Küresel ekonomik düzen dönüşürken, iş dünyası ajandasında güncel dönemde sık sık bu üç harfi görüyoruz: ESG. Çevresel (Environmental), Sosyal (Social) ve Yönetişim (Governance) kriterlerini ifade eden bu kavram, uzun yıllardır büyük şirketlerin sürdürülebilirlik performansını ölçmekte zaten kullanılıyordu. Son yıllarda ise bu kriterler KOBİ’ler için de kaçınılmaz hale gelmeye başladı. Finansmana erişimden ihracat pazarlarına, kamu ihalelerinden tedarik zinciri ilişkilerine kadar pek çok alanda ESG uyumu artık belirleyici bir unsur haline gelmiş durumda.
ESG temel olarak, şirketlerin sadece kâr odaklı değil, aynı zamanda doğaya, topluma ve yönetişime karşı sorumlu bir şekilde faaliyet göstermesini ifade eder. Bu yaklaşım, küresel iklim krizi, gelir eşitsizliği ve kurumsal şeffaflık gibi meselelerin iş dünyasındaki yansıması olarak öne çıkmakta.
ESG uygulamaları, yalnızca kurumsal sosyal sorumluluğun bir parçası değil; yatırımcıların, müşterilerin ve regülatörlerin doğrudan beklentisi haline gelmiş durumda. Dolayısıyla KOBİ’ler için bu konular "büyük şirket işi" olmaktan çıkıyor.
Türkiye’de ESG’ye geçişi zorunlu kılan doğrudan bir mevzuat hâlâ sınırlı. Ancak dolaylı zorunluluklar hızla artıyor.
Ticaret Bakanlığı tarafından yayımlanan bu plan, Türkiye’nin Avrupa Yeşil Mutabakatı ile uyumlu hale gelmesini amaçlıyor. Özellikle ihracat yapan KOBİ’ler için Sınırda Karbon Düzenlemesi (CBAM) nedeniyle karbon ayak izini belgelemek bir zorunluluk haline gelecek.
SPK, BDDK ve ilgili kamu kurumlarının katkısıyla hazırlanan bu taksonomi, çevresel etkileri ölçmeye yarayan standartlar getirmekte. Avrupa Birliği Taksonomisi ile uyumlu olarak geliştiriliyor. Bu taksonomiye uyum, yeşil finansmana erişimin temel kriteri olacak.
Kurumsal yönetim ilkeleri, başlangıçta halka açık büyük şirketler için düzenlenmiş olsa da, bu ilkeler giderek KOBİ’lere de yayılmakta. Özellikle şeffaflık, hesap verebilirlik ve sürdürülebilirlik ilkeleri, tedarik zinciri ve kamu ihaleleri üzerinden KOBİ’lere ulaşmaya başladı.
KOBİ’lere yönelik birçok teşvik ve hibe programı artık ESG kriterlerine uyumlu projelere öncelik vermekte. Örneğin KOSGEB Yeşil Sanayi Destek Programı, düşük karbonlu ve kaynak verimli üretimi destekliyor. Bu durumu, ESG’nin yalnızca bir yük olarak değil aynı zamanda bir fırsat olarakta görebiliriz.
Avrupa Birliği, büyük şirketlere tedarik zincirindeki tüm aktörlerin ESG’ye uyumunu takip etme yükümlülüğü getiriyor. Bu da Türkiye’deki KOBİ’leri doğrudan etkilemekte. ESG kriterlerine uymayan bir KOBİ, küresel tedarik zincirlerinden dışlanma riskiyle karşı karşıya kalabilecek.
Olası Tehditler:
Potansiyel Fırsatlar:
ESG kriterleri, KOBİ’ler için bir mecburiyet olmaktan çok, gelecekte ayakta kalmanın ve rekabet edebilmenin ön koşulu haline gelmekte. Kurumsal yönetim kalitesini yükselten, çevresel etkisini azaltan ve topluma duyarlı hareket eden KOBİ’ler, sadece sürdürülebilir olmakla kalmayacak; aynı zamanda sürdürülebilir büyümenin öncüsü olacak.
Kısacası, ESG dönüşümü bir yolculuksa, bu yolculukta en büyük avantaj erken yola çıkanların olacak.
08.07.2025
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.
>> YILIN KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL + KDV Ayrıntılar için tıklayın.