Mehmet Ali Özsoy
Muhterem okurlar, “Olmak ya da olmamak” William Shakespeare’in Hamlet oyunundaki (Perde 3, sahne 1) “manastır sahnesi” olarak adlandırılan sahnede Prens Hamlet ’in yaptığı bir konuşmadır. Varoluşsal bir bunalım içinde “Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu” diye haykırırken aslında hiç bilmeden Türk mükelleflerinin en derin sorunlarından bir tanesine tercüman olmuştur.
William Shakespeare’in en iyi oyunu olarak kabul edilen Hamlet, bu zamana kadar üzerine yüzlerce kitap yazılmış ve binlerce defa sahnelenmiştir. Bunca kitaba ilham olmuş, ‘Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu! ’ monoloğu ile zihinlere kazınan bu muhteşem eser bir trajedi oyunudur.
Prens Hamlet ‘in hayatı tutku, acı gibi mevzuların harmanlanarak izleyiciye oyununda hüznü ilmek ilmek aktarmaktadır. Esasen Prens Hamlet ‘in hayatından mali müşavirlerin hayatının pek de bir farkı yok gibi, müşavirlerin hayatı sürekli değişen vergi kanunlarının usul ve esasları arasında, hangi değişikliği takip edeceğini, uygulamanın sadeleşmesi gerekirken yeni çıkan düzenlemeler karşısında şaşırmış ve yapılan yasal değişikliklerle baş etmeye çalışmaktadırlar.
Vergi yasalarının uygulayıcıları olan muhasebeciler, mali müşavirler ve denetim ve tasdik yapan yeminli mali müşavirler ile idare nazarında denetim ve inceleme yapan binlerce kişi de Prens Hamlet gibi mükellefin yaptığı bir harcamanın gider yazılıp yazılamayacağıyla ilgili uzun uzun düşünür. Bu ızdıraplı sorunun cevabını tam olarak bulduğuna ikna olamaz ise, idareden mukteza (özelge) talep edilebilmekte, bazı durumlarda da yargı yoluna gidilebilmektedir.
Mükellefin yaptığı tüm harcamalar giderdir. Fakat bu gider kanunen kabul edilen bir gider midir, yoksa kanunen kabul edilmeyen (KKEG) bir gider midir?
Bir masrafın genel gider adı altında masraf yazılabilmesi için, genel giderlerin kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılmış olması, masrafla iş arasında açık, güçlü bir illiyet bağının mevcut olması, giderin keyfi olmaması ve masrafın işin önemi ölçüsünde yapılmış bulunması gerekmektedir. Özetle faaliyetin yürütülmesi ve gelirin elde edilmesi için zorunlu harcama niteliği taşımalıdır. Bu kavramsal çerçeveyi teoride kolayca çizebilirken, uygulamada bir masrafın gider olup olmayacağı ile ilgili meslek mensubu (SMMM ve YMM’ler) ve idare tarafı (Vergi Müfettişleri) birbirinden çok farklı görüş verebilmektedir. Netice olarak, yargının nihai kararı verdiği harcama kalemleri olabilmektedir.
Tabidir ki, mükellefin yaptığı bazı harcama kalemlerinin karmaşık olması, harcamanın mahiyeti hususunda meslek mensubunun ve vergi müfettişinin tek başına veya istişare sonucunda tam olarak doğru bir neticeye ulaşılamabilmektedir. Mükellefin idareden özelge ile görüş talep etmesi, idarenin ise yapılan denetim ve incelemelerde matrah farkı görüşüyle tarhiyat yapması sonucunda, son aşama olarak süresi içinde yargıya gidilerek adil olan kararın verilmesi istenebilir.
İdare mükellefin talebi üzere özelge ile görüşünü belirtirken, yargının ise kesin sonucu tesis ederken Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanunun belirli maddelerine dayandırmaktadırlar.
Makalemizin yazımındaki asıl amacımız; gider yazmanın teknik şartlarını, aşağıda örneklerini verdiğimiz özelgeler ve yargı kararları ışığında değerlendirmektir. Bu kapsamda, birçok harcamanın gider olarak kabul edilip edilmeyeceğine karar verilirken, özelge talep edildiğinde veya yargı yoluna başvurulduğunda dayanak alınan kanun maddelerinin yeterince özümsenmesi, harcamanın gider yazılması ya da kanunen kabul edilmeyen gider (KKEG) olarak değerlendirilmesi yönünde daha sağlıklı ve doğru kararlar verilmesini sağlayacaktır.
A) Vergi kanunlarının uygulanması: Bu Kanunda kullanılan "Vergi Kanunu" tabiri işbu Kanun ile bu Kanun hükümlerine tabi vergi, resim ve harç kanunlarını ifade eder.
Vergi kanunları lafzı ve ruhu ile hüküm ifade eder. Lafzın açık olmadığı hallerde vergi kanunlarının hükümleri, konuluşundaki maksat, hükümlerin kanunun yapısındaki yeri ve diğer maddelerle olan bağlantısı göz önünde tutularak uygulanır.
B) İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya, ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.
Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz.
İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir.
Ezcümle vergi yargısında mükellef bir masrafın ticari faaliyetin icabı olduğunu iddia edip bunu belgelerle ispat edebilir. Vergi incelemesi yapan müfettiş veya Maliye İdaresinde yetkilendirilmiş diğer kademedeki memurlar aksini iddia ediyorsa, ispat külfeti inceleme veya denetim yapana ait olur.
Örneğin: Mükellef, iş ziyareti için Brezilya’ya gitmiş ve ihracat beyannamesi, sözleşmeler ve benzeri tevsik edici evraklarla bunu ispatlamışsa; müfettişin, ziyarette bulunulan hafta Brezilya’da Rio Karnavalı olduğu ya da gidilen ülkede o gün futbol müsabakası bulunduğu iddiasında bulunması kanaatiyle yapılan harcamaların gider yazılamayacağı yönünde şüpheye dayanarak görüş vermesi hâlinde, bunu ispat etmekle mükelleftir.
Mükellefin yaptığı harcamanın gider mi kanunen kabul edilmeyen gider mi (KKEG) olduğu ilgili giderin Katma Değer Vergisinin indirim konuş yapılıp yapılamayacağı hakkında Maliye İdaresi ve Vergi Yargısının Kullandığı esaslar ve kanun maddeleri aşağıdaki gibidir. Aşağıda belirtilen Kanun maddelerinde indirilecek-indirilemeyecek giderlerin neler olduğu açıkça yazmaktadır. Kanun maddesinde yazmayan masrafın ise gider tespitinde bir masrafın genel gider adı altında masraf yazılabilmesi için, genel giderlerin ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılmış olması, masrafla iş arasında açık, güçlü bir illiyet bağının mevcut olması, giderin keyfi olmaması ve masrafın işin önemi ölçüsünde yapılmış bulunması gerekmektedir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun (KVK) 6. maddesi ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun (GVK) 40. maddesi ticari kazancın tespitinde indirilebilecek gider kavramını belirlemiştir.
Ticari kazancın tespitinde esas olan, vergi matrahının gerçek net kazanç üzerinden belirlenmesidir. Bu ise kaçınılmaz olarak ticari faaliyet kapsamında yapılan giderlerin kazançtan indirilebilmesini gerektirir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 6. maddesi, kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hükümlerine atıf yapar. Bu da bizi doğrudan GVK m. 40 hükümlerine taşır.
Kanun koyucu açıkça söylemese de aslında fısıldadığı şudur:
“Ey mükellef… Gider yazmak bir haktır, ama keyfiyet değil; ölçülü, illiyet bağı güçlü, işletme için zorunlu bir faaliyet unsurudur.”
Genel Gider Kavramı: “Her harcama gider değildir ama her gider bir harcamadır.”
GVK m. 40/1, ticari kazancın elde edilmesi ve idamesi için yapılan genel giderleri indirilebilir kabul etmiştir. Peki “genel gider” nedir?
Klasik tanımıyla: İşletmenin ticari faaliyetini sürdürmek için yaptığı, faaliyete uygun, zorunlu ve iş ile doğrudan ilişkili giderlerdir.
Ancak uygulamada mesele tanımdan ziyade şu sorularda düğümlenir:
İşte tüm mesele burada başlar…
Örnek 1.
Müşteri ağırlamak için alınan motorlu veya motorsuz karavanın amortismanı indirim konusu yapılamaz.
Konu: İş görüşmesi yapmak ve müşteri ağırlamak için çekme karavan (motorsuz) alımının vergilendirilmesi
İlgide kayıtlı özelge talep formunun incelenmesinden, hediyelik eşya toptan ticareti faaliyeti ile iştigal eden şirketinizce müşteri memnuniyeti veya sipariş amaçlı müşteri ziyaretlerinin gerçekleştirildiği, bazen de müşterilerin ürün seçmek amacıyla şirketinize geldiği, bu nedenle konaklama veya ürün sunumlarında kullanılmak üzere motorsuz karavan kullanıldığı belirtilerek, motorsuz karavan iktisabına ilişkin KDV'nin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı ile maliyet olarak dikkate alınıp alınamayacağı ya da doğrudan gider yazılıp yazılmayacağı hususlarında görüş talep edildiği anlaşılmaktadır.
İdare görüşünü verirken dayanak oluşturduğu kanun maddeleri, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmış olup, maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safı kazancın tespitinde indirilebileceği belirtilmiştir.
Bu kapsamda, şirketiniz tarafından konaklama veya ürün sunumlarında kullanılmak üzere satın alınan karavanın, esas itibarıyla işin mahiyetine uygun olmadığı ve iş hacmi ile mütenasip bulunmadığı gibi faaliyetlerin yürütülmesi ve gelirin elde edilmesi için zorunlu bir harcama niteliği taşımadığından, şirketin özel bir tasarrufu olan söz konusu karavana ilişkin giderlerin safi kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.
İstanbul Defterdarlığı Gelir Kanunları Gelir Ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü Sayı: E-62030549-125-… Tarih: 29. 08. 2025
Örnek 2.
Konu: İş görüşmesi yapmak ve müşteri ağırlamak için yat kiralamanın vergisel boyutu.
İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve ekinde yer alan dilekçede, şirketinizin gemi inşa, bakım ve onarım faaliyetinde bulunduğu, iş ilişkileri çerçevesinde görüşme yapmak üzere gelen kişilerin karşılanması, ağırlanması ve konaklamasının sağlanması amacıyla şirketiniz tarafından deniz aracı (yat) kiralandığı belirtilerek söz konusu kişilere yönelik yapılan karşılama, ağırlama ve kira tutarlarının temsil ve ağırlama gideri olarak kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınmayacağı, ödenen KDV'nin indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
İdare ilgili özelgede görüş verirken dayanak oluşturduğu kanun maddeleri
Buna göre, şirketiniz tarafından kiralanacak deniz aracı (yat) ile iş ilişkileri çerçevesinde görüşme yapılan kişilere yönelik verilecek yeme-içme ve konaklama hizmetleri; şirketinizin özel bir tasarrufu olup bahse konu tasarrufa ilişkin harcamalar, firmanız tarafından kurum kazancının tespitinde indirim olarak dikkate alınması mümkün bulunmadığından KDV Kanununun 30/d maddesine göre bu giderler için ödenen KDV'nin de indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü) Sayı: 62030549-125[6-2014/451]-13442 Tarih: 17. 02. 2016
Örnek 3.
Konu: Emlakçılık faaliyetinde bulunan mükellef tarafından giyim harcamalarının indirim konusu yapılıp yapılamayacağı.
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden; emlakçılık faaliyeti ile iştigal ettiğiniz ve iş gereği müşterilerle görüşmeler yaptığınız belirtilerek, kıyafet harcamalarınızın Gelir Vergisi Kanunu yönünden kazancın tespitinde gider ve Katma Değer Vergisi Kanunu yönünden ise harcamaya tekabül eden katma değer vergisinin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hususunda görüş talep ettiğiniz anlaşılmış olup Başkanlığımız görüşüne aşağıda yer verilmiştir.
İdare ilgili özelgede görüş verirken dayanak oluşturduğu kanun maddeleri
Buna göre, emlakçılık faaliyetinizin ifasında kullandığınızı belirttiğiniz kıyafetlere yapılan harcamalar Gelir Vergisi Kanununa göre ticari kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınmadığından, bu harcamalar nedeniyle yüklenilen KDV'nin 3065 sayılı Kanunun 30/d maddesi çerçevesinde indirim konusu yapılması mümkün değildir.
Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı (Gelir Kanunları KDV ve ÖTV Grup Müdürlüğü)
Sayı: E-84974990-130[KDV. 2/İ/29-2023/11]-492486 Tarih: 01. 11. 2023
Örnek 4.
Konu: Veri hırsızlığı (hacker) dolayısıyla yapılan ödemelerin vergisel durumu
- Şirketinizin makine ve makine yedek parçası ithalatı kapsamında Fransa merkezli … firmasına mal alışları ile ilgili ödeme gerçekleştirdiği,
- Söz konusu şirketin banka hesapları değiştiği için yeni banka hesaplarını mail olarak gönderdiği, yeni banka hesaplarına ilgili ödemelerin gönderildiği fakat … firmasından tekrar mail geldiği ve banka hesaplarındaki sorun nedeniyle paranın iade edileceğinin söylendiği,
- İadenin gerçekleşmesi sonrasında tekrar gönderilen mailde yer alan banka hesap numarasına … Euro tutarında ödeme yapıldığı,
- … firmasının ödemenin hesaplarına geçmediğini belirtmesi üzerine banka ile yapılan görüşmeler neticesinde firma mailinin hacklendiğinin ve … Euro'nun sahte hesaba gönderildiğinin anlaşıldığı,
- Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne şikayette bulunulduğu ve yargılamanın devam ettiği belirtilerek, bahse konu ödemenin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınamayacağı konusunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
İdare ilgili özelgede görüş verirken dayanak oluşturduğu kanun maddeleri
Satıcı firmanın mailinin şüpheli şahıslarca (hacker) ele geçirilmesinden dolayı sahte banka hesabına Şirketinizce yapılan ödemelerin, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarında indirilebilecek giderler arasında sayılmadığından, kurum kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı (Gelir Kanunları Gelir ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü) E-62030549-120- Tarih:29.03.2024
Giderler Yazılabilmesi İle İlgili Üst Mahkeme Karar Örnekleri (Bölge İdare Mahkemesi ve Danıştay)
Örnek 1.
İstanbul BİM - 4. Vergi Dava Dairesi
Esas No. : 2019/3311
Karar No. : 2020/2117
Karar tarihi: 12. 11. 2020
İstanbul Bölge İdare Mahkemesinin (İstanbul BİM, 4. VDD, E. 2019/3311 K. 2020/2117 T. ) kararının serbest meslek kazancından indirilecek giderlerle ilgili olmasına karşın, davanın içeriği ve özü itibariyle, bir masrafın genel gider adı altında masraf yazılabilmesi için, genel giderlerin kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılmış olması, masrafla iş arasında açık, güçlü bir illiyet bağının mevcut olması, giderin keyfi olmaması ve masrafın işin önemi ölçüsünde yapılmış bulunması ilkesini açıklayan güzel bir karar olduğu için makalede yer verilmiştir.
Davacı hakkında düzenlenen vergi inceleme raporunda, serbest meslek kazancı elde eden avukatlık ofisinin giyim ve aksesuar, yurt dışı seyahat ve yurt dışı uçak bileti, kombine bilet, vefat ilanı ve veteriner harcamaları içerikli bir kısım faturalarla belgelendirilen giderlerin serbest meslek kazancının tespitinde indirim olarak yer verildiğinin tespiti üzerine davacı adına 2015/1, 5, 6, 7, 8, 10, 11, 12 dönemlerine ilişkin olarak re'sen tarh edilen vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerinin kaldırılması istemiyle açılan davadır.
Davacı Serbest Meslek Erbabının Savunması.
Giyim ve aksesuar Faturalarına Dair Savunma: Mesleki faaliyetin yürütülmesi sırasında kullanılan zaruri kıyafetler olduğu yönünde savunma vermiştir.
Yurt Dışı Seyahat ve Yurt Dışı Uçak Biletleri Savunması: İlgili 64 adet belge ve fatura içeriği olan, yurt dışı seyahat ve yurt dışı uçak biletlerinin yurtdışındaki yabancı müvekkiller veya yurt dışında ikamet eden Türk mükellefler ile görüşme yapmak maksadıyla gerçekleştirilen seyahatler olduğu, ilgili müvekkillerin vekaletlerinin dosyada sunulduğunu belirtmiştir.
Kombine Bilet Masrafıyla İlgili Savunması: Spor hukuku ile ilgilenmesi sebebiyle maçları takip ettiği, bu sebeple dört büyük spor kulüplerinden biri olan spor takımının sezonluk kombine biletini satın aldığı tutarını bu sebeple giderleştirdiği yönünde savunma yapmıştır.
Vefat İlanları İçin Ödenen Masraflarla İlgili Savunması: Vefat ilanı verme ihtiyacının avukatlık faaliyetinden dolayı iş ilişkisi sebebiyle kurmuş olduğu sosyal ilişkiden kaynaklandığı yönünde açıklama getirmiştir.
Veterinerlik Harcamalarıyla İlgili Savunması: Veterinerlik harcamalarının gider yazılmasındaki maksadın, iş yerinin korunması için gece ofiste bırakılan köpeğe ilişkin yapılan harcamalar olduğu yönünde açıklama getirmiştir.
Giyim ve aksesuar Faturalarına Dair: Taraftar giyim ve aksesuar harcamaları dışında kalan giyim giderlerine ilişkin fatura içeriklerine bakıldığında, söz konusu harcamaların, davacının mesleki faaliyetinin icrası için olmazsa olmaz zorunlu harcamalar olarak değerlendirilmesine olanak bulunmadığı anlaşılmakla, bu harcamaların, mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile bir ilgisinin bulunmadığının kabul edilmesi gerektiği sonucuna varıldığından, söz konusu faturalarda yer alan katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle yapılan dava konusu cezalı tarhiyatlarda hukuka aykırılık görülmemiştir.
Yurt Dışı Seyahat ve Yurt Dışı Uçak Biletlerine Dair: Uyuşmazlık konusu olayda, davacının 64 adet fatura ile belgelendirdiği yurt dışı seyahat ve uçak bileti giderleriyle birlikte, yurt dışında sunulan hukuki hizmetler ile yurt dışında yaşayan müvekkillerinin Türkiye'deki hukuki işleri sebebiyle yurt dışına çıkıldığı ve bu giderlerin mesleğin icrası için yapıldığı yönünde açıklama getirerek konuyla ilgili vekaletname örneklerini ibraz ettiği görülmüş olup, söz konusu harcamaların, yurt dışında sunulan hukuki hizmetler ile yurt dışında yaşayan müvekkillerinin hukuki işleri nedeniyle mesleğin icrası için yapıldığının kabulü gerekeceğinden, kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan söz konusu harcamalara ilişkin faturalarda yer alan tutarların 2015 yılı giderlerinden çıkartılmak suretiyle yapılan dava konusu cezalı tarhiyatların bu kısmında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Kombine Bilet Masraflarına Dair: Mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile bir ilgisinin bulunmadığının kabul edilmesi gerektiği sonucuna varıldığından, söz konusu faturalarda yer alan katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle yapılan dava konusu cezalı tarhiyatlarda hukuka aykırılık görülmemiştir.
Vefat İlanı İçin Yapılan Masraflara Dair: Mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile bir ilgisinin bulunmadığının kabul edilmesi gerektiği sonucuna varıldığından, söz konusu faturalarda yer alan katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle yapılan dava konusu cezalı tarhiyatlarda hukuka aykırılık görülmemiştir.
Ofisteki Köpek İçin Yapılan Veterinerlik Masraflara Dair: Mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile bir ilgisinin bulunmadığının kabul edilmesi gerektiği sonucuna varıldığından, söz konusu faturalarda yer alan katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle yapılan dava konusu cezalı tarhiyatlarda hukuka aykırılık görülmemiştir.
Dava Sonucu: Dava konusu cezalı tarhiyatın yurt dışı seyahat giderlerinden kaynaklanan kısmının kaldırılmasına; giyim ve aksesuar harcamaları, kombine bilet, vefat ilanı ve veteriner harcamalarından kaynaklanan kısımları yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Bu davanın en önemli yönü yurt dışı harcamamalarla ilgili mükellef vergi inceleme aşamasında ve ilk derece mahkemeye de müvekkillerinin ilgili vekaletname örneklerini ibraz etmesine rağmen hem vergi müfettişi hem ilk derece mahkeme, yurt dışında bulunan müvekkille görüşmeye değil keyfi seyahate gidildiği yönünde şüphe duyarak öngörü yapmıştır. Netice olarak temyize giden dava dosyasında Bölge İdare Mahkemesi kararını verirken Vergi Usul Kanunu’nun 3. Maddesinde iddia edenin ispatla yükümlü olduğu ilkesine dayanarak, vergi müfettişinin ve ilk derece mahkemesinin kararını haksız bularak şüpheyle cezalı tarhiyat yapılamayacağına karar vermiştir.
Örnek 2.
T. C. Danıştay Başkanlığı - 3. Daire
Esas No. : 2023/6246
Karar No. : 2024/6525
Karar tarihi: 05. 12. 2024
İlgili yargı kararında Maliye Müfettişleri tarafından yönetim kurulu üyesinin ikametgahında istihdam edilen güvenlik personelinin giderinin gider yazılamayacağına dair görüşüne istinaden, matrah farkı dolayısıyla cezalı tarhiyat hesaplamıştır.
Mükellef yapılan tarhiyatla ilgili dava açmış, ilk derece mahkemesi Vergi Müfettişinin tarhiyatını şirketin ticari kazancın elde edilmesi ile bir ilgisi bulunmadığından dava konusu işlemin özel güvenlik harcamalarına ilişkin, yapılan tarhiyatı hukuka aykırılık bulunmadığı, netice olarak yapılan ceza tarhiyatı hukuka uygun olduğuna karar vermiştir.
Vergi tekniği raporunun kurum giderleri içinde yer alan özel güvenlik harcamalarına ilişkin yapılan tespitlerle ilgili değerlendirme bölümünde, şirketin 2018 yılında. .. Sabun Gliserin Anonim Şirketi'nin yönetim kurulu üyelerinin ikâmetgâhlarında çalışan güvenlik görevlilerine toplam 896. 099, 15 TL ücret ödediği, davacı şirketle ve ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgisi bulunmayan bu giderlerin ticari kazancın tespitinde gider konusu yapılamayacağı; dolayısıyla, ödenen ücret ve diğer ödemelerin 730. Genel Üretim Giderleri hesabında giderleştirilmek suretiyle söz konusu tutar kadar dönem matrahının azaltıldığı kanaatine varılmıştır.
Yönetim kurulu üyelerinin ikâmetgâhlarında çalışan personelin tamamının yönetim kurulu üyelerinin güvenliğini sağlamak üzere şirket tarafından ve yönetim kurulu üyeliklerinde değişiklik yaşanması hâlinde yeni yönetim kurulu üyelerinin de güvenliğini sağlayacak şekilde istihdam edildiği, yönetim kurulu üyelerinin, şirketle ilgili ticari görüşmelerinin büyük bir kısmını ikâmetgâhlarındaki ofislerinde yaptığı, şirket tarafından istihdam edilen güvenlik elemanlarının, yönetim kurulu üyelerinin ikâmetgâhlarına gelen misafirlerin karşılanması, randevu taleplerinin programa uygunluğunun teyidi ve yönetim kurulu üyelerinin korunması gibi görevleri yerine getirdiği, silahlı güvenlik personelinin Valilik izni ve onayı ile çalıştığı yönünde itirazlarda bulunmuştur.
Dava ilk derece mahkemesinin kararı sonrasında süresi içinde Danıştay’a Temyize gitmiştir. Danıştay ise mükellefi haklı bularak tarhiyatın iptaline nihai olarak karar vermiştir.
Örnek 3.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No: 2016/12914
Karar No: 2021/1485
Davacı hakkında düzenlenen vergi inceleme raporlarında, ticari kazancın elde edilmesi ve idamesiyle ilişkilendirilemeyen bazı gider faturalarının kurumlar vergisi matrahının hesaplanmasında gider olarak dikkate alındığının tespit edilmiş olduğundan dava konusu tarhiyatların yapıldığı, davacının 2011 yılında farklı zamanlarda (KDV hariç) 99. 344. 00 TL tutarında yemek daveti organizasyonu gerçekleştirdiği, ilgili faturaların 850, 922 ve 1026 kişilik program amaçlı yemek davetine ilişkin olduğu, davacının ilgili dönem muhtasar beyannamelerinin kontrolünde ise çalışan işçi sayısının 12-13 kişi olduğu, ancak ilgili yemek daveti faturasının 850-922 kişilik, davacının ticari ilişki bulunduğu müşteri sayısının 100-110 civarında olduğu halde müşteriler için verilen davetlerin 750-1026 kişilik olduğu, bu durumun mükellef kurumun ticari faaliyetin devamı ile bariz şekilde orantısız olduğu, faturaların düzenleme tarihlerinin birbirine çok yakın olduğu, bu nedenlerle yemek davetinin ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesiyle açıklanamayacağı gibi ticari teamüllere ve günümüz ekonomik koşullarına da uygun olmadığı, yapılan tarhiyatın ve kesilen cezanın yerinde ve yasal olduğu ileri sürülmektedir.
Özet: Dava konusu tespitte mükellefin çalışan sayısının muhtasar beyannamede 12-13 kişi olduğu, ancak usulsüz olduğu tespit edilen üç yemek faturalarının 850, 922 ve 1026 kişilik program amaçlı yemek davetine ilişkin olduğu, mükellefin ticari ilişkili olduğu 120 Alıcılar alt hesabının 100-110 civarında olması ticari kazancın elde edilmesi ve idamesi ile açıklanamayacağı sebebiyle, mükellefin temyiz talebini Danıştay haksız bulmuş, idarenin tarhiyatını kanuna uygun olduğuna karar vermiştir.
Vergi hukukunda gider kavramı, kanun metinlerinde birkaç maddelik düzenleme ile sınırlandırılmış gibi görünse de, uygulamada mükellefler, meslek mensupları, vergi idaresi ve yargı mercileri açısından son derece geniş, tartışmalı ve yoruma açık bir alanı ifade etmektedir. Bu makalede ayrıntılı olarak ele alındığı üzere, “gider yazabilmek” salt bir muhasebe tekniği meselesi değil; aynı zamanda illiyet bağı, ölçülülük, zorunluluk ve ticari teamüller çerçevesinde değerlendirilmesi gereken hukuki bir sorumluluktur.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 40’ıncı maddesi ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 6’ncı maddesi, ticari kazancın tespitinde indirilebilecek giderlere ilişkin temel çerçeveyi çizmiş; ancak her somut olayın kendi özellikleri içinde değerlendirilmesini zorunlu kılmıştır. Kanun koyucu, indirilebilecek giderleri sınırlı sayıda belirlemek yerine, “ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi” gibi soyut ancak kapsayıcı bir ölçüt benimseyerek, yorum yükünü uygulayıcılara bırakmıştır. Bu durum, gider kavramını hem esnek hem de ihtilaflara açık hâle getirmiştir.
Makalede yer verilen özelge örnekleri, Maliye İdaresi’nin gider kavramını çoğu zaman dar yorumladığını; mükellefin yaptığı harcamayı işletmenin “zorunlu” bir ihtiyacı olarak değil, “özel tasarruf” kapsamında değerlendirme eğiliminde olduğunu göstermektedir. Karavan, yat kiralama, giyim harcamaları, siber saldırı sonucu yapılan ödemeler gibi örneklerde idarenin yaklaşımı, harcamanın ticari faaliyetle dolaylı da olsa ilişkilendirilmesini yeterli görmemekte; açık, güçlü ve ikna edici bir illiyet bağını aramaktadır. Bu yaklaşım, KDV yönünden de zincirleme bir etki doğurmakta ve KDV Kanunu’nun 30/d maddesi çerçevesinde indirim hakkının reddine yol açmaktadır.
Buna karşılık, yargı kararları incelendiğinde; özellikle Bölge İdare Mahkemeleri ve Danıştay’ın, somut olayın özelliklerini daha geniş bir perspektifle ele aldığı, ticari hayatın gerçekleri ve iş yapma biçimleri üzerinden değerlendirme yaptığı görülmektedir. Yurt dışı seyahat giderleri, yönetim kurulu üyelerinin güvenliğine ilişkin harcamalar gibi örneklerde yargı, faaliyetin niteliği, şirketin organizasyon yapısı ve ticari gereklilikleri dikkate alarak idareden farklı sonuçlara ulaşabilmektedir. Bu durum, vergi hukukunda gider kavramının nihai yorum merciinin çoğu zaman yargı olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır.
Sonuç olarak; her harcamanın gider olduğu, ancak her giderin kanunen kabul edilen gider olmadığı gerçeği, vergi uygulamalarının temel düsturlarından biridir. Mükelleflerin ve meslek mensuplarının, bir harcamayı giderleştirirken yalnızca muhasebe kayıtlarına değil; harcamanın amacı, iş ile olan bağlantısı, ölçülülüğü ve tevsik gücüne de odaklanmaları büyük önem taşımaktadır. Aynı şekilde, vergi idaresinin de ticari hayatın dinamiklerini ve işletmelerin faaliyet çeşitliliğini göz ardı etmeyen, daha dengeli bir yaklaşım geliştirmesi, ihtilafların azalmasına katkı sağlayacaktır.
Bu çerçevede, gider yazma meselesi, Hamlet’in meşhur monoloğunda olduğu gibi, vergi dünyasında da “olmak ya da olmamak” ikileminde şekillenmeye devam etmektedir. Ancak bu ikilemin doğru çözülebilmesi, kanun maddelerinin lafzı kadar ruhunun da iyi anlaşılmasına, özelgelerin ve yargı kararlarının birlikte değerlendirilmesine ve her somut olayda sağduyulu bir hukuki muhakeme yapılmasına bağlıdır.
KAYNAKÇA
Sayı: E-84974990-130[KDV. 2/İ/29-2023/11]-492486 Tarih: 01. 11. 2023
18.12.2025
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.
>> YILIN KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.279 TL + KDV Ayrıntılar için tıklayın.