YAZARLARIMIZ
Ebubekir Taşyürek
Yeminli Mali Müşavir
Bağımsız Denetçi
atasyurek@guvenymm.com



Mazot Üzerinden Siyaset Yapmak

22 Temmuzda yapılacak milletvekili genel seçimleri yaklaştıkça, teveccüh sağlamak amacıyla siyasi partilerin seçmenlere yaptığı vaatler çoğalmaktadır. Çünkü yapılan her yeni vaat hiç umulmadık bir noktada yankı bulmakta ve yeni bir oy potansiyeli oluşturmaktadır. İktidarı hayal etmek her siyasi hareketin değişmeyen davranışı olduğundan, iktidar olma umuduna bağlı olarak, siyaset yapanların ölçme ve değerlendirme anlayışlarının da kişisel ve kurumsal algılamalara ve anlayışlara bağlı ve göreceli olduğu da genelde kabul gören bir gerçektir.

Bilindiği üzere; halkın hayat seviyesiyle çok yakın ilişkisi olan vergileme ve maliye politikaları, siyasi partilerin sunumlarında sıkça yer almaktadır. Vergileme ve maliye politikalarına ilişkin olarak  halkın önce bilgisine, sonra tasvibine sunulan öneriler arasında doğru ve gerçekçi olanlar olduğu kadar, doğru; ancak gerçekçi olmayanlara da sıkça rastlamaktayız. 

Bu yazımızda bir kısım siyasi partilerce seçim kazanma amacıyla 22 Temmuz milletvekili genel seçimlerinde “mazotun 1 Yeni Türk Lirası’na indirilmesi” üzerine yapılan vaadler irdelenmeye bu vaadlerle ülkemizin reel gerçekleri arasındaki çelişkiler tartışılmaya çalışılmıştır.

Liderlerin Mazot Fiyatını İndirme Yarışına Girmesi

Mazotta indirim tartışması, Genç Parti Genel Başkanı Cem Uzan’ın, “mazotu 1 YTL ’ye indireceğiz’ vaadiyle başladı.Seçime kısa bir süre kala meydanlara inen diğer muhalefet liderlerinin de katılımıyla ‘mazot 1 YTL’ tartışması yoğun bir şekilde devam ediyor. Basına yansıyan haberlere göre; MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “mazotun ÖTV ve KDV’sini kaldıracaklarını,” DP Genel Başkanı Mehmet Ağar, “iktidarlarında mazotun 1 YTL’nin altında olacağını,” CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, “ÖTV’yi kaldırarak fiyatı yarıya indireceklerini” ve İP Genel Başkanı Doğu Perinçek ise; “mazotu 1 YTL’nin altına indireceklerini” vaat ediyor.

Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise; partisince düzenlenen mitingde mazotta indirim vaatlerine tepkisini dile getirerek, “Petrolcüler, mazotçular çıktı bu ara. Mazotçular var şimdi. Bunlar kaçak mazot mu satacaklar, ne yapacaklar bilemiyorum. 'mazot 1 YTL olacak' diyorlar. Hani kaynak? 'Vergiyi kaldıracaklarını' söylüyorlar. Peki bu ülkenin ihtiyacı olan yatırımları nereden yapacaklar? Bu ülkenin cari harcamalarını nereden karşılayacaklar? Borçları, faizleri nereden ödeyecekler? Bekara karı boşamak kolay. Kuru sıkı atıyorlar” şeklindeki yorumu medyada yer aldı.

Mevcut Verilere Göre Mazotun Fiyatı ve Mazottan Alınan Vergiler

Bütün bu toz duman arasında, sağlıklı somut verilerden hareket ederek konuyu tartışarak sağlıklı değerlendirmeye çalışmak gerektiğini düşünüyoruz.

Bilindiği üzere  mazotun litresinin perakende satış fiyatı 2,23 YTL’dir. Bu fiyatın içinde 83 Yeni Kuruş özel tüketim vergisi, 34 Yeni Kuruş katma değer vergisi vardır. Başka bir ifadeyle, bir litre mazot tüketen bir kişi, buna karşılık ödediği  2,23 YTL tutarındaki litre satış fiyatının yüzde 53’ü kadar özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi ödemektedir. 

Yetkili kurumlarca açıklanan verilere göre ülkemizin yıllık mazot tüketimi yaklaşık on iki milyon tondur. Sarf edilen bu yıllık mazot tüketimine göre, tahakkuk eden toplam vergi 14 milyar YTL civarındadır.Söz konusu 14 milyar verginin 10 milyar YTL ’si özel tüketim vergisi, kalan 4 milyar YTL ’si ise katma değer vergisi olarak mazotu tüketenler tarafından ödenmektedir.

Türkiye’de Akaryakıt Ürünleri ve Enerji Üzerindeki Vergi Yükü

Maalesef, ülkemizde sadece mazotun değil bütün akaryakıt ürünleri ve enerji üzerindeki vergi yükü yüksektir. Çeşitli nedenlerle toplanamayan gelir vergilerinin yerini akaryakıt ve enerji üzerinden alınan vergiler almıştır. Sağlanan bu vergilerin bütçe gelirlerindeki sağlam yeri nedeniyle “yöneticileri rahatlatmak noktasında olumlu katkısı inkar edilemez bir gerçek” şeklinde ironik bir değerlendirme yapılabilir. 

Ancak akaryakıt ve enerji üzerinden alınan vergilerin, girdi maliyetlerini yükseltmek suretiyle tarımı, sanayiyi ve dolaylı olarak diğer bütün sektörleri olumsuz etkileyerek, ülkemizin rekabet gücünü ve milli gelirini zayıflattığı da inkar edilemez bir gerçektir.

Bu nedenle akaryakıt ve enerji üzerinden alınan söz konusu vergilerin, zaman içerisinde makul seviyelere indirilmesi gereği doğrudur ve ilkesel olarak mutlaka benimsenmelidir. Hatta bu konuda toplumsal mutabakatta vardır diyebiliriz.

Yakıttan Alınan Vergilerin Gelir/Kurumlar Vergisi Tahsilatlarıyla Mukayesesi

Prensipte doğru olan; “akaryakıt ve enerji üzerinden alınan vergilerin, zaman içerisinde makul seviyelere indirilmesi”öngörüsü reel politik açıdan değerlendirildiğinde iç açıcı bir görüntü ortaya koymamaktadır. Çünkü, ülkemizin bütçesi en azından şimdilik, bu yükü kaldıracak esnekliğe ve kapasiteye sahip değildir.

Şöyle ki; yukarıda açıklandığı üzere mazotun 1 YTL ’ye indirilebilmesi için üzerindeki tüm vergilerin kaldırılması gerekmektedir. Hatta bu vergilerin kaldırılması bile yetersiz kalmakta, bir kısım mazotu da maliyetin altında satmak gerekmektedir. 

Ülkemizin toplam vergi gelirleri 175 milyar YTL civarındadır.Yukarıda mazottan alınan özel tüketim vergisi ve katma değer vergisinin bütçe içindeki toplam payının 14 milyar YTL olduğunu ifade etmiştik. Yani akaryakıt üzerinden alınan vergiler, toplam vergi gelirlerinin yüzde sekizini oluşturmaktadır.

Diğer taraftan 2006 yılı kurumlar vergisi toplam tahsilatının 10.5 milyar YTL, gelir vergisi toplam tahsilatının ise 28 milyar YTL olduğunu unutmamak gerekmektedir. Çünkü çok büyük organizasyon ve emekle sağlanan bu kurumlar vergisi ve gelir vergisi tahsilatları göz önüne alındığında, akaryakıt üzerinden alınan söz konusu vergi meblağının ne denli büyük olduğu belki daha iyi anlaşılacaktır.

Mazotun 1 Yeni Türk Lirası’na indirilmesinin Doğurabileceği Sonuçlar

Mazotun 1 Yeni Türk Lirası’na indirilmesi uygulaması bir an için mümkün olsa dahi; sektörler ve ürünler itibariyle, ekonomik dengeleri önemli ölçülerde saptıracağı, sarsacağı ve bozacağı açıktır. Böyle bir durumun öncelikli etki olarak mazotun ikame ürünü olan benzini ve benzin ile çalışan araçları olumsuz etkileyeceği bilinmektedir. Zaten şu andaki fiyat farkı bile bu dengesizliği yeterince ortaya koymaktadır.

Vergilemenin önemli ilkelerinden birisi tarafsızlıktır. Böyle bir uygulama öncelikli olarak sektörler arası dengesizliği derinleştirerek, ekonomik işleyişin bozulmasına ve verimsiz yapıların oluşmasına sebep olacaktır.

Diğer taraftan; “mazotun 1 Yeni Türk Lirası’na indirilmesi” vaadindeki sözler sadece tarım kesiminde, çiftçilerin kullandığı mazotu 1 YTL’ye indirmekle sınırlı ise, bu durumun bütçe üzerindeki yükü daha makul ve kabul edilebilir seviyelerde olacağı söylenebilir. Ancak burada da benimsenecek yöntem, üreticiye ucuz mazot satmak değil, bizatihi üretilen ürüne destek vermek şeklinde olmalıdır. Çünkü üretilen ürüne destek vermek yerine, üreticiye ucuz mazot satılması halinde; bu destek tarımsal üretime yönelmek yerine belli ölçüde de olsa “mazotun ticaretine” dönüşebilmektedir.

Nispeten daha denetlenebilir gibi görünen deniz ticaretinde ucuz mazot uygulamasının istismar edildiği durumlar maalesef hepimizce malumdur. Çünkü yeterli maddi-manevi altyapı dinamikleri oluşmamış kişiler için mazottan zahmetsiz gelir elde etme imkanı varken, balıkçı tekneleriyle balık avlamanın cazibesinin bulunmadığı ekonomik, sosyal ve ilmi bir gerçektir.

Diğer taraftan iktidara gelen bir siyasi partinin rahatça mazotun litresini 1 YTL yapabileceği açıktır. Çünkü hükümet olarak Dünya petrol fiyatlarının 70 doları geçmesine, mazotun vergisiz maliyetinin 1 YTL 'yi bulmasına, bütçe açığının artmasına ve diğer olabilecek olumsuzluklara aldırmadan bu istikamette bir karar alındığında otomatikman fiyat aşağı çekilebilecektir. Hatta hükümet olanlar "mazotu 50 kuruştan veriyorum" bile diyebilir.

Ancak ondan sonra bu indirimden dolayı ülke olarak uğrayacağımız zararı, oluşacak vergi açığını bir şekilde telafi etmek zorunluluğunun doğacağı açıktır. Bu nedenle belki başka kalemlerdeki vergilere zam yapılacak, olmadı, bütçenin daha fazla açık vermesine göz yumularak, borçlanılacak ya da para basma yoluna gidilerek açık kapatılmaya çalışılacaktır. Bu arada mutlaka daha fazla borca daha fazla faiz ödenecektir. Ayrıca yükselen enflasyonla milyonlara "görünmez vergi" salınmasının gerçekleşmesi de kaçınılmazdır.

Bu Kapsamda Üreticilere Yapılan Doğrudan Destekler

Tarım Bakanlığı’nca yapılan açıklamalara göre; bizatihi üretilen ürüne destek vermek şeklinde yapılan ve önemli yankı bulan doğrudan destekleme kapsamında, tarım kesiminde çiftçilere yılda 5.2 milyar YTL ödeme yapılmaktadır. Bu kapsamdaki ödemeler dekar başına yapılmakta olup, ödemelerin içinde ürünlere göre farklılaşan mazot ve gübre desteği de bulunmaktadır.

Daha net bir ifadeyle doğrudan destekleme kapsamında, tarım kesiminde çiftçiler esasen mazotu % 15 daha ucuza sağlamış olmaktadırlar. Yani tarım kesimi bu doğrudan destekle mazotu halihazırda 1.91 YTL ’ye kullanmaktadır.

İdarece yapılacak değerlendirmelerde eğer mazotun tarım kesimince 1.91 YTL ’ye kullanımı yeterli görülmezse, elbette ki destek oranının artırımı yoluna gidilebilir.

Bu arada şu da unutulmamalıdır ki, ülkemizde öncelikle tarımda verimliliğin artırılması ve bu amaçla teknolojik araç gereç ve imkanlarının daha çok devreye sokulması ve parçalanmış tarım arazilerini bütünleştirecek politikalar üretmesi gerekmektedir. Üretime katkısı olsun olmasın, dekar başına yapılan ödemelerle, tarımda dışa bağımlılıktan kurtulmayı beklemek makul bir davranış değildir.

İhtiyaç duyulan alanlarda çiftçiyi, küçük esnafı, balıkçıyı desteklemek aklı selim hiçbir kimsenin karşı çıkmayacağı bir uygulamadır. Ayrıca çalışamayacak durumda ve gerçekten muhtaç olan insanlarımıza hiç karşılıksız, insanca yaşaması için gerekeni vermek konusunda da toplumsal mutabakat içinde olduğumuzu düşünmekteyim. Bütün bu nedenlerle, verilen destekler konusunda doğru olan; alın terine, emeğe, üretime destek verilmesidir.

Diğer taraftan AB ülkelerinde, çiftçilerin kendi işletmelerinde kullanmak üzere ürettikleri biyodizelden vergi alınmadığı bilinmektedir. Çiftçiler, kendi arazilerinde kanola, aspir gibi biyodizel üretiminde kullanılan bitkiyi ekip biyodizel üreterek, vergi ödemeden üretimlerinde kullanmaktadırlar.Ülkemizde ise, her türlü enerji vergilendirildiği için, çiftçilerimiz kendi arazisinde üretim yaptığı bitkiden biyodizel üretip kendisi kullansa bile, vergi ödemek zorunda kalmaktadır. Bu nedenle Avrupalı çiftçi biyodizeli 70 Yeni Kuruşa mal etmekte, Türk çiftçisinin ise doğrudan desteği ihmal edersek,  2.23 YTL ’ye mazot kullanmaktadır. Bu manada tarımda çiftçinin elini rahatlatmak ve rekabet gücünü arttırmak için, biyodizelle ilgili yasal değişiklikler yapılabilir diye düşünüyorum.

Doğru Vaadleri Gerçekçi Noktalara Taşımak

Öncelikle bizleri yönetmek amacıyla seçtiğimiz yöneticilerimiz olmak üzere, hepimiz hesap yapmak ve yapılan bu hesap-kitap üzere hareket etmek zorundayız. Bu manada Ekim 1991 seçimi öncesinde meydanlardan yükselen "Benim işçim, memurum, köylüm, esnafım erken emekli olacak" vaadini hatırlamakta ve ülkemizdeki tesirlerini değerlendirmekte fayda vardır. Hesap-kitabı iyi bildiğini iddia eden bir takım kadrolu(!) yöneticilerimizin, aldıkları hesapsız-kitapsız kararlarla genç emekliler ordusu yaratarak, Dünyada eşi benzeri olmayan, 20 yıl prim ödeyip 30-40 yıl maaş alma devri başlatarak sosyal güvenlik sistemimizi nasıl çökerttiklerini milletimiz çok iyi bilmektedir.

Diğer taraftan “mazot 1 Yeni Türk Lirası’na inecek!” muhtevasındaki popülist politikalara prim vererek, her beş ila yedi yılda bir israf, savurganlık, usulsüzlük ve yolsuzlukların yol açtığı ekonomik krizler yaşayıp, faturalarını hep birlikte ödediğimizi ve ödemeye devam ettiğimizi de milletimiz unutmamalıdır.

Değişmez ekonomik gerçek; istikrar içinde büyümenin ve büyümeyi tabana yaymanın yolunun hesaplı-kitaplı olmaktan geçtiği gerçeğidir. 

“Tarih tekerrürden ibarettir, hiç ibret alınsaydı tekerrür edermiydi?” sözünü haklı çıkarırcasına, tarihin çöplüğünde kalmaya layık eski popülist politikalara dönmek tarihi bir yanlıştır. Bu türden patolojik anlayışlara itibar ettiğimiz zaman, altı yıldır toplumumuzun katlandığı fedakarlığın, eski liramızdan kaldırdığımız sıfırlar için verdiğimiz mücadelenin ne anlamı kalır. Çünkü bütçe dengesi ve disiplini bozulduğunda, enflasyonun tekrar dar ve sabit gelirliyi tehdit eder hale geleceği hepimizce malumdur.

Türk milleti bu kez hiç olmazsa “hafıza-i beşer nisyan ile maluldür” sözünü haklı çıkarmamalı, büyük, insanlık tarihi kadar eski ve değerli tecrübelerini ortaya koyarak, popülist politikalara itibar etmeden en sağlıklı kararını vermelidir.

Vergi oranlarını indirmenin ve mazot üzerindeki vergileri düşürmenin ideal yolu kayıt dışılığı azaltmaktır. Bu husustaki en doğru ve en gerçekçi yaklaşım budur diye düşünmekteyim. “Doğru fakat gerçekçi olmayan” vaatlerin “gerçekçi-uygulanabilir” vaadlere dönüşmesi, toplum olarak her aşamada kayıtlı, sorgulanabilir, denetlenebilir, şeffaf objektif kriterlerle yürütülen bir ekonomik anlayışa ve yapıya geçmemizle mümkündür.

"Mazot 1 Yeni Türk Lirası’na inecek!”sözü maalesef bir sembol olmuştur. Oy için vatandaşa "pembe gül" uzatarak onu aldatmanın sembolü..

Oysa siyaset bir sorumluluk ve milletin kaynaklarını basiretle ve adaletle yönetme işidir..

09.07.2007

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM