YAZARLARIMIZ
Ayşe Çelikbaş
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
aysecelikbas@outlook.com.tr



Pandemi Döneminde KOBİ’ler İçin Somut Tespitler

İçinde bulunduğumuz COVID-19 mücadelesi döneminde her kesime yönelik devlet destek paketleri açıklanmıştır. Ancak Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin (KOBİ), ücretli çalışanların ve esnafın bir kısmı açıklanan ekonomik yardım veya katkılardan yararlanma olanağı bulamamıştır. Bunun yanı sıra SGK, vergi beyan ve ödemeleri için tüm sektörler mücbir sebep kapsamına alınmamıştır oysaki mücbir sebep kapsamına giren sektörlerle direkt veya dolaylı ilişkide olanlar da bu dönemde bir hayli iş kaybı yaşamıştır.

KOBİ’ler, normal dönemde bir şekilde kendi kendine yetmeye çalışırken, yaşadığımız olağanüstü pandemi döneminde günlük hayatlarını çevirmekte zorlanır hale gelmiştir. Birçok sektörün, birbiriyle bağlantılı faaliyette olduğu gerçeğini dikkate almak, sağlanan destekler kapsamında olası hak kayıplarını önleyecektir. Bir sektördeki olumsuzluk, ilişkili olunan diğer sektörlere de yansımaktadır. Seyahat kısıtı ve diğer tedbirler nedeniyle olağan süreci yavaşlayan işletme sayısı az değildir. Mükellefiyet ve sektör ayrımı saha gerçekleriyle uyarlı biçimde yapılmalı ve bu doğrultuda mücbir sebep kapsamı genişletilmelidir.

Çek, senet ve diğer alacakların tahsil ve/veya takibinde özel sektörde genele yaygın mücbir sebep tanımlanmışken, beyanname düzenleme ve ödeme sürelerine yönelik sınırlı bir kesime mücbir sebep tanımlanması hususu tekrar gözden geçirilmeye muhtaçtır. Kamu alacağına yönelik mücbir sebep kapsamına girenlerin kısıtlanması ve hatta aynı faaliyet kolu için gelir vergisi mükellefinin kapsama alınıp kurumlar vergisi mükellefinin kapsam dışı bırakılması, faaliyetini minimum düzeyde sürdürebilen ve süresinde tahsilatını yapamayanlar açısından bir hayli zorlayıcı olacaktır.

Pandemi döneminden ilk etkilenenler arasındaki iş akışı bozulmuş ve kredibilitesi olmayan şirket sahiplerinin de sesinin duyulmaya ve en azından hayatlarını idame için ivedi bir desteğe ihtiyaçları vardır.

Tüm kesimlerin, üretilen kaynağa ve fon imkanına ulaşabilmesi için mali kuruluşlarca uyulması zorunlu olan kapsamlı bir sicil affı getirilmesi beklentiler arasındadır. Neticede kimse bile isteye iş düzenini bozmamaktadır. İyi niyet ve dürüstlük ilkesi gözetilmelidir.

Süreçten her sektör, her kesim etkilenmiştir. Kimi çok, kimi daha çok..

KOBİ’lerin, borç yapılandırma, kredilendirilme ve benzeri günü kurtaracak masa başı çözümlerinden daha ziyade içinde bulundukları çıkmazdan kurtulmaya yönelik kalıcı çözümler üretilmesine dair beklentileri olduğu göz ardı edilmemelidir. Gelinen noktada, ülke ekonomisinin gerçeklerine uyarlanmış bir çözüm mekanizmasının işletilmesi zaruridir. Yaygın uygulama alanı bulamayan, kağıt üzerindeki çözümlerin, zor durum halindeyken ihtiyaçlara cevap veremediği işverenler tarafından defalarca ağır bir şekilde tecrübe edilmiştir.

Kullanım şartlarını çoğunun sağlayamadığı teşvikler, finansal destekler ve borç yapılandırmaları gibi KOBİ gerçeklerinden çok uzakta üretilen genel geçer çözümlerden vazgeçilip, kalıcı bir iyileşmeyi ve büyümeyi sağlamaya yönelik çareler bulunmalıdır.

Her gün yeni bir güncellemeye tabi olan mevzuat, nefes almakta zorlanan KOBİ’leri ne kadar ilgilendirmektedir ve bu haliyle kaç işletmede  uygulama alanı bulabilmektedir?  Öte yandan sağlanan teşvik ve destekler için kaç tanesi gerek ve yeter şartları sağlayabilmektedir?

Faaliyeti durma noktasına gelen, alacak tahsilatı yapamayan, banka hesaplarında, taşınır ve taşınmaz mallarında haciz bulunan ve finans kurumları nezdinde kredibilitesi tükenmiş işletme ve sahipleri günlük akışlarını gerçekleştiremez bir durumdayken yapılandırma ve/veya yeni borçlanmadan kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmelerini beklemek ne kadar gerçekçi olacaktır.

Borcunu yapılandıranlar, haklarını kaybetmemek için yapılandırma kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirirken, eş zamanlı olarak güncel yükümlülüklerini de belirlenen istisnalar dışında aksatmadan yerine getirmek zorundadır. Olağan faaliyetlerin yürütülebildiği ve kamu / özel sektör alacaklarının süresinde tahsil edilebildiği bir işleyişte ancak yükümlülüklerin aksamadan yerine getirebileceği aşikardır.

Öyle çok işletme var ki; teknik donanımı var, yılların tecrübesi var fakat sermayesini ve kredibilitesini yitirmiş olduğu için mektup dahi kullanamıyor. İşinde gücünde olup da bir şekilde iş akışı bozulan, sicil problemi olan firmaları canlandırmak adına onların koşullarına özel, uzun vadeli, düşük maliyetli bir kredi planlanabilir. Faizsiz SGK ve vergi borç ötelemesiyle ilave destek sağlanabilir. Belli bir tecrübeye, bilgi birikimine ulaşmış kişi ve işletmelerin, piyasaya ve ekonomiye geri kazandırılmasına yönelik formüller geliştirilmelidir.

Bu kaçıncı dibe vuruşudur bilinmeyen KOBİ’ler ne oluyor da en ufak sarsıntıda hasar görüyor? Güçlü ve zayıf yanları analiz edilmeli ve tespit edilen ihtiyaç ve eksiklerinin ortak bir akıl paydasında ve standartta giderilmesine yönelik strateji belgesi hazırlanmalıdır. Aksi halde kısa vadeli, anlık finansal çözümlerle, aynı tekrarları yaşamaları kaçınılmazdır. Kendileri ve çevreleri zarar görmekle beraber en büyük zararı tablonun bütününe, istihdama ve ülke ekonomisine vermektedirler.

 KOBİ’ler, ekonominin dinamiği olmakla birlikte patlamaya hazır birer dinamit gibiler ve en ufak etkileşimde ilişkide olduğu tarafları darmadağın etme gücüne sahipler.

Muhasebenin, finansın ve iç / dış kontrol fonksiyonlarının işletme bünyesinde varlığının ne kadar önemli olduğu cezai bir yaptırımla karşılaşıldığında veya kriz dönemlerinde ortaya çıkmaktadır. Halihazırda işletmelerin bünyesinde yok ise işletmenin büyüklüğüne yönelik etkin bir muhasebe ve finansal danışma / kontrol sisteminin kurulması hem hatalı ve eksik uygulamaları önleyici olacaktır hem de kriz süreçlerini en az hasarla atlatmaya yardımcı olacaktır. Kaldı ki 6102 sayılı TTK madde 375/c bendinde yer alan hüküm gereği yönetim kurulunun devredilemez ve vazgeçilemez görev ve yetkileri arasında muhasebe, finans denetimi ve şirketin yönetiminin gerektirdiği ölçüde, finansal planlama için gerekli düzenin kurulması yer almaktadır.  .

Çoğunluk tarafından gereksiz ve maliyetli bulunsa da iyi işleyen, ihtiyaca yönelik organizasyon yapısının varlığı her kriz döneminde çok sayıda şirketin yok olup gitmesine mani olacaktır. Asgari organizasyon yapısı ile ilgili yasal düzenlemelerin yapılması, kuruluş aşamasında zorunlu mevzuat eğitimi verilmesi şirket sirkülasyonunu durdurmaya olumlu katkı sağlayacaktır. Fizibilite kavramının öne çıkartılması elzemdir.

Birçok KOBİ, muhasebe, hukuk ve finans konularında yetersiz bilgi ile faaliyet göstermekte, meslek mensubundan nasıl hizmet alması gerektiğini bilememekte ya da aldığı hizmetin kalitesini ölçememektedir. İşletme sahip ve yöneticilerinin kuruluş aşamasında ve sonraki süreçlerde ilgili kurum ve kuruluşlarca özellikle TOBB önderliğinde belirli düzeyde bilgiye sahip olmasının sağlanması ve hatta zorunlu tutulması tüm tarafların yararına olacaktır. Çünkü bugün bir fikri gelişen biraz da parası varsa veya daha kötüsü borçlanarak ertesi gün şirket kurabiliyor. Ta ki işler terse dönünceye kadar sürece dair çoğu sorumluluğunun farkında olmadan sistem içerisinde yerini alabiliyor.

Yetersiz sermaye ile faaliyet sürdüren KOBİ’ler, muhasebe, hukuk ve finans üçgenini sağlam zemine oturtamadığı için yanlış yönetim ve politikalar sonucu nakit yetersizliği ile karşılaştığı anda çıkmaza girmekte ve nasıl olduğunu anlayamadan borca batık hale gelebilmektedir. Yönetim muhasebesi daha ön planda olmalıdır.

Mevzuatın sadelikten uzak ve sürekli değişim halinde olması, hatalı veya eksik yorum ve uygulamalar, işvereni veya mali sistemi zarara uğratabilmektedir. 

Mevzuat kapsamında sürekli bir yenilik, değişim, dönüşüm içerisindeyiz, yapılan düzenlemeler teoride çok başarılı görünmekle birlikte sıra pratiğe gelince aynı başarıdan söz edemiyoruz maalesef. Pratikte uygulama alanı bulunamayışının nedenleri analiz edilmeden ve ortadan kaldırılmadan yapılacak her düzenleme sürekli ertelenmeye veya bozulmaya mahkum kalacaktır. 

KOBİ sorunlarına, ihtiyaçları doğrultusunda kökten bir çözüm getirilmeyişi istihdama ve ülke ekonomisine zarar vermektedir. Yapılan düzenlemeler gerçeklikten uzak olduğu sürece, neticede kendi kusuru olmaksızın bozulan düzeni sonucunda yapılandırma veya yeni kredi yükü ile cezalandırılan yine işverenin kendisi olacaktır.

Yaşanan maddi ve manevi hak kayıpları gerek işletme gerekse işletme sahibinin itibar kaybını da beraberinde getirmektedir. Piyasa koşullarındaki değişim karşısında zorlanan hatta bu nedenle faaliyetlerini durdurmak ve/veya sonlandırmak durumunda kalan üretim ve inşaat sektörü başta olmak üzere tüm sektörleri kapsayacak etkin, etkili ve kalıcı sonuçlar doğuracak bir ihtiyaç haritası ilgili merciler tarafından belirlenmeli, ivedi bir biçimde hayata geçirilmelidir.

KOBİ’lerin realitelerine uygun bir ihtiyaç haritasının belirlenmesi yanında sürekli bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmalarının yapılması, salt borçlandırılmalarına nazaran daha hızlı ve olumlu sonuçlar verecektir.

Yukarıda bahsi geçen hususlara ilave olarak,

Ekonomik desteklere yönelik olarak hedeflenen amacı aşan kullanımlar ile karşılaşabiliyoruz. Zor zamanlarda nefes olsun diye planlanmış KGF ve benzeri destekli düşük maliyetli kredilerin, amacına yönelik kullanımı sıkı takip edilmelidir. Kredi başvuru sürecindeki tetkik, kredinin nereye harcandığına yönelik de yapılmalıdır. Bankanın sorumluluğuna bırakılmış bir husus olmakla birlikte, kullanımın, amacına uygun olup olmadığının ve nihai akıbetinin banka tarafından takibinin yapılabilmesi bir noktadan sonra olağan akışa aykırıdır. Bir bankanın, en son noktada o kaynağın nereye ulaştığını takip etme ve bilme şansı olamaz.

Kredibilitesi uygun olanlar, her türlü fona istedikleri an ulaşabiliyorken, destek paketleri kapsamında ucuz fiyatlı krediyi, kaynak ihtiyacı olmadığı halde fırsat olarak değerlendirilebiliyor. Vadeli hesaplarda ve benzeri yatırım alternatifleri ile değerlendirilmesi suretiyle haksız kazanç elde edilmesi, bazı kesimlerce yüksek rakamlarla piyasaya aktarılması gibi amaç dışı kredi kullanımları ile karşılaşabiliyoruz.

Her dönem her alanda karşılaşabileceğimiz ihtiyaç dışı ''kısa günün karı'' anlayışının, özellikle içinde bulunduğumuz bu zor süreçte kendisine uygulama alanı bulup kaynak israfına neden olmasına fırsat verilmemelidir.

Diğer bir tarafta işletme giderleri için ve hatta belki de en temel ihtiyaçları için gerçekten desteğe ihtiyacı olan fakat sicil ve mali veri yetersizliği ile red yanıtı alan işletmeler ve sahipleri nefes alamaz haldedir. Bu haliyle de asıl desteğe ihtiyaç duyanlar sistemin dışında kalmaktadır.

İşletmelerin sabit kıymet ve nakil vasıtalarına, icra yoluyla el konulması ile yediemin depolarına aktarılması ve yıllarca orada çürümeye terkedilmiş olması da ivedi düzenleme bekleyen bir konudur. Bir taraftan depo kirası devam ederken diğer yandan bu milli servetler orada çürümeye terk edilmektedir Gümrüklerde, belli bir dönem sonra resen satış yapılmaktadır, aynı yöntem icra depolarında bekleyen varlıklar için de uygulanamaz mı? Çünkü orada beklemesinin ne borçluya ne de alacaklıya bir faydası yoktur. Sadece depo sahibine faydası var, eğer ki bedelini tahsil edebilirse, yoksa ona da bir faydası olmamaktadır. Varlıkların, uzun süreler atıl halde depoda bekletilmesi ekonomiye büyük yüktür.  İcraya konu olan şeyler için belli bir süre sınırlaması getirilebilir. Örneğin, bir yıl içerisinde alacaklı tarafından satışı istenmezse üzerindeki kısıtlama ve rehin kaldırılarak borçluya iade edilebilir ya da İcra Müdürlüğü tarafından resen satışı gerçekleşebilir.

Son olarak, KOBİ’lere yönelik yol haritası ve destek paketleri tasarlanırken, ilişkide oldukları serbest meslek mensubu da eş zamanlı düşünülmelidir zira KOBİ’lerin zor durum hallerinden etkilenenlerin en başında gelmektedirler. Buna rağmen biz mali müşavirlerin ne varlığı ne de haklı talepleri muhatapları nezdinde bir karşılık bulamamaktadır.

08.05.2020

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM