YAZARLARIMIZ
Ayşe Çelikbaş
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
aysecelikbas@outlook.com.tr



Vergi ve SGK Borç Yapılandırma Sonrası İhalelere Katılabilmek İçin Borcu Yoktur Belgesi Alma Şartları

Bir tarafta realite ;

Karşılıksız kalan çekler,

Gecikmeli ödenen veya hiç ödenemeyen krediler,

Dövizi dizginlemek adına yükseltilen faizler, buna rağmen engel olunamayan döviz yükselişi,

Bankalar tarafından geri çağrılan krediler,

Ödemelerini alamadığı için uzun süredir özel sektör ve kamuya karşı yükümlülüklerini yerine getiremeyen işverenlerin itibar kaybı,

Banka hesaplarına uygulanan hacizler,

Taşınır taşınmaz mallar üzerindeki kamu ve özel kurum hacizleri,

Finans kurumları nezdinde kredibilitesi biten işverenler,

Eşinin borcu nedeniyle kredi talepleri geri çevrilen eşler,

Konkordato talep eden dev firmalar,

Bu kaçıncı dibe vuruşudur bilinmeyen küçük ve orta ölçekli işletmeler,

Diğer tarafta ise işverenin gerçeklerinden çok uzakta üretilen çözümler;

Asgari ücret tartışmaları,

Borç yapılandırmaları,

Kullanım şartlarını çoğu firmanın sağlayamadığı destek ve teşvikler,

Her gün mevzuata bir yenisi eklenen geçici maddeler, sürekli güncellenen mevzuat hükümleri,

...

Firmaların, borç yapılandırmaları ve benzeri günü kurtaracak masa başı çözümlerinden daha ziyade içinde bulundukları dar boğazdan kurtulmaya yönelik kalıcı çözümler üretilmesine dair beklentileri olduğu bilinen ancak her nedense göz ardı edilen gerçekler arasındadır.  Gelinen noktada ülke ekonomisinin gerçekleri ile uyumlu çözüm mekanizmasının işletilmesi önemli bir gereklilik halini almıştır. Memur bakış açısı ile üretilen çözümlerin zor durum halinde olan işverenlerin ihtiyaçlarına cevap veremediği işverenler tarafından defalarca ağır bir şekilde tecrübe edilmiştir.

Borç yapılandırması yapan firmalar haklarını kaybetmemek için kanun kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirirken eş zamanlı olarak güncel yükümlülüklerini de belirlenen istisnalar dışında aksatmadan yerine getirmek zorundadır. Ülkemiz ekonomisinin içinde bulunduğu koşullarda konkordato talebinde bulunan firmaların, banka hesaplarında, taşınır ve taşınmaz mallarında haciz bulunan firmaların ve finans kurumları nezdinde kredibilitesi tükenmiş firmaların kendilerine hareket alanı bulup günlük işleyişlerini gerçekleştiremez bir durumda iken yapılandırma yükümlülüklerini bozmadan yerine getirmelerini beklemek ne kadar gerçekçi olacaktır. Yapılandırma hükümlerinden yararlanan firmalar ancak faaliyetleri kapsamındaki alacaklarını süresinde tahsil edebildiği takdirde yükümlülüklerini aksatmadan gerçekleştirebilecektir. Aksi halde önceki yapılandırmalarda olduğu gibi yeni yapılandırmanın da bozulması kaçınılmaz olacaktır. Aynı kısır döngü kısa bir süre sonra tekrar etmeye başlayacaktır.

Borçlar Kanunu hükümlerine göre sözleşmelerde tarafların eşitliği ilkesi esastır; ancak taahhüt işi yapan firmaların ihale makamları ile karşılıklı imza altına aldıkları sözleşmelerde işverenler sözleşme gereği yükümlülüklerini süresinde yerine getiriyorken idarelerin yükümlülüklerini gecikmeli olarak yerine getirmesi ile sıklıkla karşılaşılmaktadır. İş planına uygun bir şekilde teslimleri tamamlanan iş kalemlerine ilişkin  düzenlenen hakediş formunun karşılıklı imzalanmasının ardından  yasal süresinde düzenlenen  hakediş faturaları  birçok idare tarafından ödenek yetersizliği gerekçe gösterilerek belirsiz ileri bir tarihte düzenlenmesi isteği ile reddedilmektedir. Bu haliyle firmalara ilgili mevzuat hükümlerine aykırı işlem yaptırılmış olmakla birlikte; İdarelerin geç ödemeler veya usulsüz yaptırımları sonucu firmaların zor ve cezai bir durumla karşılaşmasının uygulamada İdarelere herhangi bir yansıması olmamaktadır.  

İmza altına alınan sözleşme hükümlerinde yer alan ‘fiyat farkı uygulanmaz’ ibaresi gereği değişen piyasa koşullarına bağlı olarak sözleşmelere uygulanmayan fiyat farkı, işverenler nezdinde maddi manevi hak kaybı yaratmaktadır. Yaşanan maddi ve manevi hak kayıpları itibar kaybını da beraberinde getirmektedir. Piyasa koşullarındaki değişim ile birlikte beklenmeyen kur artışları ve yüksek enflasyon karşısında zorlanan hatta bu nedenle faaliyetlerini sonlandırmak durumunda kalan inşaat sektörü başta olmak üzere diğer ilgili tüm sektörlere yönelik fiyat farkı kararnamesi taahhüt firmalarının öncelikli beklentisi haline gelmiştir.

İdarelerin sözleşme kaynaklı ödeme yükümlülüğünü süresinde yerine getirmemesi sonucu tek taraflı hak kaybı yaşayarak zor duruma düşen firmalar özel sektör ve kamuya karşı yükümlülüklerini yerine getirememektedir. Kamu İdareleri ödeme yükümlülüklerini geciktirdiği sürece yapılandırma ve benzeri Kanunların taahhüt firmalarına uzun vadeli bir rahatlama sağlamayacağı hususu dikkate alınmalıdır.  

Her gün yeni bir güncellemeye tabi olan mevzuat, nefes almakta zorlanan firmaları ne kadar ilgilendirmektedir ve bu haliyle kaç firmada  uygulama alanı bulabilmektedir.  Öte yandan sağlanan devlet teşvik ve yardımları için kaç firma gerek şartları sağlayabilmektedir.

İşverenlerin sorunlarına, ihtiyaçları doğrultusunda kökten bir çözüm getirilmeyişi işsizliği artırmakta ve ülke ekonomisine zarar vermektedir. Kanunlarda yapılan düzenlemeler gerçeklikten uzak olduğu sürece neticede kendi kusuru olmaksızın bozulan düzeni ve yapılandırmalar nedeni ile cezalandırılan yine işverenin kendisi olmaya devam edecektir. Realiteden çok uzak olan hükümler, kaç firma tarafından sağlanıp ihalelere katılabilmek için borcu yoktur belgesi alınabilecektir yönünde eleştiriye açıktır.

Yapılandırma hükümlerinden yararlandıktan sonra kanunda belirlenen şartları da yerine getirmeleri koşulu ile firmalar ihalelere katılabilmek için gerek şartlardan biri olan borcu yoktur belgesi alabilecektir.

Yapılandırma kapsamında ilgili mevzuat hükümleri  ;

7143 sayılı Kanundan yararlanmak üzere başvuruda bulunan mükelleflerin, yapılandırmaya konu borçları muaccel olmaktan çıkmakta ve bu borçların peşin veya taksitler halinde ödenmesine imkân sağlanmaktadır.

Kanun kapsamında ödenmesi gereken taksitlerden;

 - İlk ikisinin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi,

 - Bir takvim yılında ikiden fazla taksitin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi,

 - Süresinde ödenmeyen veya eksik ödenen taksitlerin geç ödeme zammıyla birlikte son taksiti izleyen ayın sonuna kadar da ödenmemesi,

hâlinde Kanun hükümlerinden yararlanma hakkı kaybedilecektir.

Kanuna göre ödenecek alacaklarla ilgili olarak tatbik edilen hacizler yapılan ödemeler nispetinde kaldırılacak ve buna isabet eden teminatlar iade edilebilecektir. Daha önce tatbik edilen hacizlerin kaldırılmasını isteyen mükelleflerin bu talepleri, borcu karşılayacak tutarda teminat gösterilmesi halinde yerine getirilebilecektir. Aynı uygulamanın istihkak ve alacak hacizleri için de yapılacağı hüküm altına alınmıştır. 7143 sayılı Kanun kapsamında yapılandırılarak taksitlendirilen mükelleflerin Kanun hükümlerini ihlal etmeleri halinde, durdurulan cebren takip işlemlerine kaldığı yerden sürdürülmeye devam edilecektir. 7143 sayılı Kanunun yayımlandığı 18/5/2018 tarihinden önce uygulanmış hacizler ve bu hacizlere dayanılarak başlatılan satış işlemleri durdurulacaktır. Ayrıca yapılan takipler neticesinde motorlu taşıtlar hakkında trafik sicillerine konulan hacizler baki kalmak kaydıyla yakalama şerhleri kaldırılacak ve talep edilmesi durumunda araçlar sahiplerine iade edilecektir.  

İhalelere katılabilmek amacıyla düzenlenecek yazılar ;

Bilindiği üzere, 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun İhaleye Katılımda Yeterlilik Kuralları " başlıklı 10 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (c) bendinde, Türkiye'nin veya kendi ülkesinin mevzuat hükümleri yarınca kesinleşmiş sosyal güvenlik prim borcu bulunan isteklilerin ihale dışında bırakılacağı hükme bağlanmıştır.

Kamu İhale Genel Tebliğinde ise, ihaleye katılacak olan isteklilerin, ihale tarihi itibarıyla;

 1- 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının,

 (a) bendi kapsamında gerek kendi adına çalıştırdığı, gerekse ortağı veya işveren vekili ya da üst düzey yönetici olduğu şirketlerde çalıştırılan sigortalılardan dolayı sigorta primine esas aylık kazanç üst sınırının 3 katını aşmayan,

(b) bendi kapsamında (gerçek kişi işverenlerin) kendi sigortalılığından dolayı (Genel Sağlık Sigorta primi de dahil), sigorta primine esas aylık kazanç alt sınırının 3 katını aşmayan,

 ( c) bendi kapsamında çalıştırdığı sigortalılardan dolayı, sigorta primine esas aylık kazanç üst sınırının 3 katını aşmayan,

yasal ödeme süresi geçmiş prim ve prime ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borçlarının,

2- Kendisinden iş alan alt işverenlerin kendi adlarına çalıştırdıkları ve 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamına giren sigortalılardan  dolayı ,  sigorta primine esas aylık kazanç üst sınırının 6 katını aşmayan yasal ödeme süresi geçmiş sigorta primi ve işsizlik sigortası primi ile bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borçlarının,

3- 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesine istinaden tecil ve taksitlendirilmiş ya da çeşitli kanunlar gereğince yeniden yapılandırılmış olan yasal ödeme süresi geçmiş sigorta primi ve işsizlik sigortası primi ile bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borçlarının,

 4- Tasarrufa teşvik kesintisi ve katkı tutarları, konut edindirme yardımı, idari para cezası , özel işlem vergisi, eğitime katkı payı ve damga vergisi ile bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borçlarının,

kesinleşmiş sosyal güvenlik prim borcu olarak değerlendirilmeyeceği öngörülmüştür.

Buna göre, ihalelere katılmak amacıyla kesinleşmiş sosyal güvenlik prim borcu olup olmadığına ilişkin yazı talep eden işverenlerin 7143 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 18/05/2018 tarihi itibariyla hesaplanan borçları ile 7143 sayılı Kanun kapsamına girmeyen ve ihale tarihi itibarıyla hesaplanan borçlarının toplamının yukarıda belirtilen limitlerin üzerinde olması halinde;

-Peşin ödeme yolunu tercih eden borçlulara, 7143 sayılı Kanun uyarınca yeniden yapılandırılmış olan borçlarının (idari para cezası borçlan hariç) tamamını ödedikleri tarih itibarıyla 7143 sayılı Kanun kapsamına girmeyen muaccel borçların toplamının yukarıda belirtilen limitlerin altında olması kaydıyla,

 -Taksitle ödeme yolunu tercih eden borçlulara, 7143 sayılı Kanun kapsamına girmeyen muaccel borçları ile yapılandırılmış olan borçlarından (idari para cezası borçları hariç) ilk taksitin ödenmiş olması ve vadesi geçtiği halde ihale tarihi itibarıyla ödenmemiş veya eksik ödenmiş taksitlerinin toplamının yukarıda belirtilen limitlerin altında olması ve anılan Kanun hükümlerinden yararlanma hakkının devam etmesi  kaydıyla,

 - İhalelere katılmak amacıyla kesinleşmiş sosyal güvenlik prim borcu olup olmadığına ilişkin yazı talep eden işverenlerin,  kesinleşmiş sosyal güvenlik prim borçlarının bulunup bulunmadığının sorgulanması sırasında, kapsama giren borçların en geç ihale tarihi veya önceki bir tarih itibarıyla yeniden yapılandırılmış  olması halinde, yeniden yapılandırılmış borçlara ilişkin yapılandırma anlaşmasının bozulmamış olması ve vadesi geçtiği halde ödenmemiş veya eksik ödenmiş taksitlerin ihale tarihine kadar hesaplanacak faizi ve yeniden yapılandırma kapsamına girmeyen diğer borçlarla birlikte ödenmesi veya toplam borç tutarının yukarıda açıklanan sınırların altında olması halinde, kesinleşmiş sosyal güvenlik prim borcu yoktur yazısı verilecektir.

Buna karşın, kapsama giren borçların ihale tarihinden sonraki bir tarih itibarıyla yeniden yapılandırılmış olması ve söz konusu borçların yukarıda açıklanan sınırların üzerinde olması halinde kesinleşmiş sosyal güvenlik prim borcunun bulunduğu şeklinde yazı verilecektir.

7143 sayılı Kanuna göre başvuruda bulunan ve vergi borçları Kanuna göre taksitlendirilen mükellefler tarafından, borcu olup olmadığına dair yazı istenilmesi hâlinde Kanun hükümleri ihlal edilmediği sürece bu borçları için vadesi geçmiş borcun bulunmadığına dair yazı verilecektir.

Kamu İhale Genel Tebliğine göre ;

Yıllık gelir, yıllık kurumlar, katma değer, özel tüketim, özel iletişim, motorlu taşıtlar, şans oyunları, damga, banka ve sigorta muameleleri vergileri, gelir ve kurumlar vergisine ilişkin tevkifatlar  ve geçici vergiler ile harçlar ve bu alacaklara ilişkin vergi ziyaı cezaları, gecikme zammı ve faizleri bağlamında toplam 5.000 TL'yi aşan tutarlardaki borçlar vergi borcu olarak kabul edilecektir.

 İsteklinin;

a) Beyan üzerine alınan veya maktu olarak belirlenip ödemesi belirli tarihlerde yapılan vergilerde ödeme vadesi geçmiş olup ödeme yapılmamış ise kesinleşmiş vergi borcu olduğu,

b) Vergi borcunun 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri çerçevesinde cebren tahsili yolunda tesis edilen işlemlere karşı dava açılması halinde, bu dava sürecinde veya sonucunda takip ve tahsili durduracak geçici veya nihai bir karar bulunmadığı durumlarda kesinleşmiş vergi borcu olduğu,

c) Resen, ikmalen veya idarece yapılan tarhiyatlara karşı vergi yargısında dava açılmışsa bu dava üzerine tahsil edilebilir hale gelmiş ve süresinde ödenmemiş alacak bulunmadığı sürece kesinleşmiş vergi borcu olmadığı,

ç) Resen, ikmalen veya idarece yapılan tarhiyatlara karşı dava açma süresi geçirilmediği sürece, kesinleşmiş vergi borcu olmadığı,

d) Vadesi geçtiği halde ödenmemiş ancak vergi idaresi tarafından taksitlendirilmiş veya tecil edilmiş vergi borçlarının, vadesindeki ödemeler aksatılmadığı sürece, kesinleşmiş vergi borcu olmadığı,

kabul edilecektir.

Kaynak :

7143 Sayılı Vergi Ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun

2018/19 Sayılı SGK Genelgesi

Vergi Ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin 7143 Sayılı Kanun Genel Tebliği (Seri No: 1)

Kamu İhale Genel Tebliği

18.06.2018

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM