Ertuğrul Tuncer
Son zamanlarda, mükelleflerin beyannameye ekli mali tablolarının analizinden oldukça teknik ve önceleri üzerinde durulmayan konular tarhiyat konusu olmaktadır.
Bu tarhiyat konularından biri de, şirketlerin (veya ortaklıkların) mali kaynaklarının ilişkili kişi olan ortaklara kullandırılması olmaktadır.
(Buraya bir parantez açarak, küçük ama yorumlarda önem taşıyacak bir hususu açıklayalım. Vergi Hukukunda, Şirket ile Ortaklık tanımları farklı kişilikleri ifade eder. “Şirket” tabiri bir ortaklık ilişkisini ifade eder ve “şerik hukuku” geçerlidir. Ancak, şirket tabirinin “ortaklık” ifadesinden ayrılan tarafı, şirket olayında bir tüzel kişiliğin var olmasıdır. Bunun somut örneğini, Gelir Vergisi Kanunu’nun menkul sermaye iradı ile değer artış kazançlarına ilişkin maddelerinde görürüz. Bu düzenlemelerde, hisse senedi, İştirak hissesi gibi tüzel kişilikle ilgili ifadeler yanında, “ortaklık payı,” “ortaklık hakkı” gibi bireysellik içeren tanımlamalar da bulunmaktadır.)
Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı konusu, ilişkili kişilerle olan mal ve hizmet dolaşımına bağlıdır. Konunun temel öğesi ise ortak veya iştirakçilerdir.
Bu yazıda üzerinde durmak istediğimiz olay, son zamanlarda, şirketlerin mali kaynaklarının ORTAKLARA kullandırılmasına dayanılarak “Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtıldığı, ancak Stopaj Uygulanmadığı” iddiasıyla yapılan tarhiyattır.
Vergi İdaresi, mali tablolardaki, “ortaklardan alacaklar “ hesabında gözüken şirket alacaklarının, şirket mali kaynaklarının ortaklara aktarılması yoluyla, “ortaklara finansman hizmeti” sağlandığını öne sürmektedir. Bu genel kabul görmüş ve haklı bir iddiadır.
Ancak, bununla yetinilmemekte, ortakların şirket mali kaynaklarını kullanmalarının, KV Kanunu’n 13. Maddesinde yer alan “Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı” mahiyetinde olduğu, dolayısıyla üzerinden stopaj yapılması gerektiği öne sürülmektedir.
Konu hakkındaki fikrimizi ve yorumlarımızı aşağıda açıklayacağız. Ancak, bu iddianın geçerli olabilmesi için şu hususların öncelikle göz önünde bulundurulması gerekmektedir:
1- Kazanç dağıtımının gerçekleşmesi önemli bazı usul şartlarının varlığına bağlıdır. “ Kazanç Dağıtımı”, yapısı itibariyle “ kar dağıtımından” farklıdır.
2- Tüzel kişiliğin söz konusu olduğu hallerde, (kazanç değil) kar dağıtımı için AŞ’lerde genel kurulun, Ltd. Şti. lerde Ortaklar Kurulunun toplantısında kar dağıtımı kararı alınmış olması gerekmektedir. (Bu usul şartları boşuna getirilmemiştir. Bunun nedeni, kimlere ne kadar kar kısmının, ne zaman dağıtılacağı, dağıtılacak kar payları arasında istisna kazanç kısmı bulunup bulunmadığı, ortaklar arasında ayrım olup olmadığı gibi konularının tespit edilmesidir.)
3- “Kazanç Dağıtımı” ise kar payından farklı olarak, bir işletmede doğan kazanç kısmının -genellikle- örtülü olarak bir başka şirkete veya kişiye aktarılmasıdır.
4- Bu kazanç aktarılması, aralarında hiçbir organik bağ veya yönetim yetki ilişkisi olmayan kişi ve kuruluşlara yapıldığında, bu aktarma gizli aktarma olarak değerlendirilmez. Bu aktarmanın ticari veya iktisadi nedenleri önemlidir. (İktisadi değeri düşen, teknolojisi eskiyen, arızaları-eksiklikleri giderilemeyen malların düşük fiyatlarla piyasada satılması bu duruma örnektir.) Dolayısıyla, bu kazanç aktarımının vergi hukuku açısından ne ifade ettiğinin vergi incelemesi yoluyla değerlendirilmesi gerekmektedir.
5- Bir işletmede doğan KAZANCIN, bilinçli bir biçimde, aralarında, sermaye ilişkisi, organik veya yönetim yetki bağlantısı olan kişi ve kuruluşlara, mal veya hizmetin, emsalinin altında ya da üstünde aktarılması yoluyla bu yerde vergilendirilmesi gereken kazancın, iktisadi yarar olarak başka yerlerde teşekkül etmesi “ÖRTÜLÜ KAZANÇ” dağıtımıdır.
6- Örtülü kazanç aktarımı, mal ve hizmet ilişkisiyle oluşmaktadır. Transfer fiyatlandırması söz konusu olduğunda bu kazanç aktarımının hesap dönemi sonu itibariyle ortaya çıkmış olduğu kabul edilir. O nedenle, KV Kanunu’nun 13. Maddesinde yer alan, düzeltme ve ilave tarhiyat gerektiren haller, karşılığında yeterli bir bedel ya da menfaat sağlanmayan aktarmaları içerir.
7- Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 13. Maddesine göre (6 No.lu bent) transfer fiyatlandırması yoluyla aktarılan kazanç kısmı “dönem sonunda dağıtılmış kar payı” sayılmaktadır.
(Burada hemen belirtelim ki, maddenin tedvin tarzında -belki de tercümeden kaynaklanan – özel bir durum vardır; Maddenin 1 numaralı fıkrasında “kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılır.” denildiği halde, 6 numaralı fıkrasında “dağıtılmış kar payı” ibaresi yer almaktadır. Bize göre, “Eylemde”, kazancın örtülü aktarılması, “vergilemede ise ” kar payı dağıtımı olarak dikkate alınacaktır. )
8- Ancak bu konuda dikkat edilecek üç husus bulunmaktadır;
9- Transfer fiyatlandırması yoluyla kazanç aktarmasının üç önemli şartı vardır;
10- Tüzel kişiliklerin kaynaklarının ortaklara veya ilişkili kişilere emsal değerinden farklı olarak transfer edilmesi de bir finansman hizmeti sayılmaktadır. ( İş veya seyahat avansları gibi para aktarımında, sonuçta harcama belgeleri ile avans artıkları şirkete döndüğü için transfer fiyatlandırmasından söz edilemez.)
11- Transfer fiyatlandırması yoluyla kazanç aktarması hesap dönemi sonunda gerçekleşmiş sayılır ve ilave tarhiyat yoluyla kazanç aktaran şirketin kayıtlarında gerekli DÜZELTME YAPILIRSA örtülü dağıtıldığı iddia edilen kazanç esas yerinde vergilendiği için örtülü kazanç ortadan kalkar. Bu durumda, VERGİ STOPAJI yapılmasına gerek kalmaz. Zira borçlanan ortağın sağladığı menfaat veya hizmet karşılığında emsal bir bedel ödenmiştir.
12- Ortakların şirkete olan borçlarının Örtülü Kar / Kazanç dağıtımı olabilmesi konusunda Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 2025 yılında verdiği emsal bir kararında; “ ortaklara örtülü olarak dağıtıldığı hususu açıkça ve hukuken geçerli şekilde tespit edilmedikçe, inceleme döneminde bakiyelerin yüksek seyrettiğine ilişkin yapılan tespit, tek başına, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımında bulunulduğunu göstermez.” Denilmiştir. Buna göre, kazanç dağıtımı konusunda, sadece ortaklar cari hesabının bakiyesine bakılarak değerleme yapılmamalı, “dağıtımın varlığı” da objektif olarak ispat edilmelidir.
13- Sözünü ettiğimiz stopaj riskinin antidotu/panzehiri, ortakların borcuna, geçerli faiz oranında adatlandırma yoluyla faiz hesaplanması ve hesaplanan faizin dönem kazancına eklenmesiyle gerekli düzeltmenin yapılmasıdır. Böylece, transfer fiyatlandırması yoluyla kazanç/ kar dağıtımı ve stopaj yapılması gerektiği iddiası geçersiz olacaktır.
14- Ortağın borcuna faiz hesaplanması ve şirket bünyesinde vergilenmesi nedeniyle, ortağa yapılan finansal hizmet emsal bedelle değerlendirilmiş olup transfer fiyatlandırmasının şartları oluşmayacaktır.
15- Ortağa borç verilmesi hukuk dışı bir işlem değildir. Önemli olan ortağın bu borçtan menfaat sağlamasıdır. Ortağa verilen para üzerinden ( hizmet karşılığında) emsal oranda faiz hesaplanması nedeniyle menkul sermaye iradı veya iştirak kazancı niteliğinde bir menfaat elde edilmemiş ise örtülü kazanç ya da kar dağıtımı iddiası bir varsayım olacaktır.
10.12.2025
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.
>> YILIN KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.279 TL + KDV Ayrıntılar için tıklayın.