıdaki gibidir:

(3) Mükellefler, bu fıkrada belirtilen şartlar dâhilinde katma değer vergisini artırarak bu maddede belirtilen süre ve şekilde ödemeleri halinde, kendileri nezdinde söz konusu vergiyi ödemeyi kabul ettikleri yıllara ait vergilendirme dönemleri ile ilgili olarak katma değer vergisi incelemesi ve tarhiyatı yapılmaz.

….

b)Bir aylık vergilendirme dönemine tabi olan katma değer vergisi mükelleflerince, artırımda bulunulmak istenilen yıl içindeki vergilendirme dönemleri ile ilgili olarak;

….

3) İlgili takvim yılı içindeki işlemlerin tamamının istisnalar kapsamındaki teslim ve hizmetlerden oluşması, tecil-terkin uygulaması kapsamındaki teslimlerden oluşması veya diğer nedenlerle takvim yılının bütün dönemlerinde hesaplanan katma değer vergisi bulunmaması hâlinde, ilgili yıl için gelir veya kurumlar vergisi matrah artırımında bulunulmuş olması şartıyla artınlan matrah üzerinden %18 oranında katma değer vergisi artırımında bulunmak suretiyle bu fıkradan yararlanılır. Şu kadar ki, ilgili takvim yılı içinde bu alt bentte belirtilen durumların yanı sıra vergiye tabi diğer işlemlerin de mevcudiyeti nedeniyle hesaplanan vergisi çıkan mükellefler ile yıl içinde beyannamelerinin tamamını vermekle birlikte beyannamelerinin bazılarında hesaplanan katma değer vergisi bulunmayan mükelleflerin bu fıkra hükmüne göre ödemeleri gereken katma değer vergisi tutan, yukarıda belirtildiği şekilde hesaplanacak %18 oranındaki katma değer vergisi tutanndan aşağı olmamak kaydıyla, hesaplanan katma değer vergisi bulunan beyannamelerdeki vergiler toplamına bu fıkranın (a) bendinde belirtilen oranlar uygulanmak suretiyle hesaplanır. Bu kapsama giren mükellefler, gelir veya kurumlar vergisi için matrah artırımında bulunmamaları hâlinde bu fıkra hükmünden yararlanamaz.

Bu hüküm; 2018 yılında çıkan 7143 sayılı Kanunda yine aynı maddede, aynı fıkrada, aynı bentte ama daha eksik ifadelerle yer almaktaydı. Ancak ilgili Tebliğde net belirleme yapılmış ve örnek verilmişti. 7143 sayılı Kanundaki ilgili düzenleme şöyle idi:

3) İlgili takvim yılı içindeki işlemlerin tamamının istisnalar kapsamındaki teslim ve hizmetlerden oluşması veya diğer nedenlerle hesaplanan katma değer vergisi bulunmaması ile tecil-terkin uygulaması kapsamındaki teslimlerden oluşması hâlinde, ilgili yıl için gelir veya kurumlar vergisi matrah artırımında bulunulmuş olması şartıyla artırılan matrah üzerinden %18 oranında katma değer vergisi artırımında bulunmak suretiyle bu fıkradan yararlanılır. Şu kadar ki, ilgili takvim yılı içinde bu alt bentte belirtilen durumların yanı sıra vergiye tabi diğer işlemlerin de mevcudiyeti nedeniyle hesaplanan vergisi çıkan mükelleflerin bu fıkra hükmüne göre ödemeleri gereken katma değer vergisi tutarı, yukarıda belirtildiği şekilde hesaplanacak %18 oranındaki katma değer vergisi tutarından aşağı olamaz. Bu kapsama giren mükellefler, gelir veya kurumlar vergisi için matrah artırımında bulunmamaları hâlinde bu fıkra hükmünden yararlanamaz.

Mezkur Kanun teklifindeki yeni ifadeler ile 7143 sayılı Kanununda yer alan ifadeler karşılaştırıldığında, 2018 yılında aslında 7143 sayılı Kanun ile değil Kanunun Genel Tebliği ile mükelleflerin aleyhine bir düzenleme yapıldığı düşünülmektedir. Çünkü ilgili yasa metni şimdiki gibi açık ve net bir şekilde yazılmamıştı.

2011 yılında 6111 sayılı Kanunun 2011/4 sayılı İç Genelgesiyle uygulanmayan, 2016 yılında 6736 sayılı Kanunun 2017/2 sayılı İç Genelgesiyle uygulanan, 2018 yılında 7413 sayılı Kanunun 1 seri No’lu Genel Tebliğiyle uygulanan ve şimdi Teklife göre Kanun ile uygulanacak olan konuyu bir örnek ile açıklayalım.

A mükellefinin beyannamesinde her dönemde hesaplanan KDV olsun; B mükellefinin beyannamesinde sadece bir döneminde hesaplanan KDV olmasın. Her ikisinin yıl itibariyle toplam hesaplanan KDV’si ve kurumlar vergisi matrahı da aynı olsun.

Mükellef

A mükellefi

B mükellefi

 

 

 

2019 yılına örnek

Her Dönemde Hesaplanan KDV VAR

Bir Dönemde Hesaplanan KDV YOK

Dönem

Hesaplanan (ve ilave edilecek) KDV

Hesaplanan (ve ilave edilecek) KDV

Ocak

50.000,00

100.000,00

Şubat

50.000,00

50.000,00

Mart

50.000,00

50.000,00

Nisan

50.000,00

50.000,00

Mayıs

50.000,00

50.000,00

Haziran

50.000,00

50.000,00

Temmuz

50.000,00

50.000,00

Ağustos

50.000,00

50.000,00

Eylül

50.000,00

50.000,00

Ekim

50.000,00

50.000,00

Kasım

50.000,00

50.000,00

Aralık

50.000,00

0,00

Toplam-TL

600.000,00

600.000,00

 

 

 

KDV Yönünden Artırım Oranı

2,0%

2,0%

KDV Yönünden Hesaplanan Tutar

12.000,00

12.000,00

 

 

 

Gelir / Kurumlar Vergisi Yönünden

artırım ve karşılaştırma zorunlu değil

artırım ve karşılaştırma zorunlu

 

 

 

Kurumlar Vergisi Matrahı

500.000,00

500.000,00

Kurumlar Vergisi Yönünden Esas Oran

20%

20%

Kurumlar Vergisi Artırıma Esas Tutar

100.000,00

100.000,00

Kurumlar Vergisi İlgili Yıl Artırım Alt Limiti

112.400,00

112.400,00

Kurumlar Vergisi Yönünden Artırım Matrahı

 

112.400,00

 

 

 

KDV Yönünden Hesaplamaya Esas Tutar

 

112.400,00

% 18 oranı

 

20.232,00

 

 

 

KDV Yönünden Hesaplanan Vergi

12.000,00

20.232,00

Kurumlar Vergisi Yönünden Hesaplanan Vergi

-

22.480,00

Tahakkuk Edilecek Toplam Vergi Tutarı-TL

12.000,00

42.712,00

Örnekte görüldüğü üzere, B mükellefinin tek bir döneminde hesaplanan KDV’si olmadığı(sıfır olduğu) için KDV yönünden artırımda bulunabilmesi için, Kurumlar vergisi yönünden de artırımda bulunması ve KDV yönünden karşılaştırma yapması gerekmektedir. Ayrıca KDV yönününden artırımda bulunmak isteyen örnekteki iki mükellefin beyanları tutar itibariyle toplamda aynı olmasına rağmen tahakkuk eden vergi arasında yüksek bir(yaklaşık 3-4 kat) fark çıkmaktadır.

Öte yandan bilindiği üzere, vergi barışı kanunlarından temel beklenti; çok sayıda mükellefin matrah ve vergi artırımında bulunmasını sağlamaktır. Özellikle KDV yönünden şartlar ağır olduğu için bir çok mükellefin matrah ve vergi artırımından vazgeçmek zorunda kalabileceği düşünülmektedir.

Ayrıca vergi barışı kanunlarında olması gereken temel düzenleme; zorunlu istisnai haller haricinde vergi türleri yönünden bağımsız şekilde artırımda bulunabilmektir. Hiçbir dönemde hesaplanan KDV olmadığı varsayımıyla, gelir/kurumlar vergisi matrah tutarları esas alınması gerekmektedir. Ancak söz konusu tutarlar hesaplamaya esas alınacak ise, gelir/kurumlar vergisi yönünden ayrıca artırım zorunluluğu olmaması gerekmektedir. Bu şekilde yapılan düzenlemenin mükelleflerin matrah ve vergi artırımına talebinin mutlak suretle arttıracağı ve söz konusu Kanun teklifinin amacına ulaşacağı kuvvetle muhtemel olacaktır. Son dönemde yaşanan pandeminin etkisi ile bir çok mükellefin işletmelerinin belirli dönemlerde kapanması nedeniyle  KDV beyanlarının vergilendirme dönemleri itibariyle boş verilmiş olabileceği hususu göz önünde bulundurulmalıdır. Şayet daha fazla matrah/vergi artırımında bulunulması isteniyorsa, söz konusu yasa teklifinde bu doğrultuda değişiklik yapılmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

Sonuç olarak; gelir / kurumlar vergisi ve katma değer vergisi yönünden, zorunluluktan dolayı çok istisnai haller haricinde mümkün olduğunca birbirinden bağımsız şekilde artırım bildiriminde bulunabilmesi için gerekli değişikliklerin yapılması, ayrıca mükelleflerin herhangi bir vergilendirme döneminde hesaplanan KDV tutarının sıfır olması nedeniyle gelir / kurumlar vergisi yönününden matrah artırımında bulunması şartının ortadan kaldırılmasının mükelleflerin matrah ve vergi artırımına olan talebini artıracağı düşünülmektedir.

Kaynakça:

-21.05.2021 tarih ve 143 sayıyla TBMM’ye sunulan Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi

-7143 sayılı Kanun

28.05.2021

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM