Orhan Kotan
Muvazaa; Arapça kökenli bir sözcüktür ve "danışıklık" anlamına gelir. Hukuki anlamda muvazaa; hukuki bir ilişkiye sahip tarafların, üçüncü kişileri aldatmak amacıyla kendi aralarında hüküm ve sonuç doğurmayacak şekilde yaptıkları gizli anlaşmaya muvazaa denir.
Halk arasında taşeron olarak adlandırılan, asıl işveren – alt işveren ilişkisi, iş hukukunda iş organizasyonunun giderek karmaşıklaştığı modern çalışma yaşamında önemli bir yer tutmaktadır. İş mevzuatında işin görme ediminin işverenin kendi işçileriyle yerine getirilmesi esastır. Ancak istisna iş ilişkilerinden biri de asıl işveren – alt işveren ilişkisidir.
Asıl işveren – alt işveren ilişkisi, iş gücü piyasasında uzmanlaşmanın arttığı ve işletmelerin verimlilik odaklı yapısal dönüşümlere yöneldiği bir dönemde daha da önem kazanmaktadır.
İşverenlerin faaliyetlerini daha etkin yürütebilmek için bazı işlerin dışarıdan hizmet alınarak yapılmasını tercih etmeleri, bu ilişkinin hukuken doğru çerçevede kurulmasını da zorunlu kılmaktadır.
Alt işveren ilişkisi kurulurken, tarafların hak ve yükümlülükleri, işçinin korunması ilkesi çerçevesinde, istisnai bir iş ilişkisi olması bakımından sıkı biçimde düzenlenmiştir. Bu nedenle asıl işveren - alt işveren ilişkisine ilişkin kavramların doğru anlaşılması, ilişkinin hukuka uygun şekilde kurulması ve işçilerin hak kaybına uğramaması bakımından oldukça önemlidir.
Bu yazımızda, asıl işveren – alt işveren ilişkisi oluşturulurken mevzuatta belirtilen hususlara uygun olmaksızın yapılan muvazaalı işlemlerin sonuçlarını ele almaya çalışacağım.
Asıl işveren – alt işveren ilişkisi: Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren – alt işveren ilişkisi denir.
Asıl işveren: İşyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işleri veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işleri diğer işverene veren, asıl işte kendisi de işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiyi yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlardır.
Alt işveren: Bir işverenden, işyerinde yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan, bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran gerçek veya tüzel kişiyi yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşları ifade eder.
Alt işverenlik sözleşmesi: Asıl işveren ile alt işveren arasında yazılı olarak yapılan ve Alt İşverenlik Yönetmeliği’nin 10. maddesinde belirtilen hususları ihtiva eden sözleşme olarak ifade edilmektedir.
Asıl iş: Mal veya hizmet üretiminin esasını oluşturan iştir.
Yardımcı iş: İşyerinde yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin olmakla beraber doğrudan üretim organizasyonu içerisinde yer almayan, üretimin zorunlu bir unsuru olmayan ancak asıl iş devam ettikçe devam eden ve asıl işe bağımlı olan işi olarak nitelendirilmektedir.
İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren iş: İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren iş, mal veya hizmet üretiminin zorunlu unsurlarından olan, işin niteliği gereği işletmenin kendi uzmanlığı dışında ayrı bir uzmanlık gerektiren iştir.
Müteselsil sorumluluk: Asıl işverenin ve alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu'ndan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinde birlikte sorumlu olmasıdır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinin 6. fıkrasına göre, “bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu Toplu İş Sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.”
Yine 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinin 7. fıkrasına göre ise, “Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez.”
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi bir kararında; “Bu itibarla iş müfettişi ve yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporundan davalı işverenin asıl işin her bir bölümünü farklı alt işverene yaptırmak suretiyle böldüğü, bunun yukarıda açıklanan 4857 sayılı yaşanır 2. maddesinde belirtilen asıl işveren alt işveren ilişkisinin koşullarını taşımadığı anlaşıldığından alt işveren işçilerinin başlangıçtan itibaren asıl işveren işçileri olarak kabul edilip çoğunluk tespitinin bu çerçevede yapılması gerekir. Alt işverenler tarafından görülmekte olan işlerin yukarıda belirtilen unsurları taşımadığı, asıl işveren alt işveren ilişkisinde davalı işverenin asıl işin bölümlerini MUVAZAALI olarak alt işverenlere verdiği dikkate alınmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır...”
(T.C. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2008/12851 Esas., 2008/8003 Karar., 10.04.2008 tarih)
Asıl işveren - alt işveren ilişkisinin mevzuatta belirtilen usule uygun kurulmaması halinde muvazaa konusu gündeme gelmiş olacaktır.
Bunlara örnek vermek gerekirse;
- İşyerinde yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin asıl işin bir bölümünde uzmanlık gerektirmeyen işlerin alt işverene verilmesini,
- Daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile kurulan alt işverenlik ilişkisini,
- Asıl işveren işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak hakları kısıtlanmak suretiyle çalıştırılmaya devam ettirilmesini,
- Kamusal yükümlülüklerden kaçınmak veya işçilerin iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesi yahut çalışma mevzuatından kaynaklanan haklarını kısıtlamak ya da ortadan kaldırmak gibi tarafların gerçek iradelerini gizlemeye yönelik işlemleri.
Asıl işveren – alt işveren ilişkisinin mevzuata uygun olup olmadığı veya muvazaa olup olmadığı hususunun tespiti idari yönden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı İş Müfettişleri tarafından yapılmaktadır.
Bu incelemeyi yapan müfettişler muvazaa karinelerine dikkat ederek incelemelerini yapmaktadırlar.
Söz konusu incelemelerde, Alt İşverenlik Yönetmeliği’nin 12. Maddesinde asıl işveren - alt işveren ilişkisinin muvazaa olup olmadığının tespit edilmesinde aşağıdaki hususlara dikkat edilmektedir:
- Alt işverene verilen işin, işyerinde asıl işveren tarafından yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin asıl işin yardımcı işlerinden olup olmadığı,
- Alt işverene verilen işin işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olup olmadığı,
- Alt işverenin daha önce o işyerinde çalıştırılan bir kişi olup olmadığı,
- Alt işverenin işe uygun yeterli ekipman ile tecrübeye sahip olup olmadığı,
- İstihdam edeceği işçilerin niteliklerinin yapılacak işe uygun olup olmadığı,
- Alt işverene verilen işte asıl işveren adına koordinasyon ve denetimle görevlendirilenlerden başka asıl işverenin işçisinin çalışıp çalışmadığı,
- Yapılan alt işverenlik sözleşmesinin iş hukukunun öngördüğü kamusal yükümlülüklerden kaçınmayı amaçlayıp amaçlamadığı,
- Yapılan alt işverenlik sözleşmesinin işçilerin iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesi yahut mevzuattan kaynaklanan bireysel veya kolektif haklarını kısıtlamaya ya da ortadan kaldırmaya yönelik yapılıp yapılmadığı.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinin 7. Fıkrasında; “Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler…”
Asıl işveren - alt işveren arasındaki sözleşmenin muvazaalı olarak tespit edilmesi halinde, alt işveren işçisi, başlangıçtan itibaren asıl işveren işçileri sayılacaktır. Bunun sonucunda, işyerinde alt işverene ait SGK işyeri sicil numarasında kayıtlı bulunan tüm işçilerin sigorta girişlerinin iptal edilerek, başlangıçtan itibaren işçilerin işe giriş tarihler esas alınarak yeniden asıl işverenin işyerindeki SGK işyeri sicil numarasındaki dosya üzerinden tescillerinin/girişlerinin yapılması gerekmektedir. Bunun doğal sonucu olarak; gerek asıl işverenin, gerekse alt işverenin muvazaa tespitin yapıldığı tarihten önceki dönemlerde yararlanmış oldukları istihdam teşviklerinin de olumsuz etkileneceği ve işyerinin maddi olarak kayba uğrayabileceğini de belirtmek gerekir.
Asıl işveren – alt işveren ilişkisi ancak 4857 sayılı İş Kanunu'nda ve Alt İşverenlik Yönetmeliği'nde öngörülen sınırlar içinde kurulduğunda hem iş organizasyonuna esneklik sağlamakta ve taraflar açısından hukuki güvenlik yaratmaktadır.
İlişkinin unsurlarına uyulmaması veya muvazaalı şekilde kurulması ise ciddi idari yaptırımlara, SGK nezdinde ek cezalara ve işçilerin baştan itibaren asıl işveren işçisi sayılması sonucuna yol açabilmektedir. Bu nedenle işverenlerin, alt işverenlik ilişkisini tesis ederken hem tanımlanan kavramlara hem de uygulamadaki yargı içtihatlarına uygun hareket ederek süreci dikkatle yönetmeleri gerekmektedir.
Başka bir anlatımla, alt işverenlik uygulaması, modern iş hukuku sistemlerinin vazgeçilmez unsurlarından olup, uygulamanın yasal sınırlar içerisinde yürütülmesi, kısa vadeli maliyet hesapları uğruna uzun vadeli hukuki riskler göze alınmamalı, iş hukuku ilkelerine ve yargı içtihatlarına uygun biçimde hareket etmelidir.
KAYNAKÇA:
-4857 sayılı İş Kanunu,
-Alt İşverenlik Yönetmeliği,
05.12.2025
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.
>> YILIN KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.279 TL + KDV Ayrıntılar için tıklayın.