YAZARLARIMIZ
Adem Kuruca
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
ademkuruca@hotmail.com



Davalık Fatura Ne Olacak?

Ticari hayatta bazı durumlarda alıcı ve satıcılar arasında ihtilaf olabilmektedir. Örneğin sözleşmeye aykırı fatura düzenlenmesi durumunda alıcı faturaya itiraz edip itirazı kabul edilmezse yargı yoluna başvuru yapabilir. Bu durumda ilgili fatura kayıtlara alınmaz ve davanın sonuçlanması beklenir. Bu durumda işletmeler dava sonucuna göre ki bu davalar uzun sürmesi halinde hangi dönemin gideri olarak dikkate alınacağı gündeme gelmektedir.

Ticari kazancın tespitinde tahakkuk esası ve dönemsellik ilkesi olmak üzere iki temel ilke vardır.

Tahakkuk esası: bir gelir veya gider unsurunun kurumlar vergisi matrahının tespitinde dikkate alınabilmesi için, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması, yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra, miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması ve hukuki tasarrufun gerçeklemesi gerekmektedir.

 Tahakkuk esası dikkate alındığında, özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, bir gelir veya gider unsurunun mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.

Tahakkuk aşamasında gelirin kısmen veya tamamen tahsil edildiğinin yada giderin kısmen yada tamamen ödendiğinin bir önemi bulunmamaktadır. İşletme hesabı esasında ticari kazancın tespiti ile ilgili G.V.K.'nun 39. maddesinde, elde edilen hasılat, tahsil olunan paralarla tahakkuk eden alacaklar olarak tanımlanarak elde etme tahakkuk esasına bağlanmıştır.

Bilanço esasına tabi mükellefler için Gelir Vergisi Kanunu metninde işletme esasına tabi mükelleflerde olduğu gibi net tabir bulunmamaktadır. Fakat Vergi Usul Kanununun muhasebe kayıtlarının işleyişi ile değerlendirme hükümleri birlikte değerlendirildiğinde bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerde de tahakkuk esasının geçerli olduğu görülmektedir.

Gelirin mahiyet ve tutar itibariyle kesinleşmesi yani hak edilmiş olmasıdır. Kişinin hukuken bir kazanç elde etmesine rağmen nakden, aynen veya hesaben bu kazancı tahsil etmemiş olmasıdır. Misal; ticari kazanç erbabının bir senet veya çek karşılığında, taksitli veya vadeli olarak bir mal satması veya bir hizmet ifa etmesi halinde, hukuken bu kazancı elde etmesine rağmen henüz tahsil etmemiştir. Ancak ticari kazançta tahakkuk esası geçerli olduğundan senedi veya çeki tahsil etmesinin, vadeli ya da taksitli satış yapmasının bir önemi yoktur ve satışın yapıldığı dönem vergilendirilmesi gerekir. Ticari ve zirai kazançlarda elde etme tahakkuk esasına bağlıdır.

Hukuki tasarruf, tahakkuk eden gelirin, geliri elde eden tarafından talep edilebilir hale gelmesidir. Gelirin ödeme vadesinin gelmesi ile geliri elde edenin talepte bulunma hakkı doğar ve gelir talep edilebilir aşamaya gelir yani hukuken tasarruf edilebilir. Ödemeyi yapacak olan tarafından, gelirin istenildiği an hak sahibine ödenecek duruma gelmiş olması ise ekonomik tasarruftur. Eğer iki taraf arasında gelirin tutarı ile ilgili bir çekişme var ise hukuki tasarruf gerçekleşmiş ancak ekonomik tasarruf gerçekleşmemiştir

Dönemsellik ilkesi ise 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu (GVK) ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nda (KVK’da) benimsenen "vergiye tabi kazancın yıllık olarak tespit edilmesi" kuralının bir gereği olarak ortaya çıkmıştır. VUK’un ‘’Hesap Dönemi’’ başlıklı 174. maddesinde; defterlerin hesap dönemi itibariyle tutulacağı, her hesap dönemi sonunda kayıtların kapatılacağı ve ertesi dönem başında yeniden açılacağı belirtilmiş olup, dönemsellik ilkesine kaynak teşkil eden bir düzenlemedir. Bunun yanı sıra, 1 Seri No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’nde ‘’dönemsellik ilkesi’’; "İşletmenin sürekliliği kavramı uyarınca sınırsız kabul edilen ömrünün, belirli dönemlere bölünmesi ve her dönemin faaliyet sonuçlarının diğer dönemlerden bağımsız olarak saptanmasıdır. Gelir ve giderlerin tahakkuk esasına göre muhasebeleştirilmesi, hasılat, gelir ve karların aynı döneme ait maliyet, gider ve zararlarla karşılaştırılması bu kavramın gereğidir." şeklinde tanımlanmıştır.

KDV KANUNU YÖNÜNDEN NE YAPMAMIZ GEREKİYOR?

7104 sayılı Kanunun 8 inci maddesiyle, 3065 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında yapılan değişiklikle 1/1/2019 tarihinden itibaren indirim hakkı, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabilecektir. Buna göre, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı içinde defterlere kaydedilen belgelerde yer alan tutarların gelir veya kurumlar vergisi açısından dönemsellik ilkesi gereği vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği hesap dönemine ilişkin kazancın tespitinde dikkate alınması mümkün olup bu belgelerde gösterilen KDV, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı içinde defterlere kaydedilmesi halinde indirim konusu yapılabilir.

Ayrıca kdv uygulama tebliği indirimin zamanı başlıklı bölümünde ise “ Diğer taraftan, düzenlenen faturanın alıcı tarafından dava konusu yapılması nedeniyle ilgili takvim yılında indirim konusu yapılamayan KDV, davanın sonuçlandığı yıl içinde alıcı tarafından kanuni defterlere kaydedilmesi şartıyla indirim konusu yapılabilir.” demektedir.

İdarenin vermiş olduğu özelge de konu hakkındaki görüşü “ Buna göre, 2016 yılına ilişkin olarak dava konusu yapılması nedeniyle ilgili takvim yılında yasal defterlere kaydedilmeyen faturalarda yer alan KDV’nin, davanın sonuçlandığı yıl içinde söz konusu faturaların kanuni defterlere kaydedilmesi şartıyla indirim konusu yapılması mümkündür. “ şeklinde görüş vermiştir. (Balıkesir vergi dairesi 01.02.2019/ 12818)

VERGİ USUL KANUNU AÇISINDAN NE YAPMAMIZ GEREKİYOR?

Vergi Usul Kanunu Kayıt Zamanı Madde 219:

a) Muamelelerin işin hacmine ve icabına uygun olarak muhasebenin intizam ve vuzuhunu bozmayacak bir zaman zarfında kaydedilmesi şarttır. Bu gibi kayıtların on günden fazla geciktirilmesi caiz değildir.

b) Kayıtlarını devamlı olarak muhasebe fişleri, primanota ve bordro gibi yetkili amirlerin imza ve parafını taşıyan mazbut vesikalara dayanarak yürüten müesseselerde, muamelelerin bunlara işlenmesi, deftere işlenmesi hükmündedir. Ancak bu kayıtlar, muamelelerin esas defterlere 45 günden daha geç intikal ettirilmesine cevaz vermez.

c) Günlük kasa, günlük perakende satış ve hasılat defterleri ile serbest meslek kazanç defterine muameleler günü gününe kaydedilir.

İlgili madde hükmünden anlaşılacağı üzere yapılan işlemler defterlere on günden fazla gecikme olmadan, alt bentte ise muhasebe fişine esas olmak üzere eğer yetkili bir amir, müdür veya sorumlu kişinin imzasını taşıması kaydıyla bu fişlerin de deftere işlenmiş gibi kabul edileceği ama bu kayıtlarında 45 günden daha geç yevmiye kayıtlarına intikal ettirilmesine cevaz verilmediği anlaşılmaktadır.

Kanunun 219 uncu maddesinde öngörülen süre dahilinde yasal defterlere kaydedilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, muamelelerin defterlere yukarıda yer alan süreler içerisinde kaydedilmemesi halinde VUK.nun 352/1-6. Maddesi uyarınca usulsüzlük cezasının kesileceği tabiidir.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir

hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

Ticari kazancın tespitinde tahakkuk esası geçerli olup, bir giderin safi kazancın tespitinde indirim

konusu yapılabilmesi için  tahakkuk esasının şartlarını sağlaması (mahiyet ve tutar itibariyle kesinleşmiş olması, hukuken istenebilir duruma gelmesi, hukuki ve ekonomik tasarrufun sağlanmış olması) , kazancın elde edilmesi ve idamesi arasında bir illiyet bağının bulunması, kazancın elde edilmesine yönelik olması, bu giderlerin tevsik edici belgelere dayanması ve yasal kayıtlarda izlenmesi, karşılığında gayri maddi bir kıymet iktisap edilmemiş olması ve maliyete dahil edilecek giderlerden olmaması gerekir.

İdarenin konu hakkında görüşü ise;

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; kiracı olduğunuz mağazanın kira sözleşmesinin 2010 yılında yenilenmesi sırasında aylık ödenen kira, ortak alan katılım payı ile reklam gider payı tutarları üzerinde ihtilaf çıktığı, ihtilafa konu hususlarla ilgili olarak 15/06/2010 ve daha sonraki tarihlerde adınıza dava açıldığı, kiralayan firmanın kendi belirlediği tutar üzerinden aylık olarak gönderdiği faturaların yasal defterlere kaydedilmeyerek noter kanalıyla ihtarname çekilerek iade edildiği, çeşitli tarihlerde açılan davalara ilişkin olarak mahkemenin 2012 yılında verdiği karar ile 2010-2011 ve 2012 yıllarına ilişkin toplam 892.232,39 TL kira, ortak alan katılım payı ve reklam bedeli ile 86.880,94 TL inkâr tazminatı ödenmesine karar verdiği belirtilerek, süresinde kanuni defterlere kaydedilmeyerek noter kanalıyla iade edilen 2010, 2011 ve 2012 yılı ilk altı ayına ait faturaların davanın şirketiniz aleyhine sonuçlanması üzerine 2012 yılı yasal defterlerine kaydedilerek KDV tutarlarının indirim konusu yapılmasının ve karşılık ayrılarak gider yazılan tutarı aşan kira bedeli ile diğer ortak alan ve reklam katılma payları ile ödenen inkâr tazminatının 2012 yılı kurum kazancından indiriminin mümkün olup olmayacağı konularında Başkanlığımızdan görüş sorulmaktadır.

Bu itibarla, mahkeme kararına göre belirlenerek ödenen 2010 ve 2011 yılı ile 2012 yılının ilk altı ayına ait kira bedeli ile ortak alan katılım payı ve reklam katılım payının mahiyet ve tutar itibarıyla kesinleştiği 2012 yılı kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması gerekmekte olup 2010 ve 2011 yılı defterlerine kaydedilmeyen söz konusu giderlerin genel muhasebe ilkelerine uymak ve 2012 yılı gelir/gider hesaplarıyla bağlantı kurulmak suretiyle içinde bulunulan yılın defterlerine kaydedilmesi mümkün bulunmaktadır.(İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 19.02.2015 Tarih ve 39044742-KDV.29-297 Sayılı Özelgesi)

Tahakkuk esasında tek başına fatura kesilmesi yeterli olmayıp ödeme şartlarının belirlenmesi, hukuken istenebilir aşamaya gelmesi, hukuki ve ekonomik tasarruf hakkının alıcıya geçmesi gereklidir.

Kaynaklar:

Katma Değer Vergisi Kanunu

Vergi Usul Kanunu

Kurumlar Vergisi Kanunu

KDV Genel Uygulama Tebliği

11.07.2025

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.

>> YILIN KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL + KDV  Ayrıntılar için tıklayın.

GÜNDEM