YAZARLARIMIZ
Ertuğrul Tuncer
Yeminli Mali Müşavir
Köker YMM Bağımsız Denetim A.Ş.
etuncer@kokerymm.com



Vergi Usul Kanununun Yeniden Düzenlenmesinde “Sistematik Yapı Değişikliği” Önerisi

213 Sayılı VUK’ nun yeniden yazımı ve düzenlenmesi ile ilgili olarak SİSTEMATİK  YAPI önerilerimizi  aşağıda açıklamaya çalıştık.

213 sayılı Yasa, karekteristiği itibariyle, tarhiyatın usul hukukudur. Tarh, tebliğ ve tahakkuk işlemlerini içerir. Tahsilat usul hukundan farklı olarak verginin ödenmiş olup olmaması Vergi Usul Kanunu’nu ilgilendirmez.

Usul yasalarının özelliği, uygulama biçimini ve uygulama şartlarını ortaya koymaktır. Vergicilikte usul yasası, mükellefi tanımlar, ödevlerini belirler, aykırı davranışların yaptırımını düzenler, vergilendirme sistematiğine bağlı olarak, mükellef-idare ilişkilerini de (Beyan-bildirim, takdir ,inceleme, defter-belge, muhafaza-ibraz, ihbar-tebliğ,  uzlaşma, düzeltme, cezalandırma  vs. ) ortaya koyarlar.

Vergilemenin yapılacağı konular ile  kazancın tespiti  usul yasasının değil vergi kanunlarının konusudur.  Vergi kanunlarında, vergilendirilecek konular, matrahın tespiti, verginin oranı , ödenme süreleri, stopaj yöntemleri  gibi unsurlar düzenlenir.  

Amortisman  gibi bir çok vergi kanununu ilgilendiren konular ile  aslen ticaret hukukunun konusu olmakla birlikte vergiciliğe uygulanabilecek belge ve muhasebe düzeni de usul yasasında yer alır.

Bizim vergilendirme  usulümüz tahakkuk sistemine dayanır. Henüz tahakkuk etmeyen vergi,  tahsilat konusu olamaz. Tahakkuk ise şu şartlara bağlıdır:

  • Beyan yoluyla yapılan vergilemede beyan üzerin
  • Takdir yoluyla yapılan vergilemede, ihbarnamelerin tebliğinden itibaren yargı yoluna başvurulup bulunulmamasına bağlı olarak belli bir sürenin geçmesiyle
  • Yargı kararına bağlı olarak,  kararın tebliği üzerine
  • Yasalarında belirtilen (emlak vergisi, MTV gibi) hallerde
  • Damga vergisi ve harç gibi tahakkuku tahsiline bağlı amme alacaklarında, tahsilatın gerçekleşmesi (Nisbi Damga Vergisi artık beyan usulüne tabidir.)

Bizim Usul Yasamız, her dönem ele alınır,  yeni baştan yazımdan düzeltme ve ilaveler yapmaya kadar  bir çok tartışma yaşanır. Sonuçta, -kısaltılsa bile 300 madde civarında kalacak bir Kanun – çalışmalar tekrar rafa kaldırılır.

Bizim önerimiz iki unsuru kapsamaktadır;

  • Değişiklikler sistematik yapıya yöneliktir.
  • İdare- mükellef ilişkisini zedeleyen ve gönüllü uyumu zayıflatan bazı hallerin düzeltilmesini amaçlamaktadır.

Konunun hiç değilse mesleki ve akademik alanda tartışılabilmesi  için önerilerimizi aşağıda belirtiyoruz.

Konu

içerik

Öneri

Mükellef Hakları

Mevcut kanunda, Mükellef hakları olarak tanımlanan konular, ceza indirimleri ve uzlaşma, iş yerinde inceleme talebi gibi hususlardır.  Bunlar mükellefin hukukunu ve mali idare karşısındaki  savunma mekanizmasını  oluşturmamaktadır. Mevcut uygulamada Gelir İdaresinin  Mükellef Hakları olarak duyurduğu unsurların ne yasal ne de İdari bir temeli vardır. Bu ilkelere inanılıyorsa, yasal dayanağının bulunması  gerekecektir.

Zira, vergi kamusal bir görev ve karşılıksız bir mükellefiyettir ama bu aynı zamanda  GÖNÜLLÜ ZORUNLULUKTUR.  Vergiden çok vergi idaresinin  yapı ve davranışı ile etik değerleri  düzenlemek  gerekmektedir.

Vergi usul kanununun 3. Maddesinden sonra gelmek üzere veya mükellefin tanımlandığı 8. Madde içinde/dışında bir düzenlemeyle mükellefin, vergileme ve mali idare ile olan ilişkilerinde hakkının yanında HUKUKUNUN da oluşturulması  gerekmektedir.

Bunun için, VUK un girişi maddelerinde yer alacak mükellef hakları  İSPAT, HİZMET  İSTEME VE ALMA, İNCELEMELERDE   SAVUNMA   ÖZGÜRLÜĞÜ  VE  İNCELEME ELEMANININ SORUMLULUĞU, UZLAŞMA  konuları, bu düzenleme içerisinde yer almalıdır. 

 

Tahakkuk Esası

Vergi  usul hukukumuz tahakkuk esasına göre  şekillenmiştir. Beyan yöntemine bağlılık ve vergi ziyaının oluşumu tahakkuk  esasında  değerlendirilmektedir.

Bu durum, verginin  süresinde tahsili halinde dahi ceza uygulanmasına yol açmaktadır.  VUK ta ceza uygulaması tahakkuk işlemine bağlanmıştır.

Tahakkuk sistemi,  özellikle, verginin  nakden yada hesaben süresinde ödendiği  hallerde gevşetilmelidir.

Beyannameler artık elektronik ortamda verilmektedir. Bu nedenle,  beyannamenin verilmediği  hallerde devreye girecek bir  ön uyarı sistemi  oluşturulmalı, verginin süresinde ödenmesi kaydıyla, beyanda meydana gelecek kısa süreli gecikmeler ceza konusu olmamalıdır.

VUK 341. Maddesinde yapılacak  bir değişiklikle,  ‘Verginin yasal süresinde ödenmiş olması kaydıyla’  zamanında verilemeyen tahakkuklar  ceza dışında kalmalıdır.

 

Mükellefin beyanına itirazı  (İhtirazi kayıtla beyan) imkanı VUK içinde de tanımlanmalıdır.

Vergi tutarının yasal süresinde ödenmiş olması  ve değişikliğin ödenecek vergi tutarını değiştirmemesi kaydıyla beyannamelerde yapılacak düzeltmeler için ÖUC uygulanmaması  sağlanmalıdır.

Tahakkuk esasının  gevşetilmesi sayesinde, beyana bağlı olarak ortaya çıkan gecikme faizi uygulaması da değişecektir.    

 

Vergi İncelemesi

Vergi İncelemesinin usulleri 6009 sayılı Kanun kapsamına alınmıştır. VUK taki 134 vd. maddelerinde yer alan düzenlemeler, incelemenin tarafsızlığını ve vergi incelemesinde mükellef hukukunun korunmasını sağlamaktan uzaktır.

Vergi incelemesi, denetim elemanının olaylara bakış açısı, tutum ve davranışı, tespit yöntemleri, mükellefle olan ilişkiler ve olaylarla yasa maddelerinin değerlendirilmesi bakımından bir süreçtir.  Bu sürecin kısaltılmaya çalışılması, arka plandaki,  mükellef hukukunu etkileyen ancak mükellefin bilgi sahibi olamadığı  çalışmalara dayanılarak  inceleme yapılmaktadır.

Bu durum mükelleflerin, ani olarak ve uzun zaman öncesine ait olaylarla ilgili vergilendirmeye muhatap olmasına yol açmaktadır.

 

Vergi incelemesi, ödenmesi  gereken verginin tam ve doğru olarak  araştırılmasına ve tespitine yönelik ise  mükellefin veya temsilcisinin, inceleme sürecinde, her türlü iddia, itham,tespit veya  kanaat hakkında bilgi alabilmesi şarttır.  Bu durum ispat ve savunma  hakkının bir gereğidir.

Mevcut uygulamada mükellefler, vergi dairesinin, tespitinden, vergi tekniği raporlarından veya alt mükellefler hakkındaki   iddialardan haberdar edilmemekte, dava yoluna gidildiğinde, ancak vergi idaresinin cevabından haberdar olmaktadır.

Vergi inceleme raporu, tarhiyata esas bir belge ise, bu belgenin mükellef hukukunu da içermesi  şarttır.

Bu nedenle, VUK’un vergi incelemeleri ile ilgili  maddelerinde düzenleme yapılarak,  mükellefin vergi inceleme sürecindeki her tespitten  haberdar olması, mükellef hukukunun açıkca ihlalinin görev suçu olduğunu belirtilen ifadeler kullanılmalıdır.

Vergi incelemesi sırasında veya vergi incelemesinden önce mükellefe muhtemel tarhiyat nedenleri açıklanarak  pişmanlık  ve beyanname ıslahına imkan veren bir sistem getirilmelidir.

 

Kaçakçılık Suçları

VUK 359. Maddesinde düzenlenen Kaçakçılık suçu ‘mali sistem aleyhine cürümleri’ anlatmaktadır.

Bu madde, sadece defter, belge ve muhasebe hileleri   ile ilgilidir.

Ekonomik suça ekonomik ceza ilkesinden sapılan bir uygulamadır.

İthamı ve uygulaması kolay ancak hata payı yüksek

Vergi ziyaının olup olmaması önem taşımamaktadır.

Suçun manevi unsuru yoktur. Belgelerin kullanılması manevi unsuru oluşturmaktadır.

Fiiller için tertip olunan cezalar, genel ceza sistematiğinin dışındadır.

Madde bu haliyle ceza hukukunun genel prensiplerine aykırıdır.

VUK 359. Maddesi,  genellikle, mükellef dışındaki tespitlere dayanılarak uygulanmakta ve adli yargı konusu olmaktadır.

Hazine zararı olup olmadığı dikkate alınmadığı için, bazı hallerde gereksiz yere mükellefin mağduriyetine yol açmaktadır. 

Bu konuda aşağıda belirtilen  düzenlemeler  yapılmalıdır.

  1. Vergi ziyaının söz konusu olduğu hallerde, hesaplanan verginin ve cezasının ödenmesi şartıyla adli yargıdan kurtulabilmeli.
  2. Belirli bir büyüklüğe erişmeyen vergi kayıplarında madde uygulanmamalı. ( gerekçesinden görüleceği gibi, maddenin uygulanma şartı, amaç,plan ve  eylemin varlığına bağlıdır. Normal şartlarda  küçük  vergi kaybına yol açacak  düşük volümlü işlemlerde bu unsurlar bulunmazlar.  Maddede yazılı eylemler organize durumları ifade eder. Tesadüfen yapılan yada muhatap olunan fillerde,  maddenin uygulanması  amaç-sonuç  ilişkisini zedeler. 
  3. Adli makamlara gönderilecek  suç duyurusu raporlarında mükelleflerin yazılı savunmalarının da bulunması sağlanmalıdır. (Bu durum savcılık soruşturması safhasında dava açılıp açılmaması konusunda yardımcı olacaktır.)
  4. Bir tek belge ile (sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı fatura gibi)  bazı hallerde Kurumlar yada gelir vergisi, Geçici vergi ve   katma değer vergisi  tarhiyatı yapılabilmektedir.

Bu durumda, her vergi türü için üç kat vergi ziyaı cezası uygulanması, aynı matrahın vergileri için 9 kat ceza uygulanması anlamına gelmektedir. Bu durum, Yasanın uygulanmasına ve ifadesine  uygun,  ancak, hukuk mantığına ve suç-ceza dengesine aykırıdır.   Bu nedenle, aynı fiille yada belge ile birden çok vergi türünden kayıp ortaya çıkan hallerde, bunlardan biri için 359. Maddenin uygulanması, diğerlerine normal, bir kat   vergi ziyaı cezasının kesilmesi  sağlanmalıdır.

  1. Maddenin uygulanması, tarhiyat işleminin doğrudan hem adli yargıda hem de idari yargıda dava açılmasına yol açmaktadır. Halbuki, vergi kaybına yol açan işlemler için, VUK un uzlaşma  maddelerinde bir düzenleme yapılarak uzlaşma imkanı yaratılmalıdır.

 

 

 

 

 

 

Takdir  Uygulamaları

Vergileme sisteminde, geleneksel olarak  takdir, tahrir ve Beyan yöntemleri kullanılmaktadır.  Modern vergileme yöntemi beyandır.  Takdir  yöntemi vergi idaresinin  beyan yokluğu, eksikliği veya yanlışlığı gibi hallerde  ortaya çıkmaktadır.  Takdir yetkisi  esas itibariyle  bu işle ilgili olarak oluşturulmuş ve mükellefin meslek mensuplarının da üye bulunduğu bir komisyonundur.  Temeli, vergilemede doğruluk ve hakkaniyetin sağlanmasıdır.  Bu nedenle inceleme  elemanları matrah takdir edemez  sadece buldukları vergi takdir edilmiş vergi olarak kabul edilir.  Bu durum,  Re’sen tarhiyatın gereklerinden biridir. Ancak, mevcut düzenleme, takdir işleminin, zaman aşımı süresinin sonunda, inceleme elemanları ile vergi idaresinin  mükellefe karşı kötüye kullanımını  engellememektedir. 

 

Takdir  hakkı  kadar özellik taşıyan husus idarenin vergilemede adaleti sağlamasıdır. Bu adaletin vaz geçilmez bir parçası da işlemlerin süresinde ve doğru olarak yapılmasıdır.

Vergi idareleri ve inceleme elemanları, zamanında yapılmayan işlemleri, zaman aşımı süresinin son ayında hatta son günlerinde yapmaya çalışarak, konuyu takdir komisyonlarına  aktarmakta, zaman aşımı kesilmekte, bu arada inceleme ve araştırma çalışmaları sürdürülmektedir.

Böylece, VUK un bir maddesiyle,  diğer bir maddesi  (tarh zamanaşımı )  işlemez hale getirilmektedir.

Bu nedenle, takdir işlemlerinin,  her halükarda  tarh zamanaşımı içerisinde gerçekleştirilmesini sağlayacak  bir düzenleme yapılmalıdır.

27.08.2019

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM