YAZARLARIMIZ
Harun Açıkgöz
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
Bağımsız Denetçi
info@vizyonersmmm.com.tr



Türkiye’de Vergi Sisteminin Karmaşıklığının KOBİ’ler Üzerindeki Etkisi

Giriş:

Küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ’ler), Türkiye ekonomisinin bel kemiğini oluşturur. İstihdamın büyük bir kısmını sağlar, yerel kalkınmaya katkıda bulunur ve girişimcilik ekosisteminin temelini oluşturur. Ancak, bu işletmelerin sürdürülebilir büyüme yakalayabilmesi için karşılaştıkları yapısal sorunların çözülmesi gerekir.

Bu sorunların başında da Türkiye’deki karmaşık vergi sistemi gelir. Türkiye’de vergi vermek, bir işletmenin sorumluluğundan çok, bir hayatta kalma mücadelesine dönüşmüş durumda. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ’ler), üretim yapmanın, istihdam sağlamanın ve ayakta kalmanın ötesinde; her ay değişen, sık sık güncellenen ve çoğu zaman karmaşık bir vergi sistemiyle baş etmeye çalışıyor. Vergiye itirazımız yok olamazda ama neyin, ne zaman, nasıl beyan edileceğini anlamak için işimizi bırakıp muhasebede olmamız gerekiyor şeklinde birçok iş insanından şikayetler duyuyoruz. Bu karmaşa sadece işi zorlaştırmıyor, aynı zamanda iyi niyetle yapılan hataları bile cezalandırıyor. Artık açık, sade, öngörülebilir bir vergi sistemine ihtiyaç var. Çünkü biz kağıtla değil, üretimle uğraşmak istiyoruz diyorlar umarım sistem basitleşir ama bu ekonomik sıkıntıların içerisinde vergi artması kaçınılmaz fakat sadeleşme mümkündür diye düşünüyorum.

KOBİ’ler ve Özellikleri

KOBİ’ler en temel anlamıyla az sermaye ve emek yoğun olarak faaliyet gösteren, düşük yönetim giderleri ile ucuz bir üretimin gerçekleştirildiği ve çabuk karar verme özelliğine sahip olan işletmelerdir.

KOBİ’lerin Tarihsel Gelişimi

Dünya ekonomisinde 1945-1970 döneminde büyük ölçekli işletmelere ağırlık verilerek ekonomik büyüme ve kalkınma faaliyetleri yürütülmüştür. Ancak bu süre içerisinde KOBİ’lerin, büyük işletmelerden daha avantajlı olduğu anlaşılmıştır. Birçok ülkede istihdam yaratmada ve rekabet ortamının yaratılmasında, KOBİ’lerin rolü, giderek artmaya başlamıştır. 1970 ekonomik krizinden sonra, KOBİ’ler önem kazanmaya, bu yıllardan sonra büyük ölçekli işletmeler ise önemini kaybetmeye başlamıştır. Ölçek ekonomisinin öneminin azalmaya başlamasından sonra, KOBİ’ler birçok ülkede, 1970 bunalımından sonra kaynakların ekonomik kullanımı, istihdam ve gelir dağılımına katkılarından dolayı makro ekonomik politikaların temelini oluşturmaya başlamıştır.

KOBİ’ler Üzerindeki Vergi Yükü

Vergi yükünün algılanmasındaki farklılıklar mükelleflerin vergi karşısındaki davranışlarının da farklı şekilde gelişmesine neden olmaktadır. Vergi yükünü ağır olarak hisseden vergi mükellefi vergi yükünü hafif olarak hisseden vergi mükellefine göre vergiye daha farklı bir yaklaşım sergileyebilmektedir. Vergiler, KOBİ’lerin gelişim sağlayabilmesi için önemli bir araçtır. Bu kapsamda birer vergi mükellefi olan KOBİ’ler için de vergi yükü önem taşımaktadır. KOBİ’lerin vergi yükünü ne oranda hissettikleri vergiye yönelik davranışlarını belirlemektedir. Dünya Bankası’nın 2013 yılında 185 ülkeyi kapsayan KOBİ’lere ilişkin düzenlemeler üzerinde gerçekleştirdiği araştırmaya göre bu ekonomilerin büyük çoğunluğunda işletmeler vergi oranlarını işletmelerinin gelişmesi önündeki ilk beş engelden, vergi idaresini ise ilk 11 engelden biri olarak gördüklerini ifade etmişlerdir. Araştırma göstermektedir ki yüksek kurumlar vergisi oranları ile şirketin yatırım seviyesi ve girişimciliği arasında negatif bir ilişki vardır. Dahası yüksek vergi oranına sahip ekonomilerde gayri resmi sektörlerin genişliği göze çarpmaktadır

Vergi-Mevzuat ve Bürokrasi Sorunları

Mevcut bürokratik engeller, kamu kuruluşları dahil olmak üzere bütün işletmeleri ve tüketicileri etkilerken, olumsuz etkilerini en fazla KOBİ ’ler üzerinde göstermektedir. KOBİ ’lerle ilgilenen kamu kuruluşları arasında, tam bir iş birliği ve koordinasyon sağlanamaması kavram kargaşasına, işlerin uzamasına ve sonuçta zaman ve para kaybına neden olmaktadır “Asgari ücrete, çalışma saatlerine, iş sağlığına, çevre kirliliğine ilişkin kanunlar kimi zaman KOBİ’ler açısından önemli sorunlar oluşturabilmektedir. Ücretlilerin vergi stopajını, sigorta primlerini toplamak, bu konuda gerekli belgeleri düzenlemek, belirli aralarla primler, vergi stopajları ve katma değer vergisine ilişkin belgeleri ilgili kurumlara iletmek; büyük işletmelere oranla daha zor ve maliyetli olabilmektedir.” Ayrıca sendikaların büyük- küçük işletme ayrımı yapmadan aynı iş kolunda çalışan tüm işletmelerden aynı ücret artışını ve sosyal hakları istemeleri KOBİ’leri zor durumda bırakmaktadır. KOBİ’ler finansman konusunda genellikle kişisel birikimlerine, aile bireylerine ve yakın dostlarına bağımlı olduklarından vergiler ve vergilendirme sistemi önemli bir role sahiptir. KOBİ’ler lehine kimi hükümleri içermesine rağmen vergi kanunları ve vergiler KOBİ’ler için önemli bir sorun niteliğindedir. Çoğu zaman KOBİ` lerin kendilerine sunulan destek, sübvansiyon ve kredi olanaklarından da bürokratik engeller yüzünden büyük ölçüde yararlanamamaktadır.

Karmaşık Vergi Sistemi ve KOBİ’lerin Karşılaştığı Zorluklar

Türkiye’de vergi mevzuatı oldukça kapsamlı ve detaylıdır. Sürekli değişen düzenlemeler, farklı vergi türleri, muafiyetler, istisnalar ve teşvikler, KOBİ’lerin iş yükünü artırmaktadır. Vergi sistemini doğru bir şekilde anlamak ve uygulamak için ciddi uzmanlık gerekmesi, bu ölçekteki işletmeler için ciddi bir engeldir.
Birçok KOBİ, mali müşavir desteğiyle ilerlemeye çalışsa da özellikle mikro düzeydeki işletmeler için bu ek maliyet anlamına gelir. Ayrıca, vergisel hatalar nedeniyle cezalara maruz kalma riski de her zaman bir tehdit olarak ortadadır.

Vergi Yükü ve Bürokratik Engel: Büyümenin Önündeki Setler

KOBİ’ler için yüksek vergi oranları ve ağır idari yükler, sermaye birikimini zorlaştırmakta ve yatırım yapma motivasyonunu azaltmaktadır. Karmaşık bildirim süreçleri, e-belge zorunlulukları, yıl içinde sık değişen beyan ve ödeme takvimleri işletmeleri adeta vergi ve bürokrasiye çalışır hale getirmektedir. Bu durum, zaman ve kaynak kaybına neden olmakta, işletmelerin esas faaliyetlerine odaklanmasını zorlaştırmaktadır. Büyümek isteyen bir KOBİ için sürekli değişen kurallar ve ağır bürokrasi, planlama ve strateji oluşturmayı imkânsız hale getirebilir.

Mükelleflerin Vergiye Karşı Yaklaşımları

Kamu gelirleri içerisinde önemli bir paya sahip olan vergilerin etkin bir şekilde tahsil edilebilmesi amacıyla verginin, yükümlüler üzerindeki olumlu ya da olumsuz etkilerini incelemek önemli görülmektedir. Bu yolla vergi politikalar ile ulaşılması istenen sonuca ulaşmak kolaylaşacaktır. Bu noktada vergi bilinci kavramı karşımıza çıkmaktadır. Vergi bilinci kavramı mükellefin ödemiş olduğu vergi ile almış olduğu mal ve hizmetin ilişkilendirilmesi şeklinde ifade edilebilir. Mükellefin vergi ödeyerek boşuna bir ödeme yapmadığı konusunda bilgilendirilmesi gerekliliği vergi bilinci kapsamına katkı yapan bir unsur olarak karşımıza çıkar. Mükellefin ödemiş olduğu verginin yararlı bir şekilde kullanıldığını bilmesi de vergiye gönüllü uyumu kolaylaştıracaktır. Mükelleflerin vergiyi algılamasına birtakım faktörler etki edebilmektedir. Bu kapsamda etkili olan faktörler ise sübjektif faktörler başlığı altında bireyden kaynaklı, objektif başlığı altında ise çevresel kaynaklı olarak karşımıza çıkmaktadır. Herkes için aynı olan vergi durumuna mükellefler tarafından farklı tepkiler verilmesi vergiye bakışı oluşturan unsurların kişiler üzerinde farklı etkiler bıraktığını göstermektedir. Sübjektif faktörler vergi ahlakı, eğitim seviyesi, gelir düzeyi, devlete olan bağlılık, politik tercihler, yaş, cinsiyet, gibi özel niteliklerle açıklanabilecektir. Mükellefin vergi bilincinin oluşmasında kendisinden kaynaklanmayıp tamamen dış etkenlerden kaynaklanan faktörler de objektif faktörler olarak adlandırılmaktadır. Bunlar, vergi sisteminden kaynaklanan faktörler, vergi idaresinden kaynaklanan faktörler ve ekonomik yapıdan kaynaklanan faktörler olarak sınıflandırılabilir. Bireylerin birtakım etmenler doğrultusunda vergiye yönelik gösterdiği davranışlar da kişiden kişiye farklılık göstermektedir. Bireylerin vergi olgusuna yönelik tepkileri vergiye gönüllü uyum, vergiden kaçınma veya vergi kaçakçılığı olabileceği gibi vergi cennetlerine yönelme tepkisi de gözlemlenebilir. Vergiye gönüllü uyum kavramı, “gerekli vergisel bilgilerin zamanında açıklanması, vergi borçlularının yükümlülüklerini kendiliğinden yapması ve yaptırım olmaksızın vergilerini zamanında ödemeleri” şeklinde tanımlanabilir. Vergiye gönüllü uyum kavramı, temelde yükümlülerin vergilere karşı olumlu yaklaşımlar sergilemeleri ve üzerlerine düşen vergileri severek, isteyerek ödemeleri anlamına gelmektedir

Vergi Sadeleştirmesi: Potansiyel Bir Çözüm

Vergi sisteminin sadeleştirilmesi, KOBİ’lerin önünü açabilecek önemli bir adımdır. Daha basit, öngörülebilir ve dijital uyumlu bir vergi yapısı, bu işletmelerin daha az zaman ve maliyetle yükümlülüklerini yerine getirmesini sağlar.
Örneğin, vergi beyanlarının sadeleştirilmesi, sabit oranlı vergilendirme modellerinin küçük işletmelere sunulması, belirli ciro altındaki işletmelere otomatik muhasebe sistemleri gibi çözümler hayata geçirilebilir. Ayrıca, KOBİ’lere özel vergi rehberlik hizmetlerinin artırılması da fark yaratacaktır.

KOBİ'ler için vergi avantajlarının önemi

  • Kamunun veya başka bir ifade ile devletin en önemli gelir kaynağı olan vergi uygulamalarının mükellef üzerinde oluşturduğu vergi yükü mali sistem açısından oldukça önemlidir. Kamu kaynağı oluşturması bakımından son derece büyük bir öneme sahip olan verginin ticari faaliyetler ve ekonomik yapı üzerinde ciddi etkileri olmaktadır.
  • KOBİ olarak nitelenen işletmeler yapıları gereği çoğu durumda sınırlı sermaye ve emek yoğun bir üretim modeli ile çalışır. Bu sebeple KOBİ'lerin vergi avantajlarıyla rekabet gücünün arttırılması sanılandan daha fazla yarar sağlayabilir. Bu işletmelere sağlanan vergi indirimleri sayesinde KOBİ’lerin iş geliştirme, yeni yatırım ve istihdam fırsatları elde etmesi muhtemel bir sonuç olacaktır.
  • KOBİ vergi avantajları sayesinde işletme bünyesinde kalacak olan tutar ile Ar-Ge faaliyetleri yapılabilir ve yatırım harcamalarında artış sağlanması mümkün olur. Bunun sonucunda elde edilecek istihdam ve üretim artışı ile ekonomik döngüye vergi gelirinden daha fazla katkı yapılmış olacaktır.
  • Vergi teşvikleri ile işletmeye doğrudan nakit katkısı yapılırken özsermayesi güçlenen şirketin verimlilik ve büyüme rakamlarının olumlu yönde değişmesi mümkün hale gelir. İşletme elinde bulunan nakit parayla vergi ödemesi yapmak yerine bunu faaliyet konusu ile ilgili harcamalara yönlendirerek çok daha farklı hedeflere ulaşabilir.
  • Vergi yükü olarak bilinen ve kısaca ödenen verginin toplam gelire oranı olarak tanımlanan değerin küçülmesi sınırlı bir sermaye ile hareket etmek zorunda olan KOBİ’ler için can suyu anlamına gelecektir. Böylece önemli bir gider kalemi azalırken aynı zamanda işletmenin nakit akışına da ciddi bir destek sağlanmış olur. Büyük çaplı üretim modelleri için farklı değerlendirmeler mümkün olmakla birlikte vergi teşviki KOBİ’ler için son derece değerlidir.

Öz Sermaye Yetersizliği

İşletme sahip ve ortakları tarafından işletmeye konulan sermaye, geçmiş dönemde elde edilen karın işletmede bırakılan kısmı ile sermaye ve kar yedekleri toplamı işletmenin öz sermayesini oluşturur. KOBİ’ler başlangıç sermayesinin ne olacağı konusunda yeterli bilgiye sahip olmamakla birlikte bilgi sahibi kişi ya da kurumlara başvurma konusunda da istekli davranmamaktadır. Bu nedenle gerekli devlet desteklerini alamayan, altyapısında eksiklikler bulunan KOBİ’lerin finansman sorunları, yatırım aşamasında başlamış olur. KOBİ’lerde ilk finansman ihtiyacı, öz kaynaklarla karşılanmakla ancak yeterli olmamaktadır. Özellikle konjoktürel dalgalanmaların olduğu dönemlerde kaynakları son derece azalmaktadır. Ayrıca alacaklarını tahsil ederken yaşadıkları güçlükler sonucu nakit sıkıntısı çeken KOBİ’ler, pahalı dış finansal kaynaklara yönelmek durumunda kalmaktadır. KOBİ’lerde öz sermaye artışının sınırlı olması da finansman sorunlarına neden olmaktadır. İşletmelerin faaliyetlerini sürdürebilmek için borçlanmaya yönelmesi borç/öz kaynak dengesini bozmakta ve giderek öz kaynak payı azalmaktadır.

Sonuç:

Vergiler, kamu gelirlerinin temel kaynağı olup ekonomik yapı ve ticari faaliyetler üzerinde önemli etkilere sahiptir. Sınırlı sermaye ve emek yoğun üretim modeliyle çalışan KOBİ’ler için vergi teşvikleri büyük önem taşır. Vergi indirimleri sayesinde KOBİ’lerin yatırım yapma, iş geliştirme ve istihdam sağlama imkânı artar. Ayrıca, elde kalan kaynaklarla Ar-Ge faaliyetleri yürütülebilir ve özsermaye güçlenerek verimlilik ile büyüme desteklenir. Vergi yükünün azalması, KOBİ’lerin nakit akışını iyileştirir ve rekabet gücünü artırır. Bu nedenle vergi avantajları, KOBİ’ler için kritik bir destek unsurudur. KOBİ’lerin büyümesini, istihdam yaratmasını ve katma değer üretmesini istiyorsak, onları karmaşık vergi sistemiyle baş başa bırakamayız.

Daha sade, anlaşılır ve destekleyici bir vergi yapısı, sadece KOBİ’lerin değil, Türkiye ekonomisinin de güçlenmesine katkı sağlayacaktır.

KAYNAKÇA:

-dergipark.org.tr

-KOBİ’lere Sağlanan Teşvikler ve KOBİ’lerin Vergi Algısı İlişkisi: Afyonkarahisar / Rabia Tuğba EĞMİR Gülsüm GÜRLER HAZMAN Sorumlu Yazar, Afyon Kocatepe Üniversitesi, İktisadi ve

İdari Bilimler Fakültesi, Maliye Bölümü

-Türkiye’ De Kobi’lerin Finansman Sorunları ve Alternatif Çözüm Önerileri / Behiye Selin İskender

30.05.2025

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.

>> YILIN KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL + KDV  Ayrıntılar için tıklayın.

GÜNDEM