I. BÖLÜM
GENEL BİLGİLER
1. YATIRIM KAVRAMI VE TANIMI
Yatırım kavramı, işletmecilikte, ekonomide, devlet yönetiminde farklı anlamlarda kullanılmaktadır. Genel ekonomi açısından yatırım bir dönem içerisinde üretilen ve ithal edilen mallardan tüketilmeyerek veya ihraç edilmeyerek gelecek döneme aktarılan kısma verilen addır.
İşletme biliminde ise yatırım, en genel tanımıyla nakdi değerlerin tesis mallarına dönüşümüdür.
Yatırımla ilgili bir başka kavram da çalışma sermayesi (döner varlıklara yapılan yatırım) yatırımıdır.
Döner varlıklara yatırım, bir yıldan önce nakde çevrilebilen varlıklara yapılan yatırımdır. Bir başka ifade ile işletme bilançosunun aktifinde yer alan Döner Varlıklara (Hazır Değerler, Menkul Kıymetler, Ticari Alacaklar, Diğer Alacaklar, Stoklar) yapılan yatırımlardır ve çalışma sermayesi yatırımları olarak da adlandırılırlar.
Sabit sermaye yatırımı ise, makineler, binalar ve tesisler gibi üretim esnasında şekil değiştirmeden birden çok dönem üretime yardımcı olan varlıklara yapılan yatırımlardır. Bir başka değişle işletme bilançosunun aktifinde yer alan Duran Varlıklara yapılan yatırımlardır ve sabit sermaye yatırımları olarak da adlandırılırlar.
Firmalarda yatırım politikası, üretim tesisleri kurma ve bu tesislerin kurulması için gerekli fonların bulunmasına ağırlık veren bir planlama sürecidir. Finansman biliminde aynı sürece sermaye bütçelemesi de (capital budgeting) denilmektedir.
Bu çalışmada sabit sermaye yatırımları çeşitli açılardan incelenecek ve yatırım projeleri değerlendirme yöntemleri üzerinde durulacaktır.
Günümüzde finans yöneticisinin görevleri arasında yatırım kararları büyük bir öneme sahiptir. Bu nedenle finansal yönetim ve finans yöneticisinin görevleri üzerinde kısaca durmak yerinde olacaktır.
2. FİNANSAL YÖNETİM VE YATIRIM KARARLARI
2.1. FİNANSAL YÖNETİM
İşletmelerin sahip olduğu ve olacağı fonların etkin ve verimli kullanılması faaliyetleri finansal yönetim kapsamında ele alınmaktadır.
1950’li yıllara kadar finansal yönetimin temel görevi, işletmeye yeterli, zamanında ve ucuz maliyetli fon sağlamak olarak düşünülmüştür. Hiç şüphesiz o yıllarda finansal yönetimin bu şekilde algılanmış olmasının nedeni sanayileşmeyle birlikte büyüyen işletmelerin fon ihtiyaçlarının artması ve bu ihtiyaçlarının karşılanmasının önemli bir sorun haline gelmiş olmasıdır. Fona olan aşırı talep nedeniyle finansal yönetim fon tedariki veya para bulmak olarak anlaşılmıştır.
Finansal yöneticinin görevlerinin ise muhasebe kayıtlarını tutmak, belirli dönem sonlarında finansal raporlar hazırlamak ve işletmenin ihtiyaç duyduğu fonları sağlamaktan ibaret olduğu düşünülmüştür.
Oysa günümüzde finansal yönetim, finans politika ve stratejilerini belirlemek, bu politika ve stratejilere uygun programlar hazırlamak, programların uygulamasını gerçekleştirmek ve uygulama sonuçlarını kontrol etmek gibi önemli görevler üstlenmiştir.
Çağdaş finans yöneticisi;
i) İşletmenin büyüklüğü ve büyüme hızı ne olmalıdır
ii) İşletme kaynakları çeşitli iktisadi değerler arasında nasıl dağıtılmalıdır
iii) İşletmenin amacı açısından en iyi sonucu verecek kaynak bileşimi nasıl sağlanmalıdır
gibi işletme faaliyetleriyle ilgili temel sorunlara cevap aramak durumundadır (Akgüç 1994: 1).
Finansal yöneticinin görevleri arasında artık işletmenin ihtiyaç duyduğu fonların sağlanması değil, sağlanan fonların kullanımı bir başka deyişle yatırım kararları daha büyük bir ağırlık taşımaktadır.
Finansal yöneticiden beklenen görevlerini yerine getirirken, işletmenin piyasa değerini en yüksek düzeye çıkarmaktır. İşletmenin piyasa değerinin maksimizasyonuyla ortakların varlıklarının değeri (anonim şirketlerde hisse senetlerinin piyasa değeri) en yükseğe çıkarılmış olmaktadır. Finansal yöneticinin amaç fonksiyonu sembollerle şu şekilde gösterilebilir (Akgüç 1994: 3):
MaxV = f (I,F,D)
V işletmenin piyasa değerini, I yatırım kararlarını, F finansal kararları ve D sembolü ise, işletmenin kar dağıtımına ilişkin kararlarını göstermektedir.
2.2 YATIRIM KARARLARI
Yatırım kararları, hangi iktisadi varlıklara (aktif değerlere) ne tutarda yatırım yapılacağına ilişkin kararları kapsar. Dolayısıyla bu kararlar işletmenin varlık (aktif) büyüklüğünü ve varlık yapısını belirler.
Bilindiği gibi bir işletmenin varlıkları (aktif toplamı) Dönen Varlıklar ve Duran Varlıklar olarak iki kısma ayrılmaktadır. Her ne kadar yatırım kararları işletme faaliyetlerini bir bütün olarak etkilemekte (örneğin, duran varlıklara yapılan bir yatırım dönen varlık ihtiyacını arttıracaktır) ise de dönen ve duran varlıklara yapılan yatırımlar ayrı ayrı ele alınmaktadır. Bunun nedeni ise bir bütünü anlayabilmek için, o bütünü oluşturan ana öğelerin ayrı ayrı olarak ele alınması, kavranması gereğidir. Kaldı ki, dönen varlıklara yapılan yatırımlarla duran varlıklara yapılan yatırımlar arasında önemli farklılıklar mevcuttur. (Akgüç 1994: 319; Türko 1999: 299; Bolak 1998: 133). Bu farklılıklar aşağıdaki gibi özetlenebilir;
i) Genellikle duran varlıklarla ilgili olarak planlanan harcamalar, dönen varlıklar için yapılan harcamalara kıyasla daha büyük tutarlara ulaşmaktadır.
ii) Dönen varlıklara yapılan harcamalar daha fazla bölünebilir olduğu halde, duran varlık yatırımları bir bütünlük bölünmezlik göstermektedir.
iii) Dönen varlık yatırımları kısa vadeli olduğu için alınan kararları birkaç aylık dönem içerisinde revize etmek düzeltmek mümkündür. Oysa duran varlık yatırımlarında işletmenin fonları uzun süreli olarak bağlı kalmakta, bu tür yatırım kararları uzun bir dönemi kapsadığı için kısa aralıklarla revize etme imkanı bulunmamaktadır.
iv) Dönen varlıklar için yapılan harcamaların değer kaybına uğramadan süratle paraya çevrilebilme ihtimali yüksek olmasına karşın duran varlık yatırımları için böyle bir şey söz konusu değildir.
v) Dönen varlıklara yapılan yatırımların işletmenin risk derecesi üzerine etkisi sınırlıdır. Oysa duran varlıklara yapılan yatırımlar işletmenin risk derecesini önemli ölçüde değiştirmektedir.
vi) Dönen varlık yatırımlarının işletmeye sağladığı fayda bir faaliyet dönemi içerisinde gerçekleşirken, sabit yatırımların sağladığı fayda bir yıldan daha uzun sürelerde olmaktadır.
Yukarıda sayılan bu farklılıklar dönen ve duran varlıklara yapılan yatırımların ayrı olarak incelenmesini gerektirecektir.
3. DÖNEN VARLIKLARA YATIRIM
Dönen varlıklar bir yıldan önce nakde çevrilebilen varlıklardır ve finans literatüründe dönen varlıklara yatırım çalışma (işletme) sermayesi yönetimi olarak da ifade edilmektedir. Çalışma sermayesi, işletmenin faaliyetleri sonucu sürekli olarak şekil değiştiren ve mal, nakit akımı yaratan sermayedir. Bir başka ifadeyle çalışma sermayesi, işletmenin kısa süreli, normal olarak bir hesap döneminde paraya çevrilebilir ekonomik değerlere yaptığı yatırımı ifade eder (Akgüç 1994: 206).
Çalışma sermayesi; işletmenin üretimine kesintisiz devam edebilmesi, tam kapasite ile çalışabilmesi, likitide riskini azaltması, kredi değerliliğini arttırması açılarından işletme için hayati bir önem taşımaktadır.
Öte yandan borç ödeme kabiliyetini gösteren bir ölçüt olarak net çalışma sermayesi kavramından bahsedilmektedir. Net çalışma sermayesi, işletmenin dönen varlıkları ile kısa vadeli yabancı kaynakları arasındaki olumlu farktır. Diğer bir deyişle dönen varlıkların uzun vadeli yabancı kaynaklarla finanse edilmiş kısmıdır.
Finansal yöneticiler çalışma sermayesi yönetiminde genellikle iki temel soruya cevap ararlar.
i) İşletme tüm dönen varlıklara ve her dönen varlık kalemine ne kadar yatırım yapmalıdır?
ii) Dönen varlıklar hangi kaynaklarla finanse edilmelidir?
Çalışma sermayesine ayrılacak toplam tutarın büyüklüğü işletmelerin faaliyet kollarına göre değişmektedir. Bir başka deyişle, çalışma sermayesi miktarını belirleyen temel faktör, işletmenin faaliyet alanıdır.
Gayet genel olarak, sınai işletmelerde çalışma sermayesinin toplam aktifler içerisinde % 50 den fazla bir ağırlık taşıdığı söylenebilir. Bu oran toptan ve perakende ticaretle uğraşan işletmelerde % 70 leri aşmaktadır. Buna karşılık enerji üreten işletmelerde bu oran % 10 civarlarındadır (Akgüç 1994: 208, Ceylan 1995: 191).
Finansal yöneticiler çalışma sermayesi yatırımlarını çeşitli şekillerde finanse edebilirler. Çalışma sermayesinin finansmanında, çalışma sermayesi zaman faktörü esas alınarak;
i) Sürekli Çalışma sermayesi
ii) Mevsimlik çalışma sermayesi
olarak ikiye ayrılmakta, sürekli ve mevsimlik çalışma sermayelerinin farklı kaynaklarla finanse edilmelerine göre değişik yaklaşımlar söz konusu olmaktadır.
Çalışma sermayesi finansmanı bu çalışmanın amacını aştığı için bu konuyla ilgili daha fazla bilgi verilmeyecektir.
Duran varlıklar işletmelerde uzun yıllar boyunca mal ve hizmet üretiminde kullanılan varlıklardır. Duran varlıklara yapılacak yatırımlar işletmelerin gelecekteki başarısı açısından stratejik bir önem taşır.
Duran varlıklara yapılan yatırım (sermaye bütçelemesi) esas itibarıyla bu çalışmanın konusunu oluşturduğu için burada bu konuyla ilgili başka bilgi verilmeyip ayrı bir başlık altında incelenecektir.
06.09.2005
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.
>> YILIN KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL + KDV Ayrıntılar için tıklayın.