YAZARLARIMIZ
İsmet Polat
Yeminli Mali Müşavir
E. Vergi Müfettişi
ymmismetpolat@arisymm.com.tr


KURGAN ve Bilerek / Bilmeyerek Komedisi

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca son günlerde mükelleflere uyarı yazıları gönderilmektedir. Kısaca KURGAN olarak ifade edilen yapay zeka destekli olduğu söylenilen Kuruluş Gözetimli Analiz Sistemi’yle riskli konularla ilgili olarak mükellefler bilgilendirilmekte ve uyarılmaktadır.  213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359. Maddesi kapsamında sahte belge düzenleme ve kullanma riski yüksek olan veya re’sen terk ettirilen mükelleflerle ilgili olarak, bunlarla ticari ilişkisi olan ve bu mükelleflerden aldıkları belgeleri yasal defter kayıtları ve beyanlarına intikal eden mükellefler uyarılmaktadır.

KURGAN … KUR(B)AN … (K)URGAN …

Sisteminin kısaca ismi olan KURGAN teriminin sözlük anlamı; ilkçağda gömüt üzerine toprak yığma yoluyla oluşturulan küçük tepe veya tepe biçiminde gömüt olarak geçmektedir. Yani, kelime anlamıyla mezar çağrışımını yapmaktadır. Harf oyunları yapılarak esas anlamına yakın çağrışımı olan KUR(B)AN veya (K)URGAN gibi kelimelere de dönüşebilmektedir. Uygulamada bu tarz soğuk espriler yapılmaktadır. Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilileri sisteme isim verirken bu kavram ve çağrışımları düşünmüşler midir bilmiyoruz. Ancak, KURGAN sistemiyle yapılan uyarılar mükelleflerin karşılaşabilecekleri en ağır cezalarıdır. Bilindiği üzere, 213 Sayılı VUK’nun 359. Maddesi kapsamındaki suçları işleyenler ağır vergi ziyaı cezasına muhatap olma (ziyaa uğratılan vergiyle birlikte bunun 3 katı veya tekerrür durumunda 4,5 katı kadar vergi ziyaı cezası), uzlaşma hakkından mahrum kalma gibi ağır idari yaptırımların yanında 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılma da sözkonusu olabilmektedir. Bunun yanında ticari ilişkilerin sekteye uğraması, vergi idaresiyle yaşanan ve sonu belli olmayan ihtilafların yıpratıcı etkisi, vergi iadelerinin vergi incelemesi kapsamına alınması vb. uygulamalar da düşünüldüğünde sisteme isim seçiminin, tesadüfen olsa dahi, isabetsiz olmadığı anlaşılmaktadır.

MASUMİYET KARİNESİ İHLAL Mİ EDİLİYOR?

KURGAN yazılarında ismi riskli mükellef olarak geçen bazı mükellefler, haklarında sahte belge düzenleme yönünde vergi incelemeleri olmakla birlikte, hali hazırda faaliyetlerini sürdüren mükelleflerdir. Haklarındaki vergi incelemeleri sahte belge düzenlemedikleri yönünde sonuçlanmış bazı mükelleflere de listelerde rastlanmaktadır. Bu tür durumlar mükelleflerin ticari ilişkilerini sekteye uğratmakta, istenmeyen ihtilafların ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Bu durum, suç kesinleşmediği sürece kimsenin hükümlü olarak değerlendirilemeyeceği şeklinde ifade edilen masumiyet karinesinin ihlali anlamına da gelmektedir. Bu nedenle, listelerde yer alan mükelleflerin daha özenli seçilmesi gerekmektedir.

BİLEREK / BİLMEYEREK KOMEDİSİ BİTİYOR MU?

Sahte belge düzenleme ve kullanma suçları 213 sayılı VUK’nun 359/b. Maddesinde hapis cezası ile cezalandırılması gereken suçlardan sayılmıştır. 213 Sayılı VUK’nun 359. maddesi hükmüne göre sahte belge, gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge olarak tanımlanmıştır. 29.07.1998 Tarih ve 4369 Sayılı kanunla yapılan değişiklikten önce VUK kapsamında yer alan sahte belge düzenlenmesi veya kullanılması suçlarının oluşumunda vergi ziyaının meydana gelmesi şartı aranmakta idi. Belgelerin kullanılması fiili için de “bilerek kullanma” şartı kanun metninde yer almaktaydı. 4369 Sayılı Kanunla yapılan 01/01/1999 tarihinden itibaren yürürlüğe giren düzenleme ile “bilerek kullanma” ibaresi de madde metninden çıkarılmıştır Anılan madde hükmüne göre fiil sonucunda, vergi ziyaının veya başka bir neticenin meydana gelmesi şartı kaldırılmış, suçun oluşması için fiilin icrası yeterli sayılmıştır.

Hal böyle olunca bazı suçlarda kasıt unsurunun tespit edilip edilmeyeceği konusunda tereddütler oluşmaya başlamıştır. Hapis cezasıyla cezalandırılması gereken fiilin şekilsel görünümü yanında bilerek ve kasten işlenmiş da olması önem arz etmektedir. Kasıt unsuru yoksa suçun işlendiğinden bahsedilemez. Ortaya çıkan tartışmalar nedeniyle, Vergi idaresi yayınlamış olduğu 306 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile bu hususlara açıklık getirmiştir. 306 Numaralı VUK Genel Tebliği ile sahte belgelerin bilmeden de kullanılabileceği hususuna da yer verilerek sahte belge kullanma suçunda kasıt unsurunun inceleme elemanı tarafından ortaya konulması gerektiği belirtilmiştir. Kanun metninde bilerek sahte fatura kullanma suçu şeklinde bir tarif yer almamasına rağmen ceza hukukunun genel ilkelerine uygun olarak kasıt unsurunun da ortaya konulması gerekir.

Bahsi geçen Tebliğde bu durum “Ancak, gerçekte yapılan bir mal veya hizmet alımı karşılığında mal veya hizmeti sağlayan tarafından kendi belgesi yerine bir başka mükellefin belgesi verilebilmektedir. Bu gibi durumlarda iş veya hizmetin mahiyetin mahiyetine göre belgeyi alan tarafın bu belgenin mal veya hizmetin sağlandığı mükellefe ait olmadığını bilip bilmemesi önem taşıyacaktır. Şayet kullanıcının belgenin sahte olduğunu bilmesi gerekiyorsa, bir başka deyimle, kasıt söz konusu ise burada 359 ncu maddede belirtilen anlamda bir sahte belge kullanımı söz konusu olacaktır. Aksi takdirde ise suçun manevi unsuru oluşmadığından durum madde kapsamında değerlendirilmeyecektir.” şeklinde belirtilmiştir.

306 No’lu Tebliğ ile sahte fatura kullanma suçunda kasıt unsurunun ortaya konulması görevi Mahkemeler yerine inceleme elemanlarına bırakılmıştır. 306 No’lu Tebliğ kasıt unsurunun tespitini inceleme elemanlarına bıraksa da bunun hangi kriterlere göre yapılacağını belirlememiştir. Uygulamada, sahte olduğu tespit edilen belgeler, 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. Ve 34. Maddeleri gereğince sadece katma değer vergisi yönünden inceleme konusu yapılmakta, 213 Sayılı VUK’nun 3. Maddesi dikkate alınarak gelir ve kurumlar vergisi yönünden eleştiri konusu yapılmamaktadır.

KURGAN ve benzeri çalışmalarda yer aldığı üzere, Maliye İdaresi bilmeden sahte belge kullanma yönünden rapor yazılmasını zorlaştıran, bilerek kullanma yönünde rapor yazılmasını artıracak bir sürece girmektedir. Bunun anlamı şudur: Sahte belge kullanma konulu vergi incelemelerinde belgenin bilerek kullanıldığı kabul edilecek, bilmeden kullanma durumu istisnai durum olarak değerlendirilecektir. Bu konuda Vergi Denetim Kurulu tarafından belirlenen kriterler dikkate alınacaktır. Bu belgeler gelir/kurumlar vergisi kapsamında ayrıca detaylı olarak değerlendirilecektir. Raporun bilerek kullanma şeklinde yazılması halinde mükellefin uzlaşma hakkı olmayacak ve ayrıca hapis cezasıyla yargılanacaktır.

Yıllardır teamül haline gelen yanlış uygulamalar nedeniyle mükellefler an itibariyle çok ciddi bir risklerle karşı karşıya gelmişlerdir.  Özellikle son yıllarda sık sık gündeme gelen (ortalama iki yılda bir) matrah artırımı ve yapılandırma yasaları nedeniyle bu konular daha da artmış durumdadır. Bu nedenle sistem değişikliğinde aşamalı bir geçişe ihtiyaç bulunmaktadır.

Bu uygulama, sahte belgelerle ilgili bilerek / bilmeyerek mevzusunun en azından belli kriterlere bağlanması vergi adaletinin sağlanması ve şeffaflık açısından önemli bir adım sayılmaktadır. Ancak, yıllarca alışkanlık haline gelen uygulamaların birdenbire değişmesinin yaratacağı olumsuz etkilerin de dikkate alınması gerektiği kanaatindeyiz. Bu konudaki ikinci olarak dikkate alınması gereken husus belgelerin sahte olduğuna dair düzenlenen vergi tekniği raporlarının niteliğidir. Bu raporların, düzenlenen belgelerin sahte olup olmadığı konusunda gerçek durumu yansıtması gerekir. Yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan yazılan raporlar, sadece bu mükellefin değil bu mükellefle ilişkide bulunan diğer mükellefleri de etkileyecektir. Dolayısıyla, vergi tekniği raporları daha özenli ve gerçeğe en yakın şekilde düzenlenmelidir.

KURGAN YAZILARINA MUHATAP OLANLAR NE YAPMALI?

 KURGAN yazılarında belirtildiği üzere, bu yazılar herhangi bir şekilde inceleme başlama bildirim değildir. Gelen yazılarda mükellefler, beyanname düzeltmeye veya başka bir işlem yapmaya zorlanmamaktadır. Riskli görünen mükelleflerden olan alışları konusunda mükellefler uyarılmakta ve kayıtlarını bir revizyona tabi tutmaları önerilmektedir. Dolasıyla nasıl bir aksiyon alacakları konusu tamamen mükelleflerin takdirine bırakılmaktadır.

Bu durumda bu tür bir yazı ile muhatap olan mükelleflerin ilk yapacakları işlem kendilerine gelen yazılarda riskli olarak belirtilen mükellefleri analiz etmeleridir. Ticari ilişkide bulundukları firmaları en iyi bilen yine mükellefin kendisidir. Öncelikle listeye bu şekilde bakılması gerekir. İkinci olarak listede yer alan mükelleflerle ilgili olarak ciddi bir araştırma yapılmasıdır. Bu mükelleflerden 213 Sayılı VUK’nun 160/A maddesi kapsamında re’sen terk durumunda olup olmadıkları, bu mükelleflerle ilgili olarak sahte belge düzenleme yönünde rapor düzenlenip düzenlenmediği veya bu yönüyle haklarında başlatılan bir vergi incelemesi olup olmadığı, bu firmaların kendileri hakkında yapılan veya başlatılan işlemlerle ilgili olarak nasıl bir aksiyon aldıkları, an itibariyle faal olup olmadıkları, kendileriyle iletişim kurulup kurulmadığı, adli yargı veya vergi yargısına intikal eden bir durumun olup olmadığı vb. konularda bilgi alınması gerekmektedir. Üçüncü aşama olarak bu mükelleflerle olan ticari ilişkilerinin gerçekliğini ispat edebilme olanaklarına bakılması gerekir. Bu konuda da 213 Sayılı VUK’nun 3. Maddesi kapsamında yapılan işlemin gerçek olduğunun ispatına dair sevk irsaliyesi, nakliye belgeleri, ödeme belgeleri, kantar fişleri, teslim alma tutanağı, nakliye yapan araçlara ait ruhsatlar ve plaka takip sistemi kayıtları, video kayıtları, fotoğraflar vb. belgelerin olup olmadığı önem arz etmektedir. Dolayısıyla mükelleflerin konuyu detaylı olarak değerlendirip ona göre aksiyon almaları gerekir.

KURGAN ve İHTİRAZİ KAYITLA BEYAN MÜESSESESİ

Sosyal medyada KURGAN yazılarına muhatap olanların ihtirazi kayıtla beyan kapsamında beyanname verebilecekleri yönünde açıklamalar yer almaktadır. Bilindiği  üzere, 213 Sayılı VUK’nun 378. Maddesi gereğince mükellefler, vergi hatalarına ilişkin hükümler saklı olmak üzere, kendi beyanlarına karşı dava açamazlar. Mükelleflerin kendi beyanlarına karşı dava açabilmeleriyle ilgili düzenleme vergi kanunlarında yer alan bir düzenleme olmayıp İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27. Maddesinde yer almaktadır. Mükellefler, bu madde kapsamında idare ile tartışmalı oldukları konularda ihtirazi kayıtla beyanname verip sonra bu beyanlarını dava konusu edebilmektedirler. Ancak ihtirazi kayıtla beyan daha çok mükellefler ile vergi idaresi arasındaki görüş farklılığından kaynaklanmaktadır. Aynı konu hakkında farklı görüşe sahip olmalarından kaynaklanmaktadır. Oysa gelen KURGAN yazılarında mükellefleri düzeltme yapmaya zorlayan ve mutlaka idari yaptırım gerektiren ifade bulunmamaktadır. Gelen yazılar, mükelleflerin belge, defter ve beyanlarını kontrolden geçirmeleri için gönderilen uyarı yazılarıdır.  Dolayısıyla, bu yönüyle bakıldığında ihtirazi kayıtla beyanname verilmesine imkan bulunmadığı kanaatindeyiz. Zira, ortada İdarenin mutlaka istediği mükellefin de karşı çıkmakta olduğu bir durum bulunmamaktadır.

KURGAN VE PİŞMANLIK VE ISLAH MÜESSESESİ

Gelen KURGAN yazıları esas alınarak yapılacak düzeltme işlemlerinin 213 Sayılı VUK’nun 371. Maddesinde hükme bağlanan pişmanlık ve ıslah hükümlerinden faydalanıp faydalanmayacakları konusu gündeme gelmektedir. Konunun sadece bilgilendirme amaçlı olduğu herhangi bir tespitin varlığına işaret etmediği dolayısıyla pişmanlık hükümlerine göre beyanname verilebileceği yönünde görüşler ve hatta sosyal medyada bu yönde açıklamalar yer almaktadır. 213 Sayılı VUK’nun 371. Maddesinde yazılı pişmanlık şartlarından en önemlisi mükelleflerin vergi ziyaı doğuran fiillerini hiçbir kamu makamının bilgisi olmaksızın kendiliğinden düzeltmeleri ve çıkan vergi ve pişmanlık zammını 15 gün içerisinde ödemeleridir. KURGAN yazıları ise Maliye İdaresi tarafından gelen ve içeriğinde firma ismi belirtilen yazılardır. Bu yönüyle bakıldığında pişmanlıkla ilgili olarak da net bir ifade kullanmanın bu kadar kolay olmadığı düşüncesindeyiz. Maliye İdaresinin bu konuda bir açıklama yapılması yerinde olacaktır.

SONUÇ

KURGAN olarak ifade edilen Kuruluş Gözetimli Analiz Sistemi’yle ilgili görüşlerimize yukarıda detaylı olarak yer verilmiştir. Bu sistem, Maliye İdaresinin sahte belge düzenleme ve kullanma konularında daha sert bir tutum içerisine gireceğini işaret etmektedir. Mükelleflerin bu konuyla ilgili olarak beklenmedik durumlarla karşılaşmamaları için azami dikkatle çalışmaları gerekmektedir. Bu sürecin ekonominin genel durumunu sekteye uğratmayacak şekilde olması ve aşamalı olarak sonuçlandırılması gerekmektedir. Bu konuyla ilgili olarak dikkate alınması gereken en önemli husus sahte belge düzenleme yönünden yazılan vergi tekniği raporlarının özeni ve niteliğidir.

22.10.2025

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.

>> YILIN KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.279 TL + KDV  Ayrıntılar için tıklayın.

GÜNDEM