Anayasal buyruk gereği olarak, Anayasa'da yer alan hükümler yasama, yürütme ve yargı organları, idare makamları ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.(Anayasa md:ll) Bu bağlamda da yasalar Anayasa'ya aykırı olamaz.
"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir,"(Anayasa md:36)
Bir başka anayasal buyruk uyarınca da "Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkanının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir."(Anayasa md:40)
Bu bağlam da da "Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvurulacağını ve sürelerini belirtmek zorundadır."
"Bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde sonuna kadar haklarını arayabilmelerine kolaylık ve imkan sağlanması "Anayasal buyruk gereğidir. Ülkemizde son derece dağınık mevzuat karşısında kanun yolu, mercii ve sürelerin belirtilmesi hak arama ve hürriyetlerin korunması açısından zorunluluk haline gelmiştir.
Mevcut Anayasal düzenleme çerçevesinde de bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde Anayasal bir hak olan hak arama hürriyetlerini son derece dağınık mevzuat nedeniyle sonuna kadar kullanabilmelerini sağlamak ve kolaylaştırmak amacıyla, Devletin kurumları vasıtasıyla tesis edilen her türlü işlemlerinde, bu işlemlere karşı başvurulacak yargı veya idari makamların gösterilmesi, ayrıca söz konusu başvurunun sürecinin de belirtilmesi gerektiğinin bir Anayasal zorunluluk olduğu ve bu zorunluluğa Anayasa'nın bağlayıcılığı karşısında, yasama, yürütme ve yargı organlarının, idare makamlarının ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının uymakla yükümlü oldukları sonucuna ulaşılmaktadır.(Danıştay 4.Dairesi'nin E.No:2007/342, K.No:2007/1532 sayılı Karar gerekçesi)
Bu durum, Anayasa Mahkemesi'nin 18.10.2003 günlü ve E:2003/67, K.2003/88 sayılı kararında "Hukukun üstünlüğünün egemen olduğu bir devlette hukuk güvenliğinin sağlanması hukuk devleti ilkesinin yerine getirilmesi zorunlu koşullarındandır" şeklinde ifade edilmiştir. Anayasa Mahkemesi'nin söz konusu kararında da vurgulandığı gibi "Statü hukukuna ilişkin düzenlemelerde istikrar, belirlilik ve öngörülebilirlik göz önünde bulundurularak hukuki güvenirlik sağlanır. Bireyin insan olarak varlığının korunmasını amaçlayan hukuk devletinde vatandaşların hukuk güvenliğinin sağlanması zorunludur. Devlet açık ve belirgin hukuk kurallarını yürürlüğe koyarak bunları uyguladığı zaman hukuk güvenliği sağlanır.
Bu durum "hukuk devleti" ve "belirlilik" ilkelerinin bir gereği olup, tüm kamu kurum ve kuruluşlarını bağladığı gibi, devletin bir kurumu olan vergi dairelerini de bağlar.
Düzenlenen vergi ve ceza ihbarnameleri ile ödeme emirlerinde başvuru yeri ve başvuru sürelerinin açıkça belirtilmiş bulunması yasal zorunluluk gereğidir.
Gerçekte Anayasa'nın 40'ıncı maddesinin ikinci fıkrasında yer alan buyruk, ayrı bir yasal düzenlemeyi gerektirmeyen doğrudan uygulanabilir niteliktedir. Bu bağlamda da öncelikle uygulanması zorunluluğu vardır. Dolayısıyla yasama, yürütme ve yargı organlarının, idare makamlarının işlemlerinde, bu işlemlere karşı başvurulacak idari mercileri ve yasa yolları ile sürelerini belirtmeleri zorunlu olmaktadır.
Yaşanan bir uyuşmazlıkta vergi dairesince düzenlenen ödeme emirlerinde, ödeme emrine karşı dava açılması halinde yetkili mahkemenin Vergi Mahkemesi olduğu belirtilmesine karşın, dava açma süresine ilişkin bir bilgiye yer verilmediği tespit edilmiştir.
Oysa Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında'ki Yasa'nnı 58'inci maddesi uyarınca, kendilerine ödeme emri tebliğ edilen kişilerin böyle bir borçları bulunmadığı savı ile 7 gün içerisinde ilgili vergi mahkemesine başvuru hakkı bulunmaktadır.
Danıştay 4. Dairesi tarafından verilen kararda "..özel yasasında yer alan düzenleme gereği tebliğ tarihinden itibaren, 7 gün içinde dava açılması gereken ödeme emirlerinin içeriğinde, bu bilgiye yer verilmemiş olduğundan, bu ödeme emirlerine karşı açılan davada, anılan Anayasa hükmü karşısında dava açma süresinin geçirildiğinden söz edilmesine olanak bulunmamaktadır" denilmek suretiyle daha önce oluşan ve süresinde dava açılmadığı gerekçesi ile kendisine ödeme emri tebliğ edilen kişi tarafından açılan davayı reddeden vergi mahkemesi kararı bozulmuştur. (Danıştay 4. Dairesi Esas No: 2007/342, K.No: 2007/1532)
Bu karar; Anayasa Hukuku'nun ve Anayasal düzenlemelerin önemini gözler önüne seren bir örnek oluşturmaktadır.
(Kaynak: Referans Gazetesi | 28.08.2007)
>> Yılın Kampanyası: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL yerine 999 TL + KDV Ayrıntılar için tıklayın.
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.