Vergi İncelemesi ve Gerekçeli Tarhiyat Hakkı
Tarih: 06.10.2017
ÖZET:
Vergi incelemesi, ödenmesi gerekli olan verginin doğruluğunu araştırmak ve sağlamak amacına yönelik çalışmaların bütününü içeren bir tanımlamadır. 213 sayılı VUK 134.maddesinde, incelemeye yetkili olanlar, inceleme sırasında gerekli gördükleri takdirde, işletmeye dahil ekonomik kıymetlerin fiili envanterinin yapılmasına ve beyannamelerde gösterilmesi gereken unsurların tetkikine de teşmil edilebilir. İnceleme genel olarak vergi mükellefinin iş yerinde yapılması zorunludur. Bazı hallerde, mükellefin rıza göstermesi durumunda, vergi müfettişinin ofisinde devam ettirilebilir. İnceleme sırasında vergi müfettişi, mükellefin leh veya aleyhindeki hususları veya unsurları birlikte ele almak ve buna göre incelemeyi devam ettirmek zorundadır.
Yeni dönemde vergi incelemesi yapılmadan önce, mükelleflerden konuyla ilgili izaha davet istenilmektedir. İzaha davet uygulaması, 213 sayılı VUK’a 370.madde olarak yeni bir yöntem olarak vergi incelemesi öncesi pratik bir düzeltici beyan mahiyeti taşıyan bir uygulama mahiyeti taşımaktadır. 01.09.2017 tarihinden itibaren uygulamaya konulan bu yöntem ile vergi inceleme süreci bir anlamda öne çekilerek mükelleflerin gönüllü beyan sistemi benzeri bir sistem ile pratik sonuca gitmeleri hedeflenmektedir. Buna göre, 6728 sayılı yasanın 22.maddesi ile 213 sayılı VUK mülga 370.maddesi “izaha davet” metodu uygulamaya konulmuştur.
İzaha davet uygulaması ile ilgili koşullara uymayan mükelleflerin, vergi incelemesini gerektiren işlemleri eskiden olduğu gibi “vergi incelemesi” yoluyla gerçekleştirilecektir. İzaha davet uygulaması henüz yeni bir uygulama ve bir müessese olması nedeniyle bu uygulama hakkında bugünlerde leh veya lehte görüşler veya eleştiriler ileri sürülebilmektedir (Bkz. ERDEM Tahir, Vergi Usul Kanunu’nda Yeni Bir Kurum “İzaha Davet”, Vergi Sorunları Dergisi, Sayı:347, Ağustos 2017).
Anahtar Kelimeler: İzaha davet, ispat yükü, vergi incelemesi, vergiyi doğuran olay, cezalı tarhiyat.
I.GİRİŞ
Vergilemede, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemlerin gerçek mahiyeti yemin dışında her türlü kanıtla ispatlandırılabilir. Vergiyi doğuran olay ile ilgisi tabii ve açık bulunmayan tanık beyanları ispatlama aracı olarak dikkate alınamaz.
Vergi Usul Hukukumuzda, önerilecek tarhiyatla ilgili elde edilen bulguların yasalara uygun olarak elde edilmiş olması ve buna göre de tarhiyatın dayanaklarının önerilecek tarhiyatla ilintili olması esastır. Hukuka aykırı olarak elde edilen bulgular ve verilerden yola çıkılarak mükellefler hakkında cezalı tarhiyat önerilemeyeceği, anayasamızın temel bir ilkesidir.
II.VERGİ İNCELEMESİ VE KANIT TOPLAMA
Vergi incelemelerinde
tarhiyatı öneren idarenin dayandığı delillerin genellikle hukuk, özelde
vergi hukuku tarafından genel kabul görmüş kanıtlara dayandırılması
zorunludur. Tarhiyatı öneren idarenin hukuksal olarak geçerliliği
bulunmayan bir kanıta dayanarak işlem tesis etmesi veya önermesi hukuken
mümkün olamayacağı gibi evrensel hukuk prensiplerine de uyarlı
görülemez. Çoğu zaman tarhiyatı öneren idare tarhiyatla ilgili
kanıtlarını daha toparlamadan tarhiyat önerebilmektedir. Oysa ki vergi
yargılamasında ispat yükü çoğu zaman yer değiştirebildiği gibi ispat
külfeti idareye ait olabilmektedir. Vergi hukukunda önerilen tarhiyatla
ilgili ceza muhatabı mükellefin bu tarhiyatın kusurlu olduğu ispat etme
zorunluluğu bulunmayabilir. İspat yükü sadece mükellefler için değil,
duruma göre de vergi idaresi içinde söz konusu olmaktadır(1).
Vergi dairesi, tarh işlemini yaparken, dayandığı sebep ya da sebepleri
göstermek; gösterdiği neden ya da veya nedenlerin gerçek ve hukuka uygun
olduğunu da ispatlamak zorundadır(2).
İşini terk ettiğini müddeti içerisinde bağlı olduğu vergi dairesine
bildiren vergi yükümlüsünün faaliyetine son verdiğini kanıtlaması
gerekmediği halde, bu durumun aksinin iddia edilmesi halinde, iddianın
sahibi olan vergi dairesince bunun ispatlanması gerekir(3).
Peçeleme hallerinde olayın gerçek niteliğinin ispatı ile vergi dairesi
yükümlüdür(4).
Yükümlü lehine kabul edilen karinelerin aksini vergi idaresinin ispat
etmesi gerekmektedir. Vergi idaresi, yükümlünün beyanname, defter ve
belge düzenine uymuş bulunmasının yarattığı ilk görünüş karinesini
çürütebilir(5).
Bu bağlamda, düzenli defterlerin üzerinden vergi borcunu hesaplamış
olan yükümlünün gösterdiği matrahın doğru olmadığını ispat etmek idareye
düşmektedir. Beyanname, defter ve belge düzenlerine uygunluğun yükümlü
lehine yarattığı ilk görünüş karinesinin aksine ispat yükünün vergi
idaresine ait olması, yükümlü için bir güvence oluşturmaktadır(6).
Buna karşılık, maddi deliller bulunmadığı için re’sen takdir edilmiş
olan matrahın doğru olmadığını ispat yükü de yükümlüye düşmektedir.
İspat yükünün taraf değiştirmesi, yükümlünün beyanda bulunma ve kanuni
defterleri düzenli bir biçimde tutma ödevlerini ihmal etmesinin bir
sonucudur(7).
Zamanaşımının durduğunu ya da kesildiğini ispat yükü, zamanaşımının
durması ve kesilmesi lehine olan vergi idaresine aittir(8).
Uyuşmazlık halinde,
incelemenin dairede yapılmasını gerektiren durumların ispat yükü vergi
idaresine düşmektedir(9).
Vergi hukukunda alt varsayımlardan hareketle vergilendirmeye gidilmesi
mümkün değildir. Başka bir deyişle, vergiyi doğuran olayın
gerçekleştiğinin somut delillerle ortaya konulması gerekir.
III.HUKUKA AYKIRI OLARAK YAPILAN ARAMALI İNCELEME VE SOMUT BİR OLAY
Yaşanılan bir olayda
inceleme elemanı yetkili makamların onay ve kararı olmaksızın mükellefin
iş yerinde arama yapar ve bir kısım delillere el koyarsa bu deliller
tarhiyatta veri olarak kullanılabilir mi? gerçekten Kırklareli ili,
Babaeski ilçesinde kaymakamlığın yazısına dayanılarak ve polis
marifetiyle, çilingirci çağırılarak mükelleflin uzun süredir kapalı
duran iş yeri açılarak bütün defter ve belgelerine el konulmuştur(10).
Sonuç olarak, mükellefin el konulan bu defterlerine istinaden KDV
indirimleri red edilmiş ve sonuçta da cezalı bir çok tarhiyat
önerilmiştir. Açılan vergi davası üzerine yerel mahkeme tarhiyatı aynen
tasdik etmiştir. Burada irdelenmesi ve üzerinde tartışılması gerekli
konu, vergi hukukunda aramalı incelemelerin mutlak surette bir mahkeme
kararına ve hakim iznine tabi olması gerektiği hususudur. Yapılan yanlış
ve hukuka aykırı işyeri aramaları sonucunda hukuka aykırı bir şekilde
elde edilen defter ve belgeler tarhiyatta veri olarak kullanılmaya
çalışılmıştır. Oysa Anayasanın temel hak ve yükümlülükleri kısmında yer
alan ulusal güvenlik, kamu nizamı, suç işlemesinin önlenmesi, genel
sağlık ve ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin
korunması nedenlerinden biri veya bir kaçına bağlı olarak, yöntemine
uygun olarak bir yargıç kararı olmadığı sürece yine bu nedenlere bağlı
olarak gecikmesinde sakınca bulunan durumlarda da yasalarda yetkili
kılınmış makamların yazılı emri olmadıkça hiçbir kişinin üzeri, özel
kağıtları, özel eşyaları aranamayacağı gibi ve bunlara da el
konulamayacaktır(11).
Vergi mahkemesinin tarhiyatı onayan kararı, hukuka ve usule aykırı
şekilde elde edilen delile dayanılarak tarhiyat yapılamayacağı gerekçesi
ile Danıştay 4.Dairesi'nin E:2006/451-K:2006/2009 sayı ve 20.10.2006
günlü kararı ile bozulmuştur. Daire kararının gerekçesi özetle
"İncelenen olayda, anayasaya ve Vergi Usul Kanunu'nun 142.maddesinde
öngörülen usule uygun olarak sulh ceza hâkimince verilmiş bir karar
olmadan, davacının kapalı durumda olan işyerine Babaeski Kaymakamı'nın
yazısı üzerine girilerek tüm defter ve belgelerine el konulmuş olup,
olay yerinde düzenlenen tutanak esas alınarak hazırlanan vergi inceleme
raporuyla defterlerde gider kayıtlarının bulunmadığı, dolayısıyla Katma
Değer Vergisi indirimlerinin kabul edilemeyeceği iddiasıyla tarhiyat
yapılmıştır. Bu durumda davacının işyerinde yapılan arama ve defterlere
el konulması işlemlerinin anayasada ve kanunda öngörülen usule aykırı
olması nedeniyle usulüne uygun olarak başlanılmayan vergi incelemesine
dayanılarak yapılan tarhiyatta hukuka uyarlık görülmemiştir."
IV-SONUÇ VE
DEĞERLENDİRME
Genelde hukuk devleti ve kişi haklarının, özelde mükellef haklarının
yaşama geçmesi açısından son derece önemli bir adımı oluşturan bu güzide
kararda "yüksek mahkeme" diyor ki, "arama ve defterlere el konuluş şekli
hukuka aykırı ise bir başka deyişle tarhiyatın dayanak ve delilleri
hukuka aykırı şekilde elde edilmişse, bu şekilde elde edilen delile
dayanarak tarhiyat yapılamaz.
Bu gibi durumlar kamu görevlilerinin bu görevlerini yaparken hukuka ve
fertlerin anayasal haklarına saygı göstererek bir empati duygusu
içerisinde yürütülmelidir. Zira, kamu görevlileri, vergi inceleme
elemanları dahil bu görevlerinin yerine getirilmesi sırasında bütün
haklara ve ödevlere noksansız olarak riayet etmek zorundadırlar. Denetim
elemanlarının düzenlediği tutanaklar ve yazdıkları raporlar üzerinde
sorumluluklarının bulunduğu ve bu sorumluluğun bir yaptırımı olmasının
gerektiği gözden uzak tutulmamalıdır. Gelecek dönemdeki vergi denetimi
anlayışı da mükellef odaklı ve mükellef haklarına saygılı bir vergi
denetimi ve incelemesi uygulamasını gerektirmektedir.
(1) “Faturalı satışlarda, satışın piyasa fiyatının altında olduğu iddiasının …. vergi dairesince kanıtlanması gerekir.” Dnş. 3. D. 24/9/1986 gün ve E:1986/364-K:1986/1749 sayılı kararı
(2) “Yasaya uygun bir vergileme için, vergiyi doğuran olayın somut biçimde tespitinin ve ortaya konulmasının gerektiği hk.” Dş. 4. D. 26/3/1998 gün ve E:1997/114-K:1998/1192, (Candan, Vergilendirme Yöntemleri, s. 24 dp.24)
(3) Dnş. 3. D. 15/10/1986 gün ve E:1986/554-K:1986/2000, (Candan, İspat VIII, s. 67)
(4) Öncel – Kumrulu – Çağan, s. 27, 203
(5) Kaneti, s.55, “213 sayılı VUK’nun 3. maddesinin (B) fıkrasında, vergilendirmede, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu; gerçek mahiyetin, yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği; vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan tanık ifadesinin, ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı; iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde, ispat külfetinin bunu iddia edene ait olduğu düzenlenmesi yer almıştır.”
(6) Kaneti, s.122-123
(7) Bulutoğlu, s.377
(8) Öncel – Kmrulu – Çağan, s.137
(9) Dnş. 9. D. 27/1/1993 gün ve E:1992/2714-K:1993/275, (Candan, Vergilendirme Yöntemleri, s.165 dp.161); Dnş. 4. D. 10/2/1998 gün ve E:1997/688-K:1998/444, (Candan, Vergilendirme Yöntemleri, s.165, dp.161)
(10)Anayasa md. 20
(11)Doğrusöz A. Bumin, “Hukuka aykırı delille vergi”, 28/4/2008 günlü Referans
Gazetesi.
YARARLANILAN KAYNAKLAR
1- ÖZYER M.Ali, Vergi Usul
Kanunu Uygulaması, HUD Yayınları, 6.Baskı, Temmuz 2014.
2-
Tüm Vergi Kanunları, Huz Akademi Yayıncılık, Güncelleştirilmiş 34.Baskı,
Haziran 2016.
3-
YÜCE Mehmet, Vergi Dava Rehberi, Ekin Yayınları, Şubat 2014.
4-
KIZILOT Şükrü, Katma Değer Vergisi Kanunu ve Uygulaması, Yaklaşım
Yayıncılık, 2012, Ankara.
5-
ÜREL Gürol, Güncel Vergi Usul Kanunu Uygulaması, Maliye ve Hukuk
Yayınları, 2.Baskı, Mart 2007.
6-
ÖZBALCI Yılmaz, Vergi Usul Kanunu Yorum
ve Açıklamaları, Oluş Yayıncılık, Şubat 2012.
Kaynak:
www.MuhasebeTR.com
(Bu makale yazılı veya
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.