Zarar Miktarını Azaltıcı İşlem Yaratan Vergi İnceleme Raporlarına Karşı Vergi İptal Davası
Tarih: 13.06.2016
Bilindiği gibi, 213 sayılı VUK’nun 378. maddesine göre mükellefler kendi beyanlarına karşı vergi mahkemesinde dava açamazlar. Ancak ihtirazi kayıt yolu ile yapılan beyanlarda dava açmak mümkün bulunmaktadır.[1]
Vergi incelemesi sonucu her zaman eleştirel rapor düzenlenmeyebilir. Bazen,
mükellefin beyan ettiği zarar miktarını azaltan vergi inceleme raporları da
zaman zaman ortaya çıkabilmektedir.[2]
Düzenlenen vergi inceleme raporları neticesinde mükellefçe beyan olunan zarar
tutarını azaltıcı işlem niteliğinde olan raporlara karşı da dava açma tercihi
yolu her zaman mümkündür.[3]
Ancak, doktrinde, vergi inceleme raporları uyarınca vergi idaresinin tesis
ettiği zarar azaltımı işlemlerinin dava konusu yapılamayacağı ileri sürülmüştür.
Bahse konu görüş, vergi mahkemesinde dava açabilmek için verginin tarh edilmesi,
cezanın kesilmesi gerektiği (213 s. VUK md.378/1); mükellefler ve kendilerine
vergi cezası kesilenlerin, tarh edilen vergilere ve kesilen cezalara karşı ancak
vergi mahkemesinde dava açabilecekleri (213 s. VUK md.377/1); vergi
mahkemelerinin ancak vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve
bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davalara bakabilecekleri (2576
s. Kanun md. 6/a) gerekçelerine dayanmaktadır. Dolayısıyla, zarar azaltımı
işlemlerinde ortada bir vergi, resim veya harç tarhiyatı işlemi ve/veya ceza
kesme işlemi bulunmadığından, zarar azaltımı içerikli inceleme raporlarının dava
konusu yapılamayacağı ileri sürülmüştür.
Yukarıda açıklanan görüşe ve gerekçelerine katılmak, hukuken, mümkün değildir.
Malum olduğu üzere, içtihat ile içtihat nakzolunmaz. İçtihat daha güçlü delil
ve/veya hukuki norm ile çürütülebilir. Bilindiği üzere, herkes, meşrû vasıta ve
yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı olarak iddia ve
savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir ve hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi
içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz (Anayasa md.36/1-2), idarenin her türlü
eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır (Anayasa md.125/1) hükümleriyle
idarenin vatandaş aleyhine tesis ettiği her türlü işlem ile gerçekleştirdiği her
türlü eylemin dava konusu yapılabilmesi anayasal bir haktır. Dolayısıyla,
gelecek vergilendirme dönemlerinde sonuç doğuracak zarar azaltımı işlemlerinin
dava konusu edilemeyeceği yönünde tesis edilecek işlem veya uygulama, Anayasa
hükümlerinin açık ihlali anlamına gelecektir.
[4]
Ortada her hangi bir tarhiyat doğurucu vergi veya ceza ihbarnamesi bulunmadığına
göre vergi inceleme raporları aslında bir ön idari işlem niteliğinde olduğu için
2577 sayılı İYUK’nun ilgili hükümlerine göre zarar azaltımı mükelleflerin hak ve
menfaatlerini muhtel ettiğinden dolayı bu işlemlere karşı dava açılabilir. Bu
görüşümüzün aksi yönü de yani, zarar azaltımı işlemlerine karşı dava
açılamayacağı yönünde de bazı görüşler bulunmaktadır.[5]
Ancak Danıştay 4. Dairesi tarafından verilen 21.05.1993 gün ve
E:1990/4275-K:1993/2446 sayılı kararlarında; “vergi hukuku yönünden bir idari
işlemin dava konusu edilebilmesi, yalnızca verginin doğması ile sınırlı
tutulmamalıdır.” şeklinde verilen karar uyarınca zarar azaltım işlemleri de
dava konusu yapılabilmektedir.
Diğer taraftan, ortada henüz bir tarhiyat bulunmasa da örneğin sadece 2007
yılındaki (sonraki yıllara devreden) zararı azaltsa bile konunun yargıya
taşınmasında yarar görülmektedir. Çünkü, 2007 yılının zarar miktarının örneğin
100 iken bu tutar vergi inceleme raporu ile 80’e indirgendiğini varsayalım.
Aradaki 20 tutar mükellefin hak ve menfaatlerini zarara uğratması dolayısıyla
2008 yılına intikal ettirilecek zarar miktarı 100 değil, 80’e düşürülmüştür.
Böyle bir durum karşısında ortada cezalı tarhiyat bulunmasa da dava konusu
yapılması mümkün bulunmaktadır.
[6]
Sonuç olarak, bir idarim işlemin dava konusu edilmesi için mutlak surette bu
işlem yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönünden hukuka aykırı olması
yeterlidir. 2576 sayılı yasanı 6/a maddesi hükmüne göre; vergi mahkemelerinin
ancak vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve
cezaları ile tarifelere ilişkin uyuşmazlıklara ait davalara bakabilecekleri
hüküm altına alınmıştır. Zarar azaltımı işlemleri ve bu konuda düzenlenen
inceleme raporları da dava konusu edilebilir. Ayrıca, zarar azaltımı işlemine
dava açılmamış bile olsa sonraki yıllarda ortaya çıkacak zarar azaltımı menşeili
tarhiyat işlemine dava açma hakkını daha sonra ortadan kaldırmayacaktır.
[1] Bkz. 213 sayılı VUK md. 377/1
[2] VUK GT Seri No 66, vergi incelemesinin "vergi incelemesinin (mükellefin beyan ettiği zararın matrah teşkil etmeyecek daha az bir miktara icraı) şeklinde sonuçlanması halinde, mükellefin ileriki hesap dönemleriyle ilgili vergi matrahlarına müessir olan bu durumu belirten inceleme raporunun vergi dairesine tevdiinde, bir nüshasının mükellefe bilgi için yazı ile tebliğ edilmesi ve alınacak imzalı belgenin raporun vergi dairesinde kalan ikinci nüshası ile birlikte dosyasında muhafaza olunması" gerektiği yönünde genel düzenleyici nitelikte açıklama yapılmıştır.
[3] Bkz. GÜNDÜZ Zeki, “Zarar Azaltan Raporlarda Ne Yapmalı?”, Dünya Gazetesi, 23.01.2008 günlü.
[4] Altındağ YMM Sirküler No:2012/5, 29.03.2012, Ankara.
[5] Bkz. KIZILOT Şükrü – KIZILOT Zuhal, Vergi İhtilafları ve Çözüm Yılları, Yaklaşım Yayıncılık, 2008, 13. Baskı, Ankara, s.316-317
[6] Danıştay 4. Dairesinin 10.11.2010 gün ve E:2010/5263-K:2010/5585 sayılı kararları.
Kaynak:
www.MuhasebeTR.com
(Bu makale yazılı veya
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.