YAZARLARIMIZ
Oktay Göktürk
Yeminli Mali Müşavir
E. Vergi Başmüfettişi
oktaygktrk23@gmail.com



Vergi Dairelerinden Gelen Yazılara Karşı İzaha Davet veya Pişmanlık Kapsamında Beyanname Verilebilir Mi?

Son zamanlarda bilindiği üzere vergi dairelerinden mükellef veya mükellef olmayanlara gözetim çalışması (düşük karlılık vb.), gönüllü uyum (tapu harçları, şahsi harcamaların kaynağı vb.) veya izahat (stok çalışması vb.) yazıları adı altında verginin ziyaa uğramış olabileceğine dair tespitlerde bulunarak yazıların tebliğ edildiği görülmektedir.  Ancak söz konusu bu yazılar vergi dairelerince Vergi Usul Kanununun 370. maddesi ile düzenlenen izaha davet kapsamında gönderilmemektedir. Ayrıca aynı kanunun 371. maddesinde düzenlenen pişmanlık ve ıslah hükümleri doğrultusunda da değerlendirilmemektedir.

Vergi Usul Kanununun 370. maddesi ile “Vergi incelemesine başlanılmadan veya takdir komisyonuna sevk edilmeden önce verginin ziyaa uğradığına delalet eden emareler bulunduğuna dair yetkili merciler tarafından yapılmış ön tespitler hakkında tespit tarihine kadar ihbarda bulunulmamış olması kaydıyla mükellefler izaha davet edilebilir.” hükmü gereğince vergi dairelerinin yapmış olduğu ön tespitler neticesinde  verginin ziyaa uğradığına delalet eden emarelerin bulunması ve tespit tarihine kadar ihbarda bulunulmamış olması kaydıyla mükellefler izaha davet edilebilir.

İzaha davet ancak vergi daireleri tarafından yapılan bir ön tespitin olması, konu hakkında vergi incelemesine başlanılmamış veya takdir komisyonuna sevk işleminin yapılmamış olması ve yine aynı konu hakkında ihbarda bulunulmamış olması hallerinde mükellefler izaha davet edilebilir. İzaha davet müessesesinin icraya konulması zorunlu olmadığından yetkili mercinin inisiyatif alanındadır. Söz konusu şartları taşıyan mükelleflere ziyaa uğratılan verginin %20 oranında vergi ziyaı cezası kesilmesi gerekmektedir.

Ancak indirimli ceza uygulanması için gereken şartlardan herhangi birini taşımadığı anlaşılan mükelleflerin vergi beyannamelerini vermelerine engel bir durum bulunmamakta olup, vergi incelemesine başlanılmadan veya takdir komisyonuna sevk edilmeden beyannamelerini vermiş olanlara, vergi daireleri tarafından ziyaa uğratılan vergi üzerinden Vergi Usul Kanununun 344 üncü maddesi gereği %50 oranında vergi ziyaı cezası kesilmektedir.

Mükelleflerin izaha davet kapsamında beyanname vermeye herhangi bir engel bulunmamasına rağmen mükelleflere kanuni süresinden sonra verilen ancak vergi incelemesine başlanılmadan veya takdir komisyonuna sevk edilmeden önce verilen olarak değerlendirilip %50 oranında vergi ziyaı cezası kesilmektedir. Mükellef izaha davet kapsamında beyanname verse bile bu indirimli oran %50’ye daha sonra tamamlatarak ek vergi/ceza ihbarnamesi düzenlenmektedir.

Yani mükelleflere ne izaha davet kapsamında ne de pişmanlık hükümleri kapsamında işlem tesis edilmemektedir. Söz konusu mükelleflere veya mükellef olmayanlara gönderilen yazıların ya izaha davet kapsamında değerlendirilmesi ya da pişmanlık ve ıslah talepli olarak beyanname vermeleri sağlanmalıdır. Ancak beyannamelerin izaha davet kapsamında verilmesi halinde “…Kendisine izaha davet yazısı tebliğ edilen mükellefler, davet konusu tespitle sınırlı olarak, bu Kanunun 371 inci maddesinde yer alan pişmanlık hükümlerinden yararlanamaz.” hükmüne göre pişmanlık hükümlerinden yararlandırılamaz.  

Vergi dairelerinden mükellef veya mükellef olmayanlara gözetim çalışması (düşük karlılık vb.), gönüllü uyum (tapu harçları, şahsi harcamaların kaynağı vb.) veya izahat (stok çalışması vb.) yazıları adı altında gönderilen yazıların vergiye gönüllü uyumun arttırılması amaçlandığından izaha davet kapsamında gönderilmesi, yukarıda bahsedilen söz konusu yazıların izaha davet kapsamında değerlendirilmemesi halinde yazıların pişmanlık talepli (sadece beyana dayanan vergiler için) olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

213 sayılı Vergi usul Kanununun 371. maddesinde yer alan “Beyana dayanan vergilerde vergi ziyaı cezasını gerektiren fiilleri işleyen mükelleflerle bunların işlenişine iştirak eden diğer kişilerin kanuna aykırı hareketlerini ilgili makamlara kendiliğinden dilekçe ile haber vermesi hâlinde, haklarında aşağıda yazılı kayıt ve şartlarla vergi ziyaı cezası kesilmez.” hükmüne göre vergi dairelerinden gönderilen yazılara karşı mükellef veya mükellef olmayanlar pişmanlık talepli beyanname verme seçeneğini kullanabilir.

Mükellefin keyfiyeti haber verdiği tarihten önce bir muhbir tarafından her hangi resmi bir makama dilekçe ile veya şifahi beyanı tutanakla tevsik edilmek suretiyle haber verilen husus hakkında ihbarda bulunulmamış olması ve haber verme dilekçesinin yetkili memurlar tarafından mükellef nezdinde haber verilen olayın ilgili olduğu vergi türüne ilişkin bir vergi incelemesine başlandığı veya olayın ve ilgili olduğu vergi türünün takdir komisyonuna intikal ettirildiği günden evvel verilmiş ve resmi kayıtlara geçirilmiş olması şartlarının taşınması halinde pişmanlık talepli beyanname verilebilir.  

Vergi Dairelerinden mükellef veya mükellef olmayanlara gözetim çalışması (düşük karlılık vb.), gönüllü uyum (tapu harçları, şahsi harcamaların kaynağı vb.) veya izahat (stok çalışması vb.) yazılarının ihbar kapsamında değerlendirilmemesi gerekmektedir. Vergi dairelerinin yapmış olduğu tespit veya ön çalışmalar ihbar kapsamında değerlendirilemez.

Çünkü Vergi Daireleri Kuruluş Ve Görev Yönetmeliğin 5. maddesinde yer alan “Vergi daireleri, vergi kanunları ve özel kanunlar ile bu kanunlara dayanılarak Maliye Bakanlığınca belli edilen kamu gelirleri ile ilgili mükellefi tespit, tarh, tahakkuk, tecil, tahsil, terkin, ödeme, iade ve muhasebe işlemlerini yürütür.” hükmüne göre vergi dairelerinin görevleri arasında vergi ziyaı olabileceğine dair konularda ihbarda bulunma diye bir görevi bulunmamaktadır. Yani devletin herhangi bir kurum, organ veya kişisi muhbirlik sıfatını taşıyamaz. Vergi Usul Kanunu ve bazı özel kanunlarda "muhbir", yetkili mercilere bir vergi kaybı, kaçakçılık veya usulsüzlük gibi bir olayı yazılı dilekçe veya tutanakla bildirip, bunun sonucunda idarece işlem yapılmasını sağlayan kişidir.  Vergi idaresi, kolluk kuvvetleri veya başka resmi makamlar kendi yaptıkları inceleme veya tespitlerle bir durumu ortaya çıkarırsa, bu “ihbar” sayılmaz, normal resen araştırma ve denetim faaliyetidir.

Dolayısıyla, devlet kendiliğinden muhbir olamaz. Muhbir mutlaka gerçek kişi veya tüzel kişi olmalıdır. Devletin kendi tespitleri, muhbirlik değil, idari görev kapsamındadır. Durum böyle olunca ihbar kapsamında tahakkuk eden veya tahsil edilen vergi veya cezalar üzerinden devlet organlarına veya çalışanlarına da ihbar ikramiyesinin verilmesi icap etmektedir. Kamu görevlilerinin görev ve sorumlulukları zaten bu tür durumları tespit edip bildirmeyi kapsadığından bu kişiler ayrıca ödüllendirilmez.

Vergi daireleri tarafından yapılan denetim faaliyeti çerçevesine verginin ziyaa uğrayabileceğine dair bir tespitin olması halinde ya izaha davet kapsamında ya pişmanlık talepli beyanname kapsamında işlem yapılmasına olanak sağlanmalı ya da doğrudan takdir komisyonuna veya incelemeye sevk edilmiş olması gerekmektedir. Vergi dairesi yapmış olduğu ön tespit ile ilgili olarak pişmanlık talepli beyanname verilmemesini sağlamak istiyorsa izaha davet müessesesini çalıştırması veya takdir komisyonuna veya incelemeye sevk etmiş olması gerekmektedir.  

Ancak vergi dairesi tarafından ön tespit ile ilgili olarak izaha davet, pişmanlık hükümleri, takdir komisyonuna veya incelemeye sevk işlemleri yapılmadan doğrudan Vergi Usul Kanununun 344. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “Vergi incelemesine başlanılmasından veya takdir komisyonuna sevk edilmesinden sonra verilenler hariç olmak üzere, kanuni süresi geçtikten sonra verilen vergi beyannameleri için bu madde uyarınca kesilecek ceza yüzde elli oranında uygulanır.” hükmüne göre ceza önerilmektedir.

Sonuç olarak vergi dairelerinden mükellef veya mükellef olmayanlara gözetim çalışması (düşük karlılık vb.), gönüllü uyum (tapu harçları, şahsi harcamaların kaynağı vb.) veya izahat (stok çalışması vb.) gibi yazıların tebliğ edilmesinden sonra konu işlem takdir komisyonuna veya incelemeye sevk edilmemiş olması veya devletin herhangi bir organı tarafından değil de üçüncü bir kişi tarafından ihbar edilmemiş olması kaydıyla mükellefler veya mükellef olmayanlar tarafından beyana dayanan vergiler ile ilgili olarak öncelikle pişmanlık ve ıslah hükümlerinden yararlanarak pişmanlık talepli beyanname vermelidir.

Ancak söz konusu gelen yazı izaha davet kapsamında gönderilmiş olması halinde pişmanlık hükümlerinden yararlanılamayacağından sistem üzerinden gönderilecek beyannamenin diğer şartlarında sağlanması halinde izaha davet kapsamında verilmiş olması gerekmektedir. Burada en son seçenek ise Vergi Usul Kanununun 344. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan kanuni süresinden sonra verilecek beyanname olarak verilmesi icap etmektedir.

Mükellef veya mükellef olmayanlar tarafından pişmanlık talepli beyanname veya izaha davet kapsamında verilecek beyanname vergi dairesi tarafından kabul edilmeyerek ek vergi/ceza ihbarnamesi düzenlemesi halinde söz konusu bu ihbarnameye karşı uzlaşma veya cezada indirim talep edilerek ödenmeli ya da dava açma seçeneği kullanılmalıdır. 

19.09.2025

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.

>> YILIN KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.279 TL + KDV  Ayrıntılar için tıklayın.

GÜNDEM