Gelir Vergisi Kanunu (GVK) Mükerrer 80/6. Maddede yer alan hüküm uyarınca, mezkur kanunun (1), (2), (4) ve (7) numaralı maddelerinde yazılı mal ve hakların elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar ‘Değer Artış Kazancı’ olarak değerlendiriliyor. Bunlar içinde en çok işleme konu olanlar işyeri, konut, arazi ve arsalar. İktisap tarihinden itibaren 5 yıllık sürenin geçmesi durumunda verginin konusu dışına çıkılmaktadır.
Belirttiğimiz madde ile ile ilgili bazı problemlerin olduğunu görmekteyiz. Bunların başında (5) yıllık sürenin yeniden değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyim. TÜRMOB tarafından yayınlanan önerilerde sürenin 10 yıla çıkarılması ifade edilmiş ancak süreden ziyade maddenin maksadını çözümlemek gerekiyor.
Madde gerekçesi dikkate alındığında, ticari olarak alım satım yapmanın önüne geçebilmek için süre kıstası konduğunu görüyoruz. (5) yıllık süre bu meyanda değerlendirilebilir ancak gayrimenkulün altın döviz gibi finansal enstrümanlara alternatif ideal bir yatırım aracı olduğu düşünüldüğünde amacın dışına fazlasıyla çıkıldığını görmekteyiz. Maddede yer alan süre sınırının kaldırılıp, kişinin ikamet ettiği taşınmaz hariç sayı ve süre sınırından bağımsız taşınmaz satışının vergiye tabi tutulması gerekmektedir.
Madde metninde yer alan ‘ivazsız olarak iktisap edilenler hariç’ hükmü de bir başka ele alınması gereken konu. İvazsız suretle iktisap miras veya bağış yoluyla gerçekleşebilir. Burada da Veraset ve İntikal Kanunu (VİVK) devreye giriyor.
Kişiye miras yoluyla mesela 20 daire düşüyor. Bunların satışının vergiye tabi tutulmaması ancak bir dairesi olanın 5 yıl içinde satılmasında vergi alınması adaletsiz bir uygulama.
Bağış yoluyla vergiden kaçınma uygulaması ise son yıllarda suistimal edilen bir yol oldu. VİVK’da yer alan vergi tarifesinin GVK’ya göre daha avantajlı olması, anne baba eş ve çocuklar marifetiyle ivazsız intikalin gerçekleşmesi durumunda oranın yarısının dikkate alınması gibi durumlar muvazalı işlemlere sebep oluyor. Kişinin sahip olduğu taşınmazı önce eşine bağışlaması ve eşinin reel satışı yapması durumunda çok daha düşük vergi çıkıyor. Muvazaa vergi hukukumuzda yer alan bir düzenleme değil. Vergi Usul Kanunu (3) numaralı maddede her ne kadar olayların gerçek mahiyeti esastır şeklinde hüküm olsa da tespiti ve değerlendirmesi zahmetli bir iş. Dolayısıyla bu hususun da gözden geçirilmesinde fayda bulunmaktadır.
Taşınmaz satışlarında bankadan işlem yapma zorunluluğu bulunmaması ise diğer bir sorun. Emlak piyasasının çok yüksek fiyatlarda seyrettiği bir süreçte bankadan ödeme zorunluluğunun getirilmesi takip ve kayıtdışı ile mücadele anlamında önem arz ediyor.
Malum bilindiği üzere Kurumlar Vergisi Kanunu 5/1-e maddesinde yer alan taşınmaz satışı kazanç istisnası uygulamadan kaldırıldı. Sadece kanunun yayım tarihinden önce edinilenlere yönelik geçici madde ile %25 oranında istisna uygulaması devam ediyor. Maddeye paralel KDV Kanunu 17/4-r maddesinde yer alan hüküm taşınmazlar açısından kaldırıldı.
Yukarıda belirttiğimiz düzenlemede taşınmaz ticareti ile uğraşanlar mezkur istisnadan yararlanamıyorlardı. Burada konunun tutarlılık arz etmesi bakımından Gayrimenkul Yatırım Ortaklıklarına yönelik KVK 5/1-d maddesindeki kazanç istisnası ve kurum bünyesinde sıfır stopaj uygulamasının da beraberinde gözden geçirilmesi gerekiyor. Bugün İstanbulun gözde birçok yerine baktığımızda tabelalarda GYO ifadesini görmekteyiz. Bu konunun da konunun bütünlüğü ekseninde dikkate alınması gerekiyor.
12.09.2023
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Yılın Kampanyası: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL yerine 999 TL + KDV Ayrıntılar için tıklayın.
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.