YAZARLARIMIZ
Cazim Gürbüz
Yeminli Mali Müşavir
cazimgurbuz@yahoo.com



Önemsenip Benimsenmeyen Karar İki "Mecburi Meslek Kararı"

ÖNEMSENİP BENİMSENMEYEN İKİ "MECBURİ MESLEK KARARI"

 

TÜRMOB, 18 Ekim 2001 tarih 24557 sayılı Resmi Gazete'de 2 adet Mecburi Meslek Kararı yayımladı. Bunlardan biri "Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Meslek Ahlak Kuralları" ile, diğeri ise, "Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerin Vergi Usul Kanunu 227'inci Maddesine Göre İmzalayacakları Vergi Beyannamelerinde Uyulacak Esaslar"la ilgilidir.

 

Her ikisini de şöyle bir okuyup geçtik. Yalnızca, benim de üyesi bulunduğum İstanbul Yeminli Mali Müşavirler Odası, bu kararların ilkini dava konusu ederek, TÜRMOB'un bu kararının "YMM'ler, muhasebe işlerini ruhsatlı SM ve SMMM’lere yaptırtmayan işletmelerin işlerini yapamazlar" bölümünün iptalini istedi. Konu, Danıştay'a kadar gitti, Danıştay, TÜRMOB'u haklı buldu. Yani bu mecburi meslek kararı, halen yürürlüktedir.

 

Yürürlüktedir de, uygulanıyor mu acaba? Vergi İdaremizin bu karardan haberi bile yok (ya da öyle görünmeyi tercih ediyorlar). Meslektaşlarımız, önemseyip benimsemediler; odalarımız takipçisi olamadılar/olmadılar.

 

Ben bu yazımda, bu kararları yeniden gündeme getirip, anlam ve önemlerini bir kez daha hatırlatıp, sonra da önerilerimi aktaracağım.

 

Önce, yukarıda sözünü ettiğim, Danıştaylık olan mecburi meslek kararının 5'inci maddesinin tam metnini yazayım, sonra da irdelemesini, yorumunu ve tahlilini yapalım:

 

"Defter tutma ve bu defterlere göre finansal tabloları hazırlama işleri yalnız Serbest Muhasebeciler ile Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler tarafından yapılır. Yeminli Mali Müşavirler mesleki hizmet verdikleri firmalara finansal tabloların hazırlanması sırasında danışmanlık hizmeti vererek yönlendirirler. Ancak finansal tabloların hazırlanmasında muhasebe muhasebe defterleri tutmaları yasaklandığından Yeminli Mali Müşavirlerin doğrudan doğruya sorumluluk yüklenmeleri mümkün değildir. YMM'ler, muhasebe işlerini ruhsatlı SM ve SMMM'lere yaptırmayan işletmelerin işlerini yapamazlar. YMM'ler düzenledikleri raporlarda muhasebe işlerini yapan SM ve SMMM'leri belirtirler."

 

Evet, metin bu, şimdi açıklamaya, açımlamaya çalışalım:

 

1- Defter tutma ve finansal tabloları düzenleme işleri SM ya da SMMM'ler tarafından yapılacak, YMM'ler defter asla tutmayacak, finansal tablo hazırlanmasında da danışmanlık yapacaklar. Finansal tabloların hazırlanmasında YMM'lerin doğrudan bir sorumlulukları olmayacaktır (sınırlı uygunluk denetimine uygun olarak bu işlerden SMM ya da SMMM'ler sorumludurlar; YMM'ler "uygunluk" ve "doğruluk" denetimi yapacaklardır).

 

2- YMM'ler, SM ya da SMMM'lere muhasebe işlerini yaptırtmayan (bundan; KDV, muhtasar ve imza edilmesi mecburi diğer beyannameleri imza eden meslek mensuplarını anlamak gerekir) işletmelerle tam tasdik sözleşmesi yapamazlar. Yapamadıkları gibi, düzenleyecekleri tam tasdik ve diğer raporlarda bu meslek mensuplarını belirteceklerdir.

 

Bu belirtme durumu, Maliye Bakanlığı'nın YMM raporları ile ilgili olarak yayımladığı muhtelif tebliğlerde de bulunmaktadır.

 

Peki uygulamada neler olmaktadır? Bu mecburi meslek kararına ne kadar uyulmaktadır? Öncelikle, Vergi İdaremizi ele alalım. Vergi İdaresi, bu kararları yok saymakta, ciddiye bile almamaktadır. Birçok dergide yazılarına rastladığım inceleme elemanları, YMM ile tam tasdik sözleşmesi yaptırtmış olan mükelleflerin, imza mecburiyeti olan beyannameleri SM ya da SMMM'lere imza ettirmelerine gerek bulunmadığını ifade etmektedirler. Vergi Daireleri'nin uygulamaları da bu yöndedir. TÜRMOB, bu kararların takipçisi ve savunucusu değildir. Yayımlamış, kenara çekilmiştir. Maliye Bakanlığı'na dönüp, benim mecburi meslek kararım var, sen de buna uygun tebliğ yayımla diyememektedir.

 

Mesleğimizin SMMM ve YMM tarafında hizmet vermiş, vermekte olan bir arkadaşınız olarak ben, bu karara uymaktayım, bundan böyle de titizlikle uyacağım. Çünkü doğru olan budur.  SM, SMMM ve YMM'nin yetkileri ve sorumlulukları bilinmelidir. YMM'nin  "bağımsız denetim" yapabilmesinin olmazsa olmaz koşulu; bağımlı çalışan SM ya da SMMM'lerin "iç kontrol" görevi ve işlevini yerine getirmeleri yanında, "sınırlı uygunluk denetimi" yapabilecek mesleki donanıma sahip olmalarından geçer (aynı gereklilik; bağımsız çalışıp, YMM ile tam tasdik sözleşmesi bulunan firmaların defterlerini tutup beyannamelerini imza eden meslek mensupları için de geçerlidir). Bunun böyle olması; aklın, bilimin, genel kabul görmüş muhasebe ilke ve standartlarının ve ülke gerçeklerinin gereğidir.

 

Uygulamalar çelişki doludur. En başta da Maliye Bakanlığı çelişki içindedir. Sen, YMM ile tam tasdik sözleşmesi bulunan mükellefin beyannamelerinin SM ya da SMMM tarafından imza edilmesine gerek yok deyip, sonra da YMM'den, tam tasdik raporuna "Muhasebe işlemlerinden sorumlu olanların ad ve soyadları ile 3568 sayılı yasaya göre ruhsat alıp almadıklarını" yazmasını istersen, kendinle çelişkiye düşersin. "Niye istiyorsun?" diye sorarlar sonra, sen de izah edemezsin.

 

YMM'lerin kaşıt inceleme tutanaklarına, önce SM ve SMMM'lerin de imzasının alınmasını isteyen Vergi İdaresi, kısa bir süre sonra, "bu bir tür teyit almak oluyor, SMMM ve SM'ler, bir YMM'ye nasıl teyit verebilir" yaklaşımıyla, bu uygulamaya son verdi. Bir çelişki de bu. Yahu, "sınırlı uygunluk denetimi" yapılmıştır anlamına gelebilecek ve YMM'yi -dolayısıyla Vergi İdaresi'ni de-  büyük ölçüde rahatlatacak bu uygulamaya hangi sivri akıllı son verdi, biri bana anlatsın. Hayatlarında bir yevmiye maddesi yazıp defter tutmamış olanların, sırça köşklerinde oturup ahkâm kesmeleri deli ediyor insanı. Beyler!.. Beyler!.. Ben karşıt incelemeye gittiğim zaman, istisnasız bütün işletmelerde, defterlerin bilgisayara işlenip ama kağıda dökülmediğini görüyorum. "Yazdırın!" dediğimde, "Yahu Üstad ayıp, sen de muhasebecilik yaptın, yıl içinde defter işlettirildiği nerde görülmüş?" cevabını alıyorum. Peki ne olacak? O arkadaşımdan, yevmiye defterinin o bölümünü ya da ilgili muhasebe fişlerini, bilgisayardan çıkarıp altını "bilgisayara işlenen bu  kayıtlarının, defterlere de aynen aktarılacağını onaylar ve taahhüt ederim" şeklinde onaylamasını istesem olur mu? Bence olur da, gerekli yasal değişiklikleri  yapıp (defterlere kayıt süresi, bilgisayar işlemlerinde 1 yıla çıkarılmalıdır), sonra bir de bu değişikliklere uygun tebliğ yayımlamak gerekmez mi? Gerekir de kim yapacak, herkes kafasını kuma sokmuş, bilmezlikten, görmezlikten, duymazlıktan geliyor bu durumu.

 

Bilmezlikten, görmezlikten gelinen bir olgu da, şu "sınırlı uygunluk denetimi" dir. Bununla ilgili mecburi meslek kararı, son derece ayrıntılı, doğru ve tutarlı olarak hazırlandığı halde; ne okuyan, ne uyan, ne benimseyen, ne de önemseyen var. Bu mecburi meslek kararının, bu yazı ile ilgili olan bölümleri üzerinde birazcık duralım.

 

Kararın 4'üncü maddesinde tanımı yapılıyor Sınırlı Uygunluk Denetimi'nin: "Uygunluk denetimi, işletme içinden veya dışından yetkili bir üst makam tarafından saptanmış kurallara  ve devlet müdahalesinin olduğu durumlarda yasal düzenlemelere uyulup uyulmadığını araştırmaktır. VUK'nun mükerrer 227'inci maddesine göre talep edilen uygunluk denetimi sınırlandırılmış olup, kayıtların dayanağı olan belgelere uygunluk koşulunu getirmiştir. Bu denetimin yerine getirilmesinde üçüncü kişilere uygunluk, belgelerin doğruluğunu araştırma  gibi yükümlülüklerin yerine getirilmesi istenmemiştir (istenmeyen bu hususlar, YMM'lerin görev  ve yetki alanlarına girer. Zaten söz konusu mecburi meslek kararının "kapsam" başlıklı 2'inci  maddesinde, 3568 sayılı meslek yasasının 12'inci maddesi ile VUK'nun mükerrer 227'inci maddesinde  yer alan YMM'lerin tasdik işleri ile ilgili çalışmaların, bu mecburi meslek kararının kapsamında olmadığı  belirtilmektedir. C.Gürbüz). Bu nedenle VUK'nun mükerrer 227'inci maddesine göre  beyannamelerin imzalanması için yapılacak sınırlı uygunluk denetiminin (SUD), konusunu,  işletmenin tuttuğu defter kayıtları ve yapmış olduğu işlemler oluşturur. Denetim kriterleri ise  yasalar, şirket ana sözleşmesi, şirketin iç yönetmelikleri, iş sözleşmeleri dışında, genel kabul  görmüş muhasebe ilke, kural ve standartları ile defter kayıtlarının dayanağını oluşturan belgelerin yasalara uygun nitelikte olmasıdır. VUK'nun mükerrer 227'inci maddesine göre yapılacak SUD faaliyeti karşıt inceleme ve üçüncü kişilere uygunluğu içermediği için vergi  revizyonu olmadığı gibi, doğruluk denetimini içeren ve karşıt inceleme yetkisiyle gerçekleştirilen Yeminli Mali Müşavir tasdik faaliyeti değildir. Vergi beyannamelerinin imzalanmasında meslek mensuplarının SUD faaliyeti, vergi beyannamelerinin ekindeki finansal bilgilerin veya hesap özetlerinin defterlere uygunluğu ile bu kayıtların doğru bir şekilde ve dayanakları olan belgelere uygun yapılması amacına yönelik bir ön denetimdir."

 

Nice meslek mensubumuz var ki, "doğruluk", "uygunluk" ve "sınırlı uygunluk" denetimlerinin tanımını, içeriğini ve farkını bilmiyor, atacağı ya da attığı imzanın sorumluluğunun ya idrakinde değil ya da kendine göre hayali sorumluluklar icat etme peşinde. Ben, eğer bir itiraz olmazsa, karşıt inceleme tutanaklarına SM ya da SMMM'lerin imzalarını alıyorum ve bunu "Sınırlı Uygunluk Denetimi"nin bir ifadesi olarak görüyorum. Bu tabii ki benim  sorumluluğumu kaldırmıyor ya da hafifletmiyor; ama güvenmeme, o firmayı ciddiye almama yol açıyor. Bu konuda SM ve SMMM arkadaşlardan da anlayış ve destek bekliyorum. Ayrıca gerek karşıt incelemelerde, gerekse tam tasdike yönelik mutat ve rutin denetimlerde, verecekleri her belgeyi (fiş, tablo, mizan, bilanço vb.) imzalamalarını istiyorum. Bundan imtina edildiğinde, kuşkulanıyor, üzülüyorum mesleğimiz adına.

 

Ve vergi dairelerimiz... Bu mecburi meslek kararının 9'uncu maddesinden haberiniz  var mı? Beyannameye koşulsuz imza koymak ne demektir? TÜRMOB'dan alınan meslek  kaşesi nedir?  Sizce anlamı nedir? YMM mühründen farkı nedir? Nereye vurulur, vurulmazsa  bir yaptırım gerekir mi ? Bütün bunları, mensuplarınız gereğince bilip takip ediyorlar mı? Hangi  SM ya da SMMM, hangi mükellefin beyannamesini imza etmektedir, imza eden kişi gerçekten  ruhsatlı meslek mensubu mudur? Hiç sahte kaşe yakaladınız mı?  Yakaladıysanız, haklarında ne gibi işlemler yaptınız?  Ve siz, Vergi Konseyi'nin, her katıldığı toplantıda Maliye  Bakanı'nı övmeyi farz sayan sayın Başkanı, siz bu konuda ne yapıyorsunuz? Sırça köşkle,  sahanın farkını ne zaman anlayacaksınız, o makamlardan inince mi?

 

Soru çok, bizde soru bitmez; cevap verilmediğinde uzar da uzar bu sorular, dertlere yeni dertler katılır. Dileğimiz, ilgili ve yetkililerin, sesimize kulak verip gereğini yapmalarıdır. Yaparlarsa; eleştirdiğimiz kadar, teşekkür etmeyi de bildiğimizi gösteririz onlara.

 

Hadi teşekkür ettirin bizi, ne olur!..

 

 

NE YEDİ, NE İÇTİ BU ORTAKLAR?

 

Meslektaşlarımın çoğunun bildiği, -Maliye'nin ise bilmezlikten geldiği- bir gerçeği açıklayalım şimdi de.

 

Nice sermaye şirketi (özellikle de aile şirketleri) var ki, kuruldu kurulalı -ya da yıllar var ki- bir kuruş kâr dağıtmadı. Aslında dağıttı da, dağıtmadı göstermek işine geliyor. Peki, bu şirketler, bu cüreti nereden alıyorlar ve daha da önemlisi neden böyle yapıyorlar? Önce, cüretlerinin kaynağını açıklayalım ve İstanbul SMMM Odası'nın Yayın Organı "Çözüm" Dergisi'nin 2002/12. sayısında Yrd.Doç.Dr. Özcan Unutkan'ın yazdıklarına göz atalım:

 "Sermaye şirketlerinde Ticaret Kanunu'ndan doğan kâr dağıtma zorunluluğu  var mı? sorusuna gerek Ticaret Kanunu gerekse mevcut yargı kararları dikkate alındığında evet cevabı vermenin mümkün olmadığı görülmektedir. Diğer yandan zorunluluk olması halinde hesap dönemlerini kâr ile sonuçlandıran her sermaye şirketinin yasal yükümlülükleri arasına istekleri dışında gelir vergisi kesintisi yapma durumu doğacaktır. Bu yükümlüleri net bir yasal düzenlemeye dayanması gerekmektedir". Evet, şimdi bizde, "neden böyle yapıyorlar?" sorusunun cevabını vermeye çalışalım. Siz derseniz ki, kâr dağıtırsan, kurum stopajını tek taksitte, dağıtmazsan kurumlar vergisi taksitleriyle birlikte yatıracaksın; derseniz ki, kâr dağıtırsan gelir vergisi stopajı var, yoksa yok.  Ne yapar akıllı şirket (eğer SPK'ya tâbi değilse), "dağıtmadım" der çıkar işin içinden. Arada sıra, benim gibi bir aklı evvel çıkar da

"Yahu, ya sorarlarsa; 'ey ortak, ne yedin, ne içtin, ne ile geçindin? Şirket ortaklığı dışında bir gelirin var mı, varsa ne kadar?' Ne diyeceksin?" derse, ortakların azıcık aklı karışıp "Eh, hiç olmazsa bu yıl dağıtalım"  diyebilirler. Yoksa; alan razı, satan razı... Razı da, bizim sevgili Maliyemiz niye bilmezlikten gelir bu apaçık gerçeği, işte bunu anlamak mümkün değil. Beyler! Beyler!.. Ya, dağıtandan da, dağıtmayandan da kaldırın şu stopajı; ya da tarihinde hiç kâr dağıtımı yapmadığını iddia eden şirket ortaklarını azıcık gıdıklayın olur mu?..

 

Bakarsınız, gülerler de incileri dökülür...

    

Not: Hisse senedi ve katılım ortaklığından dolayı oluşan Menkul Sermaye İratları'nın beyan  olunup vergilendirilmesine tümüyle karşı olduğumu ifade edeyim. İnsanları, kâr dağıtma  konusunda muvazaaya iten sebeplerin biri de bu katmerli vergileme inadıdır. Daha önce,  Gelir Vergisi Yasası'nda bulunan "Vergi Alacağı" düzenlemesine de, bu hükümet döneminde  4842 sayılı yasa ile GVK 22. maddesine monte edilen sözde iyileştirmeye de, işte bu nedenlerden  dolayı, dimdik karşıyım.

04.05.2005

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM