Yaşar Çatalkaya
Türkiye, son yıllarda iklim politikalarında önemli adımlar atıyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından hazırlanan Türkiye Yeşil Taksonomi Yönetmeliği Taslağı, bu adımların en yenilerinden biri. Taslak, ekonomik faaliyetlerin çevresel sürdürülebilirliğini değerlendirmek ve “yeşil” kabul edilen yatırımları belirlemek üzere hazırlanmış durumda. “Taksonomi” teknik bir kelime gibi görünebilir ama özünde basit: sınıflandırma demek. Yeşil taksonomi ise hangi faaliyetlerin çevre dostu sayılacağını tanımlayan bir sınıflandırma sistemi.
Bugün iş dünyasında en çok tartışılan konulardan biri, şirketlerin “yeşil” iddiaları. Kimisi gerçekten karbon salımını azaltacak yatırımlar yapıyor, kimisi ise yalnızca çevreci bir imaj çizmekle yetiniyor. Buna literatürde “yeşil yıkama” deniyor. Hazırlanan taslak yönetmeliğin temel amaçlarından biri işte bu sorunu ortadan kaldırmak. Açık kurallarla, neyin yeşil neyin yeşil olmadığı belirlenecek. Böylece yatırımcı, banka, devlet ve hatta tüketici doğru bilgiye ulaşabilecek.
Taslak yönetmelik, yalnızca çevreye duyarlı yatırımları teşvik etmeyi değil, aynı zamanda uluslararası finansman kaynaklarına erişimi kolaylaştırmayı da hedefliyor. Yönetmeliğe göre, yeşil taksonomiye uyumlu faaliyetler dört temel koşulu karşılamak zorunda:
1. Altı çevresel hedeften en az birine katkı sağlamak:
Bunlar sera gazı emisyonlarının azaltılması, iklim değişikliğine uyum, su ve deniz kaynaklarının korunması, döngüsel ekonomiye geçiş, kirliliğin önlenmesi ve biyolojik çeşitliliğin korunmasıdır.
2. Diğer hedeflere zarar vermemek:
Bir faaliyet çevreye bir alanda katkı sağlarken başka bir alanda tahribata yol açarsa yeşil sayılmayacak.
3. Asgari sosyal güvenlik önlemlerine uymak:
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün ve Birleşmiş Milletler’in belirlediği temel insan hakları ve işçi haklarıyla uyum şart.
4. Teknik kriterlere uygunluk:
Her faaliyet için hazırlanacak ölçülebilir kriterlere uyulması gerekiyor.
Şirketler, her yıl faaliyetlerini bu çerçevede raporlayacak. Toplam cirolarının, sermaye harcamalarının ve işletme giderlerinin ne kadarının yeşil faaliyetlerden oluştuğunu açıklamak zorunda kalacaklar. Bu oranlar, e-taksonomi adı verilen çevrimiçi sisteme girilecek. Başlangıçta yalnızca beyan yeterli olacak, ancak 2027’den itibaren raporların bağımsız doğrulayıcı kuruluşlar tarafından onaylanması şart olacak.
Bu düzenlemenin arkasındaki temel fikir, piyasanın şeffaf işlemesini sağlamak. Böylece hem şirketler kendi sürdürülebilirlik hedeflerini ölçebilecek hem de yatırımcılar kararlarını daha bilinçli verebilecek.
Yeşil taksonominin belki de en dikkat çekici boyutu, uluslararası fonlarla doğrudan bağlantısı. Dünya artık çevreye zarar veren yatırımlara değil, sürdürülebilir projelere kaynak ayırıyor. Bu nedenle, yeşil taksonomiye uyumlu olmayan projelerin finansman bulması giderek zorlaşıyor.
Bugün küresel ölçekte rakamlar oldukça çarpıcı:
Bu kaynaklara erişim, artık yalnızca çevreye uyumlu yatırımlarla mümkün. Dolayısıyla Türkiye’deki şirketler, uluslararası sermayeden pay almak istiyorsa projelerini taksonomiye uygun hale getirmek zorunda.
Uluslararası fonların yanı sıra, yerli bankalar da bu dönüşümün merkezinde olacak. Bankalar, kredi tahsis süreçlerinde artık yalnızca şirketin mali gücüne değil, yeşil uyum oranına da bakacak. Yani bir şirketin gelirlerinin ve yatırımlarının ne kadarı taksonomiye uygun faaliyetlerden oluşuyorsa, finansmana erişimi o ölçüde kolaylaşacak.
Bu durum, kredi maliyetlerini de etkileyecek. Yeşil uyum oranı yüksek olan şirketler, daha düşük faizlerle veya daha uygun koşullarda kredi bulabilecek. Öte yandan, çevresel kriterlere uyum sağlamayan firmaların kaynak bulması zorlaşacak.
Küçük ve orta ölçekli işletmeler için bu süreç başta zorlayıcı olabilir. Teknik rapor hazırlamak ve kriterlere uyum göstermek maliyetli görünebilir. Ancak bankaların ve kamu kurumlarının, KOBİ’lere yönelik özel destek paketleri geliştirmesi bekleniyor. Bu paketler sayesinde küçük ölçekli işletmeler de dönüşüme dahil edilebilecek.
Yeşil taksonomi, Türkiye için yalnızca çevresel bir düzenleme değil, aynı zamanda ekonomik bir strateji. Dünyada yatırımcılar giderek daha fazla çevresel kriterlere bakıyor. Eğer Türkiye bu sisteme uyum sağlamazsa, hem uluslararası fonlardan mahrum kalabilir hem de ihracat pazarlarında rekabet gücünü kaybedebilir.
Örneğin Avrupa Birliği, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) ile yüksek karbon salımı yapan ürünlere vergi uygulamaya başladı. Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı AB olduğu için, Türk şirketleri bu düzenlemelere uyum sağlamak zorunda. Yeşil taksonomi, işte bu uyumun altyapısını kuruyor.
Diğer yandan, sistem yalnızca finansmanı kolaylaştırmakla kalmayacak, aynı zamanda yeşil yıkamayı da önleyecek. Bugün birçok şirket çevreye duyarlıymış gibi tanıtım yapıyor. Ancak bu iddiaların arkasında ölçülebilir kriterler yok. Taksonomi sayesinde, hangi faaliyetlerin gerçekten yeşil olduğu net biçimde ortaya konacak. Bu da piyasada güvenilirlik sağlayacak.
Türkiye’nin 2053 net sıfır hedefi büyük bir vizyon. Bu vizyonun hayata geçmesi için yalnızca teknoloji değil, finansal kaynak da gerekiyor. Yeşil taksonomi, işte bu kaynakların doğru yerlere yönlendirilmesini sağlayacak.
Önümüzdeki yıllarda şu etkiler bekleniyor:
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın hazırladığı Yeşil Taksonomi Yönetmeliği, yalnızca bir raporlama yükümlülüğü değil; ülkenin geleceğe uyum sağlama çabasının önemli bir parçası. Bu düzenleme, şirketler için ilk bakışta yeni bir maliyet gibi görülebilir. Ancak uzun vadede, küresel fonlara erişimin ve rekabet gücünün temel şartı olacak.
Kısacası, yeşil taksonomi bir tercih değil, zorunluluk. Dünya hızla bu yöne giderken, Türkiye’nin bu sürece erken uyum sağlaması hem çevresel hem ekonomik açıdan kazanç getirecek. Şirketler için de mesele, yalnızca bugünün değil, geleceğin sermaye akışlarına hazırlanmak.
Bugün atılan bu adım, Türkiye’nin hem 2053 net sıfır hedefine ulaşmasına hem de uluslararası piyasalarda rekabetçi kalmasına katkı sağlayacak. Yeşil taksonomi, gelecekte hangi şirketin kaynak bulup büyüyeceğini, hangisinin geri planda kalacağını belirleyen temel ölçüt haline gelecek.
03.11.2025
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.
>> YILIN KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.279 TL + KDV Ayrıntılar için tıklayın.