Günümüzün küresel iktisadi düzeni içinde mükelleflerin ve vergi matrahlarının artan devingenliği vergi düzenlemelerinin giderek daha karmaşık olmasını gerekli hale getirirken, uluslararası işlemler iktisadi birimlerin birden fazla vergi düzenine uyum sağlamasını zorunlu kılıyor. Bu, vergilendirmede belirsizlik ve çifte vergilendirme sorunlarını yarattığı gibi, vergi düzenlemelerine uyum maliyetlerinin de artması sonucunu doğuruyor. Bu sorunlar özellikle, sermayenin ve kişilerin serbestçe dolaşabildiği, ama şu an için 27 ayrı vergileme düzeninin bulunduğu AB'de, daha somut biçimde kendini gösteriyor. İşte bu noktada, AB'nin kendi bünyesi içinde bir çözüm oluşturabilmek için hızla ilerlediğini görüyoruz. Çözüm: "Ortak konsolide kurumlar vergisi matrahı" (OKKVM-Common Consolidated Corporate Tax Base).
Mart 2000'de Avrupa Konseyi Lizbon Stratejisi'ni benimseyerek, 2010 yılına kadar AB'nin dünyanın en dinamik ve rekabet açısından en üstün bilgi temelli ekonomisi haline getirilmesini hedefledi. Bu kapsamda Ekim 2001'de komisyon AB ülkelerinde ortak bir kurumlar vergisi (KV) matrahı oluşturulabilmesi için (dikkatinizi çekmek isterim, "oranı" değil, "matrahı") planlamalara başladı. 2004 yılında ise bir çalışma grubu oluşturuldu. Üye ülkelerin temsilcileri yanında akademisyenlerin ve iş çevrelerinin de katıldığı bu çalışma grubu, meseleleri tek tek ve derinlemesine irdeleyerek, bugüne kadar çok sayıda çalışma raporu hazırladı. Komisyonun amacı 2008 sonuna kadar hukuki bir düzenlemenin ortaya çıkartılması ve 2010 yılında uygulamaya konulmuş olması. Nihai hedef, AB bünyesinde faaliyet gösteren bir iktisadi işletmenin KV matrahının faaliyet gösterdiği tüm birlik üyesi ülkelerde aynı yöntem ile tespit edilebilmesi, böylelikle vergi mevzuatına uyum maliyetlerinin azaltılması, yeknesaklığın sağlanması, etkinliğin artırılması, usullerin basitleştirilmesi, verginin ekonomik birimlerin karar süreçlerinde mümkün olduğu ölçüde belirleyici bir etken olmaktan çıkartılarak, bir anlamda vergi arbitrajının AB içinde önlenebilmesi.
OKKVM ne getirecek?
Henüz kesinlik kazanmamış olsa da, eğilimi göstermek açısından, şu ana kadar yapılan çalışmalarda ortaya konan temel yaklaşımları şu şekilde özetleyebiliriz:
. OKKVM sadece birden fazla AB ülkesinde faaliyet gösteren işletmeler için uygulanacak (tek bir ülkede faaliyet gösterenler, o ülkenin milli KV mevzuatına tabi olmaya devam edecekler);
. OKKVM bünyesinde vergisel açıdan konsolidasyon mümkün olacak, böylece grup içi işlemler vergilemede dikkate alınmayacak (ki bu sayede AB içinde transfer fiyatlaması meselesi önemli ölçüde bertaraf edilmiş olacak) ve AB üyesi ülkeler arasındaki Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları önemini yitirecek;
. AB dışındaki ülkelerden elde edilen gelirler, OKKVM'nin tespitinde (muhtemelen) istisna sayılacak ve istisna gelirler üzerinden üye devletlerin iç hukuk kurallarına göre de vergileme yapılmayacak;
. OKKVM, belirlenecek kâr dağımı anahtarı çerçevesinde gelirin elde edildiği ülkeler arasında dağıtılacak ve her ülkede geçerli olan KV oranında vergileme yapılacak (ancak bu dağıtım anahtarının varlık büyüklüğü mü, istihdam kapasitesi mi, ciro mu yoksa başka bir ölçüt mü olacağı henüz kesinleşmiş değil);
. OKKVM ihtiyari olacak, yani isteyen mükellefler için OKKVM uygulanacak (ki böylece KOBİ'lerin bir anda yeni bir mevzuata uyum sağlamaya zorlanmamış olması hedefleniyor);
. OKKVM, doğrudan uygulanan muhasebe sistemine bağlı olmayacak (zira IFRS'nin AB bünyesinde yeknesak bir muhasebe sistemi olarak uygulanması daha uzun zaman alabilir diye endişe ediliyor) ancak OKKVM yine de IFRS kılavuz alınarak oluşturulacak;
.OKKVM'nin AB üyesi tüm ülkelerde kabul edilmesi arzu edilse de, şu an buna karşı çıkan ülkeler bulunduğu için bu gibi ülkelere yönelik alternatif bir yöntem olarak "geliştirilmiş işbirliği" üzerinde de duruluyor.
Şüphesiz tüm bu çabanın altında yatan saik Avrupa iş dünyasının rekabetçi gücünü artırmak. Bu nedenle, OKKVM'nin arkasında ciddi bir destek bulunduğunu gözlemliyoruz. KPMG tarafından Temmuz ve Ağustos 2007 döneminde AB ülkeleri ve İsviçre'de yerleşik ve cirosu 1 milyar ABD Doları'ndan yüksek 403 şirket nezdinde yapılan bir ankete göre, iş dünyasının büyük ölçüde (ortalama yüzde 78) OKKVM'yi desteklediğini görüyoruz. Ancak, aynı grup yine neredeyse eşit bir oranda (yüzde 69), sadece matrahın harmonizasyonu ile yetinilmemesi, yeknesak bir KV oranının kabul edilmesi gerektiğini savunuyor. Ancak bu noktada başta İngiltere olmak üzere İrlanda, Polonya, İsviçre gibi ülkeler ile Kıbrıs Rum kesimi tarafından yeknesak bir KV oranına muhalefetin olması da dikkat çekiyor.
Türkiye bu gelişmelerden nasıl etkilenir?
Henüz ortada somutlaşmış bir düzenleme taslağı bulunmadığından, hiç kuşkusuz Türkiye'nin bu gelişmelerden tam olarak nasıl etkilenebileceğini kestirmek mümkün değil. AB üyesi olmadığımızdan kuşkusuz bu gelişmelerden doğrudan etkilenmeyeceğiz. OKKVM, yürüttüğümüz (daha doğrusu, bir gün gerçekten "yürütmeye başlamayı umduğumuz") müzakerelerin herhangi bir aşamasında karşımıza yeni bir (sürpriz) uyum kriteri olarak çıkartılabilir mi, bunu bilemiyoruz. Ancak, her türlü olasılığa karşı senaryolarımızı hazırlamış olmamız gerektiği açıktır. Paralarının üzerine bastıkları haritalarından bizi kasten silmiş olmaları da, kanımca bizi bu senaryo planlamalarını yapmaktan alı koymamalıdır. Üstelik fırsatçı bir politika izleyerek bu konuda onlar bizi bazı şeylere zorlamadan, belki de bizim bazı adımlar atıp (varsa) OKKVM'yi kendi çıkarımıza kullanmanın yollarını aramamız gerekir.
Ne gibi çıkarımlar yapabiliriz?
Görünen o ki, AB ülkeleri doğrudan vergilemede ciddi bir şekilde bir yeknesaklaşmaya doğru gidiyorlar. Amaç: 1- Vergi mevzuatına uyum maliyetlerinin azaltılması, usullerin basitleştirilmesi, vergi idaresinin etkinliğinin artırılması; 2- (En azından birlik üyesi ülkeler arasında) bazı ülkelerin vergisel rekabet avantajına sahip olmasının engellenmesi. AB iş dünyası bu konuda hevesli görünse de, vergi oranının da yeknesaklaşması, belki biraz daha zaman alabilir. Fakat vergi oranlarının giderek birbirine yaklaştığı da, zaten bilinen bir diğer gerçek. Bu nedenle, yakın zamanda AB bünyesinde KV oranında yeknesaklaşmaya şahit olmak çok şaşırtıcı olmaz. Zira küreselleşme sonucunda ülkeler arasında artan ekonomik rekabet nedeniyle, 1990'ların sonu ve 2000'lerin başından bu yana KV oranlarının tüm dünyada düşmekte olduğunu zaten görüyoruz. Yapılan bir ankete göre, 10 yıl öncesinde dünya genelinde ortalama KV oranı yaklaşık yüzde 33 iken, 2007'de bu oran yüzde 27 olmuş. AB ortalaması ise yüzde 35 iken yüzde 24 düzeyine gelmiş durumda. Türkiye'de ise KV oranı yüzde 44'lerden inmeye başlayarak şu an yüzde 20 düzeyine gelmiş bulunuyor. (Bu arada meraklısı için not: Malezya'da KV oranı yüzde 27) Bu eğilime en çok katkı sağlayan ülkeler yatırım çekme ihtiyacı olan az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler. Bugün G7 ülkelerinde ve diğer büyük ekonomilerde KV oranının dünya ortalamasının çok üstünde olduğunu görüyoruz (Örneğin: Japonya yüzde 40.69, ABD yüzde 40, Almanya yüzde 38.36, İtalya yüzde 37.25, Kanada yüzde 36.1, Belçika yüzde 33.99, Fransa yüzde 33.33, İngiltere yüzde 30 ve Çin yüzde 33). GSMH bakımından en büyük ilk 10 ülkede, KV oranı ortalama yüzde 35.5 düzeyinde; ilk 20'de (ki aralarında Türkiye de var) yüzde 31.3 düzeyinde; ilk 30'da ise yüzde 29.2. Bu çerçevede, Türkiye KV oranı açısından zaten şu anda yüzde 20 ile kendi kategorisinin oldukça altında bir düzeyde. Bu oran, AB ortalamasının da altında. Balkan ve Doğu Avrupa ülkelerinin ortalamasına baktığımızda ise, hemen hemen ortalama ile aynı durumdayız. Yani özetle, KV oranı açısından Türkiye yatırımcılara şu an zaten çok önemli bir vergisel avantaj sağlıyor ve vergisel rekabette bu açıdan üstünlüğü olduğu söylenebilir.
Bizim esasında uzaktan seyretmek zorunda olduğumuz OKKVM sürecini, en azından doğru okumaya çalışıp, oran meselesinin birinci öncelik olmadığını algılayıp, "usullerin basitleştirilmesi", "vergi mevzuatına uyum maliyetlerinin azaltılması", "vergi idaresinin etkinliğinin artırılması" meselelerine eğilmemiz, AB dışında olmamızı kendi çıkarımıza kullanabileceğimiz çözümleri tartışmamız gerekir. Vergisel rekabetçi gücümüzü ancak bu şekilde güçlendirebiliriz.
(Kaynak: Dünya Gazetesi | 05.10.2007)
>> Yılın Kampanyası: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL yerine 999 TL + KDV Ayrıntılar için tıklayın.
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.