YAZARLARIMIZ
Barış Köker
Avukat
baris@kokerhukuk.av.tr



İşveren Vekilinin İş Kazasından Doğan Hukuki ve Cezai Sorumluluğu

İŞVEREN VEKİLİ KAVRAMI

İş Kanunu Bağlamında İşveren Vekili Olabilme Şartları:

İşveren vekili, İş Kanunu m.2/4’te “işveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimseler” olarak tanımlanmıştır. Görüldüğü üzere kanun burada iki önemli unsuru bir arada görmek istemiştir: bunlarda ilki “işveren adına hareket etmesi” diğeri ise “işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev almak”tır. Görüldüğü üzere işveren vekili sayılabilmek için, temsil yetkisi tek başına yeterli olmayıp ayrıca işin, işyerinin ve işletmenin yönetimi bakımından temsil yetkisinin bulunması gerekmektedir.

Burada ilk unsur olan “işveren adına hareket etmesi”den kasıt işveren ile işveren vekili arasında Türk Borçlar Kanunu m.40’ta düzenlenen doğrudan temsil ilişkisinin bulunduğunu göstermektedir. İşveren ile işveren vekili arasındaki temsil ilişkisinin kaynağını çoğu zaman iş sözleşmesi oluşturmaktadır. Ancak bu temsil ilişkisinin istisnai olarak vekâlet sözleşmesi, şirket sözleşmesi veya statü hukuku gibi başka durumlardan kaynaklanabileceği ifade edilmektedir.

İkinci unsur olan “işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alma” şartı ise yönetim yetkisi düzeyini belirlemiş olmayıp, işletmenin bütününü yöneten genel müdür de işyerini yöneten müdür veya daha alt seviyede yönetimde yer alan ustabaşı ve postabaşı da bu kanun anlamında işveren vekilidir. Her ne kadar İş Kanunu anlamında işveren vekili sayılabilmek için belli bir düzeyde yönetim yetkisine sahip olma şartı aramamaktaysa da; işveren vekilinin yetkisi, yönetim konusunda kendisine verilen görev ve yetki alanı ile sınırlı olacaktır. Bu yetkinin aşılması durumunda TBK m.46 vd. düzenlenen yetkisiz temsil söz konusu olacaktır. Buna göre işveren vekilinin, kendisine tanınan görev ve yetki alanının dışında kalan veya sınırını aşan hukuki işlemleri, ancak onayı halinde işvereni bağlayacaktır.

Özetle, İş Kanunu çerçevesinde bir kişinin işveren vekili sayılması için:

Doğrudan temsil yetkisi yer alan bir iş sözleşmesi (veya istisnai olarak verilecek bir vekalet) ve bu kişinin işin, işyerinin ve işletmenin yönetimi ile ilgili bir görev tanımı yapılmış olunması yeterli olacaktır.

İŞVEREN VEKİLİNİN İŞ KAZASINDAN DOĞAN HUKUKİ ve CEZAİ SORUMLULUĞU

Hukuki sorunluluk bakımından:

Hukuki sorumluluğun basit düzeyde tanımını yapmak gerekirse: bir kişinin başkasına zarar vermesi durumunda, bu zararı karşılamak mecburiyetinde olmasıdır. Dolayısıyla cezai sorumluluktan çok farklı bir kavramdır. İş Kanunu m.2/4 hükmünde işveren vekilinin, bu sıfatla işçilere karşı işlem ve yükümlülüklerinden doğrudan işverenin sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Bu durum işveren ile işveren vekili arasındaki doğrudan temsil ilişkisinin bir gereği olup söz konusu hüküm, doğrudan temsil ilişkisinde yetkili bir temsilcinin, yaptığı işlemlerin doğrudan doğruya temsil olunanı bağlayacağını düzenleyen TBK m.40 hükmünün bir tekrarı niteliğindedir. Dolayısıyla işveren vekilinin, işveren adına hareket ederken yaptığı işlemlerden doğan hukuki sorumluluk işverene ait olacaktır. Bu durum adam çalıştıranın

sorumluluğunu ve yardımcı kişilerin fiillerinden sorumluluğu hükümlerinin bir gereğidir. Ancak, işveren vekillerinin kendilerine devredilen iş sağlığı ve güvenliği yükümlülüklerine aykırılık nedeniyle iş kazasına uğrayan işçilerin, doğrudan işveren vekilinin hukuki sorumluluğuna gidip gidemeyeceği yönünde öğretide ve yargı kararlarında farklılıklar bulunuyorsa da Yargıtay son dönemde istikrar kazanan uygulamasında kazasının meydana gelmesinde kusuru bulunan işveren vekilinin doğrudan hukuki sorumluluğuna gidilebileceği yönünde kararlar vermektedir: “Zira iş kazalarından kaynaklanan tazminat davalarında; iş kazasında kusuru olduğunun tespiti halinde, işveren vekili de, işveren yanında zarardan sorumlu olacaktır.” Yargıtay 21. HD., E. 2015/22399, K. 2016/7108, 21.4.2016; Aynı Daire, E. 2016/9910, K. 2017/3420, 24.4.2017, Aynı Daire, 8.10.2019, E. 2018/4794, K. 2019/5888.

Özetle, kural olarak işveren vekilinin, bu sıfatla işçilere karşı işlem ve yükümlülüklerinden doğrudan işverenin sorumlu olacağı düzenlenmiştir olunsa da eğer işveren vekiline özellikle iş sağlığı ve güvenliği hükümleri devredilmiş ise bundan dolayı hukuki sorumlulukta Yargıtay işveren ile işveren vekilini birlikte sorumlu tutmaktadır.

Cezai Sorunluluk Bakımından:

İş kazası sonucunda bir suçun ortaya çıkması halinde cezai sorumluluğun tespitinde ise aşağıda ayrıntılı olarak açıklanacağı üzere cezaların şahsiliği ve kusur ilkeleri esas alınarak bir belirlemeye gidilecektir. Başka bir ifade ile cezai sorumluluk belirlenirken işyeri organizasyonu çerçevesinde iş sağlığı ve güvenliği bakımından kimlerin hangi yetki ve görevlere sahip olduğu ve bu iş kazasının meydana gelmesinde kimlerin ne şekilde etkili olduğu tespit edilerek sonuca gidilmelidir.

Cezaların Şahsiliği, kanunda suç karşılığı olarak öngörülmüş bulunan cezanın yalnızca suçun failine verilmesini ve suçun failinin cezadan etkilenmesini ifade eder. Başka bir ifadeyle cezaların şahsiliği ilkesi gereği, suçun faili/failleri dışındaki kişilere doğrudan doğruya bir cezai sorumluluk yüklenilemez ve suçun ortaya çıkmasında kusuru bulunmayan kişiler cezalandırılamaz. Bir diğer ifadeyle, ceza sorumluluğunun şahsî olduğu; yani failden gayri kişilerin bir suç sebebiyle cezalandırılamayacağı anlamını taşır. Kusur ilkesi ise kısaca kusursuz bir kimseye ceza verilmesinin önüne geçerken, diğer bir yandan da faile kusurundan daha ağır bir ceza uygulanmasını yasaklar.

İş kazaları bağlamında cezai sorumluluk incelemesi;

Bir iş kazası sonucunda ortaya çıkan ölüm veya yaralanmalar bakımından suçun faili olarak akla ilk gelen işverendir. Ancak işverenin hukuka uygun bir şekilde yetkilendirmesi durumunda işveren vekilleri de kendi yetki ve görev alanları içerisinde gerçekleşen iş kazaları sonucunda ortaya çıkabilecek suçların faili sıfatını taşıyabilecektir. Ayrıca bunlar dışında yine danışman sıfatını taşıyan iş sağlığı ve güvenliği profesyonelleri de meydana gelen iş kazalarından dolayı görev ve sorumlulukları çerçevesinde fiillerine karşılık gelen suçlarla cezalandırılabilirler. Bu bağlamda iş sağlığı ve güvenliği aktörlerinin görev, yetki ve sorumluluklarının doğru bir şekilde ortaya konulmasının cezai sorumluluğun doğru bir şekilde belirlenmesi bakımından hayati önem taşıdığı söylenebilir.

İşveren Vekilinin Cezai Sorumluluğu;

İşveren vekilinin cezai sorunluluğun doğabilmesi için şu şartların sağlanmış olunması gerekir:

  1. Her şeyden önce kişi, işveren vekili olarak yetkilendirilmiş olması gerekir,
  2. İş kazasının meydana gelmesinde etkili olan aykırılığın işveren vekilinin yetki alanında meydana gelmiş olmalıdır,
  3. İşveren vekilinin gerçek anlamda bir yönetim yetkisine sahip olması, başka bir ifade ile gerekli niteliklere ve otoriteye sahip olmayan yalnızca kâğıt üzerinde işveren vekili gösterilen kişi olmaması gerekmektedir. Nitekim bu hususta yargı işverenin kâğıt üzerinde işveren vekili atayarak sorumluluktan kurtulamayacağı görüşüne sahip olup bu hususta ayrıntılı inceleme yapmaktadırlar.

Yargı Kararları Işığında İşveren Vekiline Cezai Sorumluluk Yüklenmesi İçin Öngörülen Şartlar;

1-Geçerli Bir Yetki Devri Olması ve İş Kazasının Yetki Alanı İçerisinde Gerçekleşmesi

İşyerinde meydana gelen iş kazasından dolayı cezai sorumluluğundan bahsedilebilmesi için öncelikle işveren vekiline yapılan geçerli bir yetki devrinin varlığı gerekir46. Kendisine iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin geçerli bir yetki devri yapılmayan işveren vekilinin, önlem alma yetkisinden ve bu önlemlere aykırılıktan kaynaklanan cezai sorumluluğundan söz edilmesi mümkün değildir.

Yargıtay bir kararında önüne gelen bir uyuşmazlıkta iş sağlığı ve güvenliği yükümlülükleri sağlama konusunda kendisine herhangi bir yetki verilmeyen vasıfsız işçi hakkında verilen mahkûmiyet kararını yetki devri yapılmadığı gerekçesiyle bozarak bu durumu açıkça göstermiştir:

“... Yukarıda izah edilen olayda, her ne kadar mahkemece, sanık hakkında, kullandığı makine ile ilgili alınabilecek tedbirleri ikinci dereceden almak ve tedbirlerin alınması konusunda işvereni uyarma zorunluluğuna aykırı hareketi nedeniyle tali kusurlu olduğu kabul edilerek mahkumiyet hükmü kurulmuş ise de, tüm dosya kapsamından, sanık ...’ın işyerinde, vasıfsız işçi konumunda çalışması, tedbir alma ve uyarıda bulunma hususlarında görev ve yetkisinin bulunmaması ile olayın oluşuna göre de sanık ...’ın alabileceği tedbir ve önlemin bulunmadığı anlaşılmakla, sanık... hakkında beraat hükmü yerine, mahkumiyet hükmü kurulması...” Yargıtay 12. CD., E. 2020/1194 K. 2021/7337, 27.10.2021     

Geçerli bir yetki devri nasıl olacak?

İşveren vekillerine yapılacak bu yetki devrinin belirli bir şekle bağlı olmadığı kabul edilmektedir. Dolayısıyla bu yetki devrinin açık veya örtülü şekilde yapılması mümkündür. Bu bağlamda işveren vekilinin, iş kazası nedeniyle cezai sorumluluğuna gidilebilmesi için yönetim ve denetim yetkilerinin sözlü veya fiili olarak devrinin yeterli olacağı kabul edilmelidir. O kadar

ki bu yönde Yargıtay bir kararında, oğlunun resmi yetkilisi olduğu inşaat şirketinde; resmiyette bir görevi olmamasına rağmen işçi temini yapıp ücretlerini ödeyen ve işleyişi denetleyen babanın fiilen işveren vekili olduğu yönünde bir karar vermiştir. Önemle belirtmek gerekir ki, burada anlatılar yetki devrenin her şekilde verilebileceği anlamına gelmemektedir. Zira, İşveren vekiline yapılan yetki devri, örtülü surette yapılsa dahi, içeriği ve sınırları hiçbir şekilde şüpheye mahal bırakmayacak kadar açık olmalıdır. Bunun sebebi yukarıda anlatılan cezaların şahsiliği ilkesi gereği işveren vekillerinin kendi görev ve yetki alanları dışında kalan aykırılıklar sonucu meydana gelen iş kazalarından dolayı bir cezai sorumlulukları bulunmamasıdır.

Sonuç olarak, burada bahsedilen yetki devri ve yetki alanı kavramı ne kadar açık, şüpheye mahal bırakmayacak şekilde belirlenebilir olursa o kadar işveren kendini cezai sorumluluktan kurtulabilecektir. Bu nedenle iş kazası gerçekleşmesi ve yargıya taşınması durumunda mahkeme inceleme yaparken şirketin yetki devrinin açık olması, işyeri organizasyon şemaları ve iş bölümü ayrıntılı bir şekilde incelenebilir olunması ve ilgili iş kazasının işveren vekilinin yetki ve sorumluluk alanında gerçekleştiği açık bir şekilde belirlenebilmesi cezai sorumluluk bakımından işvereni sorumsuz kılabilecektir.

2.Yetki Devri Yapılan Kişinin Gerekli ve Yeterli Vasıflara Sahip Olması

Geçerli bir yetki devrinin yapılmış olunması tek başına yeterli olmamaktadır. İşverenlerin, görevlendirecekleri işveren vekillerini belirlerken işin gerektirdiği teknik, hukuki veya idari bilgi ve yeterliliği haiz kişileri seçmeleri gerekir. Zira yukarıda bahsedildiği üzere kâğıt üzerinde işveren vekili atayarak sorumluluktan kurtulma durumunun yargının incelemekte olduğu, dolayısıyla vekil kılınan kişinin bilerek veya gerekli özeni göstermeyerek vasıfsız bir kişinin işveren vekili olarak atanması halinde geçerli bir işveren vekili atamasından bahsetmek mümkün olmamaktadır. Zira, Yargıtay da önüne gelen uyuşmazlıklarda yetkilerin devredildiği işveren vekillerinin gerekli ve yeterli vasıflara sahip olup olmadıklarını değerlendirme altına almaktadır.

  • Bu konuda Yargıtay bir kararında, kendisine iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almak da dâhil olmak üzere birçok yetkiyi tek başına kullanma yetkisi verilen boyahane müdürünün eğitim durumu ve işin yer aldığı faaliyet konusu ile ilgili yeterli bilgi birikimi ve tecrübesi bulunup bulunmadığının belirlenerek cezai sorumluluk bakımından sonuca gidilmesi yönünde karara varmıştır:

“AŞ. yönetim kurulunun, 25.01.2011 tarihli kararı ile sanık ...’ın münferiden şirketi temsil ve ilzama yetkili boyahane müdürü olarak atandığı, söz konusu atama kararı kapsamında, sanık ...’ın boyahane bölümü ile ilgili olarak çalışacak işçilerin işe alımına, çalışan işçileri işten çıkarmaya, bu konuda karar verip iş sözleşmelerini imzalamaya, feshetmeye, işçilerin SGK ve tüm resmi kurumlara bildirimlerini yapmaya, iş yerinde işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili tüm tedbirleri almaya, bu konuda işletmede

değişiklikler yapmaya, iş güvenliği ile ilgili şirket nam ve hesabına görüşme ve sözleşmeler yapmaya, resmi kurumlar önünde şirketi temsile, yetkili kişi olarak ifade vermeye, iş kazası tutanaklarını imzaya, bu yetkilerin tamamının tek başına kullanmaya yetkili olduğunun, ayrıca diğer yönetim kurulu üyelerinin bu konularda şirketi temsil yetkisinin bulunmadığının anlaşıldığı; ancak; dosya içeriğinden fabrikanın boyahane bölümüne müdür olarak atanan ve bir anlamda görev alanı kapsamında kendisine işveren vekili sıfatı verilen ...’ın, eğitim durumuna, icra edeceği işin yer aldığı faaliyet konusu ile ilgili yeterli bilgi birikimi ve tecrübesi bulunup bulunmadığına ilişkin herhangi bir tespitin yer almadığının anlaşılması karşısında, ...’ın eğitim durumu ve mesleği ile ilgili ayrıntılı araştırma yapılarak, yönetim kurulu tarafından boyahane müdürü olarak atanan ...’ın yapacağı işte ehil olup olmadığının, işveren vekili sıfatıyla fabrikanın boyahane bölümünde iş güvenliğinin sağlanması bakımından gerekli niteliklere sahip olup olmadığının belirlenmesi suretiyle, sonucuna göre yönetim kurulu başkanı olan sanık ...’ın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi; ... Kanuna aykırı olup, ... hükmün ... bozulmasına, ... oybirliğiyle karar verildi.” Yargıtay 12. CD, E. 2016/2870, K. 2018/916, 25.1.2018

  • Buna benzer olarak bir başka kararda imalat müdürü ve yıkama müdürü olarak görevlendirilen işveren vekillerinin ilkokul mezunu olması ve hiçbir iş sağlığı ve güvenliği eğitiminden geçirilmemesini dikkate alarak yaşanan iş kazasından sorumlu olmadıkları yönünde karar vermiştir:

            “... meydana gelen olayda; sanık ...’in sözkonusu kot yıkama fabrikasında imalat müdürü, diğer sanık ...’un yıkama müdürü olarak görevlendirildikleri, her iki sanığın ilkokul mezunu ve işçi statüsü ile 1000 TL ücretle fabrikada çalıştıkları, işçi sağlığı ve iş güvenliği hususunda herhangi bir eğitime tabi tutulmadıkları, makinedeki kilitleme kolunun mevcut olmamasından sorumlu tutulamayacakları, küçük bir işletme olan ve tekstil yıkama işi yapan bir fabrikada, işletme müdürü ve işletmenin sahibi sanık ...’ın makinelerdeki teknik arıza, bakım ve onarım işlerinden sorumlu olduğu; somut olay itibariyle yıkama müdürlüğü ve imalat müdürlüğü sıfatları verilen sanıklara kusur izafe edilmesinin mümkün olamayacağı gözetilmeksizin, makine kilitleme kolundaki eksiklik yüzünden meydana gelen kazada sanıklara kusur yükleyen bilirkişi raporuna dayanılarak hatalı değerlendirme sonucu sanıkların beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, ... Kanuna aykırı olup, ... hükmün ... bozulmasına, ... oybirliğiyle karar verildi.” Yargıtay 12. CD, 27.02.2014, E. 2013/10562, K. 2014/5032

Sonuç olarak, geçerli bir yetki devrinin yanı sıra teknik, hukuki veya idari bilgi ve yeterliliği haiz bir kişinin işveren vekili atanmış olması gerekmektedir.

1- İşveren Vekilinin Gerekli Yetki ve Otoriteye Sahip Olması

Yukarıda anlatılanlara ek olarak, kişilerin işveren vekili sıfatıyla cezai sorumluluğuna gidilebilmesi için kendilerine gerçek anlamda bir yetki ve otorite devri yapılmış olması gerekmektedir. Başka bir ifadeyle atanan işveren vekillerinin yetkileri ve otoriteleri iş kazasını engellemeye yetecek düzeyde olmalıdır. Bu bağlamda işveren vekilinin gerekli hukuki otoriteye ve yönetim yetkisine, başka bir ifadeyle emir ve talimat verme yetkisi ile bağımsız bir şekilde bunları denetleme yetkisine sahip olması gerekmektedir. Örneğin, yukarıdaki özellikleri haiz, henüz üniversiten yeni mezun, 23 yaşında bir mühendisin işveren vekili atanması durumunda bu kişinin 50 yaş üzerindeki ustalara sözünü geçirmesi beklenemez. Böylesine bir durumda yetki verilen kişinin sembolik olabileceği düşünüleceğinden yine işverenin sorumluluğuna gidilebilecektir.

Nitekim Yargıtay bir kararında, yaşı ve deneyimi nedeniyle saygınlığı olan işçiye, sözlü olarak işi gözetme yetkisi verilen olayda, verilen bu yetki ve otoritenin sembolik olduğundan hareketle işçiyi suçsuz bulmuştur:

“... işveren olan şirket sahibi sanık ... işçileri denetleyecek iş organizasyonunu kurmadığı ve görevlendirmeleri yapmadığı ve gerekli güvenlik tedbirlerini almadığı, dosya kapsamındaki beyan ve delillere göre, sanıklardan ... diğer işçilerin yaş olarak büyüğü olması nedeniyle sembolik ve sözlü olarak ustabaşı olarak sanık ... tarafından görevlendirildiği, bu hususta yazılı bir görevlendirme ve sorumluluğunun hatırlatıldığına dair bir belgenin bulunmadığı, bu belirlemeler karşısında somut olayın meydana gelmesinde ... herhangi bir kusurunun bulunmadığı, kusurun ölen ile işveren olan ... ait olduğu gözetilmeden, iş veren tarafından sözlü olarak görevlendirilen sanık ... teknik bir vasfının bulunmaması, iş veren ve işçilerin denetim ve gözetiminden sorumlu olmaması, işçi konumunda olması, diğer çalışanlarla aynı işleri yapması nedeniyle kusursuz olduğu yönündeki 31.12.2012 tarihli bilirkişi raporuna niçin itibar edilmeyerek 08.05.2012 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alındığı açıklanmadan ve hükme esas alınan bu raporda sanık... asli ve sanık ... tali kusurlu olduğu belirtilmesine rağmen her iki sanığın da tali kusurlu olduğu kabul edilerek, sanık ... unsurları oluşmayan müsnet suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, ... Kanuna aykırı olup, ... hükmün ... BOZULMASINA, ... oybirliğiyle karar verildi.” Yargıtay 12. CD, 06.11.2015, E. 2015/1673, K. 2015/17151

Bununla birlikte, işveren vekili olarak görevlendirilen kişinin gerekli araçlara sahip olma imkânı da bulunmalıdır. Özellikle iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için harcama ve yatırım yapılması gereken durumlarda, işveren vekilinin sorumlu tutulabilmesi için bu konuda kendisine harcama yetkisi ve bütçe verilmelidir. Yargıtay bir kararında, işçinin güvenli olmayan makineyle çalışmaktayken elektrik akımına kapılıp öldüğü olayda, formen ve genel formen sanıkların işe uygun cihazları satın alma gibi bir sorumlulukları olmayacağından hareketle yaşanan iş kazasında sanıkların beraatının gerektiğine karar vermiştir. Ancak karara konu olayda uygun cihazları alma yetkisi bulunmayan formen ve genel formenin, satın alma yetkileri bulunmasa dahi bu eksiklikler hakkında işverene gerekli uyarı, denetim ve bildirimi yapma yetkileri olsaydı da yine genel formen ve formenin cezai sorumlulukları söz konusu olabilecekti. Bunların yanında işveren vekilinin işyerini tanıması, kendi yöntemi ile işleyiş ve denetim biçimini kurabilmesi için asgari bir sürenin geçmesi gereklidir. Yukarıdaki şartları haiz ancak işe yeni başlamış ve kazaya neden olan eksiklikten haberdar olması beklenmeyen işveren vekilinin cezai anlamda sorumlu tutulamayacaktır.

2- İşveren Vekilinin Kast veya Taksirinin Bulunması (Suçun Manevi Unsuru): Ceza hukukunun doğası gereği yukarıda anlatılan suçun maddi unsurları tek başına yeterli olmayıp bunun yanı sıra haksızlık teşkil eden fiil ile kişi arasında manevi bağın da kurulması gerekir. Bu bağ kurulmadan bir suçun varlığından söz edilmesi mümkün değildir. Suçun manevi unsurunun görünümleri kast ve taksirdir. İş kazası bağlamında bu kavramlar dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılığın varlığının somut olayda bulunması gerekmektedir.

SONUÇ

Cezaların şahsiliği ilkesi gereği, işveren adına hareket eden ve işin, işyerinin, işletmenin yönetiminde görev alan işveren vekilleri, görev ve yetki alanları kapsamında kalan iş sağlığı ve güvenliği yükümlülüklerine aykırı davranışlarından kaynaklanan iş kazası veya meslek hastalığından dolayı cezai anlamda sorumlu olabileceklerdir.

Bu durumun işverenler tarafından kötüye kullanılarak gerekli niteliğe ve yetkiye sahip olmayan kişilerin görünüşte işveren vekili olarak atanmasının işverenin cezai sorumluluğunu bertaraf etmek amacıyla kullanılmasının engellenmesi adına öğreti görüşleri doğrultusunda ve yargı uygulaması sonucunda işveren vekilinin cezai sorumluluğunun doğabilmesi belli şartların birlikte gerçekleşmesine bağlanmıştır. Buna göre, işveren vekilinin cezai sorumluluğunun doğabilmesi için işverenin işin gerektirdiği teknik, hukuki veya idari bilgi ve yeterliliği dikkate alarak işveren vekili olarak atanacak kişiyi seçmesi ve bu kişiye yaşanabilecek iş kazası ve meslek hastalığını önleyebilecek şekilde gerekli hukuki otorite ve yönetim yetkisini, başka bir ifadeyle emir ve talimat verme yetkisi ile bağımsız bir şekilde bunları denetleme yetkisini içeren bir yetki devri yapması gerekmektedir. Ancak bu şartların varlığı da tek başına cezai sorumluluk için yeterli kabul edilmeyip somut olayın şartları birlikte değerlendirilerek sonuca gidilmelidir. Başka bir deyişle, bahsedilen tüm şartlar gerçekleştirildiği bir işveren dahi işveren vekili her zaman için sorumludur demek isabetli olmayacaktır. Ancak yukarıda şekilde tayin edilen bir işveren vekilinin işverenin cezai sorumluluğunu önemli ölçüde azaltacağı şüphesizdir.

İşveren vekilinin, görev ve yetki alanında meydana gelen iş kazası veya meslek hastalığının gerçekleşmesinde haksızlığının, başka bir deyişle kast veya taksirinin bulunması halinde cezai sorumluluğu söz konusu olabilecektir. Bu bağlamda meydana gelen iş kazası veya meslek hastalıklarının büyük kısmı, işveren vekilinin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışı nedeniyle öngörülebilir olan ancak kendisi tarafından öngörülemeyen veya öngörülmesine rağmen gerçekleşmeyeceğine inanılan neticeler olduğundan işveren vekilinin cezai sorumluluğunun büyük çoğunlukla taksirli olduğu söylenebilecektir.

Konu hakkında daha ayrıntılı bilgi için baris@kokerhukuk.av.tr mail adresinden iletişime geçebilirsiniz.

KAYNAKÇA

1. 4857 sayılı İş Kanunu

2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu

3. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

4. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu

5. YILDIZ, Eren. “İşveren Vekilinin İş Kazasından Doğan Ceza Sorumluluğunun Şartları.” İstanbul Medeniyet 6. Yargıtay 21. HD., E. 2015/22399, K. 2016/7108, 21.04.2016

7. Yargıtay 21. HD., E. 2016/9910, K. 2017/3420, 24.04.2017

8. Yargıtay 21. HD., E. 2018/4794, K. 2019/5888, 08.10.2019

9. Yargıtay 12. CD., E. 2020/1194, K. 2021/7337, 27.10.2021

10. Yargıtay 12. CD., E. 2016/2870, K. 2018/916, 25.01.2018

11. Yargıtay 12. CD., E. 2013/10562, K. 2014/5032, 27.02.2014

12. Yargıtay 12. CD., E. 2015/1673, K. 2015/17151, 06.11.2015

13. Süzek, Sarper. İş Hukuku, Beta Yayınları.

14. Centel, Nur vd. Ceza Hukuku Genel Hükümler, Beta Yayınları.

21.07.2025

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.

>> YILIN KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL + KDV  Ayrıntılar için tıklayın.

GÜNDEM