YAZARLARIMIZ
Mehmet Uğur Yavuz
Sosyal Güvenlik Denetmeni
m.uguryavuz@gmail.com



İş Kazasında "Sorumluyu Atadım" Demek İşvereni Her Zaman Kurtarmaz

Türkiye, ne yazık ki dünyada iş kazalarının en yüksek olduğu ülkeler arasında yer almaktadır. Rakamlar bu gerçeği çarpıcı bir şekilde ortaya koymaktadır: Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerine göre, "2022 yılında 1517 ve 2023 yılında 1966 kişi iş kazalarında hayatını kaybetmiştir." Bu sayılar, her gün ortalama 5'ten fazla çalışanın iş yerinde hayatını kaybettiği anlamına gelmektedir.

İş kazası terimi, olayın tesadüfi ve kaçınılmaz olduğu algısını yaratabilir. Ancak Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verileri, bu algının ne kadar yanıltıcı olduğunu gösteriyor: İş kazalarının %98'i önlenebilir niteliktedir. İş kazalarının önlenebilir olması yaklaşımı, konuyu kaçınılmaz bir kader olmaktan çıkarıp, sorumluluk ve hesap verebilirlik zeminine taşımaktadır. Bir iş kazası meydana geldiğinde, ceza hukuku sorumluluğu "var" ya da "yok" şeklinde ikili bir sistemle çalışmaz. Sorumluluk, işverenin veya yetkililerin kusur (kusur) düzeyine göre belirlenen bir spektrumdur. Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) bu spektrum üç temel kavram etrafında şekillenir: Bilinçsiz Taksir (Basit İhmal), Bilinçli Taksir (Bilinçli İhmal) ve Olası Kast ("Olursa Olsun" Anlayışı)

İşverenler arasında yaygın olan bir yanılgı, bir işveren vekili (işveren vekili) veya iş güvenliği uzmanı (İSG uzmanı) atayarak tüm cezai sorumluluktan kurtulabilecekleri düşüncesidir. Ancak hukuk, bu yetki devrinin kâğıt üzerinde kalmasına izin vermez. Yargıtay kararlarına göre, bir işverenin sorumluluktan kurtulabilmesi için yapılan yetki devrinin geçerli sayılması bazı temel şartlara bağlıdır:

• Yetkinlik: Atanan kişi, görevin gerektirdiği bilgi, tecrübe ve niteliklere sahip, yani "ehil" olmalıdır.

• Gerçek Yetki: Atanan kişiye sadece bir unvan değil, aynı zamanda gerçek bir otorite de verilmelidir. Bu otorite, tehlikeli bir durumda işi durdurma ve gerekli güvenlik harcamalarını yapma yetkisini de içermelidir.

• Samimiyet: Atama, sorumluluktan kaçmak için yapılmış göstermelik bir işlem olmamalı, iş sağlığı ve güvenliğini sağlama amacına yönelik samimi bir devir olmalıdır.

Bu ilkenin en çarpıcı örneklerinden biri, Yargıtay'ın (E.2013/10562 K.2014/5032) önüne gelen bir davadır. Bu davada işveren, sorumluluktan kurtulmak için kâğıt üzerinde "imalat müdürü" ve "yıkama müdürü" atamaları yapmıştı. Ancak Yargıtay, bu kişilerin "ilkokul mezunu ve işçi statüsü ile 1000 TL ücretle fabrikada çalıştıkları" gerçeğini ortaya koydu. Mahkeme, bu kişilerin boş bir unvandan ibaret olduğunu, gerçek bir yetki ve yetkinliğe sahip olmadıklarını belirterek onları sorumlu tutmadı. Bu karar, sorumluluk devrinin samimi, yetkin ve gerçek bir otoriteye dayanması gerektiğini, aksi takdirde işverenin sorumluluktan kaçamayacağını net bir şekilde göstermektedir.

04.11.2025

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.

>> YILIN KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.279 TL + KDV  Ayrıntılar için tıklayın.

GÜNDEM