Vergi Tekniği Raporu ve İptal Davası
Tarih: 12.11.2014
Bilindiği gibi, sahte
fatura kullanma veya düzenleme fiilleri dolayısıyla mükellefler hakkında
sahte belge düzenleme veya kullanma suç raporları düzenlenmektedir.
Düzenlenen bu raporların bir nüshası savcılık kanalıyla kamu davası
açılabilmesi için Asliye Ceza Mahkemeleri ‘ne iletilebilmektedir.
Hakkında, vergi tekniği raporu düzenlenen vergi mükellefi konuyu önceki
aşamalarda öğrenemeyip, savcılık aşamasında hakkında vergi tekniği
raporu ve ayrıca suç raporu düzenlendiğini muttali olabilmektedir. Bu
aşamada, sahte ve muhteviyatı itibariyle sahte belge düzenlemek ve
iştirak suçu ile ilgili hakkında hem vergi suçu raporu ve hem de vergi
tekniği raporu düzenlenen mükellefin yasal haklarını burada nasıl
kullanacaktır?
Temelde ilk aşamada mükellefin hakkında düzenlenen vergi inceleme raporu konusunda bilgi sahibi olması mümkündür. Diğer taraftan, mükellefin gıyabında düzenlenen gerek vergi suçu raporu ve gerekse vergi tekniği raporlarına karşı mükellefin dava açma, savunma olanakları giderek zayıflamaktadır. Örneğin; kendisi hakkında, vergi tekniği raporuna istinaden ve ayrıca düzenlenen vergi suçu raporuna istinaden kamu davası açılan bir mükellef bu durumdan savcılık aşamasında haberdar olmaktadır. Hal böyle olunca, mükellefin bu aşamada yapabileceği işlemler sınırlanmaktadır. Buna göre;
a)
Mükellefin savcılıkta vereceği ifadeye göre her halükarda 213 sayılı VUK
md 359 hükmüne göre kamu davası açılacaktır.
b)
Kamu davasının açılmasından önce, mükellefe mutlak surette vergi
inceleme raporları ile beraber vergi ceza ihbarnamelerinin tebliğ
edilmiş olması ile mükellef bu durumdan daha ilk safhada muttali olacak
ve buna göre yasal yollara müracaat edebilecektir.
c) İdarenin, vergi tekniği raporunu düzenlediği tarihte mükellefin, KOD:4 diye belirlenen özel esaslara alınması sonucunda piyasada iş yapma olanakları önemli ölçüde daralacak ve mükellef mal satamaz veya hizmet sunamaz duruma düşecektir.
d)
İdarenin, birçok işlemleri mükellefe haber vermeksizin sürdürmesi (Özel
esaslara alma, gıyabında düzenlenen vergi suçu raporu, gıyabında
düzenlenen vergi tekniği raporu) halinde mükellefin bu durumdan çok
ileri aşamalarda sürpriz olaylarla karşılaşarak öğrenmektedir. Böyle bir
durum karşısında, mükellefin yasal haklarını kullanma ile ilgili çok
ciddi sorunlar yaşamaktadır. Belki de, kullanacağı yasal olanaklar ve
kullanabileceği yasal haklar aradan zaman geçtikten sonra daralmaktadır.
Ve hatta kullanabileceği birçok yasal savunma argümanları
zayıflamaktadır.
e)
Vergi denetim kurulu bir yönetmelik yayınlayarak, bu yönetmelikte “vergi
suç raporları” ile “vergi tekniği raporları” ‘nın mükelleflere
düzenlenme aşamalarında savunma, tebliğ edilmesi, iddianameler
karşısında mükellefin sunabileceği argümanlarını da bu rapora eklenmesi
ile ilgili düzenlemeler yapılmalıdır. Aksi takdirde, mükelleflerin
gıyabında tek taraflı olarak düzenlenen vergi suçu raporları ile vergi
tekniği raporları hukuki dayanaklardan yoksun ve yeterli hukuki
koşulları içermeyen idarenin tek taraflı görüşlerine yer veren
raporlardan öteye gidemeyecektir.
f)
Mükelleflerin gıyabında düzenlenen vergi suçu raporlarına istinaden
açılan kamu davalarında, mükelleflerin gerek Asliye Ceza Mahkemesi
aşamasında ve gerekse Yargıtay aşamasında beraat etmelerin halinde durum
ne olacaktır? Suçlanan mükellefin yıpranan itibarını kim telafi
edecektir? Veya bu süreçte özel esaslara alınan mükellefin piyasada iş
kaybetmesi halinde durumu ne olacaktır? Mükellefin, ticari kayıpları kim
tarafından telafi edilecektir? Bütün bu soruların yanıtını bulmak mevcut
mevzuata göre, çok zor bir soru olarak gündeme gelmektedir. Şeffaf ve
açık bir vergi uygulamaları yöntemi benimseyen gerek Gelir İdaresi ve
gerekse Vergi Denetim Kurulu yeni dönemde mükellefler ile ilgili
düzenlediği bütün raporları en azından bir yazım aşamasında
mükelleflerle paylaşması ve mükelleflerden bu konularda yazılı cevap
alması zorunludur.
Kaynak:
www.MuhasebeTR.com
(Bu makale yazılı veya