Gelir İdaresi Başkanlığının 1 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 228. Maddesinden aldığı yetki ile Kuruluş Gözetimli Analiz Sistemi (KURGAN) oluşturulmuştur. 01 Ekim 2025 tarihinde hayata geçmesini beklediğimiz sistem çok daha erken bir zaman da kullanılmaya başlanmıştır.
Kurgan’ın kelime anlamını TDK’na göre ‘’ İlk Çağ'da mezar üzerine toprak yığılarak yapılan küçük tepe.’’ olarak geçmektedir. Yani ‘’ölü toprağı’’ olarak nitelendirilmektedir. Her ne kadar kurumlarımızın öz Türkçe cümleleri tercih etmesi takdire şayan olsa da muhteviyatı itibarı ile verdiği intiba üzücüdür.
Kısaca Kurgan Sistemi
Yapay Zekâ yazılımları ile birlikte riskli görülebilen mükellefleri, mükelleflerin müşterilerini uyaran ve bilgi veren bir sistem olarak gözükmektedir. Ve fakat en sevimli bebeklerin dahi altını kirlettiği bir gerçektir. Sistem cari verileri geçmiş veriler ile birlikte harmanlayarak işler hale gelmiş olduğunu gönderilen yazılardan anlayabiliyoruz. Yapay Zekaya belli tanımlamalar yapılarak, inceleme nasıl yapılır öğretiliyor. Bu sayede tanımlamalar riskli mükellefleri tespit ediyor.
Riskli Mükelleflerin Tespiti ve Soru İşaretleri?
İade faturaları, Naylon faturalar, gerçek olmayan işlemleri yansıtan mükellefler…
Burada işin uygulamasını değerlendirmek zorunluluğu hasıl olmaktadır. Muhteviyatı itibari ile sahte ve yanıltıcı belge olarak mevzuatta yer bulan Naylon faturaların tespiti nispeten daha kolay tespit edilir. Çalışanı olmayan, mal alım satımına aracılık yapmayan, üretim firması olarak tescil edilmiş ya da kurulmuş fakat adresi sanayi bölgesi olmayan firmalar da sahtecilik olarak değerlendirilebilir.
İade faturaları kısmı ise sorun teşkil etmektedir. Özellikle e-Fatura yaygınlaştıkça karşılaşılan en büyük problemlerden biriside fatura iptalleri konusudur. Çoğunlukla yanlış kesilen faturalarda Mali Müşavirin yanlışı tespit etmesi işin özü gereği (malum muhasebe bir ay geriden gelir) iptal süresinden çok sonra gerçekleşmektedir. Bu senaryoda yapılabilecek şeyler ise kısıtlıdır. Yanlış fatura iptal edilemez. Uygulama ya alıcı ve satıcının yanlış olan faturayı karşılıklı kayda almaması yönündedir ya da yanlış faturanın kayda alınarak iade faturası kesmesi ile sonuçlanmaktadır. Bu koşullarda Bakanlığın mükellefi basiretli bir tüccar olarak (bütün kanunlara hakim) görmesi ile gerçekte bunun mümkün olmaması ile doğrudan ilgilidir. Bu senaryo işini düzgün yapmaya çalışan mükellefleri hayli yoracaktır.
Unutulmamalıdır ki her mükellef işletmesinde bir muhasebe personeli çalıştırmıyor.
Unutulmamalıdır ki mükelleflerin tümü en basit kanunlara dahi hakim değildir.
KDV Beyannamesi ile Gelir Tablosunda ki uyumsuzluklar da radarda…
Bilindiği üzere KDV Beyannamesinde Teslim ve Hizmetlerin Karşılığını Teşkil Eden Bedel (kümülatif) satırında toplam geliri beyan ediyoruz. Bu süreçte programların yapısı gereği ilgili kutulara 600+601+602 gibi hesaplar yazılarak beyanname oluşturuluyor.
Maddi Duran Varlıklar hesaplarında herhangi bir satış olması durumunda beyannamede öncelikle Tablo-3’de Diğer İşlemler kısmında 503 kodu ile Amortismana Tabi Sabit Kıymet (Taşınmaz, Taşıt Araçları, Demirbaş, Makine ve Teçhizat vb.) Satışları olarak beyan ediyor ve sonrasında da kümülatife yazıyoruz.
---------------------------------- Demirbaş Satış Kaydı -----------------------------------------
120 ALICILAR X
257 B.AMORTİSMANLAR X
649/659 O.GELİR VE KARLAR/ZARARLAR X X
255 DEMİRBAŞLAR X
391 D.BAŞ SATIŞ KDV’Sİ X
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bu kayıt nedeni ile kümülatife teknik zorluk nedeni ile rakam elden yazılıyor. Sorun ise bir sonraki dönem ya da dönemlerde başlıyor. Her ay önceki ayın beyannamesi tekrar tekrar tüm mükelleflerde kontrol edilmesi vakit kaybı ve yorucu olması nedeni ile çoğu zaman ihmal ediliyor. Bu da artık KURGAN sisteminde sorun teşkil eder hale gelmiş durumdadır.
Aynı konu alınan malların iadesi konusunda da gündemdedir. Tablo-3’de Diğer İşlemler kısmında 504 kodu ile Alınan Malların İadesi, Gerçekleşmeyen İşlemler olarak beyan ettiğimiz rakamlar da çoğu zaman Teslim ve Hizmetlerin Karşılığını Teşkil Eden Bedel (kümülatif) satırına manuel yazılıyor.
---------------------------------- Demirbaş Satış Kaydı -----------------------------------------
320 SATICILAR X
153 TİCARİ MALLAR X
391 ALIŞTAN İADE KDV X
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bu kayıt nedeni ile Teslim ve Hizmetlerin Karşılığını Teşkil Eden Bedel (kümülatif) satırına 153 kod yazılamamaktadır. Ve sürekli olarak kontrol yapma imkânı da bulunmamaktadır.
Bakanlığın gönül erleri olarak çalışan meslek mensupları pek çok angarya ile uğraşmakta ve hayatlarını masa başında kaybetmektedirler. Mali Müşavirlerin sıkça değişen mevzuat, kanunların sade olmayışı gibi konularını da dikkate almanın faydası olacaktır.
Teslim alınan malın depoda bulunmaması
Alış faturası düzenlenmiş fakat irsaliyesi düzenlenmemiş olan alımlar da radara takılıyor. Burada sevk edenin yani malı satanın irsaliye düzenlenmesi gerekmektedir. Eğer irsaliye düzenlenmemiş ise alıcı tarafından konu mutlaka satışı yapan firmaya bildirilmeli ve irsaliyenin her şart altında düzenlenmesi sağlanmalıdır. Burada temel sorunlardan birisi ise zorunlu olarak e-İrsaliye kullanmayan mükellefler… Bu mükellefler gönül uyum kapsamın da sisteme dahil olmayan kişilerdir. Peki e-irsaliye yerine kâğıt ortamında irsaliye düzenlendi ise ya da sadece ve sadece fatura açıklamasına, faturanın notlar kısmına ‘’İrsaliye yerine geçer’’ ibaresi yazıldı ise sonuç ne olacaktır? Fiili olarak depo Müfettişler tarafından kontrol edilmeden sadece yazılımlar üzerinden bu denetim mekanizması işini doğru yapan mükellefleri de yıpratmayacak mıdır?
Teslim edilen malın stoklarda bulunmaması
Malı satan kişinin elinde bu malların hiç bulunmaması meselesidir. Olmayan malı satmak, faturanın sahte olması anlamı da taşımaktadır. Burada sahte faturalar için gerekenin yapılması doğrudur. Fakat alınan malın ürün açıklaması ve adedi alırken hatalı geldi ise ya da alınan ürün paket halinde alınıp parçalara/bölümlere ayrılıp satılıyor ise sorun çıkması muhtemeldir. Örneğin 10*5 mm alınan bir malzeme parçalara ayrılıyor ve ürün açıklaması satış faturasında farklı yazılıyor ise sonuç ne olacaktır? Koli veya konteynır şeklinde mal alışı yapılıp adet olarak satışı yapılıyorsa yapay zekâ bu ayrımı yapabilecek midir? Yoksa bu durumda olan tüm mükellefler mercek altında mı?
Aynı Malın tekraren satılmış olması
Mükerrer satışların önlenmesi fikri muntazam güzel. Sanırım kast edilen mesele özellikle taşıt, makine vb. tescili ve tespiti belli olan konulardır
Stok hareketlerinin kayıtlar ile uyumsuz olması
Meslektaşın her geçici vergi beyannamesi dönemi için iki farklı ihtimali olan bir yapı ile karşı karşıyayız. İlk ihtimal mükelleften yazılı olarak fiili envanter talep ederek imza altına aldıktan sonra stokları çalışmasıdır. İkinci ihtimal ise meslektaşın fiilen envanter sayımı yapmasıdır.
Bu konuyu okuyucularımızın vicdanına sevk ediyoruz.
E-fatura, E-Arşiv Fatura, E-İrsaliye gibi günlük hayatımızın olağanı haline gelmiş uygulamalar büyük bir kolaylık yanında ciddi sorunlar da getirmiş bulunmaktadır.
Zamanında yapılamayan müdahaleler, yanlışlıkların vaktinde giderilememesi, firmaların bünyesinde çalışan muhasebe emekçilerinin yeterli bilgiye haiz olmaması, pek çok firma da firma yetkilisinin maddi zorluklar nedeni ile muhasebe işlerini kendilerinin yürütmeye çalışması, personel çalıştıracak imkanların bulunmaması vb. durumlar elektronik süreçleri zorlaştıran unsurlar olmuştur.
Yeterli bilgi olmadığında ise süreçler giderek zorlaşıyor. Özellikle özel entegratör sayısının fazlaca artması teknik anlamda da yetersizliğe sebebiyet veriyor. TCKN ve VKN kısımlarında hataların olması, faturalarda istisnaların doğru seçilememesi, ihraç kayıtlı faturalarda KDV hesaplanmaması gibi pek çok örnek meslek hayatımızda karşılaştığımız olağan konulardır. Başta zincir mağazalardan kesilen faturalarda TCKN/VKN yerine 11111111111 gibi ibralerin yer alması maalesef belgelerde sorun teşkil ediyor. Gerçek giderler ya kayıtlı gider olamıyorlar ya da vergi kanunlarına aykırı olabilecek şekilde gider yazılıyor. Yeni sistemde bunların hepsi de ayrı birer problem olarak önümüzde duruyor.
Hakların da daha önceden Vergi İncele Raporu düzenlenen mükellefler başta olmak üzere, sahte belge düzenleyen firmanın ortaklarının bir ya da daha fazla ortağı başka firmada ortak ve yönetici ise, sahte belge düzenleyen firmanın ortakları ya da yöneticilerinin 1. Dereceden akrabalarının firmaları, kısmen ya da tamamen sahte belge kullandığı tespit edilen firmaların yeni sistem de sorunları daha büyük olacaktır. Zira puanlama sistemi ile hareket eden program da en büyük eksi notlar buralardan kaynaklı olarak gelecektir.
İnceleme raporu olan ya da sahte belge kullandığı için hakkında olumsuz rapor tutulan firmalar ticari hayatlarında büyük sorunlar yaşayacaktır. Mükellefler bundan sonra ki süreçte çalıştığı firmalardan bununla alakalı olarak tabiri caizse ‘’temiz raporu’’ alarak çalışmalıdır.
Her mükellef kendi sektörünün bulunduğu grupla ilişkilendirilerek ortalama maliyet ve ortalama karlılık üzerinden değerlendiriliyor. Böylelikle ortalamaların dışında kar/zarar bildiren firmalar da sisteme takılıyor. Aynı zamanda sektörde nakit tahsilat çalışma oranı gibi kriterlerde dikkate alınıyor. Örneğin bir müşterinizin sektörü ortalama %20 nakit çalışan bir sektör ise ve sizin müşterinizin Z raporlarında nakit tahsilat oranı %5 ise bu fark nakit gelirlerin resmileştirilmediği anlamı çıkabiliyor. Her ne kadar kanunlarımızda nakit tahsilat şartı bulunmasa da gelir kaybı olarak değerlendirilebiliyor.
Bilindiği üzere Vergi Usül Kanununun 370. Maddesinin a bendinde; ‘’Vergi incelemesine başlanılmadan veya takdir komisyonuna sevk edilmeden önce verginin ziyaa uğradığına delalet eden emareler bulunduğuna dair yetkili merciler tarafından yapılmış ön tespitler hakkında tespit tarihine kadar ihbarda bulunulmamış olması kaydıyla mükellefler izaha davet edilebilir.'' denmektedir.
Kurgan Sistem ile vergi incelemesine başlanılmadan veya takdir komisyonuna sevk edilmeden önce mükelleflerin ilgili firmaları nedeni ile verginin ziyaa uğradığı anlamı çıkıyor. Bu da mükelleflerin izaha davet edilmesi anlamı taşıyor. Önümüzde ki süreçte bol bol izaha davet alınacak gibi gözüküyor.
Kabaca aşağıda ki adımlar takip edilmeli
1- Mükellefiniz öncelikle yazıda muhatap olduğu firmanın mevcut bir Vergi İnceleme Raporu olup olmadığını tespit etmelidir.
-Eğer ki Muhteviyatı itibari ile sahte ya da yanıltıcı belge kullanımı var ise ilgili faturalar kayıtlardan çıkarılmalı ve düzeltme beyannameleri verilmelidir.
-Eğer ki kısmi kullanım tespit edilmişse (yani çalıştığımız firmanın alışlarının tamamı değil de bir kısmı sahte alım ise) kendimizi koruyacak belgeleri toplamaya başlıyoruz. Sevk irsaliyesi, banka dekontu vb. ispat edici evrakları hazır bulunduruyoruz.
2-Gelen yazılara 15 günlük süresi içerisinde cevap yazısı hazırlayarak ilgililere teslim ediyoruz.
3- Eğer ilgili faturalar kayıtlardan çıkmadı ise ve hazırlanan belgeler Vergi Mevzuatımıza göre ikna edici değil ise Vergi İncelemesine tabi tutulursunuz.
Getirileri
Sistem kendi içinde ki pürüzleri ve senaryoları tam manası ile piyasaya entegre edebilir ise piyasada ciddi anlamdı, işini takip etmeyen, başta vergi ve muhasebe işlerini önemli görmeyen mükellefler olmak üzere düzene girecektir. Sahte belge meselesi ve düzgün mükellefin uzun vadede zarara girmesinin önü kapanacaktır. İlk fırtınadan sonra ciddi bir mükellef kitlesi piyasadan temizlenecektir.
Dönem içinde binlerce tasdik yapan Yeminli Mali Müşavir meslektaşlarımız ile bir ayda yüzlerce KDV Beyannamesi veren Serbest Muhasebeci Mali Müşavir meslektaşlarımızın ciddi anlamda müşterileri azalacaktır. Doğal olarak meslek camiamız zorunlu olarak kota sistemine kendiliğinden kavuşmuş olacaktır.
Artık Meslek Mensupları sadece evrak kayıtları ile muhasebeci olamayacaktır. İş her anlamda müşavirlik kısmına ulaşmak zorunda kalacaktır. Okumayan mevzuatı takip etmeyen, ofisler de sadece personele iş yaptıran meslek mensupları ise zorunlu emekliliğe tabi olacaktır. Zira müteselsil sorumluluk en çok da bundan sonra kendini ofisler de hissettirecektir.
Götürdükleri
İşinin düzgün yapamaya çalışan mükellefler de sehven Kurganın ağına takılabilir. Bu durumda ticari olarak itibar kaybı yaşayabilir. Bu da hem mükellef hem de devletimiz için ciddi gelir kayıpları yaşatabilir.
Kapanan firmalar ciddi anlamda işsizlik yaratabilir. Çok fazla çalışanı olup ciddi ticaretler yapan mükelleflerin müşterilerine giden Kurgan yazıları piyasada fırtına etkisi yaratarak ciddi baskılar oluşturmuştur.
Meslek mensupları ise artık sadece evrak kaydı değil mali ve finansal danışmanlık yapmak zorunda kalacaktır.
Değerli okuyucumuz;
Bundan sonra sisteme adapte olmak firmalarımızı baştan organize etmek zorunluluğumuz var.
Bilmiyordum, haberim yoktu, muhasebecim bakmamış devri kapanmıştır. Mükellef dinlemiyor, söylediklerimizi yapmıyor bahsi kapanmıştır. Komşunun muhasebecisi, ucuz ücret çok defter meseleleri önümüzde ki dönemler de tarihe karışacaktır. Ciddi riskler büyük atılımlara sebebiyet verecektir. Biraz yorulacağız, sonra alışacağız ve fakat meslek camiası olarak daha güçlü ayağa kalkacağız.
Sevgi, selam ve hürmetlerimle…
07.10.2025
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.
>> YILIN KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL + KDV Ayrıntılar için tıklayın.