YAZARLARIMIZ
Dr. Onur Bayram
onurbayram@baticim.com.tr



Piyasa Değeri Gerçekten Piyasa Değerinizi Ölçüyor mu?

Finans dünyasında sıkça başvurulan "piyasa değeri" kavramı, bir şirketin büyüklüğünü veya değerini ölçmek için yaygın olarak kullanılır. Genellikle şirketin halka açık hisse adedi ile hisse fiyatının çarpımıyla hesaplanır. Bu basit formül, şirketin değerini temsil ediyormuş gibi algılansa da aslında yalnızca özkaynakların (yani hissedarların sahip olduğu kısmın) piyasa değerini gösterir. Oysa şirketler sadece özkaynaklardan değil, aynı zamanda borç gibi yabancı kaynaklardan da finansman sağlar ve bu kaynaklar da şirketin değerinin önemli bir parçasını oluşturur.

Piyasa Değerinin Sınırları

Piyasa değeri genellikle şu formülle hesaplanır:

Piyasa Değeri = Hisse Adedi × Hisse Fiyatı

Bu formül, şirketin halka açık hisselerinin toplam değerini ifade eder. Ancak bu rakam yalnızca hissedarların sahip olduğu özkaynakların piyasa değerini yansıtır; şirketin banka kredileri, tahvilleri veya diğer borç yükümlülükleri gibi yabancı kaynaklarını hesaba katmaz. Oysa bir şirketin finansal risk profilini, yatırım potansiyelini ve değerini değerlendirirken yalnızca özkaynaklara bakmak eksik bir analiz olur.

Örneğin, yüksek borçluluğa sahip bir şirketin piyasa değeri görece düşük olabilir ama bu, şirketin operasyonel büyüklüğünü veya ekonomik etkisini doğru yansıtmayabilir. Aynı şekilde, borçsuz veya düşük borçlu bir şirketin piyasa değeri yüksek görünse de bu şirketin operasyonel verimliliği veya büyüme potansiyeli hakkında tek başına tam bir fikir vermez.

Firma Değeri ve Girişim Değeri: Daha Kapsamlı Ölçütler

Şirketlerin toplam ekonomik değerini ölçerken firma değeri (Firm Value – FV) ve girişim değeri (Enterprise Value – EV) gibi ölçütler devreye girer. Bu kavramlar, şirketin hem özkaynaklarını hem de borçlarını dikkate alarak daha bütüncül bir değerleme sunar.

Firma Değeri (Firm Value – FV)

Firma değeri, şirketin tüm finansal yükümlülüklerini ve nakit varlıklarını hesaba katarak hesaplanır. Formülü şu şekildedir:

Firma Değeri = Piyasa Değeri + Toplam Borç + Azınlık Payları + Tercih Edilen Hisseler – Nakit ve Nakit Benzeri Varlıklar

Bu formül, şirketin tüm yatırımcıları için (hem özkaynak hem de borç verenler açısından) şirketin değerini daha doğru temsil eder. Özellikle birleşme ve satın alma (M&A) analizlerinde veya stratejik yatırım kararlarında firma değeri, şirketin gerçekten yaratabileceği nakit akımlarının toplamını gösterdiği için daha tercih edilen bir ölçüt olarak öne çıkar.

Girişim Değeri (Enterprise Value – EV)

Girişim değeri, şirketin operasyonel faaliyetlerinden elde ettiği nakit akımlarını dikkate alarak hesaplanır. Bu değerleme, şirketin tüm varlıklarının ve yükümlülüklerinin toplam değerini yansıtır. Formülü şu şekildedir:

Girişim Değeri = Firma Değeri + Nakit ve Nakit Benzeri Varlıklar

Bu yaklaşım, şirketin operasyonel performansını ve gelecekteki nakit akımlarını daha doğru bir şekilde değerlendirmeye yardımcı olur.

Aswath Damodaran'dan Bir Perspektif

Finans profesörü Aswath Damodaran, firma değeri ve girişim değeri kavramlarının önemine dikkat çeker. Damodaran'a göre:

"Yatırımcılar, analistler ve finansal gazeteciler yatırım kararlarını desteklemek için farklı değer ölçümleri kullanırlar ve bu farklı değer ölçümlerinin bazen kafa karışıklığına yol açması şaşırtıcı değildir.Örneğin, Apple'ın zirvede olduğu dönemde, şirketin tarihin en değerli şirketi haline geldiğini belirten birkaç makale vardı ve bu iddiayı desteklemek için şirketin piyasa değeri kullanıldı. Ancak kısa bir süre önce, Apple'ın değer kaybettiğini yansıtan bir makalede, Google'ın Apple'ı geçtiği belirtildi ve bu sefer değer ölçütü olarak firma değeri kullanıldı. Aynı şirket için bu farklı değer ölçütleri nelerdir? Neden farklılık gösterirler ve neyi ölçerler? Hangisi en iyi değer ölçütüdür"

Damodaran'ın bu değerlendirmesi, farklı değerleme yöntemlerinin şirketin değerini nasıl farklı şekillerde yansıtabileceğini göstermektedir.

Sonuç: Daha Kapsamlı Bir Değerleme Yaklaşımı

Piyasa değeri, yatırımcılar ve piyasa gözlemcileri için kolay erişilebilir ve hızlı bir ölçüm sunar. Ancak şirketin gerçek ekonomik değerini anlamak için yalnızca hisse fiyatı ve adetinden yola çıkarak yapılan bu hesaplama, çoğu zaman eksik bir tablo sunar. Finansal okuryazarlık seviyemizi artırarak, firma değeri ve girişim değeri gibi daha kapsamlı ölçütlere de bakmak, şirketlerin finansal sağlıklarını ve yatırım potansiyellerini daha sağlıklı analiz etmemizi sağlar.

Sonuç olarak, piyasa değeri elbette önemli bir gösterge; fakat tek başına, bir şirketin gerçek piyasa değerini (ve yatırımcı için toplam değeri) tam anlamıyla yansıttığını söylemek güç. Bu yüzden yatırımcıların ve şirket yöneticilerinin, şirket değerlemesi yaparken daha bütüncül bir bakış açısıyla firma değeri gibi kapsamlı ölçütleri de dikkate almaları, daha sağlıklı yatırım kararları verilmesine katkıda bulunacaktır.

Piyasa değeri, firma değeri ve girişim değeri konularını daha iyi anlamak için basit sayısal örnekler üzerinden ilerleyelim.

Örneğin: Bir şirketin 10 milyon adet hisse senedi ve hisse fiyatı 25 TL olsun. Bu durumda piyasa değeri şöyle hesaplanır:

Piyasa Değeri = 10 milyon × 25 TL = 250 milyon TL.

Şimdi bu şirketin 100 milyon TL banka kredisi ve kasasında 20 milyon TL nakit olduğunu varsayalım. Bu durumda firma değeri:

Firma Değeri = Piyasa Değeri + Toplam Borç – Nakit = 250 milyon + 100 milyon – 20 milyon = 330 milyon TL.

Eğer girişim değerini hesaplamak istersek; firma değerine nakit ve benzeri varlıkları da ekleriz:

Girişim Değeri = Firma Değeri + Nakit = 330 milyon + 20 milyon = 350 milyon TL.

Bu örnekler, şirketin borç ve nakit dengesi ile piyasa değeri arasındaki ilişkiyi net bir şekilde ortaya koymaktadır.

Finans profesörü Aswath Damodaran, değerleme yöntemlerinin farklı amaçlarla kullanılabileceğini ve hangi yöntemin kullanılacağına karar verirken şirketin borç yapısı, faaliyet yapısı ve yatırım amacının göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtir. Damodaran’a göre:

“Bir şirketin piyasa değeri, özkaynak yatırımcıları için cazip bir gösterge olabilir. Ancak şirketin tamamının değerini anlamak için firma değeri veya girişim değeri gibi ölçütleri de hesaba katmak gerekir.”

Benjamin Graham ise bu konuda yatırımcıları uyararak şunları söyler:

“Piyasa fiyatı her zaman değer demek değildir; değer, şirketin faaliyetlerinden elde edilen nakit akımları, bilanço gücü ve büyüme potansiyeliyle belirlenmelidir.”

Sonuç olarak, yatırımcıların karar alırken sadece piyasa değerine değil, firma değeri ve girişim değeri gibi ölçütlere de bakmaları daha kapsamlı ve sağlıklı kararlar vermelerini sağlar. Böylece bir şirketin hem özkaynak hem de borç yükümlülüklerini hesaba katarak daha gerçekçi bir analiz yapabilirler.

Şirket Değerlemede Alternatif Yaklaşımlar

Bir şirketin değerini anlamak için kullanılan yöntemlerden biri karşılaştırmalı değerleme yöntemidir. Bu yöntemde benzer sektördeki şirketlerin piyasa çarpanları (örneğin F/K oranı, Piyasa Değeri/Defter Değeri gibi) kullanılarak şirketin değeri tahmin edilir.

Karşılaştırmalı değerleme yöntemi, yatırımcıların benzer şirketleri kıyaslayarak fiyatlandırma yapmalarına yardımcı olur. Örneğin, sektör ortalaması 15 olan F/K oranı, bir şirketin piyasa değerinin şirketin net kârının 15 katı olabileceğini gösterir.

Bir diğer değerleme yaklaşımı da indirgenmiş nakit akımları (DCF) yöntemidir. Bu yöntemde şirketin gelecekteki nakit akımları tahmin edilir ve bunlar belirli bir iskonto oranıyla bugünkü değere getirilerek şirketin değeri hesaplanır.

İndirgenmiş nakit akımları yöntemi, özellikle uzun vadeli yatırım düşünen yatırımcılar için tercih edilir. Çünkü şirketin gelecekte yaratacağı nakit akımları, değerinin en önemli bileşenidir.

Bu değerleme yöntemlerinin yanı sıra, şirketin varlıklarının piyasa değerine dayanan yeniden değerleme yöntemi de kullanılabilir. Özellikle gayrimenkul veya makine gibi varlık yoğun sektörlerde bu yöntem faydalı olabilir.

Şirket Değerlemede Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Yatırımcılar için dikkat edilmesi gereken en önemli konulardan biri şirketin risk profilidir. Piyasa değeri ve firma değeri hesaplamalarında risk faktörlerini de göz önünde bulundurmak gerekir. Borçluluğu yüksek bir şirket, faiz oranlarındaki artıştan veya ekonomik dalgalanmalardan daha fazla etkilenebilir.

Değerleme sürecinde şirketin sektör içindeki konumu da dikkate alınmalıdır. Lider şirketler genellikle daha yüksek piyasa değerine sahip olurken, küçük ölçekli şirketler daha düşük çarpanlarla değerlenebilir.

Bu bağlamda, sektörel analiz yapmak ve sektördeki gelişmeleri yakından takip etmek, şirket değerlemesini daha sağlıklı yapmamıza olanak tanır.

Yatırımcıların, değerleme sonuçlarını tek başına karar vermek için kullanmak yerine, diğer finansal analizlerle desteklemeleri daha doğru sonuçlar verecektir. Özellikle likidite oranları, kârlılık oranları ve faaliyet verimlilikleri yatırım kararlarında önemli rol oynar.

Son olarak, şirket değerlemesinin dinamik bir süreç olduğu unutulmamalıdır. Ekonomik gelişmeler, sektörel trendler ve şirketin faaliyet performansı zaman içinde değişiklik gösterebilir. Bu nedenle düzenli aralıklarla değerleme güncellemesi yapmak, yatırım kararlarını daha sağlam temellere oturtmamıza yardımcı olur.

04.06.2025

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.

>> YILIN KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL + KDV  Ayrıntılar için tıklayın.

GÜNDEM