YAZARLARIMIZ
Ufuk Yola
Eski İş Müfettişi
İş ve Sosyal Güvenlik Danışmanı
Bilirkişi
ufukyola@gmail.com



Gerçek Ücretin Bordroya Yansıtılmayarak İşçi Ücretlerinin Asgari Ücret Üzerinden Gösterildiği Durumlarda Hangi Ücrete İtibar Edilecektir?

İş Hukukunun temel konularından birisi de ücret konusudur. Ücret, işçinin iş görme edimi karşılığında işverenin ödemek zorunda olduğu tutardır. Sözleşme serbestisi gereği taraflar, asgari ücretin altında kalmamak şartıyla diledikleri ücret düzeyi üzerinde anlaşabilirler. Uygulamada ise ücret miktarı üzerinde tarafların ihtilafa düştükleri durumlar söz konusu olabilmektedir. Gerçekten, Yargıya intikal eden birçok uyuşmazlığın temelinde, ücretin tespitine yönelik davalar yer almaktadır. Benzer şekilde fazla çalışma, hafta tatili, genel tatil gibi işçilik alacaklarından kaynaklanan davalarda da hesaplamaların doğru yapılabilmesi için yine gerçek ücret düzeyinin tespit edilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla gerçek ücret düzeyinin tespiti önem arz etmektedir. Yüksek yargı gerçek ücretin tespit edilmesine yönelik bir takım esaslar kabul etmiştir. Bu yazımızda, Yargıtay'ın istikrar kazanan görüşleri çerçevesinde konu izah edilecektir.

İŞ KANUNUNDA ÜCRET KAVRAMI:

4857 sayılı İş Kanunu nun 32 nci maddesinde ücret tanımı yapılarak ödeme usul esasları düzenlenmiştir. Buna göre genel anlamda ücret bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutardır. Ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkak kural olarak, Türk parası ile işyerinde veya özel olarak açılan bir banka hesabına ödenir. Ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkak, yabancı para olarak kararlaştırılmış ise ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödeme yapılabilir. Emre muharrer senetle (bono ile), kuponla veya yurtta geçerli parayı temsil ettiği iddia olunan bir senetle veya diğer herhangi bir şekilde ücret ödemesi yapılamaz. Ücret en geç ayda bir ödenir. İş sözleşmeleri veya toplu iş sözleşmeleri ile ödeme süresi bir haftaya kadar indirilebilir hükümleri yer almaktadır. Kanunun 34 üncü maddesinde ise; Ücreti ödeme gününden itibaren yirmi gün içinde mücbir bir neden dışında ödenmeyen işçinin, iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınabileceği ve gününde ödenmeyen ücretler için mevduata uygulanan en yüksek faiz oranın uygulanacağı düzenlenmiştir.

Ücret ödenmesine ilişkin önemli bir başka husus da 21.05.2016 tarih ve 29718 sayılı Resmi Gazete’ de Yayımlanarak yürürlüğe giren Yönetmelik  hükümleri gereği, ücretlerin banka aracılığı ile ödenmesi açısından aranılan işçi sayısı kriteri değiştirilerek 10 işçiden 5 işçiye düşürülmüştür.

ÜCRET TESPİTİ NİÇİN ÖNEMLİDİR:

Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Böyle durumlarda gerçek ücretin tespiti önem arz etmektedir. Kural olarak ücretin miktarını ispat yükü işçi üzerindedir.

Ancak Yargıtay ilke kararlarında, 4857 sayılı İş Kanunu'nun ücret bakımından sağladığı korumalar ve işverenin işçiye belge verme yükümlülüklerine dikkat çekilerek, bu kurallara uymayan işverenler bakımından ispat noktasında işçinin yükünün hafifletilmesi gerektiği belirtilmiştir.(1)

Ücret tespitinde işçinin yalnızca son ücretinin değil, diğer dönemlerde kazandığı ücret miktarlarının da tespiti önem arz etmektedir. Çünkü her ne kadar işçi alacaklarından kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık ücretli izin alacakları son ücret üzerinden hesaplansa da, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil günü ücreti ile hafta tatili ücreti ilgili oldukları dönemdeki ücret üzerinden hesaplanmaktadır.

GERÇEK ÜCRETİN TESPİTİNDE HANGİ HUSUSLARA İTİBAR EDİLMEKTEDİR:

1- Sözleşmeler- Ücret Hesap Pusulaları ve Diğer Yazılı Belgeler:

Sözleşme serbestisi gereği asgari ücret düzeyinin altında kalmamak kaydıyla tarafların ücret miktarını belirleme hakları vardır. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 8 inci maddesi ile belirlenen ücret düzeyinin, varsa ekleri ile ücret ödeme zamanının yazılı iş sözleşmelerinde gösterilmesi zorunlu tutulmuştur. İş sözleşmesinde ücret miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmemektedir. Böyle bir durumda dahi ücretin 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 401 inci maddesine göre tespit olunması gerekmektedir. Yine İş Kanunu'nun 37 inci maddesinde; işçi ücretlerinin ödendiğine ilişkin ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir.   

2- Tanık Beyanları:

Kural olarak ispat hukuku açısından yazılı delilin aksi ancak yazılı delille kanıtlanabilir. Ancak işçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında bu tür belgelerde yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında ücretin ispatı noktasında tanık beyanlarına başvurabilir.

Tanık beyanları açısından bazı hususlar önem arz etmektedir. Yargıtay'ın istikrarlı kararlarında; İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemeyeceği, bu nedenle ancak tanıkların davacı ile birlikte çalıştıkları dönemlere itibar edilmesi gerektiği, (Yargıtay 22.H.D. 2019/3477E. 2019/9956 K. 07.05.2019 T.)

Tanık olarak gösterilen ve işverenlik ile husumeti olan diğer çalışanların davacı ile menfaat birliği içinde olmalarından dolayı tanıklığına itibar edilemeyeceği, (Yargıtay 22. H.D. 2017/21941 E. 2019/9864 K. 7.5.2019 T.)

İşyeri çalışanı olmayanların işyerindeki çalışma düzenini tam olarak bilebilecek durumda olamamaları, dışarıdan gördükleri kadarıyla tahmini beyanda bulunmaları nedeniyle tanıklığına itibar edilemeyeceği kabul edilmektedir. (Yargıtay 22. H.D. E: 2015/31731 K: 2016/1401 T:21.01.2016)

3- Emsal Ücret Araştırması:

Gerçek ücretin bordroya yansıtılmadığı şüphesi ortaya çıktığında, tanık beyanları gözetilerek işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren meslek kuruluşlarından emsal ücret araştırmasına gidilmelidir.

Yargıtay 9.H.D. 2015/26342 E. 2018/22977 K. 12.12.2018 T.

“…Somut uyuşmazlıkta, davacının muhasebe elamanı olduğu tartışmasızdır. Davacı dava dilekçesinde ücretinin ne kadar olduğunu açıklamamış, yargılama aşamasında 2.000,00 TL. ücret aldığına ilişkin Garanti Bankası’ nın bir yazısını ibraz etmiş, davalı asgari ücretle çalıştığını savunmuştur. Mahkemece ücret bordrolarına itibar edilerek davacının aylık brüt 900,00 TL. ücret aldığı kabul edilmiş ise de, işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı, tazminat ve alacaklara esas ücret belirlenmeli ve bu ücrete göre alacaklar hesaplanarak hüküm altına alınmalıdır. Eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmesi hatalıdır.”

4- TÜİK İnternet Sitesinde Bulunan “Kazanç bilgisi sorgulama” Ekranı

Yargıtay ca son yıllarda benimsenen görüşe göre, ücret araştırması sürecinde, Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı internet sitesinde bulunan “Kazanç bilgisi sorgulama” ekranı da kullanılarak emsal ücretin ne olabileceğinin araştırılması gerektiği kabul edilmektedir. 

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2015/4365 E. 2016/9586 K. 04.04.2016 T.

“…Çalışma hayatında daha az vergi ya da sigorta primi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek, ilgili işçi ve işveren kuruluşları ile Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı internet sitesinde bulunan “Kazanç bilgisi sorgulama” ekranından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.”

5- Emsal Ücret Belirlenmesinde Elde Edilen Verilerin Ortalamasının Alınması:

Ücret araştırması sonucunda ilgili kurumlardan gelen cevapların birbirinden farklı olması durumunda bunların ortalaması alınarak elde edilecek ücretin esas alınması mümkündür. (8)

Yargıtay 22. H.D.  2014/10778 E. 2015/20341 K. 11.06.2015 T.

“…Somut olayda, davacının, davalıya ait işyerinde 01.04.2006-13.04.2012 tarihleri arasında 6 yıl 13 gün,döner ustası olarak çalıştığı, davacının 1.800,00 TL ücretle, davalının ise asgari ücretle çalıştığını ileri sürdükleri, işverenin 25.04.2011 tarihli, davacının döner ustası olarak 1.800,00 TL ücret aldığına dair yazıyı, işçinin kredi alabilmesi için verdiğini beyan ettiği, Türkiye Aşçılar Federasyonunca, et aşçısının ücretinin net 1.400,00-1.600,00TL olduğunun bildirildiği anlaşılmıştır. Mahkemece, davacının dönerci ustası olması, 6 yıllık kıdemi, emsal ücret araştırması ve işveren yazısına göre, 1.800,00 TL net ücretle çalıştığı, üç öğün yemek verildiği belirtilerek, ücretin 2.829,08 TL brüt olduğu kabul edilmiş ise de, tarafların ücret konusunda anlaşamadıkları ortadadır. İlgili meslek kuruluşunca emsal ücretin 1.400,00-1.600,00 TL olduğu bildirilmiştir. Bu durumda, davacının meslek kuruluşunca bildirilen ücretlerin ortalaması olan 1.500,00 TL net ücretle çalıştığı kabul edilerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.”

BİLİNEN DÖNEM ÜCRETİNDEN BİLİNMEYEN DÖNEM ÜCRETLERİNİN HESAPLANMASI YÖNTEMİ:

İşçi alacaklarından kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık ücretli izin alacakları son ücret üzerinden hesaplansa da, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil günü ücreti ile hafta tatili ücreti ilgili oldukları dönemdeki ücret üzerinden hesaplanmaktadır. Yargıtay, ücretin sadece belli bir dönem için ispatı halinde bilinen dönem ücretinin asgari ücrete oranı üzerinden bilinmeyen dönem ücretlerinin hesaplanması gerektiğini kabul etmektedir.  

Yargıtay 9. H.D. 2017/8424 E. 2017/4718 K. 23.3.2017 T.

Fazla çalışma ücretinin son ücrete göre hesaplanması doğru olmayıp, ait olduğu dönem ücretiyle hesaplanması gerekir. Yargıtay kararları da bu yöndedir ( Yargıtay 9.HD. 16.2.2006 gün 2006/20318 E, 2006/3820 K. ). Bu durumda fazla çalışma ücretlerinin hesabı için işçinin son ücretinin bilinmesi yeterli olmaz. İstek konusu dönemler açısından da ücret miktarlarının tespit edilmesi gerekir. İşçinin geçmiş dönemlere ait ücretinin belirlenememesi halinde, bilinen ücretin asgari ücrete oranı yapılarak buna göre tespiti gerekir.

Örnek:

İş akdi 2020/Ocak ayında sona eren bir işçinin brüt ücret tutarının 4.000 TL olduğu ve önceki dönem ücretlerinin bilinmediği varsayılırsa, 2017 yılı ücret düzeyinin tespitinde, 

 Brüt Ücret/2020 Asgari Ücret (4.000/2.943=1,36),

 Kat Sayı* 2017 Asgari Ücret (1,36*1.777,5= 2.417,40 TL)

 İşçinin 2017 yılı Brüt Ücreti 2.417,40 TL olarak kabul edilecektir.

Kaynakça

  1. Şahin ÇİL, İş Hukuku Yargıtay İlke Kararları, 7. Baskı, Yetkin,2016, s.673

28.01.2020

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM