YAZARLARIMIZ
Kerim Çoban
E.Gümrük ve Ticaret Başmüfettişi
Çoban Gümrük Dış Ticaret Denetim Danışmanlık ve
Yetkilendirilmiş Gümrük Müşavirliği A. Ş.
k.coban0306@gmail.com



Finansal Kiralama İşlemlerine Kısa Bir Bakış (2)

B- Kiracının Borçları/ Yükümlülükleri

1- Finansal Kiralama Bedelini Ödeme Borcu: Finansal kiralama sözleşmesinde kiracının asli borcu, kararlaştırılan kira bedellerini ödemektir. Kira bedeli sözleşmenin ana unsurlarından biridir. Bu husus, 6361 sayılı Kanun’un 18 ve 20.maddesinde açıkça belirtilmiştir. Finansal kiralama sözleşmesi iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olup; Kiracının kira bedeli ödeme borcu, kiralayanın malı her türlü faydayı sağlamak üzere kiracının kullanımına tahsis etme borcunun karşılığını teşkil etmektedir. 6361 sayılı Kanun’un 20.maddesine göre; Finansal kiralama bedeli ve ödeme dönemleri taraflarca serbestçe belirlenebilir. Sözleşmede açıkça belirtilmek kaydıyla sözleşme konusu mal henüz imal edilmemiş veya kiracıya teslim edilmemiş olsa dahi, sözleşme tarihinden başlamak üzere kira bedelleri tahsil edilebilir. Sözleşmede aksi bir hüküm belirtilmediği sürece, sözleşme konusu malın sözleşme tarihinden itibaren iki yıl içinde kiracıya teslim edilmesi zorunludur. Finansal kiralama bedelinin mutlaka para şeklinde kararlaştırılması gerekmektedir. Finansal kiralama sözleşmesinde kira bedelleri para olarak kararlaştırılmadıysa, ortada finansal kiralama sözleşmesinin bulunduğundan bahsedilemez.

- Kira bedeli hususunda taraflar arasında sözleşmede belirlenen bedelin geçerli ve bağlayıcı olması esastır. Ancak, kimi zaman bu esastan sapmalar olabilmektedir. Özellikle döviz cinsi borçlanmalarda kur dalgalanması sebebiyle kimi zaman borçlunun durumu ağırlaşabilmekte, borçlu açısından aşırı ifa güçlüğü doğabilmektedir. Bu durumda Türk Borçlar Kanunu (TBK)’nun 138.maddesi “Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır. Bu madde hükmü yabancı para borçlarında da uygulanır.” ile borçluya; hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün değilse sözleşmeden dönme hakkı tanınmıştır. Burada açılacak olan dava uyarlama davasıdır. Ancak sözleşmenin uyarlanmasını talep hakkı, yenilik doğurucu bir hak olduğundan sözleşmenin karşı tarafına yöneltilecek irade beyanı ile kullanılması mümkündür. Hakkın ileri sürülmesi için illa da davanın açılması gerekmez. Genel hüküm niteliğindeki TBK’nun 138.maddesinin, finansal kiralama bedelleri bakımından da uygulanması mümkündür.

- Kira bedelleri konusunda sözleşmenin değişen koşullara uyarlanabilmesi için aşağıdaki şartların varlığı gerekir. Bu şartlar; Finansal kiralama sözleşmesi kurulduktan sonra olağanüstü bir durum (Örneğin: Sel, deprem, aşırı kuraklık, salgın hastalık gibi doğal afetler. Savaş, ihtilal, grev, lokavt gibi toplumsal olaylar. Yüksek enflasyon, devalüasyon, borsada ciddi düşme, bankalar ve özel finans kurumlarının iflası, kriz gibi ekonomik olaylar) ortaya çıkmalıdır, olağanüstü durumun sözleşmeye etkisi taraflarca öngörülmemiş veya öngörülmesi beklenmemiş olmalıdır, olağanüstü durum, uyarlama talep edenden kaynaklanmış olmamalıdır, borçlunun borcunu ifası aşırı ölçüde güçleşmiş olmalıdır, borçlunun borcunu ifa etmesini beklemek dürüstlük kuralına aykırı olmalıdır, borçlu borcunu ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olmalıdır, kiracı uyarlama/ayarlama hakkından feragat etmemiş olmalıdır.

2- Kiralananı Özenle ve Tahsis Amacına Uygun Kullanma Borcu: Kiracı, malı özenle ve tahsis amacına uygun şekilde kullanmalıdır. Kiralayanın sözleşmeden doğan menfaati kira bedellerinden elde edeceği kâr ile malın sözleşme sonunda ona iade edildiği hallerde hurda bedeli olmaktadır. Kiracının kiralananı özenle ve sözleşmenin amacına uygun olarak kullanma borcunun ihlalinin hem kiracı hem de kiralayan açısından olumsuz sonuçları vardır. Malın gerçek malikinin kiralayan olması sebebiyle kiracı malı kullanırken hakları sınırsız değildir. Malın özenle kullanılmaması sonucunda malda meydana gelecek değer kaybından kiracı sorumludur. Kiracı her ne kadar 6361 sayılı Kanun’un 24.maddesinin 1.fıkrası gereği, sözleşmenin amacına uygun olarak söz konusu maldan her türlü faydayı sağlama yetkisine sahip olsa da, aynı maddenin 2.fıkrasına göre de, “Kiracı, finansal kiralama konusu malı sözleşmede öngörülen şart ve hükümlere göre itinayla kullanmak zorundadır”. Benzer bir düzenleme de TBK’nun 316.maddesinde mevcuttur. Özenle kullanma borcunun kapsamına ilk olarak, kiracının kiralanana zarar verici davranışlardan kaçınma borcunun girdiği söylenebilir. Kiracının olağan kullanımı aşar şekilde kiralananın özünü değiştirmesi, değerini azaltması, varlığını tehlikeye sokması, üzerinde etkisi sözleşme sonunda sürecek değişiklik yapması sonucunu doğuracak davranışlarda bulunması ve ona zarar vermesi yasaktır. Finansal kiralamaya konu mal veya eşyanın, sözleşme (tahsis) amacına uygun kullanılıp kullanılmadığının tespiti için öncelikle malın sözleşmedeki tahsis amacına bakılmalıdır. Örneğin, finansal kiralama yoluyla kiralanan bir yolcu uçağının kargo uçağı olarak kullanılması, araç üstü gıda tankerinin gıda dışı yük taşımasında kullanılması, dershane olarak kiralanan taşınmazın otel olarak kullanılması borca aykırılık teşkil edecektir. Ancak sözleşmede kiralananın kullanım şeklinin kiracıya bırakıldığı hallerde kiracı, malı olağan kullanım amacı ile bağdaştığı ölçüde istediği şekilde kullanabilecektir.

- Kiracının malı özenle ve tahsis amacına uygun kullanma borcuna aykırı davranmasının iki sonucu vardır. Birincisi, kiralayanın sözleşmeyi feshedebilmesi, ikincisi de kiralayanın borca aykırı davranıştan kaynaklanan zararının tazmin edilmesidir. 6361 sayılı Kanun’un 31/2.maddesine göre, “Taraflardan birinin sözleşmeye aykırı harekette bulunduğu hâllerde, bu aykırılık nedeniyle diğer tarafın sözleşmeyi devam ettirmesinin beklenemeyeceği durumlarda sözleşme feshedilebilir.” Borca aykırılık sebebiyle sözleşmeye devam etmek, kiralayan açısından çekilmez bir hal almışsa kiralayan sözleşmeyi feshedebilir. Kiralananın olağan kullanımına bağlı eskime ve yıpranmasını aşan kısım zarar teşkil etmekte olup, bu zararın kiracı tarafından tazmini gerekmektedir. Olağanı aşan kullanım sonucunda mal ve/veya eşyada meydana gelen değer düşümünden de kiracı kiralayana karşı bizzat sorumlu olacaktır.

3- Kiralananın Bakımını Yapma ve Onu Koruma Borcu: 6361 sayılı Kanun’un 24/3.maddesine göre, “Sözleşmede aksine hüküm yok ise kiracı, malın her türlü bakımından ve korunmasından sorumlu olup, bakım ve onarım masrafları kiracıya aittir.” Hükmüyle, finansal kiralamaya konu malın bakımını yapma, onu koruma ve bu kapsamda doğacak masraflara katlanma borcu kiracıya yüklenmiş olup, aksinin kararlaştırılması mümkün kılınmıştır. Tarafların borcu tamamen kiralayana yüklemesi veya kiracı ile kiralayan arasında paylaştırması da mümkündür. Kiracının malı, olağan yıpranmalar dışında kendisine teslim edildiği şekilde bulundurma borcu bulunmaktadır. Bu kapsamda kiracı kiralananın olağan temizliğini ve bakımlarını yaptırmalı; ayrıca onu hırsızlığa, yangına karşı korumalıdır. Yasada, kiralananın bakımı ve korunması için gerekli olan masraflara katlanma borcu bakımından herhangi bir sınırlandırmaya gidilmeksizin her türlü masraftan kiracının sorumlu olacağı ifade edilmiştir. TBK’nun 317.maddesine göre kiracı, kiralananın sadece olağan temizlik ve bakım giderlerinden sorumlu iken, 6361 sayılı Kanun’da olağan-olağanüstü masraf ayrımı gözetilmeksizin her türlü bakım ve onarım masrafı kiracıya aittir.

- Finansal kiralama sözleşmesine konu olan bir mal veya nesnenin (menkul veya gayri menkulün) bakım noksanlığı sebebiyle üçüncü kişilere verdiği zarardan ilk etapta malı kullanan kiracının sorumlu tutulması gerekmekte ise de; Kiralayan, yapı maliki olmasından dolayı TBK’nun 69/2.maddesi “Birden çok kişi aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” Gereği, kiracı ise kiralananın bakımından sorumlu olması sebebiyle 6361 sayılı Kanun’un 24/3.maddesi gereği üçüncü kişinin uğradığı zarardan müteselsilen sorumlu tutulmalıdır. Örneğin: Finansal kiralamaya konu bir binanın çatısındaki karların ya da buz sarkıtlarının temizlenmemesi sonucunda aşağı düşerek üçüncü kişiye zarar vermesi halinde, üçüncü kişi hem kiralayana hem de kiracıya karşı dava açılabilecektir. Fakat burada asıl sorumlunun kiracı olması sebebiyle kiralayan, üçüncü kişinin zararını giderdiği ölçüde kiracıya rücu edebilecektir. Araç işletenin sorumluluğu bakımından ise konu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85 ve müteakip maddelerinde düzenlenmiştir. Aracın uzun süreli kiralanması halinde kiracı işletendir. Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, işleten (kiracı) bu zarardan sorumludur (2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3, 85/1 maddesi, 6361 sayılı Kanun’un 24/3.maddesi).

4- Kiralananın Sözleşme Süresindeki Hasar Ve Zıyaına Katlanma Borcu: 6361 sayılı Kanun’un 24/3.maddesi’ne göre, “Malın sözleşme süresi içinde hasar ve zıyaı sorumluluğu kiracıya aittir. Bu sorumluluk ödenen sigorta miktarının karşılanmayan kısmı ile sınırlıdır ve aşan kısım kiracı tarafından karşılanmak zorundadır.” Burada finansal kiralama sözleşmesinin kurulmasından sözleşmenin sona ermesine kadar, malda tarafların kusuru olmaksızın meydana gelen hasar ve ziya halindeki sorumluluk düzenlenmektedir. Buradaki sorumluluk, malın usulüne uygun olarak kiracıya teslim edildiği andan itibaren başlatılmaktadır. TBK m. 136/2 şöyledir: “Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder. Kanun veya sözleşmeyle borcun ifasından önce doğan hasarın alacaklıya yükletilmiş olduğu durumlar, bu hükmün dışındadır.”

- Sözleşme süresi içerisinde malın tarafların kusuru olmaksızın hasar ve zıyaa uğraması halinde kiracı maldan her türlü faydayı elde edemese veya elde etmesi zorlaşsa dahi, kira bedelini sözleşme sonuna kadar ödemek zorundadır. Dikkat çekilmesi gereken bir başka husus: 6361 sayılı Kanun’un 24/5.maddesinin, sadece kiralananın sözleşmeye ve usulüne uygun olarak kiracıya teslim edilmesi halinde uygulanacağıdır. Aksi halde, istisna halinin şartları sağlanmadığı için TBK’nun 136/2.maddesindeki genel kural uygulanacak ve kiralayan malın hasar ve zıyaından sorumlu olmaya devam edecektir. Satım sözleşmesinin kurulduğu fakat finansal kiralama sözleşmesinin kurulmadığı dönemde kiracının hasar ve zıyadan sorumlu olmadığı açıktır. Kiralanan, kiracının kusuru ile hasar veya zıyaa uğrarsa, kiracının sorumluluğu TBK’nun 112 ve diğer ilgili maddeleri kapsamında belirlenecek, bununla birlikte kiracı kira bedelini ödemede temerrüde düşerse de, kiralananda kazara meydana gelecek zarardan TBK’nun 119.maddesi gereği sorumlu olacaktır.

5- Kiralananın Sigorta Primlerini Ödeme Borcu: 6361 sayılı Kanun’un 24/4.maddesine göre, “Kiralama konusu malın sigorta ettirilmesi zorunludur. Malın kimin tarafından sigorta ettirileceği sözleşmede gösterilir. Sigorta primleri kiracı tarafından ödenir.” Görüldüğü üzere kanun koyucu, sigorta primlerinin ödeme yükümlüsünün kiracı olduğunu belirtmesine karşı, sigortayı hangi tarafın yaptıracağı konusunu taraflara bırakmıştır. Uygulamada malı sigorta ettiren taraf genellikle kiralayan olmaktadır. Buna karşılık primleri ödeme borcu kiracıya aittir. Sigortayı hangi tarafın yaptıracağı sözleşmede kararlaştırılacaktır. İlgili kanun maddesinde sigorta yaptırılmasının zorunlu olduğu belirtilmesine karşın, sigortanın kapsamı hakkında herhangi bir düzenleme getirilmemiş olup, yaptırılacak sigortanın kapsam olarak en azından malın olağan rizikolara karşı korunmasını sağlaması gerekir.

- TBK’nun 302.maddesine göre, zorunlu sigortaları yaptırmaktan kiraya veren sorumlu tutulduğu halde, 6361 sayılı Kanun’daki hüküm gereğince malın sigortalanmasında baskın menfaat malın maliki olan kiralayana ait ise yükümlülüğün kiralayana ait olduğu, aksi takdirde kiracıya ait olduğu söylenebilir. Finansal kiralamaya, finansal kiralama sözleşmesine konu olan bir eşyanın (menkul veya gayrimenkulün) sigorta yaptırılmasında yükümlülük önceliği kanaatimce kiracıdadır. Kiralayan, malın maliki olması sebebiyle zaten bir teminata sahip durumdadır. Bu sebeplerle sigorta yapılması daha çok kiracının lehine olup sigorta yaptırma yükümlüsü de kiracıdır.                                            

- 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 15.maddesine göre; Türkiye’de yerleşik kişilerin, Türkiye’deki sigortalanabilir menfaatlerini, Türkiye’de faaliyette bulunan sigorta şirketlerine ve Türkiye’de yaptırmak zorunda oldukları ancak, uçak, gemi, helikopter, tekne vb. ulaşım araçlarının yurt dışından finansal kiralama yolu ile getirilmeleri durumunda ilgili sigortalatma işlemi, finansal kiralama sözleşmesi süresi ile sınırlı olarak Türkiye veya yurt dışından her hangi birisinde sigorta yaptırılabilecektir.

6- Kiralananın Zilyetliğini Üçüncü Bir Kişiye Devretmeme Borcu: Finansal kiralama sözleşmesinde kiralayan, malın zilyetliğini her türlü faydayı sağlamak üzere kiracıya devretmektedir. Malın gerçek sahibinin kiralayan olması, kiracıyı belli sınırlar dâhilinde hareket etmeye zorlamaktadır. Bu kapsamda kiracının, emin sıfatıyla zilyet kılındığı malın zilyetliğini üçüncü bir kişiye devretmemesi gerekir. Kural olarak kiracı, kiralananın zilyetliğini bir üçüncü kişiye devredemez.

- 6361 sayılı Kanun’un konuya ilişkin 26.maddesinde ise; “1) Kiracı, kiracılık sıfatını veya sözleşmeden doğan hak veya yükümlülüklerini, kiralayandan yazılı izin almak kaydıyla devredebilir. Bu devir nedeniyle finansal kiralama sözleşmesinde yapılan kiracı değişikliği, ilgisine göre 21 veya 22.madde çerçevesinde tescil edilir veya şerh olunur. 2) Konut finansmanı kapsamında yapılan finansal kiralama işlemlerinde kiracı, kiralayana bilgi vermek, diğer finansal kiralama işlemlerinde ise sözleşmede hüküm bulunmak kaydıyla finansal kiralama konusu malın zilyetliğini bir başkasına devredebilir.” Denilmektedir.

- Kiracının, malın zilyetliğini üçüncü kişiye devretmeme borcunun iki istisnası bulunmaktadır. Birincisi, malın kullanım hakkının kısmen/tamamen üçüncü şahsa devredilmesidir. Bu durumda kiracının kiracılık sıfatı devam etmektedir. İkincisi, Türk Borçlar Kanunu (TBK)’nun 205.maddesinde belirtildiği şekilde finansal kiralama sözleşmesinin üçüncü kişiye devredilmesi ve taraf sıfatının kaybedilmesidir. Madde gerekçesinde zilyetliği devir yasağının kiralayanı koruma amaçlı olduğu belirtildikten sonra, kiracının zilyetliği bir başkasına devredebilmesinin şartları; kiralayanın yazılı izninin olması, finansal kiralamaya konu malın ya da hakkın ilgili sicile tescil edilmesi veya şerh olunması, konut finansmanı kapsamında yapılan finansal kiralama işlemlerinde kiracının kiralayana bilgi vermesi ve diğer finansal kiralama işlemlerinde ise sözleşmede konuya ilişkin hüküm bulunması olarak açıklanmıştır.

- 6361 sayılı Kanun’un 26.maddesin bağlantılı olduğu genel hükümler; “Sözleşmenin Devri” başlıklı TBK’nun 205.maddesi, “Alt Kira ve Kullanım Hakkının Devri” başlıklı 322.maddesi ve “Kira İlişkisinin Devri” başlıklı 323.maddesidir. Bu hükümler, 6361 sayılı Kanun’un 26.maddesini tamamlayıcı nitelikte olup, niteliği uygun düştüğü ölçüde kıyasen finansal kiralama için de bu madde hükümlerinden faydalanmak gerekmektedir.

İstisnalar,

6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nun 26.maddesine göre, zilyetliğin üçüncü kişiye devri belli şartlarla mümkündür. Bu istisna halleri Türk Borçlar Kanunu (TBK) ile paralel olarak; Alt kira sözleşmesi, kiracının kiralanan üzerindeki kullanım hakkını devretmesi (alacağın devri) ile sözleşmenin yani kiracılık sıfatının devridir.

Alt finansal kiralama sözleşmesi, alt finansal kiralamada, kiracı finansal kiralama sözleşmesine dayalı olarak kiraladığı malı bu sefer kiralayan sıfatı ile başka bir alt kiracıya kiralamaktadır. Alt kira sözleşmesi olarak nitelenen bu ilişkinin sonuçlarını doğurabilmesi için kiracının yetkilendirilmiş olması gerekmektedir. Kiracının kiralananı farklı bir sözleşme ile üçüncü kişiye kısmen veya tamamen kiralamasına yönelik işlem alt kiralamadır. Burada ilk finansal kiralama sözleşmenin kiracısı, sonraki kira sözleşmenin kiralayanı konumunda olmaktadır. Alt kira sözleşmesinden bahsedebilmek için bir finansal kiralama sözleşmesi ile en az bir kira sözleşmesi bulunmalı, kiracı ile alt kiracı arasında sözleşme kurulmuş olmalı ve sözleşmelerin konuları özdeş olmalıdır.

- Finansal kiralama konusu malın alt kiralama sözleşmesi ile başkasına kiralanması için; Kiralayanın yazılı izninin alınması, alt kira sözleşmesinin ilgili sicile tescili veya şerhi, konut finansmanı kapsamındaki finansal kiralamalarda alt kira sözleşmesi konusunda kiracının kiralayanı bilgilendirmesi ve diğer finansal kiralamalarda ise sözleşmede konuya ilişkin bir hüküm bulunması şarttır. Alt kiralama sözleşmesi hakkında

ayrıntılı düzenleme içeren TBK’nın 322.maddesinin, kıyasen alt finansal kiralama sözleşmesi için de uygulanması gerekir. Her iki düzenleme karşılaştırıldığında; 6361 sayılı Kanun’un 26.maddesine göre tüm alt kira sözleşmeleri için kiralayanın yazılı izni aranmakta ve sözleşmenin sicile tescili veya şerhi zorunlu iken, TBK’nun 322.maddesinde sadece konut ve çatılı işyeri alt kiralarında bu izin aranmakta, diğer kiralarda aranmamakta ve ilgili sözleşmenin sicile tescili veya şerhi zorunluluğu bulunmamaktadır.  

- Finansal kiralama sözleşmesinde tarafların, kiralananın kiracı tarafından sözleşme boyunca hiçbir surette başka bir kişiye kiralanamayacağını kararlaştırarak alt kiralamayı baştan yasaklamaları mümkündür. Böyle bir kararlaştırmaya kanuni bir engel yoktur. Kiralayanın yazılı rızası olmaksızın alt kira sözleşmesi imzalayan kiracı, zilyetliği devretmeme borcuna aykırı davranmış olur. Kiralayanın bu sebeple uğrayacağı zarardan kiracı sorumlu olacaktır. Ayrıca durumun ağırlığına göre sözleşmenin feshi sonucu da doğabilecektir. Alt kira sözleşmesinin kurulması, kiralayanın kiracıya karşı mevcut olan hak ve yükümlülüklerinde bir değişiklik meydana getirmemektedir. Buna karşılık alt kiracının kullanım hakkı; asıl sözleşmenin amacı, öngördüğü kullanım şekli ve kapsamı ile sınırlıdır. Finansal kiralama sözleşmesi bakımından da, asıl finansal kiralama sözleşmesinin alt finansal kiralama sözleşmesine sınır teşkil ettiğini belirtmek gerekir. Bir başka deyişle, asıl kiracı hangi oranda kullanma ve yararlanma hakkına sahipse alt kiracı da en çok o oranda kullanma ve yararlanma hakkına sahip olabilecektir. TBK’nun 322/1.maddesinde, adi kira sözleşmesinde alt kiralama için “Kiraya verene zarar verecek bir değişikliğe yol açmamak” şartı yer almaktadır. Bu şartın finansal kiralama sözleşmesinde alt finansal kiralama bakımından da aranması gerekir.

Kiracının, kiralanan üzerindeki kullanma hakkını üçüncü kişiye devretmesi, 6361 sayılı Kanun’un 26/1.maddesine göre, kiracının finansal kira sözleşmesinden doğan hak veya yükümlülüklerini, kiralayandan yazılı izin almak kaydıyla üçüncü kişiye devretmesi mümkündür. TBK’nun 322/1.maddesi de aynı yönde olup, hükümde kiracının kiraya verene zarar verecek bir değişikliğe yol açmamak koşuluyla kullanım hakkını başkasına devredebileceği düzenlenmiştir. Finansal kiralama sözleşmesi bakımından, kiracının kullanma hakkı dışındaki diğer haklarını da üçüncü kişiye devretmesinin mümkün olduğu söylenebilir. Bilindiği üzere alacağın devri için devredenin imzası yeterli ve şarttır. Ayrıca alacağın devrinin bir tasarrufi işlem olması nedeniyle devredenin devredilen üzerinde tasarruf yetkisi ve tasarruf ehliyeti de bulunmalıdır. Alacağın devri ivazlı ya da ivazsız olabilmektedir. Alacağın devri kanunen adi yazılı şekle tabidir (TBK 184/1.maddesi). Alt kira sözleşmesi bakımından aranan şartlar ile kullanma hakkının devri için aranan şartlar aynı olup, kullanma hakkının ve sözleşmeden doğan diğer hakların devri için de işlemin kiralayana zarar verici bir değişikliğe yol açmaması ve kiralayanın yazılı rızasının bulunması gerekmektedir.

Finansal kiralama sözleşmesinin devri suretiyle kiracı tarafın değişmesi, 6361 sayılı Kanun’un 26/1.maddesinde, açıkça kiracının, kiracılık sıfatını kiralayandan yazılı izin almak kaydıyla üçüncü kişiye devredebileceği ifade edilmiş olup, TBK’nun 323.maddesinde ise Kiracı, kiraya verenin yazılı rızasını almadıkça, kira ilişkisini başkasına devredemez. Kiraya veren, işyeri kiralarında haklı sebep olmadıkça bu rızayı vermekten kaçınamaz. Kiraya verenin yazılı rızasıyla kira ilişkisi kendisine devredilen kişi, kira sözleşmesinde kiracının yerine geçer ve devreden kiracı, kiraya verene karşı borçlarından kurtulur. İşyeri kiralarında devreden kiracı, kira sözleşmesinin bitimine kadar ve en fazla iki yıl süreyle devralanla birlikte müteselsilen sorumlu olur.”  Denilmiştir. Görüldüğü üzere her iki kanunda da belirtilen kiralayan tarafın değil, kiracı tarafın değişmesidir. Türk Borçlar Kanunu’nun “Sözleşmenin devri” başlıklı 205.maddesi aynen, “Sözleşmenin devri, sözleşmeyi devralan ile devreden ve sözleşmede kalan taraf arasında yapılan ve devredenin bu sözleşmeden doğan taraf olma sıfatı ile birlikte bütün hak ve borçlarını devralana geçiren bir anlaşmadır. Sözleşmeyi devralan ile devreden arasında yapılan ve sözleşmede kalan diğer tarafça önceden verilen izne dayanan veya sonradan onaylanan anlaşma da, sözleşmenin devri hükümlerine tabidir. Sözleşmenin devrinin geçerliliği, devredilen sözleşmenin şekline bağlıdır. Kanundan doğan halefiyet hâlleri ile diğer özel hükümler saklıdır.” Denilmektedir. Sözleşmenin devri, TBK ile getirilen yeni bir düzenlemedir. Gerekçede de belirtildiği üzere, sözleşmenin devri ile devre konu sözleşmeden doğan tüm haklar ve borçlar üçüncü kişiye devredilmektedir. Bu yolla sözleşmenin tarafı değişmekte, sözleşmenin içeriği ise aynı kalmaktadır. Kiracılık sıfatının devrinde de yazılı rıza şartı aranmaktadır.

- Finansal kiralama sözleşmesinde kiracılık sıfatının devri bakımından; 6361 sayılı Kanun’un 26.maddesi, Türk Borçlar Kanunu’nun 205 ve 323.maddeleri birlikte ele alınmalıdır. Sözleşmenin devri için ilk olarak geçerli ve yürürlükte olan bir sözleşme olmalıdır. Geçersiz ya da sona ermiş bir sözleşmenin devrinden bahsedilemez. İkinci olarak kiralayan, kiracı ve kiracılık sıfatını devralmak isteyen arasında devre ilişkin anlaşma olmalıdır. Bu anlaşma ya üç taraflı bir anlaşma şeklinde ya da kiralayanın devir sözleşmesine sonradan onay vermesi şeklinde olmaktadır. Finansal kiralama sözleşmesinde kiracılık sıfatının üçüncü kişiye geçtiğinin ilgili sicile tescil edilmesi veya şerh verilmesi gerekmektedir.

7- Sözleşme Sonunda Kiralananı Kiralayana İade Etme Borcu: Finansal kiralama sözleşmesinde malın gerçek maliki kiralayan, sözleşme boyunca maldan sözleşmeye uygun olarak her türlü faydayı sağlayabilen ve onu kullanabilen ise kiracıdır. Sözleşme süresi sona erdiğinde kural olarak kiracı, malı kiralayana iade etmekle yükümlüdür. Ancak, sözleşmede açıkça kararlaştırılması halinde kiracıya alım hakkı tanınabilmektedir. Kiracının sözleşme süresi sona erdiğinde malı satın alma hakkı ile almadığı takdirde iade etme borcu, 6361 sayılı Kanun’un 23 ve 32.maddesinde düzenlenmiştir.

- Finansal kiralama sözleşmesi süresi sonunda kiracının malı satın alma hakkına sahip olması için mutlaka taraflarca sözleşmede bu hususun kararlaştırılması gerekir. Aksi takdirde, kiracı malı iade etmek zorundadır. Taraflar arasında kiracıya böyle bir hak tanınmışsa kiracının satın alma hakkının bulunduğundan bahsedilebilecektir. Sözleşme sona erdiğinde, sözleşmeden doğan satın alma hakkını kullanmayan veya bu hakkı bulunmayan kiracı finansal kiralama konusu malı derhâl geri vermekle mükelleftir. İade etme yükümlüsü kiracı olduğuna göre buna ilişkin giderlere de kiracı katlanmalıdır. Sözleşme sona erdiğinde malı iade etmek kiracı için borç niteliğinde olduğundan ifa kapsamında sökme, nakil gibi işlemler sırasında meydana gelebilecek hasar ve zıyadan da kiracı sorumludur. Sözleşme sona erdiğinde kural olarak kiracı, malı derhal kiralayana iade etmelidir. Bunun tek istisnası ise, sözleşmede kiracıya sözleşme sonunda malı satın alma hakkı tanınmış ve kiracının bu hakkını kullanmış olmasıdır.

- 6361 sayılı Kanun’un 2/6.maddesi gereği, borcun ifası konusunda genel hükümlerin (TBK’nun 334 ve 335.maddeleri) uygulanması gerekmekte olup, kiracı kiralananı ne durumda teslim almışsa, sözleşme sonunda o durumda iade ile yükümlüdür. Ancak kiracı, sözleşmeye uygun kullanımın kiralananda meydana getirdiği olağan eskimelerden ve bozulmalardan sorumlu olmayacaktır. Sözleşmeye aykırı şekilde kullanımdan kaynaklanan ve olağan kullanımı aşan eskime ve yıpranmalardan kiracı sorumlu olacaktır. Kiralayan, malı iade alırken kiralananın durumunu gözden geçirmek ve kiracının sorumlu olduğu eksiklikleri ve ayıpları ona derhal yazılı olarak bildirmek zorundadır. Bu bildirim yapılmazsa, kiracı her türlü sorumluluktan kurtulur.

- Finansal kiralama sözleşmesinin süresi dolduktan ve sözleşme sona erdikten sonra kiracının malı satın alma hakkını kullanabilmesi için tüm kira bedellerini ödemiş olması gerekmektedir. Bununla birlikte kiracının sözleşme sona erdiğinde alım hakkını kullanabilmesi için sözleşmenin sona ermesinin “süre bitimi sebebiyle” olması gerekmektedir. Son olarak, iade yükümlülüğüne rağmen sözleşme süresi dolduğunda kiracının malı iade etmemesi halinde kiralayan, iadenin yapılmaması sebebiyle uğradığı zararı kiracıdan talep edebilir.

Önemli Not: Bu makalemizin IV- FİNANSAL KİRALAMA SÖZLEŞMESİNDE TAFARLARIN BORÇLARI/ YÜKÜMLÜLÜKLERİ başlığı altında yer alan bilgilerin tamamına yakını, İzmir Ekonomi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Öğrencisi Barışcan KÖKTÜRT tarafından hazırlanan ve Mayıs 2018’de yayınlanan “Finansal Kiralama Sözleşmesinde Tarafların Borçları” isimli Tez Çalışmasından (kısaltılarak) alıntı yapılmış olup, bazı durumlarda da kişisel görüşlerimizle desteklenmiş ve ilaveler yapılmıştır.

V- FİNANSAL KİRALAMADA İTHALAT VE İHRACAT İŞLEMLERİ

A- İthalat İşlemleri

a) Katılım bankaları, kalkınma ve yatırım bankaları ile finansal kiralama şirketlerinin yaptıkları normal ithalatlar, genel mevzuat hükümlerine tabidir. Gümrük vergisi ve KDV, ilgili eşyalara ilişkin normal oranlar üzerinden tahsil edilir.

b) 20/12/2010 tarih ve 2010/1180 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan İstatistik Pozisyonlarına Bölünmüş Türk Gümrük Tarife Cetvelinin (Tablo I’de ayrıntılı yer alan); gümrük tarife istatistik pozisyonlarında yer alan ve amortismana tabi iktisadi kıymet niteliği taşıyan makine ve cihazların yeni ve kullanılmamış olmaları şartıyla (kullanılmış olanları ile aksam, parça, aksesuar ve teferruatları hariç) finansal kiralamaya konu olmak üzere, 6361 sayılı Kanun kapsamında finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketlerine teslimi ve bu malların adı geçen şirketler tarafından kiralanması ve teslimi % 1 oranında KDV’ye tabidir.

Kişisel görüşümüz: Tablo I’de ayrıntılı yer alan söz konusu eşyaların finansal kiralamaya konu olmak üzere/finansal kiralama amacıyla 6361 sayılı Kanun kapsamında finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketleri tarafından ithal edilmesi durumunda; Gümrük vergisi muafiyeti ve KDV istisnası uygulanmayıp, bunun yerine olağan (normal ithalatta o eşyalar için uygulanan gümrük vergisi oranları tatbik edilerek) gümrük vergisi ile % 1 oranında KDV tahsil edilir. Tablo I’in dışındaki eşyaların ithalatında ise normal uygulanan gümrük vergi oranları ve KDV oranları uygulanır.

c) Yatırım teşvik belgesi kapsamında yer alan makine ve teçhizatın tamamı veya bir kısmı finansal kiralama yoluyla temin edilebilir, söz konusu eşyalar gümrük vergisi muafiyeti ve KDV istisnası uygulanarak ithal edilebilir. Kiralayanın (finansal kiralama şirketinin) gümrük vergisi muafiyeti ve KDV istisnası desteklerinden yararlanabilmesi için, teşvik belgesi sahibi yatırımcı ile sözleşme yapmış olması ve sözleşme kapsamı yatırım mallarını sözleşme yaptığı yatırımcıya kiralaması, Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü’nce de finansal kiralamaya konu makine ve teçhizat listesinin onaylanmış olması gerekir. Finansal kiralama şirketleri, yatırımcının teşvik belgesi dikkate alınarak finansal kiralama şirketi adına düzenlenen ve teşvik belgesini düzenleyen mercice onaylanan finansal kiralama işlemine konu makine ve teçhizat listesi ile ithalat işlemleri gerçekleştirilir. Finansal kiralama şirketleri aracılığıyla gerçekleştirilecek yatırımlara ilişkin finansal kiralama şirketlerinin teşvik belgesi sahibi firmalara kiralanmak üzere teslim alacakları veya ithal edecekleri makine ve teçhizatlar KDV’den istisnadır. Bu işlemlerde yatırımcı, finansal kiralama şirketleri ile müteselsilen sorumludur. Finansal kiralama şirketinin teşvik belgesi ile ilgili sorumluluğu, kendisine devri gerçekleşen kısmı ile sınırlıdır (6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nun 35.maddesi, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 13/d.maddesi, KDV Genel Uygulama Tebliği, 2012/1 sayılı Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararın Uygulanmasına İlişkin Tebliğin 20.maddesi ile Yatırım Teşvikle İlgili 9 Seri Nolu Gümrükler Genel Tebliğinin 11.maddesi).

- Yatırım teşvik belgesi kapsamında ithal edilen ve finansal kiralama sözleşmesine konu olan makine ve teçhizat için, finansal kiralama sözleşmesinin feshi nedeniyle, finansal kiralama şirketine yapılan teslim sırasında alınmayan KDV, teslim tarihinde uygulanan oran esas alınmak suretiyle 3065 sayılı KDV Kanununun 13/d. maddesi çerçevesinde tahsil edilir.

Diğer taraftan, KDV Kanununun 48.maddesinde ise, bu Kanuna göre vergisi ödenmeden veya eksik ödenerek yurda sokulan eşyaların hiç alınmamış veya eksik alınmış katma değer vergisi hakkında, Gümrük Kanunundaki esaslara göre işlem yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

Bu itibarla, Yatırım teşvik belgesi kapsamında ithal edilen ve finansal kiralama sözleşmesine konu olan makine ve teçhizat için, finansal kiralama sözleşmesinin feshi nedeniyle teşvik belgesinin iptal edilmesi halinde, söz konusu makine ve teçhizata ait serbest dolaşıma giriş beyannamesinin tescil edildiği tarihte geçerli olan KDV oranı uygulanır (Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün 2011/9 Sayılı Genelgesi).

Not: Yatırım Teşvik Belgesi Hakkında Daha Geniş Bilgi Edinmek İsteyenler,  08.07.2020 Tarihinde “Muhasebetr.Com” Sitesinde, 13.07.2020 Tarihinde İstanbul Gümrük Müşavirleri Derneği “igmd.org.tr” Sitesinde Yayınlanan, “Yatırım Teşvik Tedbirlerine Kısa Bir Bakış (1) (2) ve (3)” Başlıklı Makalemize Müracaat Edebilirler.

d) Yurt dışından yapılacak finansal kiralamalarda; Yapılacak finansal kiralama sözleşmeleri Birlik tarafından tescil edilir. Eşyaların ithali ise: 1- Satın alma hakkı bulunmayan bir sözleşmeye dayanarak veya bu hak bulunsa dahi teşvik belgesinde gümrük muafiyetinden yararlanması öngörülmemiş malların Türkiye’ye girişinde, gümrük mevzuatının süre kısıtlaması hariç, sözleşme süresine bağlı olarak 4458 sayılı Gümrük Kanununun geçici ithalat rejimine dair hükümleri uygulanır. Sözleşme süresi sonunda kesin ithalatın yapılmaması ve finansal kiralama konusu malların kiralayana iade edilmek üzere yurt dışına çıkarılmak istenmesi hâlinde daha önce alınan teminat 4458 sayılı Kanun hükümlerine göre çözülür.             2- Sözleşme süresi sonunda finansal kiralama konusu malların kesin ithalatının yapılması hâlinde, gümrük yükümlülüğünün başladığı tarihteki cari kur ve 4458 sayılı Kanunun eşyanın gümrük kıymetine ilişkin hükümlerine göre belirlenecek kıymet üzerinden hesaplanacak gümrük vergileri ve ek mali yükümlülükler tahakkuk ve tahsil olunur (6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nun 21 ve 36.maddeleri).

4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 28.maddesinin b fıkrasına göre; İthal eşyasının fiilen ödenen veya ödenecek fiyatından ayırt edilebilmeleri koşuluyla sınai tesis, makine, teçhizat, kalıp gibi, ithal eşyası için ithalattan sonra yapılan inşa, kurma/kurulum, montaj, bakım (onarım) veya teknik yardıma ilişkin giderler, gümrük kıymetine dahil edilmez. Şayet, bahse konu inşa, kurma/kurulum, montaj, bakım (onarım) veya teknik yardıma ilişkin giderler ilgili faturasında, sözleşmesinde, vb. ithal belgelerinde, ithal edilen sınai tesisi, makine, teçhizat, kalıp, fikstür vb. ithal eşyasının kıymetinden ayrı şekilde, ayrı bir kalem olarak belirtilmemişse, ithal edilen eşyanın kıymetinden ayrılamıyor ise: Genel kıymet kuralları gereği, ithalat sırasında gümrük idaresince, ithal edilen esas eşyanın kıymetiyle birlikte, ithal eşyasının kıymeti olarak değerlendirilir ve yukarıda (a, b, c ve d fıkralarında) belirtilen şekilde işlem yapılır, ilgili ithalat işlemi gerçekleştirilir.

Ancak: İthal eşyasının fiilen ödenen veya ödenecek fiyatından ayırt edilebilmeleri koşuluyla söz konusu inşa, kurma/kurulum, montaj, bakım (onarım) veya teknik yardım ve benzeri giderlerin hizmet ithalatı olması, hizmetin Türkiye'de yapılması ve/veya hizmetten Türkiye'de faydalanılması nedeniyle Katma Değer Vergisine tabi olup, ilgili vergi dairesine sorumlu sıfatıyla 2 Nolu KDV Beyannamesiyle beyanda bulunularak, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 1, 6, 8, 9, 10 ve 24.maddeleri, Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği ve ilgili diğer mevzuat hükümleri gereği, genel vergi oranı (% 18) üzerinden sorumlu sıfatıyla KDV tevkifatı yapılması gerekir. Ayrıca, söz konusu giderler, genelde, bu hizmetleri yerine getiren işçi, teknik eleman, tekniker, mühendis vb. kişilere ödenen ücretler (serbest meslek kazancı) şeklinde karşımıza çıktığı için 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu (Stopaj) hükümleri, ilgili “ÇVÖA” hükümleri, ilgili kişilerin bir yıl içinde toplam 183 günden fazla Türkiye’de kalıp kalmadıkları, vb. hususları dikkate alınarak stopaj açısından da incelenip değerlendirilmesi gerekir.   

- Gümrük Tarife Cetveli İzahnamesinde yer alan yorum kurallarında açıkça belirtildiği üzere; bir eşyayı oluşturmak için gerekli aksam ve parçanın, nihai ürünün oluşturulması için yeter sayıda olması, montaj işleminden sonra bakiye vermemesi gerekmektedir. Nihai ürünün tamamlanmasının ardından arta kalan her parça Genel Yorum Kuralları uyarınca kendi ait olduğu tarife pozisyonunda sınıflandırılacaktır. Tarife mevzuatında aksam, parça ve aksesuarın belirleyici bir tanımı bulunmamaktadır. Bununla birlikte ulusal ve uluslararası tarife yazınından yola çıkılarak;

- Aksesuar; Bir makine, ekipman veya cihazın işlevine esastan bir etkisi olmayan ikincil ve tali bir işlevi olan ancak makine, ekipman veya aletin etkinlik ve verimliliğini artıran eşya,

- Aksam parça; Kullanılacağı ürünün işlevinde esas bir etkisi olan ve ürün tasarımının mütemmim bir cüzü olan, bir makine, ekipman veya cihazın teşhis edilebilir bir bileşeni olan eşya,

Şeklinde tanımlanabilir. Bu bağlamda hem aksam parça hem de aksesuar olarak nitelendirilen eşyanın ait olduğu makine, ekipman veya cihazın işlevinde esas veya tali bir rolünün olduğunu kabul etmek gerekmektedir.

Yukarıda yer alan açıklamalar doğrultusunda; 1) Finansal Kiralama kapsamında ithalata konu nihai ürünün oluşturulması için aksam parça ve aksesuarın yeter sayıda olması gerekmekte olduğundan bakiye kısım için 2007/13033 sayılı Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisinin Tespitine İlişkin Karar eki I sayılı Listesinin 17.sırasının tatbik edilmemesi (yani, işleme konu olan malın tabi olduğu katma değer vergisi oranının uygulanması.) söz konusu bakiye kısmın kıymetinin ayrı olarak faturalandırılmamış olması durumunda 2012/39 sayılı Gümrükler Genel Müdürlüğü Genelgesinin 2/b maddesi hükmü çerçevesinde [İthal edilmek istenilen eşyaya ilişkin fatura ibraz edilmemesi durumunda ilgili gümrük müdürünün veya görevlendireceği bir müdür yardımcısının başkanlığında gümrük muayene memurunun bulunduğu en az üç kişilik bir komisyon tarafından, eşyanın piyasa fiyatı ve daha önce ithali yapılan aynı veya benzer eşya için tespit edilen fiyatlar da dikkate alınmak suretiyle eşya kıymeti tespit edilecektir. Bu şekilde tespit edilecek kıymetten amortisman düşülmeyecektir.] işlem tesis edilmesi,

2) Nihai ürünü oluşturan yeter sayıdaki eşya dışında kalan bakiye kısmının muayene memurunca tespitinin mümkün olmaması halinde, masrafları beyan sahibine ait olmak üzere gümrüğe en yakın sanayi odası veya makine mühendisleri odasına ekspertiz raporu düzenlettirilmesi ve alınacak sonuca göre yukarıda yer alan hususlar çerçevesinde gereğinin ifası gerekir (Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün 2015/12 Sayılı Genelgesi).    

e- Finansal Kiralama Yoluyla Geçici İthal Edilecek Eşyaya İlişkin İşlemlerin Aşağıda Yer Alan Açıklamalar Çerçevesinde Yürütülmesi Gerekir:

1. Finansal Kiralama Yoluyla Geçici İthal Edilen Eşya; 21.11.2012 tarihli 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanununun 21.maddesi çerçevesinde yurt dışından yapılacak finansal kiralama sözleşmeleri, Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Birliğince tescil edilerek Ticaret Bakanlığı’na bildirildikten sonra ilgili gümrük idaresine gönderilir.

Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu kapsamında geçici ithali yapılacak eşyaya ilişkin olarak ilgili gümrük idaresince geçici ithalat beyannamesinin tasdikli bir örneğinin işlemin tamamlanmasını müteakip Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Birliği'ne gönderilmesi gerekir.

2. Finansal Kiralama Yoluyla Geçici İthal Edilen Uçaklar ve Ambulans Helikopterler; Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Birliği tarafından finansal kiralama yoluyla geçici ithal edilecek uçaklara ilişkin finansal kiralama sözleşmesinin tescilini müteakip, Birlik tarafından tescil, ilgili firma, Ticaret Bakanlığı ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'ne bildirilmektedir.

Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Birliği tarafından tescil edilen finansal kiralama sözleşmesi ile buna ilişkin yazının Bakanlığımıza (Ticaret Bakanlığı’na) gönderilmesi ve söz konusu belgelerin geçici ithal işlemlerinin yapılacağı gümrük idaresine gönderilmesi sürecinde geçici ithali yapılacak uçakların sefere konulmasında gecikmeler söz konusu olabilecektir. Bu itibarla, sadece finansal kiralama yoluyla geçici ithali yapılacak uçaklarla sınırlı olmak üzere, Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Birliği'nin ilgili firmaya muhatap yazısı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nün teknik uygunluk yazısı, proforma fatura ve finansal kiralama sözleşmesinin ilgili gümrük idaresine ibraz edilmesi halinde, uçaklara ilişkin geçici ithal işlemlerinin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Birlik tarafından sözleşme ve üst yazı Bakanlığımıza gönderilmeyip, ilgili gümrük idaresine gönderilir. Gümrük idaresi, söz konusu belgeler ile işleme ait evrakı karşılaştırır.

Diğer taraftan, Finansal kiralama sözleşmelerinin herhangi bir sebeple (süre uzatımı, kiralayan şirketin değişmesi, vb.) tadil edilmesi veya ilk sözleşmede yer alan süre uzatımı opsiyonlarının kullanılması halinde, söz konusu tadil sözleşmeleri ve süre uzatımı opsiyonunun kullanıldığına dair belgeler, firmalar tarafından Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Birliği'ne tevdi edilmektedir. Birlik tarafından dosyasına derç edilen tadiller, ilgili gümrük idaresi ve ilgili firmaya bildirilir.

Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Birliği'nin tadil sözleşmesinin dosyasına derç edildiğine ilişkin olarak firmaya muhatap yazısının ve tadil sözleşmesinin ilgili gümrük idaresine uçağın yurtta kalma süresi içerisinde ibraz edilmesi halinde, uçağın geçici ithalat rejimi altında kalma süresinin sözleşme hükümlerine göre uzatılarak BİLGE Sistemi'nde "Rejim Bitiş Tarihi" hanesine işlenmesi gerekir. Finansal kiralama yoluyla geçici ithal edilen uçakların yurtta kalma süresinin sona ermesinden sonra süre uzatımına ilişkin belgelerin ibraz edilmesi halinde, aşılan süreye göre 4458 sayılı Gümrük Kanununun 241.maddesinin 3.fıkrasının (1), 4 üncü fıkrasının (g) bentlerine göre işlem tesis edilmesi; uçağın yurtta kalma süresinin bitiminden itibaren iki ay içerisinde gümrük idaresine herhangi bir başvuru olmaması durumunda ise, Gümrük Kanununun 238.maddesinin uygulanarak söz konusu uçağın gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulması gerekmektedir.

- Özel donanımlı ambulans helikopterlerin finansal kiralama yoluyla geçici ithalatına ilişkin işlemler de bu madde kapsamında yapılır.

3. Ticari (Adi) Kiralama veya Finansal Kiralama Kapsamındaki Geçici İthalat İşlemlerinde (15) ve (91) Kodları; 4458 sayılı Gümrük Kanununun 128 ilâ 134.maddeleri ile Gümrük Yönetmeliğinin 378.maddesi çerçevesinde geçici ithaline izin verilen eşyanın yurt dışından ticari (adi) kiralama ile getirilmesi de mümkün bulunmaktadır.

Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı (TÜİK) tarafından, ticari (adi) kiralama ya da finansal kiralama yoluyla ithal edilen eşyanın gerek dış ticaret istatistiklerine gerekse ödemeler dengesi hesaplarına daha sağlıklı yansıtılmasının gerektiği; bu nedenle ticari (adi) kiralama ile ithal edilen eşyanın, kira süresi sonunda yeniden ihraç edileceği için dış ticaret istatistiklerine dahil edilmediği, ancak ödemeler dengesi hesapları için ayrı kayıt edilerek raporlandığı; beyannamenin 24 numaralı alanındaki sözleşme kodlarının finansal kiralama için "15", ticari (adi) kiralama için "91" olarak kullanılması gerektiği; söz konusu sözleşme kodlarının doğru olarak beyan edilmemesi nedeniyle finansal kiralama ile yapılan ithalatları sağlıklı tespit etmenin mümkün olmadığı, bu nedenle zaman zaman dış ticaret değerlerinde geriye dönük düzeltmeler yapılması gerektiği; finansal kiralama yoluyla yapılan geçici ithalatta, Gümrük Yönetmeliği eki Gümrük Beyannamesi Kullanma Talimatı EK 14 kapsamında Bakanlığımız web sayfasında yer alan "İşlemin Niteliğine İlişkin Kodlar" içinde yer alan sözleşme kodlarının doğru şekilde beyan edilmesi istenilmektedir.

Bu itibarla, ticari (adi) veya finansal kiralama kapsamındaki geçici ithalat işlemlerinde, Gümrük Yönetmeliğinin eki Gümrük Beyannamesi Kullanma Talimatı Ek-14 kapsamında Bakanlığımız web sayfasında yer alan "İşlemin Niteliğine İlişkin Kodlar" içinde yer alan (15) ve (91) kodlarının doğru olarak beyan edilip edilmediği hususunda özen gösterilmesi gerekir (Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün 2014/1 Sayılı Genelgesi).    

 B- İhracat İşlemleri

a) Finansal Kiralama Yoluyla Yapılacak İhracat Talepleri: Kiracı firma veya kuruluşla yapılan sözleşmenin aslı veya noter tasdikli örneği ile sözleşmenin yeminli tercümanca yapılmış olan Türkçe tercümesi ile birlikte çıkış işlemlerinin yapılacağı gümrük müdürlüğüne yapılır. Gümrük müdürlüğü tarafından onaylanan beyanname izin hükmündedir. Finansal kiralama yoluyla yapılacak ihracatta süre, Gümrük Kanununun 168 inci maddesinde belirtilen 3 yıllık süreyi aşamaz. Ancak bu süre, bitiminden önce başvurulmak kaydıyla, ilgili gümrük müdürlüğünce finansal kiralama sözleşmesinde belirlenen süre kadar uzatılır (Hariçte İşleme-Geçici İhracatla ilgili 1 sayılı Gümrükler Genel Tebliği’nin 10.maddesi).

- Yürürlükteki İhracat Rejimi ve Finansal Kiralama (leasing) Mevzuatı çerçevesinde kredili veya kiralama yoluyla yapılan ihracatta, ihracat bedelinin kredili satış veya kiralama sözleşmesinde belirlenen vade tarihlerini izleyen 90 gün içinde yurda getirilmesi zorunludur (30525/04.09.2018 sayı ve tarihli RG’de yayınlanan Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin “İhracat Bedelleri Hakkında 2018-32/48 sayılı” Tebliğin 5.maddesi, TC.Merkez Bankasınca yayımlanan İhracat Genelgesi’nin 7.maddesi).

b) Ticari Kiralama Yoluyla Yapılacak İhracat Talepleri: Kiracı firma veya kuruluşla yapılan sözleşmenin aslı veya noter tasdikli örneği ile sözleşmenin yeminli tercümanca yapılmış olan Türkçe tercümesi; kiraya verilen eşyanın motorlu kara nakil vasıtası olması durumunda ise ayrıca bahse konu aracın motorlu araç tescil belgesinin bir örneği ile birlikte, çıkış işlemlerinin yapılacağı gümrük müdürlüğüne yapılır. Gümrük müdürlüğü tarafından onaylanan beyanname izin hükmündedir. Ticari kiralama konusu eşyanın mülkiyetinin kiraya verene ait olmaması durumunda, eşyanın mülkiyetinin başkasına ait olduğuna ilişkin noterde tanzim ettirilmiş muvafakatname ibraz edilir. Ticari kiralama konusu eşyanın, finansal kiralama yoluyla elde edilmiş olması durumunda, söz konusu eşyanın finansal kiralama yoluyla elde edildiğine ilişkin kiralayan ile kiraya veren arasında yapılan sözleşme ve kiralayan kişi tarafından noterden tanzim ettirilmiş muvafakatname ibraz edilir. Ticari kiralama yoluyla yapılacak ihracatta süre, Gümrük Kanununun 168.maddesinde belirtilen 3 yıllık süreyi aşamaz. Ancak bu süre, bitiminden önce başvurulmak kaydıyla, ilgili gümrük müdürlüğünce ticari kiralama sözleşmesinde belirlenen süre kadar uzatılabilir (Hariçte İşleme-Geçici İhracatla ilgili 1 sayılı Gümrükler Genel Tebliği’nin 9.maddesi).

- Ticari kiralama yoluyla geçici ihracı yapılan eşyanın devrine ilişkin izin süresi içerisinde yapılan taleplerin, devri engelleyici başka herhangi bir hususun bulunmadığının anlaşılmasını müteakip devir sözleşmesinin yanı sıra ticari kiralama yoluyla geçici ihracı yapılan eşya için çıkışta aranan belgeler de yeniden aranmak suretiyle gümrük idarelerince karşılanması mümkündür.

Gümrük idaresince devre izin verilmesi halinde, ticari kiralama yoluyla ihracı yapılan eşya için verilen geçici ihracat beyannamesine ilişkin BİLGE sistemdeki kayıtların düzeltilebilmesini (Kayıtlara devralan firmanın isim, ınvan ve vergi numarasının yazılmasını) teminen eşyayı devralan firmaya ait vergi numarasının Müsteşarlığımıza bildirilmesi gerekir (Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün 27.06.2011 Tarih ve 14862 Sayılı Tasarruflu Yazısı).

- İlgili mevzuat hükümlerine göre yurt dışına geçici ihracı yapılan malların verilen süre veya ek süre içinde yurda getirilmemesi veya bu süreler içerisinde satılması halinde satış bedelinin süre bitiminden veya kesin satış tarihinden itibaren 90 gün içinde yurda getirilmesi zorunludur. İhracat işlemlerine ait sözleşmelerde bedellerin tahsili için fiili ihraç tarihinden itibaren 180 günden fazla vade öngörülmesi durumunda, bedellerin vade bitiminden itibaren 90 gün içinde yurda getirilmesi zorunludur (Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin “İhracat Bedelleri Hakkında 2018-32/48 sayılı” Tebliğin 5.maddesi, TC.Merkez Bankasınca yayımlanan İhracat Genelgesi’nin 7.maddesi).

{{{ Türkiye’de yerleşik kişiler tarafından gerçekleştirilen ihracat işlemlerine ilişkin bedeller, ithalatçının ödemesini müteakip doğrudan ve gecikmeksizin ihracata aracılık eden bankaya transfer edilir veya getirilir. Bedellerin yurda getirilme süresi fiili ihraç tarihinden itibaren 180 günü geçemez. İhracat bedellerinin beyan edilen Türk parası veya döviz üzerinden yurda getirilmesi esastır. Ancak, döviz üzerinden yapılacağı beyan edilen ihracat karşılığında farklı bir döviz cinsinin veya Türk parası üzerinden yapılacağı beyan edilen ihracat karşılığında döviz getirilmesi mümkündür (İhracat Bedelleri Hakkında 2018-32/48 sayılı Tebliğin 3.maddesi, TC.Merkez Bankasınca yayımlanan İhracat Genelgesi’nin 4 ve 5.maddeleri).

- İhraç edilen malların bedelinin süresinde yurda getirilmesinden ve ihracat hesabının süresinde kapatılmasından ihracatçılar sorumludur. Alacak hakkının satın alınması suretiyle ticari riskin bankalar veya faktoring şirketlerince üstlenilmesi durumunda, ihracat bedelinin yurda getirilmesi ile ilgili sorumluları belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir. İhracata aracılık eden bankalar ihracat bedellerinin yurda getirilmesini izlemekle yükümlüdür (İhracat Bedelleri Hakkında 2018-32/48 sayılı Tebliğin 6.maddesi).

- Süresini aşarak geri getirilen, geri getirilmeyen ve kesin ihracata dönüştürülen eşya: 1) Eşyanın süresi içinde mücbir sebep belgesi ibrazı ile süre uzatımı talebi olmaksızın 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 168.maddesinin birinci fıkrasında belirtilen üç yıllık süreyi veya üç yıllık sürenin üzerinde gümrük idaresince uzatılan süre varsa bu süreyi aşarak geri getirilmesi halinde, Gümrük Kanunu’nun 241 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (ı) bendi uyarınca usulsüzlük cezası tatbiki ile gümrük vergileri tahsil edilerek serbest dolaşıma giriş rejimi hükümleri uygulanır. 2) Eşya, Kanunun 168 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen üç yıllık süre aşılmaksızın, ek süreler dahil verilen sürelerin aşılarak geri getirilmesi halinde, Kanunun 241 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (ı) bendi uyarınca usulsüzlük cezası tatbiki ile gümrük vergileri tahsil edilmeden serbest dolaşıma sokulur. 3) Geçici ihracat eşyasının, Kanunun 168 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen üç yıllık süre ile varsa gümrük idaresince verilen ek süreler bitiminde geri getirilmediğinin tespit edilmiş olması halinde; ihracat vergilerine tabi eşyadan bu vergiler tahsil edilir. Ancak, eşyanın daha sonra serbest dolaşıma sokulmak istenmesi halinde, birinci fıkra hükümleri uygulanır. 4) Geçici ihracat eşyasının, tabi olduğu mevzuat hükümleri uyarınca ilgili kurumunca veya gümrük idaresince verilen süre ile varsa verilen ek sürelerin veya gümrük idaresince verilen böyle bir süre yoksa Kanunun 168 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen üç yıllık süre ile varsa verilen ek sürelerin bitiminden önce, geçici ihracatın kesin ihracata dönüştürülmek istenmesi halinde, kesin ihracata ilişkin gümrük beyannamesinin düzenlenmesi ve ihracat rejimine ilişkin tüm mevzuat hükümlerine uyulmuş olması kaydıyla geçici ihracata konu eşyanın kati ihracata dönüştürülmesine izin verilerek ilgili rejim sonlandırılır. 5) Geçici ihracatın dördüncü fıkrada belirtilen sürelerin bitiminden sonra kesin ihracata dönüştürülmek istenmesi halinde dördüncü fıkra hükümleri uygulanır (Gümrük Yönetmeliği 453.madde)}}}.

Devam ediyor.

23.07.2020

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM