Genellikle zamanaşımı uygulaması vergi, vergi cezaları ve diğer amme alacaklarında çok ortaya çıkan bir konu değildir. Hemen hemen yıl sonlarına doğru bütün vergi daireleri amme alacağının zamanaşımına uğramaması için gazetelere ilanlar vermekte veya vergi dairelerinin ilan koymaya mahsus ilan tahtalarına askıya çıkarmaktadırlar. Kimi zaman da mükellefin borcuna açıktan para yatırılarak tahsilat yapılmış havası yaratılmaktadır. [1]
6183 sayılı AATUHK’nun 102. maddesinde amme alacağının
vadesinin rastladığı takvim yılını izleyen yılın
başından itibaren (5) yıl içinde tahsil edilmeyen
alacaklarının zamanaşımına uğrayacağından bahis
edilmektedir. Keza, aynı yasanın 103. maddesinde ise
ödeme, haciz tatbiki, cebren tahsil ve takip işlemleri
neticesinde yapılan her çeşit tahsilatlar, ödeme emri
tebliği, mal beyanı, mal edinme ve mal artışlarının
bildirilmesi, sayılan işlemlerden herhangi birinin şahsi
kefile veya yabancı kişi ve kurumların mümessillerine
tatbiki veya bunlar tarafından yapılması, ihtilaflı kamu
alacaklarında yargı organlarından bozma kararlarının
gelmesi, amme alacağının güvenceye bağlanması, yargı
organları tarafından yürütmenin durdurulmasına karar
verilmiş olması, iki kamu idaresi arasında mevcut bir
borç için alacaklı kamu idaresi tarafından borçlu amme
idaresine borcun ödenmesi için yazılı olarak
başvurulması, amme alacağının özel yasalara göre ödemek
üzere müracaatta bulunulması ve/veya ödeme planına
bağlanması halinde “zamanaşımının kesileceği” ve
kesilmenin rastladığı takvim yılını takip eden yılın
başından itibaren yeniden çalışmaya başlayacağı hüküm
altına alınmıştır.
Yaşanmış bir
olayda, 1995 yılının 6. ayına ilişkin ödeme emrinin
vadesinin 1995 yılının 7. ayı olması nedeniyle, tahsil
zamanaşımının dolduğu yıl 2000 yılı olup, bu zamana
kadar şirket adına ödem emrinin hukuksal olarak geçerli
bir ilanla tebliğ edilmemiş olması karşısında düzenlenen
ödeme emirlerinde hukuka uyarlılık görülmemiştir.
[2]
Tahsil zamanaşımı, vergiler ve bütün kamu alacakları
için geçerli olmak üzere, Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanunda düzenlenmektedir. Bu kanunun
102. maddesine göre, kamu alacağı, vadesini izleyen
yılın başından itibaren beş yıl içinde tahsil edilmezse
zamanaşımına uğramaktadır. Tahsil zamanaşımı süresi
dolduktan sonra alacaklı kamu idaresinin söz konusu kamu
alacağını tahsil etme yetkisi ortadan kalkmaktadır.
Ancak, yükümlünün rızası ile yapacağı ödemeler kabul
edilmektedir. [3]
Vergi aslı zamanaşımına uğradığı takdirde, fer’i amme alacağı gecikme zamlarının da asla tabi olarak zamanaşımına uğrayacağı tabidir. [4]
Yine amme alacağını düşüren nedenlerden birisi de zamanaşımı olduğuna göre, para cezalarına ait özel yasalardaki zamanaşımı hükümleri saklı kalmak koşuluyla 6183 sayılı kanunun kapsamına giren bütün amme alacakları 102. maddeye göre 5 senelik zamanaşımı hükümlerine tabidir.
Diğer taraftan, zamanaşımı bakımından istisnai hükümler mevcut olmayan özel ceza kanunlarındaki kamu cinsinden para cezalarının TCK 68. md gereğince ve özel yasalarında zamanaşımı hakkındaki istisnai hükümler mevcut olmayan tazminat ve inzibati amaçlı para cezalarının da 6183 sayılı kanunun 102. maddesi hükmü gereğince zamanaşımına tabi tutulması gerekmektedir.
Tahsilatla ilgili kamu idareleri, amme alacağının tahsil edilmesinde zamanaşımını kendiliğinden dikkate almak mecburiyetindedir. Zira, zamanaşımı amme düzeni ile ilgili bir düzenlemedir. Ancak, zamanaşımından sonra mükellefin yapacağı gönüllü ödemelerin kabul edilmesi gerekmektedir. Bu durum, 6183 sayılı yasanın 102. maddesi ile getirilen özel bir düzenlemeden kaynaklanmaktadır.
Vergiyi doğuran olay, ihracata taahhüt süresinin bitimi tarihinde tekemmül ettiğinden, zamanaşımının, bu tarihi takip eden takvim yılı başından itibaren; tahsil zamanaşımı ise tarh ve tebliğ edilen verginin, kanunda öngörülen vadesinin rastladığı yılı takip eden takvim yılının başından itibaren başlayacaktır. [5]
Diğer taraftan, Danıştay Dava Daireleri Genel Kurulu tarafından verilen kararda; tahsil zamanaşımının süresi sonrasında mükellef eşyaları üzerine haciz tatbik olunamaz. Şeklinde kararları bulunamaz. [6]
DİPNOTLAR
[1]
Bkz. ARSLAN Mehmet, “Vergi Dairelerine
Mükelleflerin Haberi Olmaksızın Yatırılan
Paralar”, Lebib Yalkın Dergisi, 2007
[2] İzmir 2. Vergi Mahkemesi Kararı, 25.6.2008 gün ve E:2007/1562-K:2008/917 sayılı karar.
[3] KARAKOÇ Yusuf, Genel Vergi Hukuku, 4. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara, 2007, s.421
[4] MUŞUL Timuçin, Notlu-İçtihatlı, Amme Alacakları Tahsil Usulü Hakkında Kanun, s.259, Bkz. Dnş. 7. D. 14.10.1967, E:1967/2291-K:1967/2291.
[5] Dnş. 7. D. nin 14.3.2006 gün ve E:2005/1076-K:2006/811 sayılı kararı.
[6] DDK, 23.9.1965 gün ve E:1966/65-K:1966/1953 sayılı kararları.
Kaynak:
www.MuhasebeTR.com
(Bu makale yazılı veya
elektronik ortamda kaynak
göstermeden yayınlanamaz.
Kaynak göstermeden yayınlayanlar hakkında yasal
işlem yapılacaktır .)
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.