Denetim, bir olay veya işlemin istenilen biçimde gerçekleşmesini sağlamak için yapılan gözlem ve incelemelerin tümünü kapsamaktadır.
Denetimin amacı mevcut duruma oranla daha iyi ve yararlıya ulaşmak, uygulama farklılığını gidermek, olumsuzlukları ortaya çıkarmak, verilen kararlarda isabetle olabilmek için yapılan gözlem ve incelemelerin tümüdür.
Devletler toplum düzenini sağlayabilmek için. Yapılması ve yapılmaması gereken kurallar koyarlar. Bu kurallara uyulup uyulmadığını saptayabilmek için denetim yaparlar.
Denetim insanlara güven verir. İstenilen amaca kolay ulaşımı sağlar. Belirsizliği azaltır.
Denetim mekanizmalarına büyük görev düşmektedir. Rızaya dayalı bir denetim uygulamak gerekir. Bireyler eğitilmeli, onlara tehlike, suç ve risk durumları anlatılmalı, ikna edilmeli, zorlayıcı ve kontrol edici değil, ikna edici bir sistem uygulanmalıdır. Kurallar ve cezalar kayırmacılıktan uzak olmalıdır.
Öz denetime sahip kişiler sorumluluk duygusuyla hareket eder. Sözlerinde, işlerinde, davranışlarında ölçülü olur, uyulması gereken kurallara uyarlar.
Çocuklarımıza dürtülerini, ihtiyaçlarını. Kontrolü, uyumlu, sorumlu ve saygılı davranış yollarını gösterip öğretmeliyiz. Çocuklarımızın bir takım kuralları benimsemesi ve dış uyarılara gerek kalmadan, bu kurallara kendi kendilerine uyması uygulaması, bizlerin rol model olarak örnek olmamıza bağlıdır.
Çocuklar kişilikleri gelişirken büyükleri tarafından organize edilmeyi, cesaretlendirilmeyi beklerler. Çocuğun tüm kararlarında sonsuz serbestlik tanıyan tüm inisiyatifi onlara bırakan anne babalar, kural tanımayan, insan ilişkilerinde sorun yaşayan kişiler yetiştirirler.
Yasalarımızda denetim ile ilgili birçok madde var ve denetim ile ilgili bütün işlerin ve işlemlerin nasıl yürütüleceğine dair kurallar belirtilmiş. Bütün Bakanlıkların ve bağlı kuruluşların denetim ile ilgili birimleri var.
Ticari kuruluşların kurulması ve işletilmesi sürecinde devletin birçok kurumu tarafından denetim işlevi devam ediyor. Ayrıca bu kuruluşlar, genel müdüründen başlayarak bütün yetkili kişileri, işlerin iyi yürütülmesi açısından devamlı denetleniyorlar.
Maliye açısından, denetim elemanları kendilerine verilen görevler ile ilgili olarak devamlı çalışıyorlar. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin denetleme görevi var. Sayıştay TBMM adına denetleme görevini yerine getiriyor.
Bu kadar çok kural ve denetimler ile ilgili mevzuatlara rağmen ülkemizde iş cinayetlerine, kuralsızlıklara ve yolsuzluklara çok sık rastlıyoruz.
“Türkiye ekonomisindeki yüzde 28.72’lik kayıt dışılık OECD’nin 34 ülkesinin en yükseği. ABD sadece yüzde 7.95 olan kayıt dışı ekonomi oranıyla OECD’nin en iyisi olurken yapılan araştırmalar 2023’te ekonomideki kayıt dışılık oranının yüzde 24 olacağını gösteriyor.” (Basından)
Kurallara uymak her şeyden önce vicdan sorunu. Kurallara uymayan insanların vicdanlı düşünmeleri ve disiplinli yaşamı seçmeleri gerekiyor. “Onlar disiplinli yaşamıyorlar ki, doğru yolu nasıl bilecekler” diyebilirsiniz. Onlar işlerine geldiği gibi davranış içindeler. Bu sebeple kurallara uymuyorlar. Ve bir çoğu ne yaptığının farkında.
Disiplinli hayatı yani denetimi kendi içinde hisseden ve öz eleştiri yapanlar, maddi ve manevi olarak çevrelerini, toplumu, rahatsız etmeyen insanlardır.
Denetim mekanizmaları tüm insanlar için var. Günlük yaşantımızda kurallara uymayan ve uymamaya meraklı pek çok insanla karşılaşıyoruz.
Çoğumuz, pek meraklıyızdır. Kurallara uymayıp, görevli ile karşılaştığımızda hemen “Abi bu seferlik idare ediver” gibi bir şeyler geveleriz. Görevliden, başkasının haklarını yediğimizi görmemesini isteriz.
Hayır arkadaş, başkasının hakkını yemeyeceksin. Kurallara uyacaksın. Herkes, herkesin hakkına tecavüz edip, sonra idare ediver diye geçiştirmeye kalkmayacak.
Seneler önce, bir ocak ayında, Burdur’dan öğleden sonra kalkan bir otobüs Ankara’ya gidecekti. Ancak trafik Afyon yakınlarında tıkandı. Bütün şeritler araçlar ile dolu idi. Bir takım uyanıklar(!) , hemen emniyet şeridini kullanmaya başladılar. Emniyet şeridi kapandı. Polis yolu açmak için gelemedi. Yolcular, geceyi Afyon’da geçirmek zorunda kaldı.
O anda otobüsteki yolculardan birinin aklına bir gazete haberi geldi. Birkaç sene önce gazetelerde bir fotoğraf vardı. Bir ülkenin birinde, yanardağı patlamasından kaçan binlerce kişi otomobilleriyle şehirden uzaklaşıyorlar. Otoyolda binlerce otomobil birikmiş. Ancak yolun sağındaki emniyet şeridi boş. Fotoğrafın altında da “İşte medeniyet” yazısı. Bu binlerce otomobil sürücüsü kendi denetimlerini kendileri yaparak emniyet şeridini işgal etmiyorlar. Bunun açıklaması şu: İnsanın içinde kendi öz denetimi olmalı.
Ankara’nın Tunalı Himi Caddesi 4 şeritli bir cadde. Her zaman dolu olur. Adamın teki aracını 2. Sıraya park etmekle meşgul. Oradan geçen birisi sordu; “2. Sırayı yapıyorsunuz”. Cevap: “Denetim yok ki abi.” Adam sadece “ben” duygusu içinde yaşıyor. Kendi işi olsun da, başkasının önemi yok. Dahası da denetim olmadığına göre, kuralları çiğneyebilir. Her zaman trafik polisinin bulunduğu cadde de o an, olmayan polisin yokluğundan yararlanacak.
2020 yılı başlarında yaşadığımız, Korona virüsü salgınında, sağ olsunlar halkımızın çoğunluğu kuralsızlık örnekleri verdi.
Devletin “evde kal” çağrısına rağmen, maskesiz dolaşanlar, balık tutmaya gidenler, parkta piknik yapmaya kalkanlar, yoğun bakımdan kaçanlar, polise saldıran hastane kaçakları ve daha nicesi…..
Bu örneklerin hiç birini denetim eksikliğine bağlayamazsınız. Denetim insanın içinde olmalı. Diğer bir ifade ile, toplum yaşamımızda kuralları çiğneyen insanda utanma duygusu olmalı. Dürtülerinin, duygularının esiri ve küçük hesaplar peşinde olmamalı.
Bu durum cehalete dayanıyor. Toplumumuzun çoğunluğu cahil. Cahil kelimesini kullanırken okuma yazma bilmeyen insandan söz etmiyoruz. Onlar gariban. Bizim söz etmek istediğimiz insan okumuş ancak cahilliğini üzerinden atamamış insan, yaşam bilgisi ve görgüsünden yoksun kişidir.
Evet, işte toplum düzenini sağlayabilmemiz için olması gereken, her bireyin içinde kendi öz denetiminin yapmasıdır. Yani bir eylem yaparken kendimizi denetlemeliyiz.
Kuralsızlık ve denetimden kaçma yollarını bulma üzerine düşüncelerimizi yoğunlaştırıyoruz. Ancak, denetim yetersiz, nasıl olsa farkına varılmaz düşünceleri ile kuralsız bir ortamda yaşayamayız.
Bizce kültür; “insanların ne kadar çok diplomaya ve idari unvana sahip olurlarsa olsunlar, kökenlerinden getirdikleri, içinde bulundukları toplumun özelliklerini taşıyan ve onların servetleri, diplomaları ve unvanlarından bağımsız olan davranışlarıdır.”
Bizler toplumu oluşturan bireyler olarak kendi kendimizi denetlemeliyiz. Ve konulan kurallara uyma, olumsuz duygu ve düşüncelerimizi engellemeliyiz.
Epey seneler önce bir trafik kazasında, istiap haddinden fazla kişiyi taşıtına alan şoför, bu kuralsızlığının bedelini kendi canı ile ödedi. Ve hiç hakkı yok iken hem kendi ailesine hem de birçok aileye yıllarca sürecek acılar da bıraktı.
Toplumumuzda “bana bir şey olmaz” zihniyeti, “İş bilenin kılıç kuşananın” düşüncesi çok yaygın. Birde üstüne kurallara uyanlarla alay ederiz.
Sonuç olarak, denetim insanın içinde olmalıdır. Dürüst insanın kurala ihtiyacı yoktur. Kuralsızlık kültürümüzden uzaklaşmalıyız. Korkarım, böyle bir toplum ile giderek yeni nesillere de bu kurallara uymama kültürümüzü miras bırakacağız.
Yazımızın başlığındaki Denetim Gerçekten Gerekli mi? sorusuna cevap verelim: Denetimi kendi düşünce platformunda yapan, bütün davranışlarını duygularını ve arzularını düzenleyebilme becerisinde bulunan insanların oluşturduğu toplumlarda denetim gerekli değildir.
(Kaynak: Dünya Gazetesi | 17.04.2020)
>> Yılın Kampanyası: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL yerine 999 TL + KDV Ayrıntılar için tıklayın.
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.