Kayıt dışı ekonomiyle mücadele, Türkiye'nin mali istikrarı ve vergi adaleti açısından kritik bir öneme sahip. Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın son dönemde attığı adımlar, bu mücadelenin odağını teknoloji ve yapay zekâ destekli denetim süreçlerine taşımıştır. Bu kapsamda, kamuoyunda "nereden buldun?" şeklinde bilinen denetim yaklaşımı (2003 yılında yürürlükten kaldırılmıştır), yeniden ve daha kapsamlı biçimde uygulamaya alınmaktadır. Peki yeni nesil vergi denetim sistemlerinin hukuki dayanakları, işleyişi, yurtiçi ve yurtdışındaki örnekleri ile olası etkilerini ele alalım.
Hazine ve Maliye Bakanlığı, geliştirdiği risk analizi sistemleri ve dijital izleme altyapısı sayesinde mükelleflerin ekonomik faaliyetlerini çok yönlü şekilde takip edebilmektedir. Tapu kayıtları, banka hareketleri, kredi kartı harcamaları, noter işlemleri, sigorta bilgileri, eğitim masrafları ve sosyal medya paylaşımları gibi veriler analiz edilerek kişiye özel "Mükellef Hesap Kartları" oluşturulmaktadır. Bu kartlar sayesinde bireylerin beyan ettikleri gelir ile fiili harcamaları arasındaki uyumsuzluklar tespit edilmektedir.
Örnek olarak, asgari ücretli bir çalışanın kısa sürede lüks araç alması, yüksek meblağlı banka hareketleri gerçekleştirmesi ya da sık sık yurt dışına çıkması durumunda sistem tarafından "izaha davet" edilmesi mümkündür. Açıklamalar yeterli bulunmazsa mükellef, detaylı vergi incelemesine alınabilir.
Vergi Usul Kanunu'nun 370. maddesi uyarınca, izaha davet uygulaması yasal bir dayanakla yürütülmektedir. Her ne kadar 2003 yılında yürürlükten kaldırılan "Nereden Buldun Yasası" doğrudan uygulanmasa da, benzer içerikteki denetimler idari yetkiler kapsamında sürdürülebilmektedir. Ancak bu durum, güncel yasal düzenlemelere olan ihtiyaçları da beraberinde getirmektedir.
Bu tür denetim teknikleri yalnızca Türkiye’ye özgü değildir. ABD'de IRS’in "lifestyle audit" adı verilen yaşam standardı analizleri, İtalya’daki "Redditometro" sistemi ve Avustralya’nın lüks harcama ve nakit işlemler takibi gibi örnekler, kayıt dışı ekonomiyle mücadelede benzer metotların başarıyla uygulandığını göstermektedir. Bu sistemlerin ortak paydası; yalnızca vergi kaçakçılığıyla değil, kara para aklama ve yasa dışı ekonomik faaliyetlerle de mücadelede etkili araçlar sunmalarıdır.
Vergi idaresi ile mükellefler arasındaki uyuşmazlıklar, yargıya taşındığında belirli ilkeler çerçevesinde değerlendirilir:
Bu nedenle, denetim süreçlerinde şeffaflık, delil bütünlüğü ve hukuki güvenceler kritik öneme sahiptir.
Yeni denetim sistemi, kamuoyuna "harcamalarınız izleniyor" mesajını açıkça vermektedir. Bu mesaj, dürüst mükellefler üzerinde caydırıcı bir etki oluşturabilirken, yüksek harcama-düşük beyan uyumsuzluğu gösteren bireylerin sistem içerisine çekilmesini sağlayabilir. Özellikle e-ticaret yapan, POS cihazı kullanan ancak gelir beyan etmeyen mükellefler bu sistemin odağında yer alacaktır.
Ancak uygulamada karşılaşılan bazı sorunlar dikkat çekicidir. Risk analiz verilerinin eksik ya da hatalı değerlendirilmesi, hukuki ihtilafların artmasına neden olabilir. Denetimlerin yalnızca teknik kapasiteyle değil, doğru yorumlarla desteklenmesi gerekir.
Türkiye’nin kayıt dışı ekonomiyle mücadelesi, dijitalleşme ve yapay zekâ destekli sistemlerle yeni bir aşamaya taşınmış olup bu süreçte temel hedef, cezalandırmadan ziyade gönüllü uyumu artırmak ve vergi sistemini daha şeffaf hale getirmek olmalıdır. Ancak yasal alt yapıdaki eksiklikler ve uygulama aşamasındaki hatalar, sistemin etkinliğini zayıflatabilir. Bu nedenle, hukuki altyapının güçlendirilmesi ve denetimlerin hukuki güvence içinde yürütülmesi büyük önem taşımaktadır.
Yeni dönemde etkin ve adil bir vergi denetimi için birtakım öneriler,
1-Özel Gider Bildirimi: Belirli tutarın üzerindeki harcamalar için mükelleflere bildirim zorunluluğu getirilebilir.
2-Mükellef Hesap Kartı Sistemi: Tüm mükelleflerin kendi gelir-harcama dengesini takip edebileceği bir altyapı kurulabilir.
3-Gönüllü Uyum Teşvikleri: Geriye dönük gelir beyanlarını yapanlara cezadan indirimli tarhiyat gibi teşvikler sunulmalıdır.
4-Eğitim ve Bilgilendirme: Mükelleflerin hak ve yükümlülükleri hakkında bilgilendirici kampanyalar düzenlenmelidir.
5-Adil Denetim Algısı: Sistem, dürüst mükellefleri hedef almadığını kamuoyuna net bir şekilde göstermelidir.
Son söz olarak, denetimin asıl amacı cezalandırmaktan ziyade, gelir-harcama dengesini kayıtlı ekonomi çerçevesine çekmek ve vergiye gönüllü uyumu artırmak olduğunun doğru anlatılması gerekmektedir.
23.06.2025
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.
>> YILIN KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL + KDV Ayrıntılar için tıklayın.