YAZARLARIMIZ
Mesut Öksüzler
Yeminli Mali Müşavir
Bilim Uzmanı
mesutoksuzler@gmail.com



Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik İle Tam Tasdik’ in İşlevi Artıyor

Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair 46 Seri Nolu Tebliğ Yayımlanmıştır. Söz konusu tebliğin getirmiş olduğu önemli değişiklikler aşağıda sıralanmıştır. Değişikliklerden en önemlileri tam tasdik’ in öneminin artmasıdır. Yapılan değişikliklere ve bakanlık da ki söylentilere bakıldığında tam tasdik bağımsız denetim gibi zorunlu hale gelecek gibi. Türkiye’ de ki vergi inceleme oranını düşündüğümüzde kapsamı ve sorumluluğu yeniden belirlenecek zorunlu tam tasdik’ in vergilemede denetim ve adalete büyük katkı saylayacağı açıktır.

Söz konusu değişiklikleri sıralayacak olursa:

1- Süresinde düzenlenmiş tam tasdik sözleşmesi bulunan mükelleflerin, haklarında sahte belge kullanma olumsuz tespitleri olması durumunda, belgelerde yer alan alım tutarının aynı dönemdeki toplam alımlarının %5’ini geçmemesi halinde, mükelleflere olumsuzluğun giderilmesine yönelik davet yazısı gönderilmemesi yönünde düzenleme yapılmıştır. Buna göre;

KDV Genel Uygulama Tebliğinin (IV/E-3.5.) ve (IV/E-4.5.) bölümlerine eklenen açıklamalarda, sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanılmasına yönelik olumsuz tespit bulunan dönemi kapsayan takvim yılında süresinde düzenlenmiş tam tasdik sözleşmesi bulunan mükelleflerin, sahte veya yanıltıcı olduğu tespit edilen belgelerde yer alan alım tutarının, aynı dönemdeki toplam alımlarının %5’ini geçmemesi halinde bu mükellefler, sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanma tespiti gerekçesiyle özel esaslar kapsamına alınmaması öngörülmektedir.

Ancak bu durum, Vergi Usul Kanununun 370. Maddesinin b) fıkrası kapsamındaki ön tespitler için yapılacak izaha davet ve buna bağlı olarak özel esasların uygulamasına etkisi olmayacaktır.

2- Süresinde düzenlenmiş tam tasdik sözleşmesi bulunan mükelleflerin, hizmet nitelikli tevkifata tabi işlemlerinden kaynaklanan nakden ve mahsuben iade alacaklarının YMM raporu ile yerine getirilebileceği belirtilmiştir. Buna göre;

KDV Genel Uygulama Tebliğinin (I/C-2.1.5.2.) bölümünde;

  • Temizlik, bahçe ve çevre bakım hizmetleri,
  • Makine, teçhizat, demirbaş ve taşıtlara ait tadil, bakım ve onarım hizmetleri,
  • Her türlü yemek servisi ve organizasyon hizmetleri,
  • Etüt, plan-proje, danışmanlık, denetim ve benzeri hizmetler,
  • Fason olarak yaptırılan tekstil ve konfeksiyon işleri ile fason ayakkabı ve çanta dikim işleri ve fason işlerle ilgili aracılık hizmetleri,
  • Yapı denetim hizmeti,
  • Taşımacılık hizmetleri, servis taşımacılığı hizmeti,
  • Her türlü baskı ve basım hizmeti,
  • Ticari reklam hizmetleri,
  • İşgücü temin hizmeti,
  • Turistik mağazalara verilen müşteri bulma/götürme hizmeti,

ile ilgili nakden KDV iadelerinin ve 10.000 TL’yi aşan mahsuben iadelerin münhasıran vergi inceleme raporu ile yerine getirilmesi öngörülmüştür.

46 Seri No.lu Tebliğle KDV Genel Uygulama Tebliğinin (I/C-2.1.5.2.) bölümünde yapılan düzenlemeler ile iade hakkı doğuran işlemi yaptığı yılda süresinde düzenlenmiş tam tasdik sözleşmesinin bulunan mükelleflerin bu işlemlerden doğan nakden veya mahsuben iadelerinin YMM raporu ile yerine getirilebileceği, nakit iade için verilen teminatların da YMM raporu ile çözülebileceği açıklanmıştır.

3- 3065 sayılı KDV Kanununun 9 uncu maddesinin verdiği yetki çerçevesinde düzenlenen tevkifat uygulaması kapsamındaki işlemlerde, mücbir sebep hali ilan edilen yerlerdeki mükelleflerin mücbir sebep halinden çıkmak istemeleri ve buna ilişkin İdareye başvurmaları halinde genel hükümler çerçevesinde tevkifat uygulamasına devam olunacağı belirtilmiştir. Buna göre;

KDV Genel Uygulama Tebliğinin (I/C-2.1.3.1.) bölümünün son paragrafında yapılan değişiklik ile alıcı mükelleflerin mücbir sebep halinden çıkmak istemeleri ve buna ilişkin İdareye yaptıkları başvuru neticesinde mücbir sebep halinin sona erdirilmesi durumunda, mücbir sebep halinin ortadan kalktığı tarihten itibaren genel hükümler çerçevesinde tevkifat uygulanacağı, açıklanmıştır. Öte yandan, işleme taraf olan satıcı mükellef ile alıcı mükellefin her ikisinin de mücbir sebep kapsamında bulunması halinde, söz konusu alımlarda genel hükümler çerçevesinde tevkifat uygulamasına devam olunacaktır.

4- 9/3/2023 tarih ve 7440 sayılı Kanun kapsamında KDV artırımında bulunan mükelleflerin özel esaslar karşısındaki durumuna ilişkin açıklama yapılmıştır. Buna göre;

KDV Genel Uygulama Tebliğinin (IV/E) bölümüne eklenen (16.) bölümde, Aralık/2022 ve öncesi vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak haklarında;

  • Sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanma olumsuz raporu ile
  • Sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanma,
  • Beyanname vermeme,
  • Adresinde bulunamama,
  • Defter ve belge ibraz etmeme,

olumsuz tespitleri bulunan ve bu nedenle özel esaslara tabi olan mükelleflerden 2018, 2019, 2020, 2021 ve 2022 takvim yıllarında faaliyette bulundukları dönemlerin tamamına ilişkin olarak 7440 sayılı Kanunun 5. ve geçici 1. maddeleri kapsamında KDV artırımında bulunanların (Bu yıllardan herhangi birinde faaliyete başlanması halinde faaliyete başlanan yıl ve sonraki yıllar için; faaliyetin terk edilmesi halinde ise faaliyetin terk edildiği yıl ve önceki yıllar için artırımda bulunulması gerekir.), artırım tutarlarının tamamını ödedikleri tarihten itibaren özel esaslar kapsamından çıkarılacağı açıklanmıştır. Ayrıca, taksit uygulamasından faydalanan mükelleflerin hesaplanan tutarların tamamı ile bir taksite ait tutarın %10’u kadar banka teminat mektubu (herhangi bir kısıtlayıcı şart taşımaması gerekmektedir), sigorta şirketi kefalet senedi (herhangi bir kısıtlayıcı şart taşımaması gerekmektedir), devlet tahvili veya hazine bonosu cinsinden teminat göstermeleri halinde taksitlerin tamamının ödenmesi beklenmeksizin genel esaslara dönüşleri sağlanacaktır. Bu şekilde teminat gösteren mükelleflerin mezkûr Kanuna göre taksitleri ödememeleri halinde, ödenmemiş taksitler muaccel hale gelir ve kalan borcun tamamı teminatın paraya dönüştürülmesi yoluyla tahsil edilecektir.

7326 sayılı Kanun kapsamında 2018, 2019 ve 2020 yılları için (Bu yıllardan herhangi birinde faaliyete başlanması halinde faaliyete başlanan yıl ve sonraki yıl için) artırımdan yararlanmış olanların genel esaslara dönüşünde, yararlanma koşullarının ihlal edilmemiş olması koşuluyla bu yıllar için yeniden artırımda bulunulması şartı aranmayacaktır.

2018, 2019, 2020, 2021 ve 2022 takvim yıllarında faaliyette bulundukları dönemlerin tamamına ilişkin olarak 7440 sayılı Kanunun 5 inci ve geçici 1 inci maddeleri doğrultusunda KDV artırımında bulunarak özel esaslar kapsamından çıkarılan mükellefler, artırımda bulunulan yıllar için yukarıda belirtilen olumsuzluklar kapsamında tekrar özel esaslara alınmazlar.

Özel esaslar kapsamında olmadığı halde KDV artırımında bulunmuş olan mükellefler, artırımda bulundukları yıllarda alım yaptıkları mükelleflerle ilgili olumsuzluklar için yapılacak tespitler dolayısıyla özel esaslar kapsamına alınmazlar. Ancak, bu mükellefler hakkında, artırımda bulunulan yıllar için sahte belge kullanma olumsuz tespiti yapılması halinde, Tebliğin (IV/E-5) bölümünde yer alan hükümler saklı kalmak kaydıyla, sonraki döneme devreden KDV’ye ilişkin düzeltme işlemi neticesinde artırımda bulunulmayan bir yılda tarhiyat yapılması gerekiyorsa, mükellef özel esaslara alınmasa dahi düzeltme işlemi yapılacaktır. Yukarıda belirtilenler dışındaki sebepler dolayısıyla haklarında özel esaslar uygulananların KDV artırımında bulunmaları ise bunların genel esaslara dönüşlerini sağlamaz. Aynı şekilde yukarıda belirtilenler dışındaki sebepler dolayısıyla haklarında özel esaslar uygulanması gerekenlerin KDV artırımında bulunmaları bunların özel esaslara tabi tutulmasını engellemez.

7440 sayılı Kanunun 5 inci ve geçici 1 inci maddeleri kapsamında KDV artırımında bulunmasına bağlı olarak özel esaslar kapsamından çıkarılan veya özel esaslar kapsamına alınmayan mükelleflerin iade taleplerinde, haklarında olumsuzluk bulunan mükelleflerden alımlarının bulunduğunun tespiti halinde, Tebliğin (IV/E-11) bölümünde belirtilen hükümlerin uygulanacağı tabiidir.

7440 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin dokuzuncu fıkrasının (b) bendi uyarınca, mezkûr maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla haklarında, 213 sayılı Kanunun 359 uncu maddesinin (b) fıkrasında yer alan defter, kayıt ve belgeleri yok etme veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyma veya hiç yaprak koymama veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleme fiillerinden ya da (ç) fıkrasında yer alan fiillerden hareketle yapılan vergi incelemesi devam edenlerin mezkûr Kanunda belirtilen süre ve öngörülen şekilde KDV artırımında bulunmaları durumunda, söz konusu vergi incelemesinin tamamlanmasına kadar Kanunun kapsadığı dönemlerin tamamı için yapılan artırımlara ilişkin olarak tahakkuk işlemlerinin bekletilmesi gerekmektedir. Bu durumda olan ve 2018, 2019, 2020, 2021 ve 2022 takvim yıllarında faaliyette bulundukları dönemlerin tamamına ilişkin KDV artırımında bulunmuş olan mükelleflerin genel esaslara dönüşleri, vergi incelemesinin ilgili maddede belirtilen sürede sonuçlandırılamaması veya yapılan vergi incelemesinde bu fiillerin varlığının tespit edilmemesi ve maddede öngörülen diğer şartların sağlanması durumunda, vergi artırımı sonucunda hesaplanan vergilerin ödenmesi veya taksit imkanından faydalanılacaksa yukarıda belirtildiği şekilde teminat gösterilmesi halinde yerine getirilecektir.

5- 1/2/2023 tarihinden itibaren yapılan işlemlere uygulanmak üzere mükelleflerin KDV iade hakkı doğuran işlemlerine ilişkin olarak iade talebinde bulunabilecekleri asgari tutar 2.000 TL olarak belirlenmiş olup, buna ilişkin esaslara yer verilmiştir. Buna göre;

KDV Genel Uygulama Tebliğine eklenen (IV/A-1.7.) bölümünde aşağıdaki açıklamalar yer almaktadır.

KDV iade hakkı doğuran işlemlere ilişkin olarak belirlenen 2.000 liralık tutarın mükelleflerin iade talep ettiği tutardan düşülmesi söz konusu değildir. Bu kapsamda mükellefler iade hakkı doğuran işlemlerden kaynaklanan iade talep tutarları 2.000 TL’nin altında olan vergilendirme dönemleri de dahil olmak üzere ilgili dönem beyannamelerinde iade beyan edecek ve bu tutarlar için iade talebinde bulunacaktır. Ancak vergi dairelerince 2.000 TL’nin altındaki iade talepleri bu vergilendirme döneminde değerlendirmeye alınmaksızın sonraki vergilendirme dönemlerindeki iade talepleri ile birlikte değerlendirilecektir.

Mükelleflerin aynı vergilendirme döneminde farklı iade hakkı doğuran işlemlerden kaynaklanan iade talepleri bulunması halinde iade talebinde bulunulabilecek tutarın tespitinde bu dönemdeki iade tutarları birlikte dikkate alınır. Toplam iade talep tutarının asgari iade tutarı olan 2.000 TL’yi aşması halinde mükellefin bu dönemdeki iade talebi değerlendirilir. Toplam iade talep tutarının asgari iade tutarının altında kalması halinde mükellefin bu dönemdeki iade talebinin değerlendirilmesi mümkün olmayıp, bu iade talep tutarının izleyen dönemlerdeki iade talep tutarları ile birlikte dikkate alınarak iade talebinin değerlendirilmesi mümkündür. Bu durumda izleyen vergilendirme dönemindeki iade talep tutarı dahil toplam iade tutarının asgari iade tutarı olan 2.000 TL’yi aşması gerektiği tabiidir.

Örnek 1: Mükellef (A)’nın 2023/Mayıs vergilendirme döneminde kısmi tevkifat uygulaması kapsamında işgücü temin hizmeti nedeniyle 1.200 TL, yatırım teşvik belgesi kapsamındaki teslimleri nedeniyle 1.500 TL olmak üzere toplam KDV iade talep tutarı (1.200+1.500)= 2.700 TL dir. Mükellef (A)’nın 2023/Mayıs vergilendirme dönemindeki 2.700 TL iade talep tutarı asgari iade tutarı olan 2.000 TL’yi aştığından mükellefin ilgili iade talepleri vergi dairesince değerlendirilerek iade edilebilir.

Örnek 2: Mükellef (A)’nın kısmi tevkifat uygulaması kapsamında işgücü temin hizmetinden kaynaklı iade talep tutarları 2023/Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran vergilendirme dönemleri için sırasıyla 700 TL, 1.000 TL,

200 TL ve 500 TL olup bu dönemlerde iade hakkı doğuran başka işlemi bulunmamaktadır. 2023/Mart, Nisan ve Mayıs vergilendirme dönemlerindeki iade talep tutarları 2.000 TL olan asgari tutarın altında kaldığı için mükellefin bu dönemlerdeki iade talepleri vergi dairesince değerlendirilmeyecektir. Mükellefin 2023/Haziran vergilendirme dönemindeki iade talebi sonrasında toplam iade talep tutarı olan 2.400 TL vergi dairesince değerlendirilerek iade edilebilir.

Öte yandan KDV Kanununun;

a) 11/1-b maddesine göre, Türkiye'de ikametgâhı, işyeri, kanuni ve iş merkezi bulunmayanların taşımacılık faaliyetlerine ilişkin olarak satın alacakları mal ve hizmetler ile fuar, panayır ve sergilere katılımları dolayısıyla satın alacakları mal ve hizmetler nedeniyle ödedikleri KDV’nin karşılıklı olmak kaydıyla iadesinde, Türkiye'de ikametgâhı, işyeri, kanuni ve iş merkezi bulunmayan yabancı yapımcılara sinematografik eserlerin yapımına ilişkin olarak verilen çekim izin süresi içinde satın alacakları veya ithal edecekleri mal ve hizmetler için ödedikleri KDV’nin iadesinde,

b) 15. maddesine göre karşılıklı olmak şartıyla Türkiye’deki diplomatik misyonlar ve konsolosluklar ile uluslararası kuruluşların vergi muafiyetine sahip mensuplarının ödedikleri KDV’nin iadesinde,

c) Geçici 26. maddesine göre, uluslararası kuruluşlar ile bu kuruluşlara bağlı program, fon, temsilcilik ve özel ihtisas kuruluşlarının yönetici kadrolarında görev yapan mensuplarının ödedikleri KDV’nin iadesinde, istisnadan yararlananların KDV mükellefiyeti bulunmadığından, bunlar tarafından asgari iade tutarına bakılmaksızın iade talebinde bulunulabilecektir.

6- PTT A.Ş.nin posta işlerinin yürütülmesinde aldığı bir takım hizmetlerin işgücü temin hizmeti kapsamında KDV tevkifatına tabi olduğu hususu Tebliğe eklenmiştir. Buna göre;

KDV Genel Uygulama Tebliğinin (I/C-2.1.3.2.5.2.) bölümünün sonuna eklenen paragrafla, PTT A.Ş.nin posta işlerinin yerine getirilmesine yönelik hazmet alımlarında, işgücü temini kapsamında kısmi tevkifat uygulanması öngörülmüştür. Buna göre PTT A.Ş.’nin; gönderilerin toplanması, yüklenmesi, ayrımı, sevki ve işlenmesi, gönderilerin adresten kabulü, ambalajlanması, ölçüm, tartım ve kayıt işlemleri, dağıtılacak tüm kayıtlı/kayıtsız gönderilerin grup/cihet ayrımı, dağıtım araçlarına yüklenmesi ve boşaltılması, gönderilerin dağıtım ve teslimi, tahsilatlı gönderilerin ücretlerinin tahsili, tahsil edilen ücretlerin İdareye teslimi, teslim edilen veya edilemeyen gönderilerin dağıtım alanında veya işyerinde düşüm işlemleri ve benzeri şekillerdeki hizmet alımlarında hesaplanan KDV için 9/10 oranında KDV tevkifatı uygulanacaktır.

7-  Şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunan ve bu faaliyetlerinden kaynaklanan hasılatlarının tamamını elektronik ücret toplama sistemleri aracılığıyla elde eden dolmuş işletmelerinin hasılat esaslı vergilendirme usulünden yararlanmasına yönelik esaslar belirlenmiştir. Buna göre;

KDV Genel Uygulama Tebliğinin (V/A-2.5.) bölümünün birinci paragrafından sonra gelmek üzere eklenen paragrafta, şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunan ve bu faaliyetlerinden kaynaklanan hasılatlarının tamamını elektronik ücret toplama sistemleri aracılığıyla elde eden dolmuş işletmelerinin (belediyeler ile doğrudan veya dolaylı olarak sermayesinin %51 veya daha fazlası belediyelere ait şirketler hariç), münhasıran il sınırları içinde yapmış oldukları toplu taşıma faaliyetlerine ilişkin KDV Kanununun 38. maddesinde yer alan hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre hasılatlarına uygulayacakları vergi oranının %1,5 olarak belirlendiği, bu düzenlemenin 1/2/2023 tarihi itibarıyla yürürlüğe girdiği açıklanmaktadır.

Bilgilerinize.

11.04.2023

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM