YAZARLARIMIZ
Yaşar Çatalkaya
Yeminli Mali Müşavir
Bağımsız Denetçi
Sürdürülebilirlik Denetçisi
yasarcatalkaya@gmail.com



Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) - Karbonda Ödül ve Ceza Dönemi

Türkiye’nin iklim politikalarında yepyeni bir sayfa açılıyor. Temmuz ayında yürürlüğe giren İklim Kanunu, sadece bir yasal düzenleme değil; aynı zamanda tüm sektörler için köklü bir dönüşüm çağrısı. Artık iş dünyası, iklim krizine karşı alınacak önlemlerin yalnızca çevresel değil, aynı zamanda ekonomik bir zorunluluk olduğunun farkına varmak zorunda.

ETS’nin Hayata Geçişi

İklim Kanunun ilk meyvesi olan Türkiye Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) Yönetmelik Taslağı (https://iklim.gov.tr/taslaklar-i-2124 ) İklim Değişikliği Başkanlığı tarafından yayımlandı ve yol haritası da netleşmeye başladı. Bu yönetmeliğin yürürlüğe girmesiyle 2026 yılından itibaren karbonun da bir fiyatı olacak. Karbon maliyeti, üretimin kaçınılmaz bir parçası olacak ve çok kirleten (salan) ödeyecek, az kirleten (salan) kazanacak.

Taslağa göre ETS’nin ana çerçevesi şu şekilde kurgulandı:

  • Emisyon yoğunluğu temelli üst sınır uygulanacak. Yani üretim artsa bile, ürün bazında emisyon yoğunluğu azalacak.
  • Kıyas yöntemine göre ücretsiz tahsisat yapılacak.
  • Pilot Dönem (2026–2027): SKDM sektörleri odakta olacak, tahsisatlar %100 ücretsiz dağıtılacak. Kapsama oranı yaklaşık %41 olacak.
  • Birinci Uygulama Dönemi (2028–2035): Ek-1 faaliyetlerini yürüten tesisler sisteme dahil edilecek. 2028–2030 ve 2031–2035 olmak üzere iki alt dönem olacak. Bu dönemde kapsama oranı %47’ye çıkacak.
  • Esneklik mekanizmaları: Bankalama, ödünç alma, denkleştirme gibi araçlar pilot dönem sonrasında devreye alınacak.
  • İzleme ve raporlama yükümlülükleri: Şirketler izleme planı, metodoloji planı, yıllık sera gazı emisyon raporu ve faaliyet seviyesi raporu hazırlayıp sunacak.
  • Tahsisat fiyat istikrarı için araçlar: Fiyat koridoru belirlenecek, ek rezerv uygulaması devreye alınacak. Ayrıca isteyen şirketler tahsisat fiyatına tamamlayıcı karbon fiyatı ödeyerek iklim fonlarına katkı sağlayabilecek.
  • Yükümlülüklerin takibi ve yaptırımlar: İhlaller ciddi idari para cezalarıyla karşılık bulacak.

Taslak yönetmeliğe göre Türkiye, Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) ile karbon emisyonlarını sınırlayan ve ticarete konu eden bir piyasa mekanizmasını hayata geçiriyor. Bu sistemde belirli bir üst sınır (cap) konuluyor ve tesislere ücretsiz ya da ücretli tahsisatlar (emisyon izinleri) dağıtılıyor. Fazla emisyon yapanlar piyasadan tahsisat almak zorunda kalırken, düşük emisyonlu tesisler fazla haklarını satarak gelir elde edebiliyor. Yani karbon artık sadece çevresel bir mesele değil, doğrudan finansal bir varlık.

Türkiye’nin ETS kapsamı başlangıçta Kategori B ve C tesisleri içine alacak. Yani yıllık 50.000 tonun üzerinde emisyon yapan, özellikle çimento, demir-çelik, enerji, alüminyum ve kimya sektörlerinde faaliyet gösteren firmalar. 2026–2027 yılları pilot dönem olacak; bu süreçte yaptırımlar daha düşük tutulacak, ancak şirketler sisteme alışmak zorunda kalacak. 2028’den itibaren ise birinci uygulama dönemi başlayacak ve ETS gerçek anlamda piyasa dinamikleriyle çalışacak.

AB ile Uyumun Zorunluluğu

Unutmayalım ki Türkiye ihracatının %42’sini Avrupa Birliği’ne yapıyor. AB’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM), 2026’dan itibaren karbon yoğun sektörlerde uygulanmaya başlayacak. Bu da şu anlama geliyor: Eğer Türkiye kendi ETS’sini kurmazsa, ihracatçılarımız karbon maliyetini Brüksel’e ödeyecek. Oysa kendi sistemimizle uyumlu hale geldiğimizde, bu kaynak ülke içinde kalacak ve yeşil dönüşüm projelerine finansman sağlayacak.

Şirketler İçin Fırsat mı, Yük mü?

Elbette ETS, özellikle enerji yoğun sektörlerde ilk bakışta ek maliyet gibi görünüyor. Ancak işin diğer yüzü de var:

  • Verimlilik yatırımları ve temiz teknolojiye geçiş uzun vadede maliyetleri azaltacak.
  • Fazla tahsisatlarını satabilen düşük emisyonlu tesisler yeni bir gelir kapısı bulacak.
  • Düşük karbonlu üretim, AB pazarına erişimin ön koşulu haline gelecek.
  • Markasını “yeşil” kimlikle güçlendiren şirketler, sadece iç pazarda değil, küresel ölçekte de rekabet avantajı yakalayacak.

En büyük zorluk ise veri toplama ve raporlama. MRV (Monitoring, Reporting and Verification- İzleme, Raporlama ve Doğrulama) süreçlerinde şeffaflık sağlamak, uluslararası standartlara uygun ölçüm yapmak ve bunları bağımsız doğrulayıcı kuruluşlara onaylatmak gerekiyor. Yani bu, sadece büyük sanayi kuruluşlarının değil, onların tedarikçilerinin ve KOBİ’lerin de dahil olacağı kapsamlı bir dönüşüm.

Stratejik Bir Dönüm Noktası

Kimi şirketler ETS’yi maliyet yükü olarak görebilir. Oysa bu sistem, “dönüşümün itici gücü” olacak. Karbonun fiyatlandığı bir dünyada iş modelleri, yatırım kararları, hatta finansmana erişim şartları değişiyor. Bankalar, yatırımcılar, tüketiciler artık “yeşil” olmayan işlere yüzlerini çevirmiyor.

Türkiye, ETS ile yalnızca iklim krizine karşı küresel sorumluluklarını yerine getirmeyecek; aynı zamanda iş dünyasına yepyeni fırsatların kapısını aralayacak. Doğru okuyanlar için bu, maliyet değil, bir yatırım fırsatı.

Son Söz

Önümüzdeki yıllarda en kritik soru şu olacak: “Şirketiniz karbon maliyetine hazır mı?” Bu soruya vereceğiniz yanıt, sadece çevresel sorumluluğunuzu değil, aynı zamanda küresel pazarlardaki varlığınızı da belirleyecek.

17.09.2025

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.

>> YILIN KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL + KDV  Ayrıntılar için tıklayın.

GÜNDEM