193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun konusu, gerçek kişilerin bir takvim yılı içerisinde elde ettikleri kazanç ve iratların safi tutarıdır. Gelire giren kazanç ve iratlar arasında ücret geliri de yer almaktadır.
Ücret, işverene tabi belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir. Gelir Vergisi Kanunu’nun uygulamasında ücret sayılacak ödemeler; Kanunun 61’inci maddesinde sayılmıştır.
Gelir Vergisi kural olarak, mükellefin veya vergi sorumlusunun beyanı üzerine tarh olunur. Bazı hallerde bir kısım gelir unsurları yönünden yıllık beyanname verilmemesi, diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde bu gelirlerin beyannameye dâhil edilmemesi Kanunun 86’ncı maddesinde düzenlenmiştir. Gelir vergisinin konusuna giren unsurlardan istisna hadlerinin içinde kalan kazanç ve iratlar, tam mükellefiyette, beyana konu olmazlar.
Dar mükellef işverenin döviz cinsinden ödediği ücretler, bazı hallerde gelir vergisinden istisnadır.
Ücret gelirlerinin vergiden müstesna olduğu hallerden birisi kanuni ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan dar mükellefiyete tabi işverenlerin yanında çalışan hizmet erbabına, işverenin Türkiye dışında elde ettiği kazançları üzerinden döviz olarak ödediği ücretlere ilişkindir.
Bu istisna hükmünden faydalanabilmek için;
Dar mükellefiyete tabi işverenin yurt dışında elde ettiği kazancından döviz olarak ödediği ücrete ilişkin istisna hükmünden faydalanan tam mükellef gerçek kişinin bu kazancına ilişkin beyanname vermesine ve vergi ödemesine gerek yoktur. Ancak Vergi İdaresinin olası bir izah talebinde ve/veya vergi incelemesinde mükellefin istisna hükmünden faydalanabilmesine mani bir değerlendirmeye dolayısıyla cezalı vergi tarhiyatına muhatap olunmaması bakımından istisna şartlarının iyi anlaşılması ve belgelendirilmesi önemlidir.
İstisna şartlarının doğru anlaşılması cezalı vergi tarhiyatından korunmak bakımından önemlidir.
Yurt dışı kazancından döviz olarak ödenen ücret istisnasına ilişkin İdareden 213 sayılı VUK’un 413’üncü maddesince izahat isteyen mükelleflere verilen cevaplarda değinilen hususlar Kanun lafzına paralel ve açıklayıcıdır.
Örneğin; T.C. Yozgat Valiliği Defterdarlık Gelir Müdürlüğünün 18.04.2023 tarihli özelge yazısında; Finlandiya mukimi bir firmaya uzaktan çalışma yöntemiyle ücretli olarak hizmet sunan başvurucunun izah talebine ilişkin, Finlandiya mukimi firmanın yurt dışındaki faaliyetlerinden elde edip döviz olarak başvurucuya ödediği ücretin gelir vergisinden istisna olduğu açıklaması yer almaktadır.
T.C. Gelir İdaresi Başkanlığı İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığının 04.06.2024 tarihli özelge yazısında; İrlanda mukimi bir firmada yazılım mühendisi olarak çalışan başvurucunun sunduğu hizmet karşılığında elde ettiği döviz cinsinden kazancın serbest meslek kazancı mahiyetinde olduğundan bahisle istisna hükümlerinden faydalanamayacağı, elde edilen kazancın yıllık gelir vergisi beyannamesiyle beyan edilmesi gerektiği açıklaması yer almaktadır. İdare, kazancın istisna hükümlerinden faydalanamama nedenini gelirin türüne bağlamıştır. Dayanak belge ise başvurucu ile İrlanda mukimi firma arasında düzenlenen sözleşme içeriğidir.
İstisna hükmünden faydalanılması için sözleşme hükümlerinin ücret ilişkisini ortaya koyması gerekmektedir. Yukarıda kısaca değinilen iki farklı mükellefin başvuru konuları birbirlerine benzer görünseler de istisna uygulaması bakımından tamamen farklı sonuçlar meydana gelmiştir. Çünkü işi gördüren yurt dışı mukimi firmayla işi gören tam mükellef gerçek kişi arasındaki sözleşme hükümleri farklı anlamlar içermektedir.
Sözleşmeden işçi – işveren ilişkisi açıkça anlaşılmalıdır.
Yurt dışı mukimi firmanın işveren pozisyonunda olduğu iş/hizmet sözleşmesinden net bir şekilde anlaşılmalıdır. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’na göre işveren; hizmet erbabını işe alan, emir ve talimatları dahilinde çalıştıran gerçek ve tüzel kişilerdir. Öyleyse, bir sözleşmenin işçi- işveren ilişkisi kapsamında değerlendirilebilmesi için mutlaka işverenin emir ve talimatlarına bağlılık hükümleri içermesi gerektiğini söylemek mümkündür. Bağlılık hükümlerinden; işverenin işçinin çalışma saatlerini belirlemesi, sunacağı hizmetin/işin esasına ilişkin süreçleri belirleme yetkisine sahip olması gibi hususların anlaşılması gerekmektedir. Sosyal güvenlik mevzuatı bakımından herhangi bir düzenlemenin sözleşmede yer almamasının ya da işçiye bir kısım sosyal güvenlik primi ödeme ödevlerinin sözleşmeyle yüklenmiş olmasının işçi – işveren ilişkisini doğrudan etkileyeceğine ilişkin gelir vergisi mevzuatında bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak her halükarda iş sözleşmesinden işçi – işveren bağının açıkça anlaşılması gerekmektedir.
İşveren dar mükellef olmalıdır.
İşverenin Türkiye’de kanuni ve iş merkezinin bulunmaması şarttır. Dar mükellef kişi 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nda “Türkiye’de yerleşme” esasına göre belirlenmektedir. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre dar mükellef “kanunî ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye'de bulunmayanlar” olarak tanımlanmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 23’üncü maddesinin birinci fıkrasının 14 numaralı bendinin a alt bendinde yer alan düzenlemenin yer aldığı 4962 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Vakıflara Vergi Muafiyeti Tanınması Hakkında Kanun’un 5’inci maddesine ilişkin madde gerekçesinde “Türkiye’de faaliyette bulunan irtibat bürolarında çalışanların ücretleri gelir vergisinden müstesna tutulmaktadır.” Açıklaması yer almaktadır.
Madde gerekçesine göre Türkiye’de ücretli olarak çalışan kişinin çalışma adresinin gelir vergisi mevzuatı yönünden dar mükellef işverenin irtibat bürosu mahiyetinde olduğu anlaşılmaktadır. Çalışma adresinin işçinin ev adresi, sanal ofis ya da bir başka adres olmasına mani bir düzenleme bulunmamaktadır. Esas mesele; işverenin Türkiye’de hem kanuni merkezinin hem de iş merkezinin bulunmamasıdır.
Kanuni merkez tanımı lafzından anlaşılmakla birlikte iş merkezi;
Kazanç yurt dışında elde edilmiş olmalıdır.
Dar mükellef kişi ve kurumların Türkiye’de elde ettikleri kazançlar gelir vergisi ile kurumlar vergisinin konusuna girmektedirler. Tam mükellef ücretli yönünden ise ücret ödemesi olan kazancın kaynağının yurt dışında elde edilmiş olması önemlidir.
Yukarıda yer verilen iki özelgede de iş sahiplerinin kazançları yurt dışında elde edilmiştir. Vergi İdaresi tarafından ücret ödemesine konu kazancın yurt dışında elde edildiğine ilişkin ispat edici evrak talep edilme ihtimali bulunduğundan, istisna hükmünden faydalanmak isteyen ücretli, mümkünse, işverenle akdedilen sözleşmede kazancın kaynağının yurt dışı olduğuna ilişkin açıklamaya yer verilmesini sağlamalıdır.
Ücret döviz olarak ödenmelidir.
İstisna hükmünden faydalanılabilmesi için ödenen ücretin işçi hesaplarına döviz cinsinden yatırılmış olması gerekmektedir.
Yazımızda yer verilen şartlardan herhangi birini sağlamayan iş/hizmet sözleşmelerinin istisna hükmünden faydalanamayacağı, cezalı vergi tarhiyatına muhatap olmamak için yurt dışı mukimi işverenlerle yapılacak hizmet sözleşme içeriklerinin özenle hazırlanması gerektiği hususlarına dikkat edilmelidir.
25.09.2025
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.
>> YILIN KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL + KDV Ayrıntılar için tıklayın.