Vergi davalarında “Kanun Yolundan Vazgeçme” müessesesi vergi hukukumuza 7194 sayılı Kanunla 1920 yılından başlayarak girmiştir.
Düzenlemenin amacı, idare ile mükellefler arasındaki vergisel ihtilafların yargı aşamasında da mükelleflerin tercihlerine bağlı olarak sonlandırılması, böylece yargı mercilerinin iş yüklerinin azaltılmasıdır. Aynı zamanda, uyuşmazlık konusu vergi ve cezaların tahsilinin daha erken zamanda sağlanabilmesidir.
Kanun olarak düzenleme VUK 379. Maddesinde yer almaktadır. Bakanlık VUK 517 sayılı tebliğle uygulama biçimini belirlemiştir.
Davadan vazgeçme yolu, vergi ihtilaflarına bağlı olarak vergi mahkemelerinin ve Bölge İdare Mahkemesinin, (İstinaf mahkemesinin) - temyiz yolu açık - kararları üzerine kullanılabilecek bir yöntemdir. Ancak vergi mahkemesinin ya da İstinafın yargı yolunu tüketen NİHAİ kararları üzerine bu imkandan yararlanılamaz.
İstinaf mahkemesince verilen karara ilişkin olarak Danıştay BOZMA kararı vermiş ise Bölge İdare Mahkemesinin yeniden vereceği kararlar için bu olanaktan yararlanılamayacağı, maddede parantez içinde belirtilmiştir.
Bu işlem, aslında “tek taraflı” bir uzlaşma olayıdır. Davacının yazılı talebi varsa, davanın o aşamadaki sonucuna göre VUK’da belirlenmiş ödeme şartlarını kabul etmiş olmaktadır. Yani, dava yolundan vaz geçme dilekçesi aynı zamanda tahakkuk fişi yerine geçmektedir.
“Tek taraflı uzlaşma ” deyişimizin sebebi budur. Uzlaşma tutanakları gibi dava yolundan vaz geçme dilekçeleri de ihtilafı sonlandıran ve tarhiyatı kesinleştiren belgelerdir.
Davacının bu yöndeki talebinin İdarece kabul edilmemesi ihtimalinin bulunmamasıdır.
Davadan Vaz Geçme Yolunun işleyişine ilişkin temel bilgiler şunlardır;
Görünüşte bu yol, mükelleflere bazı ödeme kolaylıkları sağlayarak hem ihtilafları bir safhada kesmek hem de vergi alacağının bir an önce tahsili sağlamak içindir. Ancak, bu konuda bir “yararlanma verisine” rastlayamadık.
Bunun nedeni, madde düzenlemesi sırasında düşünülen avantajların, yeteri kadar etkin olmamasıdır.
Mükellefler tarafından dava yoluna gidilmesinin çok farklı nedenleri bulunmaktadır.
Bu nedenlerin başında, inceleme elemanlarının veya vergi dairelerinin eksik tespitlerinden ve mükellef itirazlarının, açıklamalarının gerektiği gibi değerlendirilmemesi bulunmaktadır.
İkincil neden, tarhiyat öncesi veya sonrası uzlaşmalarda, uzlaşma oranlarının Yasal olarak belirlenmesidir.
Dava yoluna gidilmesi, İdari Yargılama Usulü Kanununun 27/4. maddesi uyarınca tarh edilen vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümlerin ve bunların zam ve cezalarının dava konusu edilen bölümünün tahsil işlemlerini durdurmaktadır.
Yargı yoluna baş vurulması mükellefe zaman kazandırdığı için, ihtilafın seyrine bakılarak karar verilmesi olanağı doğmaktadır.
VUK 379. Maddesi ihya edilerek getirilen “Davadan vaz geçme yolu” mükelleflere bazı ilave avantajlar sağlayarak, ihtilafların belirli safhalarda sonlanmasını sağlamayı amaçlamaktadır.
Vergi Mahkemelerinin veya İstinaf mahkemelerinin onadığı vergi tarhiyatında, davadan vaz geçilmek istenirse onanan verginin tamamı ile onanan bu vergiye isabet eden vergi cezalarının %75’i ödenmek zorundadır.
Vergi Mahkemesi kararlarının, istinafta ne olacağı, istinaf kararlarının da temyizde bozulup bozulmayacağı henüz belli olmadığı için, onanan vergi tarhiyatında, vergi tutarından Zaten gecikme faizi hesaplanacağı için cezadan daha fazla fedakarlık yapılması daha uygun olurdu. Bu konu, “mahkeme karar vermişken” diye göz ardı edilemez. Zira davadan vaz geçme yolundan yararlanacak olanlar genellikle, iyi niyetli ve “uyumu” kabul etmeye hazır mükelleflerdir.
Sistem, VUK 359. Maddede yer alan filler için de geçerlidir. Bu maddeye göre kesilecek vergi ziyaı cezası üç kat olacağı için, yargı yoluna gidip ihtilaftan dönmek isteyen mükelleflere tanınan ceza indirimi etkin olmayacaktır.
Vergi veya istinaf mahkemesi kararı, tarhiyatın bozulması yönündeyse, SADECE VERGİNİN % 60’ının ödenmesi yetecektir. Bu durumda vergi cezaları tamamen kaldırılacaktır. Neden %60 oranının tercih edildiğini ben anlayamadım.
Özellikle itirazdan (istinaf yargısından) geçmiş ve bozulmuş kararların akıbeti henüz belirsiz olsa da mükellef açısından “umut verici bir durum” olduğu için davadan vazgeçme yoluna gidilmesi pek tercih edilecek bir seçenek değildir.
O nedenle, davanın kabul edilerek, tarhiyatın iptal edildiği durumlarda, ilk derece mahkemesi kararı ile istinaf kararları dikkate alınarak farklılaşan bir yöntem kullanılsa daha yararlı olacaktı.
Düşüncemiz, davanın kabul edildiği, tarhiyatın iptal edildiği durumlarda, verginin mahkeme kararına göre % 50 ve istinaf sonucuna göre % 33 (üçte bir) oranında ödenecek şekildeki bir düzenleme daha etkin olacağı yönündedir. Zira, vergi mahkemelerinin kararları ile istinaf kararlarında belirli tutarları aşmayan ihtilaflar KESİNDİR. Vergi İdaresinin de itiraz ya da temyiz yoluna gitme şansı bulunmamaktadır. Davadan vaz geçme yolu, itiraz ve temyize açık (yüksek tutarlı) kararlarda baş vurulabilecek bir yoldur.
Örneğin, 2025 yılı için itirazdan (istinaftan) sonra Danıştay’a temyize gidebilecek davalar için sınır 1.324.000.- TL dir. Bunun altındaki tutarlardaki dava kararları temyize açık değildir. Bu tutar her yıl yeniden belirlenmektedir. Bu tutarın altındaki iptal ve tam yargı davalarında zaten sözün bittiği noktaya gelinmiştir. Dava kazanılmış, iş bitmiştir. Verilen karar nihai olup temyiz yolu kapalıdır. İdarenin yargı yolu tükenmiştir.
Dolayısıyla “davadan vazgeçme yolu” sadece temyize açık (yani 1.324.000.-TL nı aşan davalara ilişkin olacaktır. Mükellefi, istinafta da kazandığı bir davaya rağmen bu yolu tercih ederek ihtilafı sonlandırmaya teşvik etmek daha doğru olacaktı.
Davanın temyize taşınmasında, Yüksek Yargı Kararı’nın ne kadar zamanda çıkacağı bilinmediğinden, amme alacağının tahsili de o kadar bekleyecektir. Danıştayın bozma kararı üzerine, Bölge İdare Mahkemesinin “ısrar” etmesi halinde, vergi dava daireleri kurulu kararı gerekeceği için süre açısından vade de biçilemez.
Bakanlığın, bu uygulamanın usulünü belirleme yetkisi vardır ama Yasadaki oran ve tutarlar yerinde durdukça bu düzenlemeler sınırlı kalacaktır. Aradan 5 yıl geçti ama elimizde, sistemden yararlanmanın durumuna ilişkin her hangi bir veri olmadığı için net açıklamalar yapamıyoruz. İyi niyetlerle ihdas edilen bu uygulamanın da mali muhafazakarlığın kurbanı olduğunu düşünüyoruz.
29.09.2025
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.
>> YILIN KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL + KDV Ayrıntılar için tıklayın.