Anonim ve Limited Şirketlerde Zarar Mahsubu
Tarih: 23.10.2017
Zarar mahsubuna ilişkin esaslar, KVK’nın 9. maddesinde düzenlenmiştir.
Kurumlara zarar mahsubunu aşağıdaki şekilde özetlenebilir
.a.
Kurumların kendilerine ait geçmiş dönem zararlarının mahsubu
KVK’nın 9. maddesinde kurumlar vergisi beyannamesinde her yıla ilişkin
tutarlar ayrı gösterilmek ve 5 yıldan fazla nakledilmemek şartıyla,
geçmiş yılların beyannamelerinde yer alan zararların indirim konusu
yapılacağı hükme bağlanmıştır. Örneğin, bir kurum 2015 yılı kurumlar
vergisi beyannamesinde yer alan zararı, 2016-2017-2018-2019 ve en son
2020 yılı karından mahsup edebilecek, bu süre içinde indirilemeyen 2015
yılı zararı, 2021 ve takip eden yıllarda mahsup konusu edilemeyecektir.
Zarar mahsubunda, mali zarar mali kardan mahsup edilmektedir. Bilindiği
üzere Tek Düzen Hesap Planına göre hazırlanan bilançoda yer alan kar
veya zarar ticari olup, vergi hesaplamalarında mali kar veya zarar baz
alınmaktadır. Uygulamada vergi matrahı olan mali kar için ayrı bir
bilanço düzenlenmemekte, mali kar veya zarar beyanname üzerinde
hesaplanmaktadır.
Zarar mahsubu öngörülen süre içinde gerçekleştirilemediği takdirde,
oluşan zarar işletme zararı olarak değerlendirilmemekte ve sermayede
meydana gelen azalma olarak dikkate alınmaktadır. Mükelleflerce bir
hesap dönemi içerisinde oluşan zarar beş hesap dönemi boyunca oluşacak
karlarla mahsup edilemiyorsa, o zarar sermayede meydana gelen bir
eksilme olarak kabul edilmelidir.
b. Devir veya Tam Bölünme Hallerinde Zarar Mahsubu
KVK’nın 9. maddesinde, devir halinde devralınan kurumların devir tarihi
itibariyle öz sermaye tutarını geçmeyen zararları ile tam bölünme işlemi
sonucu bölünen kurumun zararlarından öz sermayesinin devralınan tutarını
geçmeyen ve devralınana kıymetle orantılı kısmının mahsup edilebileceği
hükme bağlanmıştır.
Devir ve bölünme halinde zarar mahsubu, devir işleminin KVK’nın 20.
maddesinin 1. fıkrası çerçevesinde yapılmasına, tam bölünme işleminin de
20. maddesinin 2. fıkrası kapsamında gerçekleştirilmesine bağlanmıştır.
Ayrıca son beş yıla ilişinki kurumlar vergisi beyannamelerinin kanuni
süresinde verilmiş olması ve devralınan kurumun faaliyetine devir veya
bölünmenin meydana geldiği hesap döneminden itibaren en az beş yıl
süreyle devam edilmesi koşulları da ön görülmüştür.
Devir ve bölünme hallerinde mahsup edilecek zarar tutarı, devralının
veya bölünen kurumun devir veya bölünme tarihindeki öz sermayesi (eski
uygulamada öz sermaye yerine aktif toplamı esas alınmaktaydı.) ile
sınırlıdır. Bu nedenle devralınan veya bölünen kurumun öz sermayelerinin
sıfır veya negatif olması halinde bu kurumların zararlarının devralan
kurum bünyesinde mahsubu mümkün olmayacaktır.
Devir halinde, devralan kurum en çok, devralınan kurumun devir
tarihindeki öz sermayesi tutarındaki zararı mahsup edebilecektir. Tam
bölünme işleminde ise bölünen kurumun zararlarından, bu kurumun öz
sermayesinin devralınan tutarını geçmeyen ve devralınan kıymetle
orantılı mahsup edilebilecektir.
Tam bölünme sonucunda bölünen şirketi devralan şirketlerce kullanılacak
zarar mahsup hakları “devralınan kıymetle orantılı” olarak
belirlenecektir. Buna göre, zarar mahsup hakkı, tam bölünen şirketin öz
sermayesinin devralan şirketlere dağılımı oranında paylaştırılarak
hesaplanacaktır.
Örneğin; öz sermayesi 200.000 TL olan bir şirket, iki şirkete bölünmüş
ve bu şirketlerden biri öz sermayenin 80.000 TL lik kısmını, diğeri de
120.000 TL lik kısmını devralmışsa, 40.000 TL tutarındaki zarar mahsup
hakkı, bu iki şirket arasında 16.000 TL ve 24.000 TL olarak
paylaşılacaktır.
Devir ve bölünme işlemlerinde zarar mahsubu yapılabilmesi için “aynı
faaliyete devam” şartı aranmaktadır. Bu şart, Eski KVK’nın mükerrer 14.
maddesinde yer alan “aynı sektörde faaliyet gösterme” şartından daha dar
kapsamlı olup, devralan kurumlara devir veya bölünmenin meydana geldiği
tarihten itibaren en az beş yıl süreyle, devralınan veya bölünen
kurumların faaliyetlerini devam ettirme zorunluluğu getirtmektedir.
Faaliyetin devamı şart olmakla birlikte, faaliyet hacmi konusunda bir
belirleme yapılmamıştır.
Vergiden kaçınma amacına yönelik olarak, ekonomiye kazandırılması mümkün
olmayan kurumların devir veya bölünme suretiyle devralınması ya da
devralının veya bölünen kurumların faaliyetinin beş yıllık süre içinde
arızi hale getirilerek kısmen durdurulması veya sona erdirilmesi gibi
ekonomik olamayan sebeplerle devir ve bölünme işleminin yapılması
halinde zarar mahsubu mümkün olmayacaktır. Mahsup için aranan şartların
ihlali halinde, zarar mahsupları nedeniyle zamanında tahakkuk
ettirilmeyen vergiler için vergi ziyaı doğmuş sayılacağından, mahsup
nedeniyle ziyaa uğrayan vergiler ceza ve gecikme zammı ile birlikte
tahsil edilecektir.
c. Yurtdışı Faaliyetlerden Doğan Zararların Mahsubu
KVK’nın 9. maddesinde beş yıldan fazla nakledilmemek şartıyla yurtdışı
faaliyetlerden doğan zararların Türkiye’deki kurum kazancından mahsup
edilmesine imkan tanınmıştır. Ancak, kazançları Türkiye’de kurumlar
vergisinden istisna edilen faaliyetlere ilişkin yurtdışı zararlar bu
mahsubun kapsamı dışındadır. Örneğin, yurtdışı inşaat ve onarım
işlerinden elde edilen kazançlar kurumlar vergisinden istisna edilmiş
olduğundan, yurtdışı bu faaliyetlerden zarar doğması halinde, bu
zararlar diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlarda mahsup
edilemeyecektir.
Yurtdışı faaliyetlerden doğan zararlar, faaliyette bulunan ülkenin vergi
kanunlarına göre beyan edilen vergi matrahlarının zarar dahil, her yıl o
ülke mevzuatına göre denetim yetkisi verilen kuruluşlarca rapora
bağlanması ve bu raporun aslı ile tercüme edilmiş bir örneğinin
Türkiye’deki ilgili vergi dairesine ibraz edilmesi halinde indirim
konusu yapılabilecektir. Mükelleflerin söz konusu raporları ilgili
vergi dairesine zamanında ibraz etmemiş olmaları halinde, bu raporların
zararın mahsup edileceği ilgili dönemde ibraz edilmesi de yeterli
olacaktır.
Faaliyette bulunulan yabancı ülkede denetim yetkisine haiz bir denetim
kuruluşunun olmaması halinde, her yıla ait vergi beyannamesi ve eki
bilanço ile gelir tablosunun, yabancı ülkenin yetkili makamlarından
alınacak veya onaylatılacak birer örneğini, mahalindeki Türk elçilik
veya konsoloslukları, yoksa orada Trük menfaatlerin koruyan ülkenin aynı
mahiyetteki temsilcilerine onaylatılarak, aslını ve tercime edilmiş bir
örneğinini ilgili vergi dairesine ibrazı zorunludur.
Türkiye’de indirim konusu yapılan yurtdışı zararların ilgili ülkede
mahsup edilmesi veya gider yazılması halinde, Türkiye’de beyannameye
dahil edilecek yurtdışı kazanç, mahsup yada gider yazılmadan önceki
tutar olacaktır. Yurtdışı faaliyetlerden doğan karlar Türkiye’de genel
sonuç hesaplarına hangi para cinsinden intikal ettirilmişse,
zararlarında aynı para cinsinden intikal ettirilmesi gerekmektedir.
Örneğin, (A) kurumunun 2015 ve 2016 yıllarında yurtiçi ve yurtdışı
faaliyet sonuçları aşağıdaki gibidir.
YILLAR |
YURTİÇİ FAALİYET SONUCU |
YURTDIŞI FAALİYET SONUCU |
2015 |
10.000 TL |
25.000 TL (zarar) |
2016 |
5.000 TL (zarar) |
45.000 TL |
2015 yılı ile ilgili olarak yabancı ülkede verilen beyannamede 45.000 TL kazançtan 25.000 Tl zarar düşülmek suretiyle 20.000 TL karşılığı kazanç beyan edilmiştir. Bu verilere kurumun 2015 ve 2016 yılları ile ilgili olarak Türkiye’de vereceği yıllık beyannamede beyan edeceği matrah aşağıdaki gibi hesaplanacaktır.
|
2015 YILI |
2016 YILI |
YURTİÇİ FAALİYET SONUCU |
10.000 TL |
(-) 5.000 TL |
YURTDIŞI FAALİYET SONUCU (MAHSUP ÖNCESİ) |
(-) 25.000 TL |
45.000 TL |
TOPLAM |
(-) 15.000 TL |
40.000 TL |
GEÇMİŞ YIL ZARARLARI |
- |
(-) 15.000 TL |
MATRAH |
15.000 TL |
25.000 TL |
Kaynak:
www.MuhasebeTR.com
(Bu makale yazılı veya