Kurumlar Vergisi Yasası’nın 5'inci maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinin 3 numaralı alt bendi hükmü gereği olarak yurtdışında elde edilen kurum kazançlarının Türkiye’de iştirak kazancı istisnasından yararlandırılabilmesi için aranan koşullardan birisi de yurtdışında “iştirak edilen kurumun faaliyette bulunduğu ülke vergi kanunları uyarınca en az yüzde 15 oranında gelir ve Kurumlar Vergisi benzeri toplam vergi yükü taşıması” gerekmektedir.
Konuya ilişkin olarak yapılan tanımlamadan anlaşılacağı üzere “vergi yükü” yurtdışındaki iştirakin bulunduğu ülkede ilgili dönemde tahakkuk eden ve kâr payı dağıtımına kaynak olan kazançlar üzerinden ödenen vergiler de dahil olmak üzere, toplam gelir ve Kurumlar Vergisi benzeri verginin, bu dönemde elde edilen toplam dağıtılabilir kurum kazancı ile tahakkuk eden gelir ve Kurumlar Vergisi toplamına oranlanması suretiyle tespit edilir.
Diğer yandan dağıtılabilir kurum kazancının tespitinde, dönem kârından ayrılan karşılıklar ile yedek akçeler, dağıtılabilir kârın bir unsuru olarak kabul edilecektir. Bu bağlamda ilgili ülke mevzuatı uyarınca ayrılması zorunlu olan yedek akçeler de dağıtılabilir kâr olarak değerlendirilmektedir. Ancak bulunduğu ülke vergi mevzuatı uyarınca vergiye tabi kazancın tespitinde gider olarak indirimi kabul edilmeyen giderlerin, fiilen yapılmış olup, dağıtılması mümkün olmadığından, dağıtılabilir kurum kazancına eklenmesi gerekir.
Yurtdışı iştirak kazançlarına ilişkin vergi yükü hesaplanmasında fiili yükün dikkate alınması öngörülmüştür. Buna göre kâr dağıtımı geçmiş yıl kârlarından veya yedeklerinden de yapılabileceği için mükelleflerin hangi yılın kazancını dağıtacaklarına kendilerinin karar vermeleri zorunlu olmaktadır. Dolayısıyla vergi yükü geçmiş yıl kârlarının veya yedeklerin ilgili olduğu dönemler itibariyle ayrı ayrı hesaplanacaktır.
Yurtdışı iştirak kazancı içinde istisna kazanç unsurunun bulunması halinde; kazanca istisna uygulandıktan sonra bulunan matrah üzerinden hesaplanan vergi, vergi yükünün tespitinde dikkate alınacaktır. Ayrıca geçmiş yıl zararlarının mahsubundan sonra hesaplanan bir verginin çıkmaması veya düşük çıkması durumunda, zarar mahsubundan sonraki matraha isabet eden vergi tutarı bulunarak, bu tutara göre vergi yükü hesaplaması yapılacaktır.
Örneğin iki yıldır sermayesine yüzde 25 oranında iştirak ettiği yurtdışında elektronik eşya üreten ve anonim şirket statüsüne sahip şirketin ticari kazancı 300.000 euro olup, bu kazancın 400.000 eurosu vergiden bağışıktır. Bu durumda söz konusu şirketin bulunduğu ülkede ödeyeceği Kurumlar Vergisi miktarı [(500.000-400.000)x0.25]=25.000 euro olmaktadır.
Söz konusu şirketin dağıtılabilir kazancı (500.000-25.000=) 475.000 eurodur. Bu şirketin üstlendiği vergi yükü bu durumda 25.000/500.000= yüzde 5 oranında olduğundan söz konusu şirket bu durumda Türkiye’de iştirak kazancı istisnasından yararlanamayacaktır.
Eğer söz konusu ülkede dağıtılan veyahut istisna kazançlar üzerinden tevkifat (kesinti) suretiyle gelir veyahut Kurumlar Vergisi alınıyorsa bu takdirde söz konusu vergiler de vergi yükü hesaplanmasında dikkate alınacaktır.
İştirak edilen kurumun esas faaliyet konusunun finansal kiralama dahil finansman temini veya sigorta hizmetlerinin sunulması ya da menkul kıymet yatırımı olması durumunda, bu kurumdan elde edilen iştirak kazançlarının Kurumlar Vergisi'nden istisna edilebilmesi için kâr payı dağıtımına kaynak olan kazançlar üzerinden ödenen vergiler dahil olmak üzere faaliyette bulunduğu ülke kanunları uyarınca en az yüzde 15 oranında gelir ve Kurumlar Vergisi benzeri bir vergi yükü taşıması yeterli olmayıp en az Türkiye’de uygulanan Kurumlar Vergisi oranında veya daha yüksek oranda gelir ve Kurumlar Vergisi benzeri toplam vergi yükü taşıması gerekmektedir. Bu durumda ülkemizde halen geçerli olan Kurumlar Vergisi oranı yüzde 20 olduğundan finansal kiralama dahil finansman temini veya sigorta hizmetlerinin sunulması ya da menkul kıymet yatırımı faaliyetiyle uğraşan şirketler için aranan vergi yükü oranı da yüzde 20 olmaktadır.
İştirak kazançlarının, elde edildiği hesap dönemine ilişkin yıllık kurum beyannamesinin verilmesi gereken tarihe kadar Türkiye’ye transfer edilmesi gerekmektedir.
Elde edilen iştirak kazançlarının elde edildiği dönemde kurum kazancına dahil edilmesi zorunlu olup, bu kazançların Kurumlar Vergisi beyannamesinin verilme süresi sonuna kadar Türkiye’ye transfer edilmeyen kısmı istisnadan yararlanamayacaktır. Türkiye’ye bu süre içinde transfer edilmeyen yurtdışı iştirak kazançları, daha sonraki yıllarda Türkiye’ye transfer edilse dahi anılan istisnadan yararlanamayacaktır.
(Kaynak: Referans Gazetesi | 13.04.2007)
>> Yılın Kampanyası: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL yerine 999 TL + KDV Ayrıntılar için tıklayın.
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.