Vergi sistemimiz yıllar boyu işletme sermayeleri aleyhine çalıştı. Hele de yüksek enflasyon dönemlerinde işletme sermayeleri üzerinden haksız vergiler alınmaya çalışıldı. Haliyle bu durum, işletmelerin sermaye yerine, kredi ile çalışmaları veya girişimcilerin sermayelerini kayıt dışında çalıştırmaları sonucunu ve alışkanlığını doğurdu. Daha profesyonel davrananlar ise sermayelerini yurtdışına çıkararak bloke ettiler ve karşılığında finans kurumlarından kredi sağladılar. Böylece kredinin faizi yanında, enflasyonla yıpranan "anapara" bedelini de masraf yazarak vergiden indirdiler. Dolayısıyla efektif vergi oranını da düşük tuttular.
Yüksek enflasyonla yaşadığımız o dönemlerde, nominal Kurumlar Vergi oranı yüzde otuz olsa da enflasyon, gerçek (efektif) vergi yükünü sermaye-borç dengesine göre, sıfırdan yüze kadar değiştiriyordu. Sadece borç ve sermayenin yıl boyunca eşit ağırlıkta olduğu şirketlerde nominal oran ile
gerçek vergi oranı birbirine eşit oluyordu.
Günümüze gelince, bugünkü tabloda, enflasyon oranının tek haneli rakamlara düşmüş olması, enflasyonun vergi oranı üzerindeki etkisini eskiye göre azaltmıştır. Kaldı ki sistemimizde, olası % 10 üzerine çıkan fiyat artışlarını düzeltmek için hazır olda bekleyen enflasyon muhasebesi sistemimiz var.
Ancak, enflasyon sıfır dahi olsa, kaynak olarak sermaye veya kredi kullanımının vergi karşısındaki durumu tam olarak tarafsız mı diye soracak olursak, cevabı "hayır" dır. Kaldı ki düşük de olsa yüzde 10'a yakın bir enflasyon etkisi var. Daha açık ifadesiyle, vergi sistemimiz, fark eskisi kadar yüksek olmasa da yine kredi lehine, sermaye aleyhine çalışıyor. Nasıl mı? İrdelemeye çalısalım: 100 YTL kaynağınız olsa, bunu şirketinize sermaye olarak koysanız, elde edilen k‰r üzerindeki vergi yükü (bütün kazancın dağıtıldığı varsayımında) % 34'e kadar çıkabiliyor. Oysa ki girişimci bu kaynağı mevduat olarak değerlendirse, vergi yükü maksimum % 15 oluyor. Beyana da tabi değil. Üstelik işletmeye konulan sermayenin karşı karşıya kaldığı risk de söz konusu değil. Hazine Bonosundaki vergi yükünün ise sıfır veya daha düşük olduğu da ayrı bir faktör.
Diğer taraftan, kredi faizini masraf olarak kazancınızdan indirebiliyorsunuz. Oysa ki konulan sermaye için matrahtan bir indirim yapılamıyor. Bu durum da haliyle vergi yükünde bir farklılaşmaya yol açıyor.
Vergi sisteminin olabildiğince tarafsız (nötr) olması; ekonomideki tercihleri etkilememesi, saptırmaması genel ilke olmalıdır. İfade ettiğimiz üzere, geçmişte bu farklılığın etkisi ve derecesi çok çok fazla idi. Hem yüksek enflasyon olması hem enflasyon muhasebesi olmaması ve hem de dağıtılan kazançlardaki vergi yükünün % 64'lere kadar çıkması, sermaye ile çalışmayı adeta büyük ölçülerde cezalandırıyordu. Bugün ortam nispeten daha tarafsız ve daha dengeli olsa da yılların alışkanlığını kırmak, değiştirmek de kolay değil.
Bu davranışın bir diğer tezahürü de sermayelerin hatta bazı durumlarda kayıt dışı gelirlerin "ortaklar cari hesabı" olarak işletmelere borç olarak konulmasıdır.
Yeni dönemde yapılması gereken, işletmelerin sermaye yapılarını güçlendirmek; kayıt dışı çalıştırılan sermayelerin, "ortaklar cari hesabı" borçlarının sermaye olarak kayda alınmasını sağlamak olmalı. Esasen Vergi İdaresinin menfaati de buradadır. Güçlü sermaye yapısı, daha verimli, daha k‰rlı işletmelerin oluşmasını sağlar. Bu da vergi potansiyelini artırır. Üstelik mükellefin sermayesini koruma hakkı da gözetilmiş olur.
Diğer bir yönüyle, Basel II standartları yakın zamanda devreye girdiğinde, finans yapısı zayıf KOBİ'lerde kredi maliyetlerinin de artmasını gündeme getirecek. Bu unsur da haliyle işletmelerde sermayelerin daha güçlü hale getirilmesini gerekli kılacak.
Peki, bunları sağlamak için ne yapmalı?
Öncelikle, sermaye için de adeta kredi faizi gibi kazançtan indirim imkanı getirilmeli, indirilen bu tutar mevduat faizi ile eşit bir vergilemeye (Bugünkü yapıda en fazla % 15'e) tabi olmalı. Böylece kredi veya sermaye ile çalışmanın vergi karşısındaki konumu eşit (nötr) hale getirilmiş olacaktır.
Bu görüşün güçlü bir teorik temeli de var. O da şu: Gelir Vergisi sistemimizde Geçici 67. madde ile sermaye gelirlerini genel tarifenin dışında sabit oranda vergilendiren ve yıllık beyanname ile birleştirilmeyen bir uygulamaya geçtik. Bu sisteme uluslararası literatürde dual (ikili) sistem veya Kuzey Avrupa ülkelerinde oluşturulması nedeniyle "Nordik kuralı" deniliyor. Genel gerekçe olarak, küreselleşme eğiliminin en çok sermaye üzerinde etkili olması; sermayenin serbest dolaşımının ve akışkanlığının artması nedeniyle, ülkelerin dış sermayeyi daha çok çekebilmelerini sağlama, hatta yerli sermayenin dışarıya kaçışını önleme amacıyla, sermayeyi farklı esasta vergilendiren bir sistem gereksinimi ile ortaya çıkmıştır.
Ülke olarak böyle bir yapıya geçmiş olsak da işletmelere konulan sermaye, dual (ikili) sisteme dahil değildir. Oysa ki önceliğin işletmelere sermaye girişini sağlamaya yönelik olması gerekir. Sıcak sermaye işletmeye girmekle kalıcı hale geliyor. Bir anlamda sıcak para soğutulmuş oluyor. Böylece spekülatif para hareketlerinin ekonomideki riskleri de azaltılmış ve kontrol altına alınmış oluyor.
Bunların yanında kayıt dışı çalışan sermayenin kayda alınmasını sağlayıcı ve kolaylaştırıcı diğer düzenlemelerin de ayrıca yapılması gerekiyor.
Mükelleflerin davranışları, adaletsiz ve bozuk sistemlerin eseri olarak yıllar içinde oluştu. Yapı normal hale gelse de alışkanlıkları ve yerleşmiş davranış biçimlerini değiştirmek ise şüphesiz kolay değil. Bu nedenle etkin bir iletişimle de kayıt dışı sermayelerin sisteme girişlerinin desteklenmesi de gerekir. Böylece mükellefler işlerini daha çok büyütebilir, kurumsallaşma yolu açılmış olur. Devlet de vergi potansiyelini güçlendirir, artırır. Dolayısıyla, mükellefin de Vergi İdaresinin de menfaati buradadır.
(Kaynak: Dünya Gazetesi | 28.08.2007)
>> Yılın Kampanyası: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL yerine 999 TL + KDV Ayrıntılar için tıklayın.
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.